Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1187 E. 2019/1273 K. 27.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1187 Esas
KARAR NO : 2019/1273

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2018
KARAR TARİHİ : 27/11/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 28/11/2019
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 30/11/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün …. takip sayılı dosyası ile 310.000-EURO asıl alacak üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapıldığını, takibe konu bonoların müvekkilinin davacı şirkete olan borcuna karşılık düzenlendiğini, ancak söz konusu bonoların kendisi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulacağı tehdidi ile imzalandığını, müvekkilinin şirkete olan borcunun toplam 552.920-TL olduğunu, bakiye kısım olan 1.138.401-TL yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, davacının şirket ortağı ve temsilcisi olduğu dönemde şirkete ait paraları kendine mal edinmesi nedeniyle ve bu kapsamda şirkete vermiş olduğu zararlar sonucunda taraflar bir araya gelerek davacının ödemesi gereken meblağı belirleyip takibe konu 256.000-EURO ve 54.000-EURO olmak üzere iki adet bononun düzenlenerek müvekkili şirkete verildiğini, davacı tarafın alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla iş bu davayı açtığını, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla birlikte dosya bilirkişi heyeti ….. ve …..’e tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu 20/09/2019 tarihli raporlarında “davacının şirket ortağı ve yetkilisi olduğu dönemde davacı ile şirket çalışanı olan ….. arasında süreklilik arz eden para hareketliliğinin bulunduğunu, davacının kendi şahsi hesabını şirket hesabı gibi kullandığı ve şirket parasını kendi şahsi hesabına gönderilmesini sağladığı, bu kapsamda şirkete ait toplam 1.191.045-TL’nin kendi uhdesinde kaldığını” teknik kanaatleri olarak belirtmişler, mahkememizce de düzenlenen bilirkişi raporundaki tespitler yeterli görülerek hükme esas alınmıştır.
Her ne kadar davacı, davalı şirkete icra takibine konu edilen bonolardan dolayı 1.138.401-TL üzerinden borcu bulunmadığını iddia etmiş ise de; tarafların biraraya gelerek kendi aralarında vardıkları mutakabat sonucunda davalı şirketin alacağına karşılık toplam 310.000-EURO’luk iki adet bononun düzenlendiği, takibe konu bonoların baskı ve tehdit altında imzalandığı hususunda davacı tarafından dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olup ispat yükümlülüğünün davacı borçluya ait olduğu, bu bağlamda düzenlenen bilirkişi raporunda belirlenen hususlar da dikkate alındığında davacı tarafın takibe konu bonolardan dolayı borçlu olmadığını kanıtlayamadığı mahkememizce değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının ortağı olduğu davalı şirkete ait paraları kendine mal edinmiş olması nedeniyle tarafların bir araya gelerek şirket zararına karşılık icra takibine konu toplam 310.000-EURO’luk iki adet bono düzenlendiği, düzenlenen bonolar ile davacı tarafın davalı şirkete olan borcunu kayıtsız ve şartsız kabul ettiği, bonoların baskı veya tehdit altında davacıya imzalattırıldığı hususunda dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olması nedeniyle ispat külfetinin davacı borçluya ait olduğu (Yargıtay 19.HD 2014/14323 – 18380 EK sayılı ilamında da belirtildiği üzere), davacı tarafın borçlu olmadığını ispatlayamadığı gibi düzenlenen bilirkişi raporuna göre davacının şirkete ait hesapları kendi şahsi hesabı gibi kullandığı hususu da dikkate alındığında davacı tarafın davalı şirkete vermiş olduğu zarar kapsamında kendi iradesiyle düzenlemiş olduğu bonolardan dolayı borçlu olmadığının ileri sürmesinin de yasal dayanağı bulunmadığı dikkate alınarak açılan menfi tespit davasının reddine; davalı tarafın tazminat isteminin ise koşulları oluşmamış olması nedeniyle keza reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın sübuta ermediğinden REDDİNE,
2-Davalı tarafın tazminat talebinin koşulları oluşmaması nedeniyle REDDİNE,
3-Peşin alınan 19.441,05-TL harçtan, 44,40-TL ilam harcının mahsubu ile, bakiye 19.396,65-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 58.102,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/11/2019

Başkan … ¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye … ¸e-imzalıdır
Katip … ¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.