Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/901 E. 2018/20 K. 15.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/901 Esas
KARAR NO : 2018/20

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/06/2016
KARAR TARİHİ : 15/01/2018
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 15/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili İstanbul Nöbetçi ATM’ye sunmuş olduğu 14/06/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle;Davacı şirketin …. Hastanesinin işleteni olduğunu ve işletilen adresin 1992 yılından beri …. Mah …. cad N:… …. İstanbul adresinde faaliyet gösterdiğini,davalı şirket ile davalı şirket arasında 01.12.2014 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi bulunduğunu ve bu sözleşmeye istinaden davalıdan 01.12.2014 tarihinden davanın açıldığı 14.06.2016 tarihine kadar elektrik enerjisi satın alındığını ve halen elektrik enerjisi satın alınmaya devam edildiğini ve abone sayaç numarasının Abonelik Numarası; …. Sayaç ID ( Seri) Numarası: …. olduğu,abonelik sözleşmesinin başladığı tarih itibarı ile tahakkuk ettirilen tüm faturalarda aylık tüketim miktarları dışında haksız ve hukuka akırı olarak Kayıp/Kaçakk bedeli,Parakende Satış Hizmet bedeli,Sayaç Okuma bedeli,iletim ve Dağıtım Bedeli adı altında bedeller tahakkuk ettirildiğini,davalı şirkett arafından davacı şirketten bu güne kadar tahsil edilen bu bedellerin haksız nitelikte olduğunu,davalı kurum tarafından düzenlenen aylık faturalarda bir hizmet karşılığı olmadığı açıkca belli olan davalı elektrik şirketinin ağır ihmali kusuru ve alt yapı eksikliği ile kötü niyetli diğer kullanıcıların kaçak kullanımı neticesinde ortaya çıkan kayıp/kaçak tüketim bedellerinin bu şekilde davacı şirket gibi faturalarını düzenli olarak ödeyen tüketicilere yansıtılmasının iyi niyet kurallarına aykırı bir durum olduğunu ve bir hukuk devleti için kabul edilebilir bir durum olmadığını,elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp enerji ile başka kişiler tarafından kaçak olarak kullanılan elektrik enerji bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ilkesi ve adelet duyguları ile bağdaşmayacak bir durum olduğunu,elektrik tedarikçisi firmalar bu bedellerin EPDK nın kararı ile faturalara yansıttığını iddia etmekte ise de 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu sınırsız bir fiyatlandırma belirleme yetkisi ve görevi vermediğini Elektrik kaybını önleme ve elektrik hırsızlığını engelleme bu şekilde elektrik kullananları tespit etme bedelini tahsil etme görev ve yükümlülüğünü bizzat enerji dağıtım şirketlerine ait olduğunu ,davacı şirketteki elektrik faturalarında kayıp/kaçak bedeli ve diğer haksız yansıtılan bedelleri tek tek tespit edebilme imkanı bulunmadığını ve bu nedenle davalı ile sözleşmenin akdedildiği tarihten itibaren tüm kayıt ve belgelerin davalı kurumdan celbini talep ettiğini bu nedenlerle davacı şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak kayıp kaçk bedeli parakende satış hizmet bedeli sayaç okuma bedeli iletim ve dağıtım bedeli adı altında ve bu alacak kalemleri dahil edilerek hesaplanarak tahsil olunan KDV ve TRT payı bedellerinin iadesinin tespitini alacak miktarının tam ve kesin olarak tespit edildiği aşamada HMK 107 hükmü uyarınca alacak miktarını arttırma hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL nin her bir fatura için ödeme tarihlerinden itibaren işlemeye başlayacak olan ticari reeskont faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili İstanbul ….ATM’ye sunmuş olduğu cevap dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle:Dava yetkisiz mahkemede açılmış olmakla yetkiye itiraz ettiğini,davalı şirketin elektrik dağıtım şirketi olmayıp özel sektör mensubu elektrik satış şirketi olduğunu bu nedenle kendi adına tahsil etmediği kayıp dağıtım iletim bedellerinin davalıdan talep ve tahsil edilmesinin mümkün olmadığını ,elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak dağıtım ve iletim bedellerinin mevzuat gereğince ve kapsamında tahsil edilmekte olduğunu,kayıp bedeli elekterik sistem altyapı ve iletim esnasında doğan kayıpların telafisi anlamına gelmediğini,davacının sözleşme ile yükümlendiği taahhüdü ifadan kaçınmasının hukuken mümkün olmadığını davacının tacir olduğunu söz konusu faturalara yasal süresi içinde itiraz etmediğini ve bu nedenle fatura ve içeriğini kabul ettiğinidavacının aldığı hizmetlerin bedelini ödemekle yükümlü olduğunu davacının dayanak yaptığı kararların kanun maddesi olmadığı gibi içtihadı birleştirici bir netiliğe de haiz olmadığını,davacının faiz talep etme hakkı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul …..ATM …. esas …. karar sayılı ilamıyla yetkisizlik kararı vererek dosyayı mahkememize göndermiştir.
Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla birlikte dosya bilirkişi ….’a tevdii edilmiş, bilirkişi düzenlemiş olduğu 11/12/2017 tarihli raporunda davacı tarafın elektrik kullanıcı abonesi olarak adına düzenlenen faturalardan dolayı kayıp kaçak ve TRT payı olmak üzere kendisine toplam 1.442.521,84-TL fatura düzenlendiğini, ancak 17/06/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile değişip 6446 Sayılı Kanunun 17.maddesi kapsamında faturaya yansıtılan enerji ve dağıtım bedeli birim fiyatlarının EPDK’nın onaylamış olduğu ulusal elektrik tarifelerindeki birim fiyatlara uygun olduğunu, bu bağlamda davacı tarafın 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunun geçici 20.maddesi gereğince talep edebileceği bir alacak bulunmadığını teknik kanaati olarak belirtmiş, mahkememizce de düzenlenen bilirkişi raporu yeterli görülerek hükme esas alınmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından davalı aleyhine açılan kayıp kaçak bedelinin iadesi isteminin yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı yasa ile değişik 6446 Sayılı Enerji Piyasası Kanunu gereğince EPDK tarafından belirlenen tarifelere uygun olduğu, iş bu hususun bilirkişi …. tarafından düzenlenen 11/12/2017 tarihli raporda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere davalı tarafından davacı şirketten tarife dışında ve iadeyi gerektirir herhangi bir tahsilat söz konusu olmadığından açılan davanın reddine, ancak davacı davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu bağlamda davaya konu bedelleri tahsil eden
davalı tarafın davanın açılmasına sebebiyet verdiği, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliği sonucunda davanın reddine karar verildiği, dolayısıyla dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu kabul edilerek davacı lehine maktu vekalet ücreti ile diğer yargılama giderlerinden davalı tarafın sorumlu tutulması gerektiği (Yargıtay 3.HD 2017/2534 – 3956 EK sayılı ilamında da belirtildiği üzere) kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın 6446 Sayılı Kanunda 6719 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklik gereğince REDDİNE,
2-Peşin alınan 170,78-TL harçtan Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 35,90-TL ilam harcın mahsubu ile bakiye 134,88-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 894,40-TL (Yargılama gideri ayrıntısı “Tevzide dava açma gideri: 69,40-TL, tebligat-posta gideri: 75,00-TL, bilirkişi ücreti: 750,00-TL”) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/01/2018

Katip ….e-imzalıdır

Hakim …. e-imzalıdır