Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1076 E. 2022/604 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1076 Esas
KARAR NO : 2022/604

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2018
KARAR TARİHİ : 14/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı ile davalı borçlu arasındaki iş ilişkisinin, ödemeli kargo olup icra takibi dayanağının da bu ödemeden kaynaklı olduğunu, öte yandan taraflar arasındaki iş ilişkisinin eski tarihe dayanmakta olup, dava konusu alacaktan çok daha fazla miktarlarda işler yapılmış olduğunu ve bu işlerin tahsilatının da sorunsuz yapılmış olduğunu, ancak davalı borçlunun, son yapılan işe müteakip bakiye alacak olan 48.948,43 TL için davacının defaatle talebi olmasına karşın ödeme yapmaması üzerine icra takibine geçilmiş olduğunu, ilk olarak Şanlıurfa’da yapılan takibe yetki ile birlikte alacağın tümüne itiraz edilmiş ise de yetkili Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü vasıtasıyla yapılan takibe ise kısmi itiraz edilmiş olduğunu, ancak davalı/borçlunun kısmen kabul ettiği 7.907,39 TL’lik alacak miktarının ferilerinin dahi ödememiş olduğunu, kısmi alacak kabulunde bu alacağa bağlı feri ödemelerin de hesaplanıp ona göre ödenmesi gerektiğini ,davalı şirketin haksız ve alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla icra takibine itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu belirterek, davanın kabulüne, davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline ve takibin devamına, davalının/borçlunun %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ederek huzurdaki davayı açmışlardır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı ile müvekkili arasında 26.12.2013 tarihinde kapıda ödeme taşıma hizmet sözleşmesinin imzalandığını, işbu sözleşme gereği, sözleşmede de belirtildiği üzere kapıda ödeme hizmeti yerine getirildiğini, sözleşmenin 2.3 maddesinde “ücret karşılığı kargonun göndericiden alınarak bir noktaya veya birden fazla noktaya taşınması ve taşınan ürün bedeli faturalı olmak kaydıyla muhataplarından emaneten tahsilinden ibarettir.” hükmünün yer aldığını, sözleşmenin içeriğinin belirlendiğini, müvekkili şirket tarafından kapıda ödeme taşıma hizmet sözleşmesi ile kargo hizmeti yerine getirildikten sonra kargo ücretleri düşülerek kalan meblağın düzenli olarak davacının banka hesabına gönderildiğini, buna ilişkin ödeme dekontlarının ekte olduğunu ve sayın mahkemece incelenmesi gerektiğini, dekontların incelenmesiyle huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerekliğinin ortaya çıkacağını beyanla huzurdaki davanın reddini talep etmişlerdir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 67. Maddesine göre alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 26.12.2013 tarihli kapıda ödeme taşıma hizmet sözleşmesine dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, davacının davalıya ait emtiayı taşıdığı, kargo hizmeti verdiğinin sabit olduğu, uyuşmazlığın davalı tarafından yapılan kısmi ödemeler dikkate alındığında verilen taşıma – kargo bedellerinin tam olarak ödenip ödenmediği, bakiye alacağının kalıp kalmadığı noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün …….. esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 48.498,43 TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.

Mahkememizce yapılan yargılamada ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapmak üzere bilirkişilerden rapor alınmıştır.
Davacı defterlerinin incelenmesine yönelik talimatla alınan bilirkişi raporuyla davacı ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının 2016-2017-2018 yılı yasal kayıtlarına göre herhangi bir alacağına rastlanmadığı, ancak hesap dökümleri ve dekontlar ile dosyada mevcut delillere göre 2018 yılı sonu itibariyle 47.141,77 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı defterlerinin incelenmesi için SMM ve sektör bilirkişisinden alınan 24/02/2020 tarihli rapor ve ek raporda davacının takip tarihi itibariyle 57,57 TL alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre davalının 1,69 TL borçlu olduğu, defterler arasındaki farkın neyden kaynaklandığının tespit edilemediği belirtilmiştir.
Bunun üzerine dosyada mevcut raporlar değerlendirilerek ticari defterler arasındaki farkın neyden kaynaklandığının ve davacının varsa alacaklı olduğu miktarın tespiti açısından dosyanın üç kişilik bilirkişi heyetine teslimine karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi heyet raporunda; tarafların incelemeye ibraz ettiği 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait yasal defterlere ilişkin tasdikle ilgili yükümlülüklerin yasal süresinde yerine getirildiği ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, Şanlıurfa ……… Asliye Hukuk Mahkemesi ‘ne talimat yazılarak iş bu dava açısından davacı ticari defterleri ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak S.M.M.M ……. ‘dan alınan 08.07.2019 tarihli Bilirkişi Raporunda ;a) Davacı taraf lehine delil olarak kullanabileceği 2016-2017-2018 yıllarına ait Yasal kayıtlarına göre, Davacı …….. nin Davalı ……… Kargo Loiistik ve Dağıtım Hizmetleri A.Ş. ‘den 2018 yılı sonu itibariyle Herhangi bir alacağına rastlanmadığı, b) Dosya kapsamına sunulmuş olunan, Davalı ……… Kargo Lojistik ve Dağıtım Hizmetleri A.Ş. tarafından Davacı ……… adına teslimat listeleri, Davacı ………’ tarafından sunulmuş olunan ……. notu …… bank A.Ş. ye ait hesap dökümleri ifa Davalı ……… Kargo Lojistik ve Dağıtım Hizmetleri A.Ş. tarafından Davacı ………’ hesabına gönderilmiş olunan Dekontlar dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Davacı ………’ ın, Davalı ……… Kargo Loiistik ve Dağıtım Hizmetleri A.S.’den 2018 yılı sonu itibariyle 47.141.77 TL Alacaklı olduğu, Davalı taraf ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davacıdan 763,94 TL alacaklı göründüğü tespit edilmiştir.
Tarafların yasal defter kayıtları örtüşmemektedir. Davacı tarafın defter ve belgelerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen 08.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacı taraf davalıdan 47.141,77-TL tutarında alacaklı olarak görünmekteyken davalı yasal defterlerinde davalı taraf davacıdan 763,94- TL alacaklı olarak görünmektedir. Söz konusu örtüşmeme farkları bilirkişiler tarafından;
“Örtüşmeme Farklarına ilişkin tespitlerimiz;
1. Davalı şirket tarafından Teslimat ve tahsilat iptalleri nedeniyle de 10.239,70-TL’lik kısım için, davalı tarafından davacı müşteri tahsilatlarının, cari hesabın önce alacak kaydının, sonrasında da iptal nedeniyle düzeltme olarak borç kaydının yapılmış olduğu , teslimat ve tahsilat toplamının 550.909,23 TL , iptal olan teslimat ve tahsilatların bedelinin 10.239,70 TL olduğu bunun sonunda kalan net Teslimat ve Tahsilat Tutarının 540.669,53 TL olduğu tarafımızdan tespit edilmiştir.
2. Davalı şirketin 2016-2017-2018 yıllarına ait Yasal kayıtlarında, Davacı ………’ nin Davalı ……… Kargo Loiistik ve Dağıtım Hizmetleri A.S. ‘den 2018 yılı sonu itibariyle herhangi bir alacağına rastlanmadığı, bu yüzden bilirkişi incelemesinde hesaplamanın dosya Kapsamına sunulmuş olunan, Davalı ……… Kargo Lojistik ve Dağıtım Hizmetleri A.Ş. tarafından Davacı ……… adına teslimat listeleri üzerinden yapıldığı, davacı adına yapılan Toplam Kapıdan Tahsilat Tutarı olarak 576.975.00 TL hesaplandığı, listede Tahsilat ve Teslimat iptalleri sonrasında kalan Net Teslimat ve Tahsilat tutarlarının bulunduğu, bunun sonucunda;
Davalı kayıtlarında Net Kapıdan Tahsilat Tutarı 540.669,53 TL – Davacı Hesaplamalarında Net Kapıdan Tahsilat Tutarı 576.975,00 = -36.305,47 TL örtüşmeme farkı bulunduğu tespit edilmiştir.
3. Davalı şirketin kayıtlarında davacı adına kesilen faturaların toplamı 50.616,18 TL olarak hesaplanmışken, davalı taraf ……… Kargo Lojistik ve Dağıtım Hizmetleri A.Ş. tarafından Davacı ……… adına teslimat listelerinde 41.346,50 TL olarak hesaplamıştır. Davacı tarafta işlenen faturalara ait detaylı kayıtlar olmadığından karşılaştırma yapılıp aradaki farkın nerden kaynaklandığı tespit edilememiştir. Bu Hususta Takdir Sayın Mahkemeye aittir.
Davalı Kayıtlarında Davacıya Kesilen Faturalar 50.616,18 – Davacı Hesaplamalarında Davalı tarafından kesilen Faturalar 41.346,50 = 9.269,68 TL örtüşmeme farkı bulunduğu tespit edilmiştir.
4. Davacının Kapıda Ödeme sistemi cari hesabının dışındaki kargo gönderileri ile ilgili cari hesabına virman yapılmakta olup, davacı cari hesabının borcuna virman edilen tutar 8.002,91 TL, alacağına virman edilen tutar ise 6.468,13 TL olup aradaki fark (8.002,91-6.468,13)= 1.534,78 TL ‘nın davalının kayıtlarında davacının kapıda tahsilat alacağından düşüldüğü, davacının hesaplamalarında bu tutarın yer almadığı tespit edilmiştir.
5. Davalı şirketin kayıtlarında takip tarihi 04.04.2018 itibariyle davacıya yapılan ödemelerin toplamı 489.282,51 TL olarak görünmekteyken, Davacı ………’ tarafından sunulmuş olunan …….. notu ……… bank A.Ş. ye ait hesap dökümleri le davalı tarafından davacı hesabına gönderilmiş olan tutarlara ilişkin dekontlar dikkate alınarak yapılan hesaplama neticesinde 488.486,73 TL olarak hesaplandığı tespit edilmiş olup örtüşmeme farklarının aşağıda tabloda sunulan ödemeden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Davacı hesaplamalarında dikkate alınmayan 795,76 TL ödemenin davacı hesaplamalarında yapılan ödeme olarak dikkate alınması gerektiği tespit edilmiştir.” şeklinde tespit edilmiştir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Mevcut olayımızda taraf defterlerinin birbiriyle örtüşmediği tespit edilmiştir.
Dosya kapsamı itibariyle davalı şirkete yemin teklif edilmişse de şirketin TMSF’ye devredildiği, şirket tüzel kişiliğinin kayyım yönetiminde devam ettiği, TMSF tarafından atanan kayyımların yemin etmesi durumunun HMK’nun 226/1-c maddesine uygun olmadığı anlaşılmakla mahkememizce yemin teklif edilmemiştir.
HMK’nin ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” düzenlemeleri mevcuttur. Buna göre; alacak iddiasının davacı tarafça ispatı gerekmekle bu husus ispatlanamadığından, davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ayrıca, davacı tarafın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 80,70TL ilam harcından peşin alınan 447,49TL harcın mahsubu ile bakiye 366,79TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen 750,00TL bilirkişi ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.076,83TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/06/2022

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim …..
¸e-imzalıdır