Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/851 E. 2019/253 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/851 Esas
KARAR NO : 2019/253

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 22/09/2017
KARAR TARİHİ : 27/02/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 28/02/2019
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 22/09/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …. Mah. …. Cad. …. Sk. No:…. …. /İstanbul adresinde ….Gıda ünvanıyla tekel ve gıda maddeleri toptancılığı alanında faaliyet gösterdiğini, davalı … tarafından İş Yeri Paket Sigorta Poliçesi ile iş yerinin sigortalandığını, iş yerinde 22/03/2017 tarihinde ve 27/05/2017 tarihinde iki ayrı hırsızlık olayı meydana geldiğini, birinci hırsızlık olayı nedeniyle oluşan 486.616,54-TL ve ikinci hırsızlık olayı nedeniyle oluşan 56.207,10-TL olmak üzere toplam zararlarının 542.823,64-TL olduğunu, iş bu zararın poliçe kapsamında davalı şirketten talep edildiği halde kendilerine herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle oluşan zararın poliçe kapsamında tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davacı tarafından müvekkili sigorta şirketine müracaat edildikten sonra olay yerinde yapılan inceleme sonunda ekspertiz ….tarafından düzenlenen 26/04/2017 tarihli raporda “hırsızlık olayının gerçekleştiği iş yerinin kapısında dışarıdan herhangi bir şekilde kanırtma ve zorlama izi bulunmadığını, demir kapının içeriden zorlanarak hasar verildiğini, çevrede yapılan araştırmada hırsızlık olayını gören kimsenin bulunmadığını, herhangi bir alarm sesi duymadıklarını, alarm sisteminin emniyete ve telefona bağlı olmadığını, iş yerinde bekçi olarak görevlendirilen sigortalının babasının olay gecesi rahatsızlandığından bahisle hastane yerine eve gittiğini beyan ettiği, tüm bu hususlar kapsamında hırsızlık hadisesinin gerçek olmadığının belirlendiğini”, ayrıca poliçe özel şartlarına göre sigortalının alması gereken güvenlik önlemlerini de almadığını, bu bağlamda davacı tarafa herhangi bir ödeme yapılamayacağını bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla birlikte dosya önce bilirkişi heyeti …. ve arkadaşlarına tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu 15/08/2018 tarihli raporda davacı tarafa ait iş yerinde iki ayrı tarihte hırsızlık olayı meydana gelmesinde güvenlik zaafiyeti bulunduğu, olayın meydana gelmesinde davacı tarafın kusurlu olduğu, davacı tarafın kusurlu olmadığının kabulü halinde talep edebileceği tazminat miktarının 302.369,22-TL olduğunu teknik kanaatleri olarak belirtmişler; düzenlenen rapora yönelik itiraz kapsamında olay mahallinin mahkeme hakimi tarafından da görülmesi amacıyla 21/12/2018 tarihinde keşif yapılmış, keşif mahallinde hazır bulunan bilirkişi heyeti ….. ve arkadaşları düzenlemiş oldukları 18/01/2019 tarihli raporlarında “hırsızlık olayının gerçekleştiği ve yüklü miktarda malzemenin tahliye edildiği kısmın iş yerinin arka tarafında yer alan beton zeminden 2,16 m yükseklikte ve 33 cm’lik bölüm olduğunu, çalınan malzemenin ebat olarak belirtilen 33.cm’lik kısımdan geçebilecek nitelikte olduğunu” teknik kanaatleri olarak belirtmişlerdir.
Davacı tarafın çalınan malzemelerle ilgili beyanlarında, her biri 25 kg olan 80 çuval pirinç ve nohutun da çalındığı ifade edildiği halde son raporda 25 kg’lık çuvallarla ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmaması ve davalı tarafın rapora yönelik diğer itirazlarının karşılanması amacıyla HMK 281/2 md gereğince güvenlik uzmanı olarak raporda imzası bulunan …. 27/02/2019 tarihli oturumda dinlenmiş; bilirkişi beyanlarında “25 kg’lık pirinç çuvalının da ebat olarak 33cm’lik boşluktan çıkartılabileceğini, normal şartlarda hırsızlığa konu malzemenin tahliye edilmesi durumunda olay mahallinde pirinç, mercimek gibi taneli ürünlerin yere dökülmesinin muhtemel olduğunu, ancak hırsızların genelde maharetli olmaları nedeniyle herhangi bir malzeme dökmeksizin hırsızlık olayının gerçekleştirebileceklerini” ifade etmiştir.
Her ne kadar davacı taraf iş yerinde meydana gelen iki ayrı hırsızlık olayında, çalınan malzeme bedelinin davalı … tarafından ödenmediğinden bahisle 542.823,64-TL tazminatın kendilerine ödenmesini talep etmiş ise de; öncelikle taraflar arasında düzenlenen İş Yeri Paket Sigorta Poliçesine göre davacı tarafın iş yerinde hırsızlık klozuna uygun güvenlik önlemlerini almadığı, eksik olan güvenlik önlemleriyle ilgili bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda kamera sistemlerine müdahale edilmemesi için gerekli önlemlerin alınmadığı, alarm sisteminin emniyete veya telefona bağlı olmadığı, iş yerinin güvenliğinin tam muhkem olarak sağlanmadığı, iş yerinde olay gecesinde bekçi bulunmadığı hususlarının davacı tarafın kusuru olarak belirlendiği; ayrıca, davacı sigortalının gerek hasar dosyasına yapmış olduğu bildirim, gerekse emniyette vermiş olduğu 22/03/2017 tarihli beyanlarında yer alan malzemenin, mahallinde yapılan keşif ve gözlem sonucunda yerden yüksekliği yaklaşık 3 m olan bölümün üst kısmında yer alan 33 cm’lik aralıktan hırsızlık sonucunda tahliye edilmesinin ve tahliye esnasında olay mahallinde hiçbir iz ve emarenin bırakılmaması, yerde mercimek, pirinç ve nohut gibi taneli ürünlerin de tespit edilmemesi, hırsızlık olayının olay mahalline götürülen kamyon veya kamyonetle gerçekleştirildiği halde zeminin de toprak olduğu dikkate alındığında araca ait herhangi bir lastik izi veya emareye rastlanmaması, belirtilen miktardaki malzemenin tahliye edilmesinin belli bir süre ve süreci gerektirdiği halde olayın çevredeki hiç kimse tarafından görülmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve bu bağlamda tazminata konu hırsızlık olayının gerçekleştiği hususunun davacı tarafından kesin olarak kanıtlanamadığı mahkememizce değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki ihtilaf kapsamında, davacı tarafın, sigorta poliçe özel şartlarında yer alan güvenlik tedbirlerinin tamamını aldığını ve ayrıca rizikonun (olayımızda hırsızlık olayını) gerçekleştiğini kanıtlaması gerektiği, düzenlenen bilirkişi raporuna göre davacı sigortalının poliçe kapsamında yer alan özel güvenlik koşullarını sağlamadığı ve bu kapsamda iki ayrı hırsızlık olayının gerçekleşmesinde kusurlu olduğunun belirlendiği, ayrıca mahkememizce olay mahallinde yapılan keşif ve gözlem sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ve 27/02/2019 tarihli oturumda beyanına başvurulan güvenlik uzmanı bilirkişi MURAT KURT’un beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde tazminata konu yüklü miktardaki malzemenin hırsızlık olayının gerçekleştiği iddia edilen 33 cm’lik kısımdan hiçbir iz ve emare bırakılmaksızın tahliye edilmesinin hayatın olağan akşına uygun olmadığı değerlendirilerek ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Sabit görülmeyen davacının davasının REDDİNE,
2-Peşin alınan 9.270,08-TL harçtan, 44,40-TL ilam harcının mahsubu ile, bakiye 9.225,68-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 35.662,92-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/02/2019

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır