Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/953 E. 2018/1191 K. 23.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/953 Esas
KARAR NO : 2018/1191

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/10/2017
KARAR TARİHİ : 23/10/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 23.10.2017 harç tarihli dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin yurt dışına ihracat yaptığını, davalıdan 26.01.2017 tarihli 06.02.2017 tarihli ve 06.03.2017 tarihli faturalarla ”….” satın aldığını, alınan lastiklerin eşofman imalatında kullanıldığını, üretilen emtianın ihracatın yapılması için mümessil şirkete teslim edildiğini, ihracat öncesi yapılan testlerde kumaşta bir sorun çıkmamakla birlikte davalıdan satın alınan lastiklerde kanserojen madde tespit edildiğini, bunun üzerine mümessil şirket tarafından ihracat durdurularak tüm ürünlerde detaylı test ve inceleme yapıldığını, müvekkilinin durumu derhal davalı yetkililerine bildirdiğini, davalı şirket yetkililerin ise ürünlerin kendilerine ait olmadığını, başka şirketlerden satın aldıklarını, zararı karşılayacaklarını bildirdiklerini ; davalıdan satın alınan lastiklerin kullanıldığı, ürünlerin büyük mali değerinin bulunması nedeni ürünlerin bu şekli ile ihraç edildiğini, alıcının emtiayı teslim alıp almadıklarını bildiklerini, emtianın iade edilme olasılığının bulunduğunu; normal ihracat prosedüründe ürünlerden numune alınarak laboratuvar incelemesi yapıldığını, ancak test bedelinin müvekkiline yansıtılmadığını, somut olayda ise, kanserojen maddesine rastlanması nedeni ile detaylı şekilde tüm ürünlerin ayrı ayrı incelenerek rapor alınması nedeni ile ürünlerin uzun süre depoda bekletildiğini, müvekkilinin beklemeden kaynaklı 4.389,00-TL navlun ücreti ile laboratuvara ödenen 25.116,43-TL olmak üzere toplam; 29.505,43-TL zararının oluştuğunu ileri sürerek şimdilik 31.338,40-TL’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP;Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin satıp teslim ettiği emtiada ayıp bulunmadığı, ürünlerin bir çok firmaca alınarak kullanıldığı, bu nedenle öncelikle emtianın müvekkilinden alınan emtia olduğunu kanıtlanması gerektiğini, sunulan rapor ve belgelerin müvekkilinin yokluğunda düzenlenen fahiş miktarlar içerdiğini ayıpların süresi içerisinde usulüne uygun şekilde bildirilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Davacı tarafından ihtar edilen Bakırköy … Noterliği’nin 12.10.2017 tarihli….yevmiye numaralı ihtarının incelenmesinde; dava konusu faturalardan alınan lastikleri laboratuvar incelemesi sonucu kanserojen maddeye denk gelindiğini, davalı şirket yöneticilerince zararın karşılanması taahhüt edilmesine rağmen zararın ödenmediği, alacağın istenmesi amacı ile İstanbul … Noterliği’nin 06.10.2017 tarihli ihtarının gönderilmesi nedeni ile davalının kötü niyetli olduğunun belirlendiği, toplam 31.339,00-TL zararın ödenmesini talep edildiği görülmüştür.
Davalı tarafça, dava konusu lastik emtiasının 26.01.2017 , 03.03.2017 ve 06.02.2017 tarihli fatura ve sevk irsaliyeleri ile davacıya teslim edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından ibraz edilen elektronik posta yazışmalarından dava dışı depolama şirketi tarafından davalıya depolama ücretine ilişkin 4.389,00-TL artı KDV. Faturası gönderildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça, ibraz edilen test sonuçlarının incelenmesinde; dava dışı şirket tarafından numuneler üzerinde yapılan incelemeler sonucu 18.05.2017 tarihli rapor düzenlendiği, diğer testlerin tarihlerinin 27.04.2017, 12.05.2017, 16.05.2017 olduğu, numunelerin büyük çoğunluğunun laboratuvara giriş tarihinin 12.05.2017, çıkış tarihinin ise 16.05.2017 tarihinde laboratuvardan çıktığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde iddianın niteliği gereği, mali müşavir ve tekstil mühendisi bilirkişi görevlendirilerek inceleme yapılmıştır. Bilirkişi kurulunca ibraz edilen 20.07.2018 raporun incelenmesinde; taraf defterlerinin usulüne uygun şekilde düzenlendiği, davacı tarafça davalıya 3 adet fatura ile 3.542 kilogram lastik emtiası satıldığı, davacının zarara dayalı faturalar olan test laboratuvarı faturaları ile depolama faturası toplamının 29.865,43-TL olduğu, navlun faturasının 07.08.2017 tarihli, test faturalarının ise ilkinin 18.05.2017, sonuncusunun ise 29.06.2017 tarihli olduğu, davacı defterlerine göre davacının davalıdan dava tarihi itibari ile alacağı bulunmadığı, davalı defterlerine göre ise de davalının 224,45-TL alacağı bulunduğu, mali inceleme sonucu belirlenmiştir. Bilirkişi kurulunca belirlenen taraflar arasındaki yazışmanın 04.10.2017 tarihli olduğu anılan e-posta ile dava konusu alacağın davalıdan talep edildiği görülmüştür. Davalı tarafça, 06.10.2017 tarihli ihtar ile 80.696,12-TL’nin talep edildiği, 07.10.2017 tarihinde ihtarın tebliğ edildiği, davacı tarafça keşide edilen ihtarın ise bu tarihten sonra 12,10.2017 tarihinde keşide edildiğinin belirlendiği, yerinde yapılan incelemede emtianın kullanılması nedeni ile numune ürün bulunmadığı, emtianın kullanıldığı giysilerinde davacı elinde bulunmadığının belirlendiği görülmüştür.
Davalı yanca, rapora itiraz edilerek ayıp konusunda tanık dinlenmesi talep edilmiş ise de, TTK.’nın 18. Maddesi gereğince tacirlerin tacirler arasında diğerini temerrüte düşüren ihbar ve ihtarların yasada belirtilen şekilde yapılması öngörüldüğünden ticari satım konusunda ayıp ihtarının süresinde yapılıp yapılmadığının denetlenmesi amacı ile mahkememizce tanık dinlenmemiştir. Bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetlemeye elverişli olması nedeni ile ek bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, taraflar arasındaki ticari satım sözleşmesinde davalı tarafından teslim edilen ürünlerde ayıp bulunduğu iddiası ile davalı tarafından yapılan giderlerin tahsili amacı istemine ilişkindir. Taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, sözleşme konusu emtianın 3 ayrı fatura ile 26.01.2017, 06.02.2017 ve 06.03.2017 tarihlerinde davacıya teslim edildiği sabittir. Davacı tarafça, davalıdan satın alınan lastik emtiası imalatta kullanılmış olup, ürünün tamamen satıldığı, yargılama sırasında sabit görülmüştür. Davacı yan, davacıdan satın alınan ürünlerden alınan numunelerde kanserojen maddeye denk gelinmesi nedeni ile tüm ürünlerin test ve muayenesinin aracı şirket tarafından yapıldığı, bekleme süresi için fazladan navlun ücreti ile tüm ürünlerin kontrolü için test ücreti ödediğini ileri sürerek zararının tahsili istemiştir. Dosyaya sunulu olan laboratuvar raporları ve davalı defterlerindeki kayıtlara göre laboratuvar faturalarının 18.05.2017 ile 29.06.2017 tarihleri arasında düzenlenerek davacıya teslim edildiğini, navlun faturasının ise 07.08.2017 tarihinde davacı defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça, davalıya bu durum 04.10.2017 tarihli elektronik posta ile bildirilmiş olup, davalının 06.10.2017 tarihli ihtarı ile başka bir alacağını istemesi üzerine, davacı yanca dava konusu faturalardan kaynaklı alacak 12.10.2017 tarihli ihtar ile istenmiştir. TTK.’nın 23/3. Maddesi gereğince ticari satımda 23/1-c maddesi gereğince teslim sırasında malın ayıplı olduğunun açıkça belli olması halinde alıcının 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar edeceği, ayıp açıkça belli değil ise teslimden sonra 8 gün içinde incelemek ve sonucunda ayıp ortaya çıktığına durumu derhal satıcıya ihbar ile yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Madde de atıf yapılan TBK.’nın 223. Maddesinde de benzer durum düzenlenmiş olup, ayıbın uygun süre içresinde satıcıya bildirilmesi gerektiği, alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde satılanı kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. 2. Fıkrada ayrıca ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde durumun derhal satıcıya bildirilmesi, bildirilmemesi halinde ise satılanın ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılacağı belirlenmiştir. Belirtilen yasal düzenleme çerçevesinde somut olay incelendiğinde; davalı tarafça satın alınan emtiada ayıp bulunduğu laboratuvar raporları ile belirlenmiş olup, süresi içerisinde satıcıya herhangi bir ihbar veya ihtarda bulunulduğunun kanıtlanmadığı, ihtar ve ihbarın süresinde yapıldığına ilişkin iddialar konusunda tanık dinlenmeyeceği davacı tarafından navlun ücreti ile laboratuvar giderlerine ilişkin ilk usulüne uygun bildirimin 04.10.2017 tarihinde süresi geçtikten sonra bildirilmesi nedeni ile alıcının emtiayı olduğu şekli ile kabul edilmiş sayılacağı sonucu varılarak davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90-TL harçtan peşin alınan 535,20-TL peşin harcının mahsubu ile 499,30-TL’nin dosya kesinleştiğinde talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık ücret tarifesine göre, hesaplanan 3.760,68-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Dosya Kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansların taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/10/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır