Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1136 E. 2020/376 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1136 Esas
KARAR NO : 2020/376

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 20/11/2018
KARAR TARİHİ : 22/09/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.05.2011 günü saat 19:55 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki ……. plakalı minibüs ile ……. caddesi üzerinde ….. caddesi istikametine doğru seyir halinde ….. sokak karşısına geldiğini, istikametine göre yolun sağ kısmında park halinde bulunan …… plakalı otobüsün önünde park halinde bulunan ……. plakalı otomobilin arka kısımlarına çarparak müvekkilinin yaralanmasına neden olduğu, bu sebeple 1.000,00TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline, 50.000,00TL manevi tazminatın ise davalı …… kaza tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı …….’nin taraf cevap dilekçesinde özetle;……. plakalı araca ait zorunlu taşımacılık poliçesinin mevcut olup olmadığının araştırılması gerektiği, müvekkil şirket tarafından yasal süresi içerisinde verilen cevabi yazıda başvuru sırasında ibrazı zorunlu belgeler arasında yer alan mağdurun kazaya karıştığını gösterir tahkikat evraklarınının eksik olduğunu belirttiğini ancak davalı tarafın eksik evrak ödemesini tamamlanmadığını aleyhlerine ait açılan haksız davanın usulden ve esastan red edilmesini talep etmiştir.
Davalı … tarafından davaya cevap verilmemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; ceza dosyası örneği ve hasar dosyasının dosyamız arasına alındığı, sosyal ve ekonomik durum araştırması yapıldığı, maluliyete ilişkin ATK’dan rapor alındığı ve zarara ilişkin aktüerya raporu alındığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Söz konusu trafik kazasında; davacının yolcu konumunda olduğu, davalı …’un ….. plakalı ticari minibüs sürücüsü olduğu, sigorta şirketinin de bu aracın ZMSS kapsamında sigorta şirketi olduğu anlaşılmıştır.
27/05/2011 tarihinde gerçekleşen trafik kazası nedeniyle kusur durumunun incelenmesinde; ceza dosyasında ATK tarafından alınan raporda davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olduğunun belirtildiği, mahkememizce yapılan değerlendirmede de davalı sürücünün park halinde bulunan iki araca çarpması sonucunda kazanın gerçekleştiği, seyir halinde iken dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi nedeniyle tam kusurlu olduğu tespit edilmiştir ve ayrıca kusur raporu aldırılmamıştır.
ATK …… İhtisas Dairesinden maluliyete ilişkin rapor alınmış olup sürekli maluliyetinin olmadığı, yüzde sabit iz olduğu, işgörmezlik süresinin 3 haftaya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
Kusur ve maluliyet durumuna göre 3 haftalık maddi zarar 449,40 TL olarak tespit edilmiştir. Davacının geliri asgari ücrete göre hesaplanmıştır.
Tedavi giderlerine ilişkin yazılan müzekkere cevabında 457,07 TL olduğu belirtilmekle tedavi gideri sorumluluğunun SGK sorumluluğunda olması dikkate alınarak maddi zarar hesabında değerlendirilmemiştir.
Buna göre; davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile temerrüt tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede;
Manevi tazminat miktarının nasıl belirleneceği konusu Yargıtay HGK.’nun 24.12.2014 tarih ve 2014/21-872 E., 2014/1086 K. sayılı kararında belirtilmiştir. Gerçekten de söz konusu karara göre; “…Manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı, fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir. Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, taktir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda taktir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Yine BK 47 (TBK 56). maddesi hükmüne göre; hâkimin özel halleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K.nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir. Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir.” Somut olayda davacının söz konusu olay nedeniyle sürekli maluliyeti bulunmasa da, yüzde sabit iz oluştuğu, kaza nedeniyle duyduğu elem gibi hususlar dikkate alındığında manevi tazminat talebinde haklı olduğu görülmüş ve tarafların sosyal ekonomik durumu, paranın alım gücü, kusur ve zarar durumu ile hakkaniyete göre 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-1-Maddi tazminat yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile, 449,40TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 02/05/2018 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2-Manevi tazminat yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile 10.000TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27/05/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 30,69TL ilam harcından peşin alınan 174,20TL harcın mahsubu ile 143,51TL harcın dosyanın kesinleşmesi durumunda davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 750,00TL bilirkişi ücreti, 240,00TL posta masrafı, 35,90TL Başvuru Harcı, 174,20TL Peşin Harç, olmak üzere toplam 1.200,10TL den kabul red oranına göre hesaplanan 539,32TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
Maddi tazminat yönünden;
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 449,40TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 550,60TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … şirketine verilmesine,
Manevi tazminat yönünden;
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.