Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/164 E. 2019/839 K. 10.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/164 Esas
KARAR NO : 2019/839

DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ : 19/01/2016
KARAR TARİHİ : 10/07/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 11/07/2019
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı ………….Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili mahkememize sunmuş olduğu 16.01.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 11.01.1996 yılının İstanbul Ticaret sicil Memurluğunun……. sicil numarasına kayıtlı olarak kurulduğunu, müvekkil şirketin şirket adına her türlü inşaat malzemeleri toptan alım satımı ihracatını ithalatını ve pazarlamasını yapmak, yurt içinde veya yurt dışında her türlü resmi ve özel sektöre ait inşaat tahahhüt ve montaj işleri yapmak ve müstakil konut iş hanları fabrikalar yollar, baraj ve göletler park ve bahçe düzenlemeleri ve turistik tesisleri tatil köyleri inşaa etmek ve kiraya vermek işleri ile iştigal ettiğini, 30.11.2015 tarih itibariyle müvekkili şirket sermayesinin 30.000.000,00TL olduğunu ve müvekkil şirketin zora girmesinin ana sebeplerden olduğunu, davacı şirketin 30.11.2015 tarih itibariyle kaydi değerler üzerinden raporlanan bilançosunda öz kaynakları toplamı 4.963.500,49TL olmasına rağmen rayiç değerler üzerinden hazırlanan bilançodaki öz kaynakları toplamı 21.879.688,52TL olduğu ve davacı şirketin borca batık olduğu İİK madde 179 ve ilgili mevzuat gereği iflasının şimdilik 1 yıl süre ile ertelenmesine ve İİK 179/a gereğince müvekkili şirketin mal varlığının korunması için gerekli muafaza tedbirlerinin alınmasını şirketin aktifinde kayıtlı bulunan nakil vasıtaları, demirbaşlar ,emtia ve diğer araçları, bankalardaki mevduatlara 3. Şahıslardaki alacaklarının 3. Şahıslar tarafından yapılacak hacizler nedeniyle bu hacizlerin ve konulacak muafaza tedbirlerinin durdurulmasına , ayrıca İİK 179/b gereğince iflasın ertelenmesi kararı ile birlikte müvekkil şirket aleyhine 6183 sayılı yasaya ve SGK ya göre yapılan takipler, rehnin paraya cevrilmesi yolu ile yapılmış ve yapılacak olan takiplerle satışların durdurulmasına, şirket projesinin hayata geçirilmesi için zorunlu olan elektrik, doğalgaz , su ve sabit telefonların kesilmemesine, şirketin 3. Şahıslardaki alacaklarının haczedilmemesi için 3. kişilere İİK. 89 maddesi gereğince haciz ihbarnamesinin gönderilmesinin engellenmesine, yurtdışından gelen ihracat bedellerinin (akriditif yahut sair şekilde ) bankalarca el konulmasının engellenmesine, temliklerinin ve takas mahsup işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama aşamasında davaya müdahil olan taraf vekilleri dosyaya sunmuş oldukları müdahale dilekçelerinde ve yargılama sırasındaki sözlü beyanlarında özetle; müvekkillerinin davacı şirketten alacaklı olduklarını, şirket tarafından teklif edilen ödeme protokollerinin gereğinin yerine getirilmediğini, mahkememizce verilen tedbir kararı kapsamında alacaklarını tahsil de edemediklerini, davacı tarafın iyi niyetli hareket etmediğini, düzenlenen son kayyım ve bilirkişi heyeti raporuna göre davacı tarafın borca batık olmadığının belirlendiğini, bu bağlamda dava şartı bulunmadığından açılan davanın reddi ile dava açıldığı sırada verilen tedbir kararlarının ivedi olarak kaldırılmasını talep etmişlerdir.
Davacı şirket tarafından mahkememizde açılan dava sonrasında alınan ilk bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda davacı şirketin borca batık olduğu ve sunulan iyileştirme projesinin uygun görülmesi nedeni ile davacı şirket lehine ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
Yargılama süresince mahkememizce kayyım olarak tayin edilen ……. ve bilahare ……. düzenledikleri raporları dosyaya sunmuşlar, en son bilirkişi heyeti …….. ve arkadaşları dosyaya sunmuş oldukları 12.06.2017 tarihli raporlarında ”iflas erteleme talebinde bulunan davacı şirketin 31.12.2016 tarihi itibarı ile öz kaynakları toplamının (+)2.047.029,25 TL olduğunu ve bu miktar itibarı ile şirketin borca batık olmadığını ” teknik kanaatleri olarak belirtmişler, mahkememizce de düzenlenen bilirkişi raporu yeterli görülerek hükme esas alınmıştır.
Düzenlenen bilirkişi heyeti raporuna göre gerek davacı taraf, gerekse duruşmaya katılan müdahil vekilleri düzenlenen bilirkişi raporu ve kayyım raporu kapsamında iflas erteleme talebinde bulunan şirketin borca batık olmadığını, borca batık olmayan şirket yönünden iflas erteleme kararı verilemeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda; davacı şirket tarafından mahkememizde açılan iflas erteleme davasının yapılan yargılama sürecinde en son düzenlenen 12.06.2017 tarihli bilirkişi heyeti raporuna göre davacı şirketin borca batık olmadığı, iş bu hususun gerek davacı gerek müdahiller tarafından da kabul edildiği,iflas erteleme davasında veya şirketin iflasına karar verilebilmesi için şirketin borca batık olmasının ön koşul olduğu, bu bağlamda davacı şirket yönünden borca batıklığın söz konusuolmaması nedeni ile açılan davanın ön koşulun gerçekleşmemesi nedeni ile usulden reddine karar verilmiş; iş bu kararın istinaf edilmesi üzerine İBAM ……..HD …….. esas …… karar sayılı ilamıyla “son bilirkişi heyet raporunda muhalefet şerhi koyan Serbest Mali Müşavir ………’ün de haklı olarak işaret ettiği gibi, yukarıda değinilen 12.000.000.-TL tutarındaki kefaletin akıbeti hakkında hiçbir yorumda bulunulmadığı, bu miktarın öz varlık hesabında neden dikkate alınmadığının anlaşılamadığı, 15/02/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda belirtilen hususların değerlendirilip irdelenmediği, zira bu raporda da işaret edildiği üzere dönen ve duran varlıklarda ciddi azalışlar, değişiklikler olduğu, bu nedenle şirket varlıklarının yeniden rayiç değerlere göre hesaplanarak güncellenmesi gerektiği, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğu, bu nedenle eksik, denetime elverişli olmayan ve hükme dayanak teşkil etmeye yeterli açıklık içermemesi nedeniyle kanaat vermeyen bilirkişi raporuna itibar edilemez. O nedenle önceki raporları ve işaret ettiği noktaları açıklayan ve davacı şirketin güncel durumunu gösteren yeni bir bilirkişi heyet raporu almadan ve raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı” gerekçesiyle yerel mahkeme kararını kaldırmıştır.
Mahkememizce İBAM ………HD kaldırma kararından sonra karar kapsamında değerlendirme yapılması için dosya yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti …….. ve arkadaşları düzenlemiş oldukları 10/05/2019 tarihli ikinci ek raporlarında “İBAM ……..HD’nin ilamında belirtilen ve akıbetinin araştırılması istenen 12.000.000-TL’lik kefaletin 30/09/2018 tarihi itibariyle davacı şirket yönünden bakiyesinin 6.103.121,29-TL olduğunu, iş bu bedelin öz sermayeden mahsup edilmesi gerektiğini, şirketin 30/09/2018 tarihi rayiç değerlerine göre varlıklar ve borçlara göre hesaplanan öz sermaye tutarının toplam 15.188.293,44-TL olduğunu, bu miktardan 6.103.121,29-TL’nin mahsubundan sonra öz sermayenin borçlarını karşılayacak şekilde (+)9.085.172,15-TL olduğunu, ancak şirketin ödenmiş sermayesinin ciddi anlamda karşılıksız kaldığını, şirketin halen gayrı faal durumda olduğunu, ekonomik verileri itibariyle iflas erteleme sürecinden olumlu fayda sağlanamayacağını, alacaklıların durumları açısından iflasın açılmasının süreç açısından kötü olmayacağını” teknik kanaatleri olarak belirtmişlerdir.
Her ne kadar bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu 10/05/2019 tarihli raporlarında davacı şirketin ödenmiş sermayesinin ciddi anlamda karşılıksız kaldığı ve iyileşme projesinin ileriye yönelik olarak gerçekleşme ihtimalinin düşük olduğunu ve bu bağlamda gayrı faal olan şirketin iflasına karar verilmesinin alacaklılar yönünden olumlu olacağı belirtilmiş ise de; iflas erteleme davasında iflasa veya iflas ertelemeye karar verilebilmesi için öncelikle şirketin rayiç değerleri itibariyle borca batık olmasının yasal zorunluluk arz ettiği, oysaki davacı şirketin rayiç değerlere göre öz sermayesinin borçları karşılayacak şekilde (+)9.085.172,15-TL olduğu dikkate alındığında bilirkişi heyetinin bu yöndeki görüşüne mahkememizce itibar edilmemiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; İBAM ……..HD ………. esas …….. karar sayılı ilamında belirtilen ve akıbetinin araştırılması istenen 12.000.000-TL’lik davacı kefaletin 30/09/2018 tarihi itibariyle bakiyesinin 6.103.121,29-TL olduğu, söz konusu meblağın öz sermayeden mahsubundan sonra davacı şirketin rayiç değerlere göre öz sermayesinin borçları karşılayacak şekilde (+)9.085.172,15-TL olduğu, bu bağlamda davacı şirketin iyileştirme projesinin uygulama kabiliyeti olmasa bile iflas kararı verilemeyeceği (Yargıtay 23.HD 2017/2325 esas 2019/2001 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere) hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafından açılan iflas erteleme istemli davanın reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iflas erteleme davasının REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 44,40 TL ilam harcından peşin alınan 29,20TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/07/2019

Başkan ……..
¸e-imzalıdır
Üye ……
¸e-imzalıdır
Üye ……..
¸e-imzalıdır
Katip …….
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.