Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/107 E. 2022/1012 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/107 Esas
KARAR NO : 2022/1012

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2016
KARAR TARİHİ : 25/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, müvekkil ile davalılardan … Tic. Ltd. Şti. arasında tanzim olunmuş 04.01.2013 tarihli sözleşme uyarınca; davalı şirketin sözleşmede nitelikleri ve nicelikleri yazılı toplam 51 adet mobilya takımını 130.000,00 TL bedel karşılığında müvekkile satmayı yükümlendiğini, müvekkil tarafından satış bedelinin 10.000,00 TL’lik kısmının peşin olarak ödendiğini, bakiye 120.000,00 TL’lik kısım için davalıya 04.02.2013 vade tarihli 60.300,00 TL bedelli ve 04.03.2013 vade tarihli 59.700,00 TL bedelli, lehtarı davalı şirket yetkilisi … olan 2 adet bono tanzim olunarak verildiğini, sözleşme konusu ürünlerin bir kısmının 10.01.2013 tarihinde müvekkiline teslim edildiği halde, 16.700,00 TL bedelli toplam 6 adet mobilya takımı (2 adet … Koltuk, 2 adet …. Koltuk, 2 adet … Koltuk) müvekkile teslim edilmediğini, yine bedeli 6.000,00 TL olan 18 adet somyanın da müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin ürünlerin eksik teslim edilmiş olması ve Fransa’da bulunuyor olması nedenleriyle senet bedellerini ödemediğini ancak bilahare Türkiye’ye dönüş yaptığında, davalı şirket yetkilisi … tarafından bonoların icra takibine konu edildiğini öğrendiğini, davalı şirket yetkilisi tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte, müvekkilinin haciz baskısı altında sözleşme gereğince ödemeyi taahhüt ettiği miktarların tamamını farklı tarihlerde makbuz karşılığı ya da çek vermek suretiyle ödediği, takip alacaklısı tarafından 2 adet bono bilahare müvekkiline iade edildiğini, müvekkilinin haciz baskısı altında kendisine teslim edilmeyen 6 adet mobilya takımının ve 18 adet somyanın bedelini de ödemek zorunda kaldığını, bunun üzerine 2016 yılı Ağustos ayında, davalı şirket ile irtibata geçen müvekkilinin , davalı şirketten 6 adet mobilyanın irsaliyeli fatura ve dolaşım belgesi ile müvekkiline teslim edilmek üzere, önceki nakliye işlerini de yapmış olan diğer davalı … Tic. Ltd. Şti.’ne 09.01.2013 tarihinde teslim edildiği bilgisini aldığını, buna karşın, 2016 yılı Ağustos ayına kadar müvekkiline 6 adet mobilyanın nakli için nakliye firmasına teslim edildiği hususu her iki davalı tarafından bildirilmediğini, bu aşamada mobilyaların nerede olduğu ve hatta gerçekten nakliye firmasına teslim edilip edilmediğinin de müvekkilin bilgisi dışında olduğunu, özellikle mobilyaların davalı nakliye firmasına teslim edilip edilmediği noktasında yazılı bir belgenin bulunmayışı nedeniyle her iki davalının hasım gösterildiğini, bedelleri müvekkili tarafından ödenmiş olması nedeniyle, 09.01.2013 tarihinde müvekkile teslimi gereken ve değeri 16.700,00- TL olan 6 adet mobilya takımının davalıların kusurlu davranışları ile müvekkile teslim edilmediği, bu nedenle müvekkilin uğradığı zarardan davalıların müşterek ve müteselsil sorumlulukları bulunduğunu belirterek, davanın kabulü ile, müvekkiline teslimi yapılmayan, 6 adet mobilya takımı bedeli 16.700,00 TL ile 18 adet somya bedeli 6.000,00 TL toplamı 22.700,00 TL’nin 09.01.2013 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili davacıya ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı …. Ltd.Şti. cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresinin Başakşehir’de olması nedeni ile yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, davacının müvekkili şirket ile herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığını, CMR evrakları incelendiğinde, davacının belirttiği alacak kalemlerinden 6 adet mobilya takımına ilişkin ihracatçısı Başakşehir’de bulunan diğer davalı … Ltd.Şti. Fransa’da bulunan … adlı firma olduğunun görüleceğini, davacının müvekkiline karşı dava açma sıfatının bulunmadığını, müvekkili şirket yönünden husumetten davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın CMR sözleşmesi gereğince yapılan taşımadan kaynaklanan bir dava olduğunu, bu tür davalarda zaman aşımı süresinin bir yıl olduğunu, taşıyanın bilerek ve kötü hareketleri ile oluşan zararda ise zaman aşımı süresinin üç yıl olduğunu, davanın 4 yıl sonra 19.10.2016 da açıldığını bu nedenle zaman aşımı itirazında bulunduklarını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
Davalı … Ltd.Şti. Vekili, verdiği cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkilinin adresinin Başakşehir’de olması nedeni ile yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacının dava açma ehliyeti bulunmadığından, müvekkili yönünden aktif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddini talep ettiğini, davanın CMR sözleşmesi gereğince yapılan taşımadan kaynaklanan dava olması nedeni ile CMR 32.maddesi uyarınca alacağın zaman aşımına uğradığını, esas yönden ise davacının iddia ettiği hususların hiçbirinin hukuki dayanağının bulunmadığını, iddiaların hiçbir somut , yazılı delile dayanmadığını, sadece soyut iddialardan oluştuğunu, iddia edenin iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini belirterek, yetkisizlik nedeni ile davanın reddine, davanın husumet yönünden , zaman aşımı nedeni ile reddine, haksız davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
Dosyanın İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinden yetkisizlikle mahkememizin işbu esas sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davaya konu uyuşmazlık davacı ile davalılar arasındaki davacının iddia ettiği şekliyle sözleşmesel bir ilişkinin olup olmadığı, davacıya davaya konu ürünlerin teslim edilip edilmediği, davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı ile davalı … şirketi arasındaki ilişki mobilya ürünlerinin satımına ilişkin iken diğer davalı ile davaya konu ürünlerin bu davalı tarafından kendisine teslim edilmediğine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının davaya konu ürünlerin alıcısı olan … isimli firmanın yetkilisi olduğu, … isimli firmanın davaya konu mobilya ürünlerin satıcısı olan davalı … firmasında ürünleri satın aldığı, bu ürünlerin Türkiye’den Fransa’ya taşınması işini davalı …’in üstlendiği görülmektedir. Davacının yetkilisi olduğu .. şirketi ile davalı taşıyıcı arasındaki ilişki taşıma ilişkisi olup taşıma güzergahı ise Türkiye’den Fransa’ya mobilya taşınması şeklindedir. Dosyada mübrez CMR taşıma senedi ve diğer belgelerden davaya konu taşımanın Türkiye’den Fransa’ya karayolu ile yapıldığı anlaşılmaktadır. Yani olayda iki farklı ülke arasındaki bir taşıma söz konusudur. Karayolu ile Uluslararası Eşya taşımalarına ilişkin kuralların yeknesaklaştırılmasına yönelik olarak hazırlanmış olan CMR Konvansiyonu 19 Mayıs 1956 yılında ECE (Avrupa Ekonomik Komisyonu) tarafından; Özel Hukukun Birleştirilmesi Enstitüsü (UNIDROIT), Uluslararası Ticaret Odası (ICC) ve Uluslararası Karayolu Taşıma Birliği’nin (IRU) ön çalışmalarından yararlanılarak Cenevre’de hazırlanmıştır. Konvansiyon 02.07.1961 tarihinde Avusturya, Fransa, İtalya, Hollanda ve Yugoslavya’nın onay belgelerini tevdi etmeleri ile yürürlüğe girmiş ve 05.07.1978 tarihli bir protokolle değişikliğe uğratılmıştır. Türkiye ise 07.12.1993 tarihli ve 3939 sayılı Kanunla CMR’ye katılmayı uygun bulmuş ve fiili katılma için BM Genel Sekreterliğine onay belgesi tevdi edilerek 31.10.1995 tarihinden başlamak üzere Konvansiyona ve ek protokole taraf olmuştur. Anayasası’nın 90 ncı maddesinin son fıkrası hükmünde “Usulüne uygun yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Antlaşmalar kanun hükmündedir.” düzenlemesi mevcuttur. TTK.nun taşımaya ilişkin hükümleri halen yürürlükte ise de, uluslararası taşımalar bakımından daha sonra yürürlüğe giren ve bir iç hukuk kuralı haline gelen CMR Konvansiyonu’nun öncelikli olarak uygulanması gerekmektedir.
CMR Konvansiyonunun 1/1 hükmüne göre, “Bu sözleşme, sözleşmede belirtildiği gibi yükleme yeri ve teslim için belirlenen yerin en az biri akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgahı ve milliyetine bakılmaksızın ücret karşılığında yüklerin taşıt ile karadan taşınmasına ait her mukaveleye uygulanacaktır”. CMR m.1 hükmü dikkate alındığında bir taşımada CMR hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların varlığı gereklidir;
– taraflar arasında bir taşıma sözleşmesinin bulunması,
– taşımanın taşıt aracılığı ile karayolundan yapılması,
– eşyanın teslim alındığı yer ile teslim edileceği yerin iki ayrı devletin sınırları içinde olması ve bu
ülkelerden birinin CMR’ye taraf olması,
– taşıma sözleşmesinin konusunun eşya taşımacılığı olması,
– taşıma işinin ücret karşılığında yapılması.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler çerçevesinde dava konusu taşımanın Türkiye’den Fransa’ya karayolu ile yapılması, taşımanın yapıldığı ülkelerin CMR’ye taraf olmaları, taşımanın konusunun mobilya emtiası şeklinde eşya taşımacılığı olması (mobilyalar ev eşyası taşınması olmayıp ticari bir işletmenin başkalarına satmak üzere aldığı ürünler olması ) dikkate alındığında dava konusu uyuşmazlığa CMR Konvansiyonu hükümleri uygulanmalıdır.
CMR’nin 32/1-2.maddesinde “1. Bu Sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır ve şu tarihlerde başlar:
a) Teslimde kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, teslim tarihinden itibaren,
b) Tam kayıplarda, kararlaştırılan zaman limiti bitiminden 30 gün sonra kararlaştırılmış zaman limiti yoksa, yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından sonraki 60 ıncı günde,
c) Bütün diğer durumlarda, taşıma mukavelesinin akdedildiği tarihten sonraki üç aylık dönemin sonunda. Limit döneminin işlemeye başladığı gün bu döneme dahil edilmeyecektir.
2. Yazılı bir istem, taşımacı bunu yazılı bildiri ile geri çevirip, ona ilişkin belgeleri de iade edinceye kadar zaman limitini erteler. Talebin bir kısmı kabul edildiği takdirde zaman süresi anlaşmazlık konusu olan istek için tekrar devam etmeye başlar. Istemin alındığını, cevap verildiğini ve belgelerin gönderildiğini kanıtlamak, bu durumlara güvenen tarafa aittir. Aynı gayeyle yapılan başka istemler için zaman süresi ertelenemez.” denilmek suretiyle bu sözleşmeye dayalı olarak açılacak davalar ile ilgili zamanaşımı düzenlenmiştir.
CMR Konvansiyonunun 32/2. maddesi 1. cümlesi uyarınca, zarar gören tarafından yapılacak yazılı istemin zamanaşımı süresini ertelemesi için, hadiseyi genel olarak ortaya koyması, taşımacının talepten sorumluluk sebebi ile tazminat miktarı hakkında değerlendirmede bulunabilmesine imkan verecek bilgiyi içermesi yeterli olup tazminat miktarının tam olarak belirtilmesi gerekmez. Ancak, duran zamanaşımı süresinin tekrar işlemeye başlayabilmesi için taşıyıcının cevabında talebin açıkça reddedilmesi, talep sahibine hakkını davada ileri sürmek dışında başka bir seçenek bırakılmaması gerekir.
Somut olayda davalının özen yükümlüğünü ihlalden doğan hareketinin bilerek kötü hareket olarak kabulü mümkün olmadığından 1 yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir.Görüldüğü gibi CMR kapsamındaki taşımalarda uygulanacak zamanaşımı süresi iki türlüdür. Buna göre, zamanaşımı süresi esas itibariyle 1 yıldır, ancak taşıyıcının bilerek kötü hareketi ve kastı ile mahkemece bilerek kötü hareket olarak değerlendirilen kusur hallerinde ise zamanaşımı süresi 3 yıldır. Bu noktada hangi zamanaşımı süresinin uygulanacağı; “kast ve kasta eşdeğer kusur”un tespitine bağlıdır. Yani davada taşıyıcının zarara sebebiyet veren filinin kast ve kasta eşdeğer kusurlu davranış olup olmadığı tespit edilerek zamanaşımı süresi buna göre mahkemece tayin edilecektir. Ayrıca taşıyıcının yardımcılarının ve çalışanlarının kasıt ve ağır kusuru halinde de 3 yıllık süre uygulanacaktır. 3 yıllık zamanaşımı süresi, taşıyıcının CMR.m.29’da düzenlenen sorumluluğunda uygulanacaktır. Dosyada taşıcının kast veya kasta eşdeğer kusurunu gerçekleştiren bir duruma rastlanmamıştır. Ancak 3 yıllık zamanaşımının uygulandığı halde dahi 2013 Ocak ayında gerçekleştirilen taşımalar nedeniyle en geç Ocak 2016’da dava açılması gerekirken dava 19.10.2016’da dava açılmış olup zamanaşımı süresinin dolduğu tespit edilmiştir. Mahkememizce alınan her iki raporda da bu husus belirtilmiş olup zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Zamanaşımı nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 80,70TL ilam harcından peşin alınan 387,66TL harcın mahsubu ile bakiye 306,96TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın bilirkişi ücreti ödendikten sonra taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır