Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1242 E. 2021/440 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1242 Esas
KARAR NO : 2021/440

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2018
KARAR TARİHİ : 28/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;…19/02/2018 tarihinde müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibine ilişkin örnek:7 ödeme emrinin şirketin İTO’daki kayıtlı adresi olan …… Mah….. Cad. No:…. Bahçelievler-İst. Adresine posta memurunun “adreste kuyumcukent avm, vizyonpark blokları, plazalar ve imalat blokları var. Tebligat üzerinde blok ve dükkan no belirtilmemiş adres yetersiz çıkış merciine iade” açıklamalarıyla 23/09/2018 tarihinde tebliğ edilmeksizin mercii iade edildiğinin görülmüş olduğunu, Ticaret odasında da kayıtlı bu adresin müvekkili şirketin bulunduğu adres olup, alacaklı tarafından daha önce taraflanna yapılan ihtarın tebliğ edildiği adres olduğunu, alacaklının tebligatının yapıldığı adresin müvekkilinin yerleşik adresi olduğunu biliyor olmasına rağmen usulsüz ve kötü niyetli TK 35/1 .maddesine göre tebligat çıkanlması talebinde bulunduğunu Tebligat Kanunu 35.maddesi 2.fıkrasına göre ‘‘ adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.” Bu hüküm doğrultusunda posta memurunun yapılan tebligata ilişkin herhangi bir nüsha veya bildirim kağıdı bırakmadığını. Bu minvalde posta memurunun hatasından faydalanan alacaklının kötü niyetli davrandığını, müvekkili şirketin menkul ve gayrimenkulleri üzerine haciz tahsis ettiğini, müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibinden 28/11/2018 tarihinde alacaklı vekili tarafından aranıldığında haberdar olunduğunu, açıklanan nedenlerle; müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 28/11/2018 olarak kabul edilmesine, süresi içinde sundukları itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasına ve hukuka aykırı şekilde müvekkilinin malları üzerine konulan tüm hacizlerin fekkine, Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün …… E. sayılı dosyasında alacaklıya borçlarının olmadığının tespitine, kötü niyetli alacaklı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “…Davacı tarafın dava konusu iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafın dava konusu taleplerinin zaman aşımına uğradığını, zaman aşımı sebebiyle huzurda görülen davanın reddini talep ettiklerini, davanın, kesinleşmiş icra takibinden sonra açılan istirdat davası olduğunu, İİK md 72. gereği davacının gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminatı mahkeme kasasına yatırmak zorunda olduğunu, davacı tarafın her ne kadar tebligata yönelik itirazları vaki olmuşsa da, davacı tarafın iş bu itirazlarının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, kaldı ki, davacı tarafın şikayet davasının Bakırköy …… İcra Mahkmesinde ……. E. sayılı dosya ile derdest olduğunu, iş bu dosya derdest iken davacı tarafın tebligata yönelik itirazlarını huzurda görülen davada dile getirmesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, davacı tarafın, müvekkilinin kendisine ayıplı ürün teslim ettiğini iddia ettiğini, davacı tarafın dava konusu iddialarını kabul etmediklerini, kaldı ki, davacı tarafın ayıp ihbarını süresi içinde yaptığını ispat edemediğini, davacı tarafın ayıplı emtia konusundaki iddialarının afakî olduğunun açıkça ortada olduğunu, zira davacı tarafın ürün teslimine yönelik dosyaya sunduğu sevk irsaliyesinin olmadığının açıkça ortada olduğunu, kaldı ki, davacı tarafın ayıp konusunda delil tespit raporunu da dosyaya sunmadığını, davacı tarafın fatura kesildiği konusundaki iddilannı da kabul etmediklerini, üstelik sırf fatura düzenlemenin alacaklı addedilmek için yeterli olmadığını, faturanın içeriğinin ve alacaklılık durumunun ispat edilmesi gerektiğinin Yargıtay’ın birçok ilamında izah edildiğini, davacı tarafın delilleri arasında tanık delili bulunduğunu, yazılı ve kesin delille ispatlanması gereken hukuki ihtilafların tanık anlatımları île ispatlanmasının hukuken imkansız olduğunu bu sebeple davacı tarafın tanık dinletmesine muvafakatlerinin olmadığını, zaman aşımı itirazlarının kabulüne, davanın reddine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini arz ve talep ettiği” görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyada davacının borçlu olmadığının tespiti ile icra tehdidi altında ödenen bu bedelin istirdadı istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki fason üretim sözleşmesinde davalının ediminin sözleşmeye uygun şekilde yerine getirip getirmediği, emtiada ayıp bulunup bulunmadığı varsa niteliği ve süresinde davalıya ihbarda bulunulup bulunmadığı bu ksapdamda davacı tarafından düzenlenenen reklamasyon iade veya yansıtma faturalarının yerinde olup olmadığı buna göre davacının borcunun bulunup bulunmadığı ile varsa fazla ödenenin istirdatının gerekip gerekmediği noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı tarafından davacı aleyhine 11.851,07 TL asıl alacak ve 417,87 TL işlemiş faiz üzerinden takip başlatıldığı görülmüştür.
Mahkememizce satıma ilişkin fatura, cari hesap ekstresi, arabuluculuk tutanağı dosyaya konulmuş taraf defterleri ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, ayıp iddiası da bulunmakla heyete tekstil mühendisi bilirkişi eklenerek rapor alınmıştır.
Raporda, davacı şirketin ticari defterlerinin içeriklerinde, her ne kadar davalı şirketten 112.781,68- TL alacaklı olunduğu, davacı şirketin Bakırköy ….. Noterliğinin 20/11/2018 tarihli ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 100.930,61-TL tutarında davalı …… Tekstil A.Ş’den alacaklı olunduğu ihtaren bildirilmiş ve dava konusu yapılmış ise de dava konusu olan 3 faturadan …… firması tarafından yapılan test faturalarının yerinde olduğu ancak diğer 2 fatura içeriklerinin uygunluğunun tespit edilemediği dikkate alındığında, davacı şirketin, davalı şirketten 5.519,11-TL alacaklı olabileceği belirtilmiştir.
Ayıp, aynı cins ve kategoriye giren eşyaya nispetle satılan maldaki değer ve elverişliliği kaldıran veya azaltan noksanlıktır (TBK.m.219). TTK.m.23/c hükmünde ticari satışta maldaki ayıpla ilgili ayıbı ihbar süresi düzenlenmiştir. Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise (aşikar ayıp), alıcı 2 gün içinde ayıbı satıcıya bildirmelidir. Maldaki ayıp açıkça belli değilse (açık ayıp), alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelemeli veya incelettirmeli ve bu inceleme sonunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, bu sürede satıcıya bildirmelidir. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. TBK m. 223’e göre, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde (gizli ayıp), bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Maddede belirtilen “hemen” ifadesi dürüstlük kuralı ve halin icapları göz önünde bulundurularak yorumlanmalıdır. Herhalde ayıp ortaya çıkınca fazla vakit geçirmeden ihbar yapılmalıdır. Ayıp ihbarının ayıba karşı sorumluluktan doğan dava için öngörülmüş olan zamanaşımı süresi geçmeden önce yapılmış olması gerekir. TBK m. 231’e göre, “Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.”
Somut olayda; davacı tarafından ayıp nedeniyle iade faturaları kesilmiş olup bu faturaların ayıp ihbarı olarak kabulü gerektiği, ancak verilen kesin süreye rağmen emtiaların bilirkişi incelemesine sunulmadığı anlaşılmıştır. Ancak ayıp konusunda ispat yükü davalı tarafta olup ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünler nedeniyle zararın tespit ettirilmemiş olduğu, bilirkişi incelemesine sunulan numunelerin ayıp nedeniyle alacağı ispatlayacak yeterlilikte olmadığı, bilirkişiye ve dosyaya sunulan delillerin yetersiz kaldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamı itibariyle alınan bilirkişi raporunun da hükme elverişli olduğu kanaatine varılmıştır.
HMK’nin ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” düzenlemeleri mevcuttur. Buna göre; ayıp iddiasının davacı tarafça ispatı gerekmekle bu husus ispatlanamadığından incelenen ticari defter ve belgelere itibar edilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ayrıca davacı tarafın kötüniyeti ispatlanamadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyasında davacının 5.519,11TL yönünden borçlu olmadığının tespiti ile icra tehdidi altında ödenen bu bedelin dava tarihi olan 29/11/2018 tarihi itibariyle avans faizi ile birlikte istirdadına,
2-Davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 377,01TL ilam harcından peşin alınan 209,46TL harcın mahsubu ile bakiye 167,55TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen 1.600,00TL bilirkişi ücreti, 80,00TL posta masrafı, 35,90TL başvuru harcı, 209,46TL peşin harç ücreti olmak üzere toplam 1.925,36TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/05/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.