Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1192 E. 2019/1399 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1192 Esas
KARAR NO : 2019/1399

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/08/2011
KARAR TARİHİ : 30/12/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 30/12/2019
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 10/08/2011 havale tarihli dava dilekçesinde özetle ; Müvekkili şirketin , her türlü demir çelik plastik, hurda, kağıtla ilgili mamül, malzemelerin metal, hırdavat alım ve satımı olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirket ile ticari ilişki nedeni ile davalı şirketten emtia alımı yapmış olduğunu, malların bedelini davalıya ödemiş olduğunu, müvekkili şirketin davalı şirketten 45.963,32-TL avans alacağı olduğunu, davalı şirketin bu bedel karşılığında davacı şirkete mal teslim etmediğini, mal veremeyeceğini müvekkili şirkete bildirmiş olduğunu, davalı tarafından müvekkili aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak 06/05/2007 tarih ….. sıra nolu, 131.220-TL bedelli, 17/08/2007 tarih ….. sıra nolu 152.398-TL bedelli 2 adet fatura düzenleyerek davacı şirkete gönderilmiş olduğunu, fatrura içeriklerinin gerçeği yansıtmadığını, süresi içerisinde faturalara itiraz edilmiş olduğunu, faturaların içeriğinde belirtilen malların teslim alınmadığını, bu nedenle faturaların kabul edilmediğini, iade edildiğini davalıya bildirilmiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı aleyhine 45.963,32-TL avans alacağının ödenmesi için Bakırköy ….. Noterliği 31/01/2008 tarih …. yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edilmiş olduğunu, davalının Bakırköy …. Noterliğinin 13/02/2008 tarih …. yevmiye nolu ihtarnamesi ile talep etmiş oldukları bedele haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz etmiş olduğunu, itirazları ve iddiaları haksız ve hukuka aykırı olduğunu kabulünün mümkün olmadığını, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmıs kaydı ile davalırının kabulünü, davalı şirkete ödenen 45.963,32-TL avans alacağının, ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 13/02/2008 tarihinden itibaren işleycek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.

Davalı vekilinin 20/10/2011 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle ; davacının limited şirket unvanıyla ticaret siciline tescil edilmeden önce şahıs şirketi olarak ….. olarak faaliyette bulunmuş olduğunu, davacı şirketin, Adi ortaklık olarak faal olduğu sırada …. tarafından değil, vekaletnameye dayalı olarak ….. tarafından idae ve temsil edildiğini, daha sonra limited şirket olarak unvan değiştirmiş olduğunu, …..’ın müvekkili şirket yetkilieri nezdinde belli bir güven yarattığını, müvekkili şirketten mal almaya, aldığı malların bedelini bir aylık süre dahi dolmadan ödemeye başlamış olduğunu, davacının müvekkilinden yüklü miktarda mal aldığını, davacının bir süre sonra ödeme sıkıntısı yaşamaya başladığını, malların bedelini ödeyemez hale gelmiş olduğunu, çareyi faturaları kayıtlara geçirmeden müvekkiliye idae etmekte bulmuş olduğunu, son olarak 06/08/2007 ve 17/08/2007 tarihli 131.220-TL ve 152.398-Tl bedelli 2 adet faturayı bedellerini ödemeden iade ettiğini, davacının müvekkiliden bir daha mal alamamış olduğunu, davacının müvekkiliyi zarara uğratmak kastıyla ve kötü niyetli hareket ettiğini, 31/08/2008 tarihinde ihtarname keşide ederek olmyan avansın idaesini talep etmiş olduğunu, Bakırköy ….. Noterliği vasıtasıyla keşide edilen 13/02/2008 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarname ile cevaben, kendisinin şirkete 247.944,68-TL borçlu olduğunun bildirilmiş olduğun, müvekkili şirket ile davacı arasında cari hesap ilişkisi bulunmadığını, davacı şirket ile hesap mutabakatı yapılamamış olduğunu, satılan mallar ve bedeleri hususunda bir uzlaşmaya varılmamış olduğunu, konunun sürüncemede kalmış olduğunu, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü ….. sayılı dosyasında, başka bir borcu nedeni ile aleyhine icra takibi başlatılmış olduğunu, hacze gidilmiş olduğunu, kendisinin bulunamadığını, alacağın tahsil etmenin mümkün olmadığını, bu nedenle müvekkilinin mevcut alacağının tahsilinin pek olası görülmediğini, davacı aleyhine herhangi bir icra takibine girişilmemiş olduğunu, Bakırköy …. Sulh Hukuk Mahkemesi ….. D.İş sayılı dosyasından düzenlenen 18/09/2009 tarihli tespit raporunda İstanbul’daki sel fekaletinde müvekkilinin çok sayıda önemli belge ve kayıtlarının harap olmuş olduğunu, sel felaketinde yukarıdaki iki adet faturada adacıya satıldığını beyan ettikleri mallara ilişikin irsaliyelerinde tahrif olmuş olduğunu, faturaların önceden davacıya gönderilip terrar taraflarına iade edildiğini, hukuk bürolarında muhafaza edilmiş olduğunu, şirketi basan selden kurtulmuş olduğunu, faturaların içeriğinde yazılan malların teslim alındığına dair anılan maları teslim eden araç şoförlerinin tanıklığının mevcut olduğunu, tanıkların dinlenmesi durumunda davacının faturaları kötü niyetle iade ettiğinin, mesnetsiz iddialarda bulunduğunu, olmayan anvası talep ettiğini, davacının müvekkili şirketten herhangi bir alacağının bulunmamakta olduğunu, davacının maddi olaylar ve maddi hukuk açısından haksız olduğunu, sebepsiz zenginleşme hükümleri nedeni ile iddialarını ileri sürebileceği süreyi de kaçırmış bulunduğunu, bu nedenle hem maddi olaylar hem de yasa karşısında dinlenmesi mümkün olmayan davacı taleplerinin gerektiğini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile davanın reddini, vekalet ücreti ve yargılam giderlerinin karşı tarfa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce taraf delileri toplanmış, dosya ve taraf defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi kurulundan 31/01/2014 havale tarihli rapor alınmıştır. Dosyada toplanan deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, davacı ve davalı şirket arasında eskiye dayalı ticari ilişkinin mevcut olduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olduğu, defterlerin delil vasfında olduğu görülmüştür.
Davacı her ne kadar açmış bulunduğu dava ile, teslim edilmeyen mal bedeli olarak ödenen meblağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişse de, davalı taraf malların davacı tarafından teslim edilmediğini, teslimin gerçekleşmediğini iddia etmiş olup, davacı tarafından malların davalıya teslim edildiği kanıtlanamamıştır. Her ne kadar davacı yazılı belge olarak fatura ibraz etmişse de, faturaların tek başına akdi ilişkinin varlığını ve malların davalıya teslimini ispatlayan delil vasfında mahkememizce görülmemiştir. Davacı defter kayıtlarına göre her ne kadar alacaklı görülse de, alacağa konu yapılan emtianın davalı tarafa tesliminin gerçekleştiği, davacı yanca dosyaya sunulan delil ve belgeler ile kanıtlanamamıştır. Bu durum karşısında mahkememizce davacı tarafından davalıya ödenen bedelin, taraflar arasındaki mevcut ticari ilişki doğrultusunda yapılan peşin satışlara ilişkin olduğu kabul olunmuş ve malın teslimine ilişkin davacı iddiasının BK 182, 152 ve HUMK 288 maddeleri uyarınca asıl olan peşin satış olup, peşin satışta mal ve bedelinin aynı anda verildiği yasal karede mevcut olup bunun aksi toplanan yazılı deliller ile kanıtlanamamış olması karşısında, ispat külfetinin de alıcı-davacıya ait olduğu değerlendirilerek, sübut bulmayan davacı davasının reddine karar verilmiş, iş bu kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay …..HD ….. esas …. karar sayılı ilamıyla “Davacı, davalıya çeklerle yaptığı ödeme karşılığında mal teslim edilmediğini belirterek, ödediği bedelin iadesi için alacak davası açmıştır. Çekle yapılan ödemede kural olarak, peşin satış karinesi gereğince ödemeyle birlikte malın teslim edildiği kabul edilir. Ancak, bu karinenin aksi her zaman kanıtlanabilir. Bu karinenin aksini kanıtlamak, yani ödemenin peşin olmayıp (aynı anda ifa), avans mahiyetinde olduğunu kanıtlamak yükümlülüğü davacı alıcıda bulunmaktadır. Dosya içerisinde bulunan 31.01.2008 tarihli davacı ihtarına, davalının verdiği 13.02.2008 tarihli cevabi ihtarda, “aralarında cari hesap ilişkisinin bulunduğu ve davacının da cari hesaptan dolayı borcunun bulunduğu” bildirilmiştir. Davalının bu beyanı, taraflar arasında bir cari hesap ilişkisinin bulunduğunu göstermektedir. Mahkemece davalı tarafın cevabi ihtar beyanı üzerinde durulup, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle yerel mahkeme kararını bozmuştur.
Yargılama aşamasında davacı şirketin tasfiye sonucunda sicilden terkin edilmiş olması nedeniyle İstanbul …. ATM …. EK sayılı ilamıyla şirketin ihyasına karar vermiş, ek tasfiye memuru olarak da ……’ı görevlendirmiş ve taraf teşkili bu şekilde sağlanarak yargılamaya devam olunmuştur.
Bozma ilamından önce bilirkişi heyeti …… ve …… düzenlemiş oldukları 31/01/2014 havale tarihli raporlarında “tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacı tarafın davalıdan 45.963,32-TL alacağı bulunduğunu; davalının ticari defterlerine göre ise davacı adına düzenlenen ancak davacı tarafın ticari defterlerinde yer almayan 06/08/2007 tarihli 131.220-TL’lik ve 17/08/2007 tarih 152.398-TL’lik iki ayrı faturadan dolayı alacaklı gözüktüğü, söz konusu faturalardaki malların davacı tarafa teslimi hususunun mahkemenin taktirinde olduğunu, ayrıca 30/06/2007 tarihli 15.000-TL’lik çekin de karşılıksız çıktığına ilişkin herhangi bir kaydın mevcut olmadığını” teknik kanaatleri olarak belirtmişler, mahkememizce de düzenlenen bilirkişi raporu yeterli görülerek hükme esas alınmıştır.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamı ve Yargıtay 19.HD 2015/14532 esas 2016/834 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğu, davacı tarafın bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalıdan 45.963,32-TL alacağı bulunduğu, bu alacağa karşılık davalı tarafından davacı adına düzenlenen iki adet faturadan dolayı toplam 283.618-TL alacaklı olduğunun kendi kayıtlarında yer aldığı, ancak davacı tarafın söz konusu faturalara itiraz ettiği ve davalı tarafın da itiraza konu faturalara ilişkin malların davacıya teslim edildiğini kanıtlayamadığı, faturanın düzenlenmesinin tek başına alacağın varlığını kanıtlayamayacağı, faturaya konu malların davacı tarafa teslim edildiğine ilişkin ispat külfetinin davalı tarafa ait olduğu, davalı tarafın bu hususa ilişkin dosyaya kesin ve inandırıcı delil sunamadığı, davalı tarafından davacı adına düzenlenen 13/02/2008 tarihli ihtarnamede de söz konusu iki adet fatura kapsamında alacaklı olduklarını beyan ettikleri, ancak söz konusu faturaya konu malların teslim edildiği ispatlanamadığından davacı tarafın davalıdan toplam 45.963,32-TL alacağı bulunduğu kabul edilerek bu kapsamda davanın kabulüne karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Sabit görülen davacının davasının KABULÜNE, 45.963,32-TL’nin temerrüt tarihi olan 19/02/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 3.140,00-TL ilam harcından peşin alınan 682,56-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.457,44-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 1.990,01-TL (Yargılama gideri ayrıntısı “Tevzide dava açma gideri: 703,86-TL, temyiz masrafı: 155,20-TL, tebligat-posta gideri: 330,95-TL, bilirkişi ücreti: 800,00-TL”) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 5.405,93-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
30/12/2019
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.