Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/753 E. 2021/190 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/753 Esas
KARAR NO : 2021/190

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2017
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle: Bayi sıfatıyla çalışan …… A.Ş, diğer davalı ……. A.Ş’nin ithal ettiği …… aracı müvekkili şirkete 20.08.2015 tarihli fatura ile sattığını, müvekkili şirketin ise henüz ……. plakasını aldığını, ……. plakalı aracın, müvekkili şirket tarafından satın alındığı günden itibaren davalı şirkete ait yetkili servislerinde bakım yaptırıldığını, Ancak aracın satın alındığı tarihten itibaren aşağıda belirtilen arızaları sürekli tekrar ettiği ve yetkili servis uzmanlarınca da bir çözüm getirilemediğinden dolayı, mevcut arızaların “Fabrika hatası” olarak tabir edilen ve gizli ayıp olarak değerlendirildiğini, söz konusu ayıpların; Aracın vites geçişlerinde zorlama olması ve dişli aksamından ses gelmesi, Aracın 1. viteste çalışırken kendiliğinden vitesin boşa geçmesi, Aracın, boşta veya viteste çalışırken kendiliğinden gaza basması, devir yükselmesi, Aracın uzaktan kumandasının kimi zaman aracı kontrol etmeyerek kilitlenmemesi, Aracın devrinin çok düşük devirde kalması yükselmesi gibi, vasıtada olmaması gereken ve ölümcül kazalara sebebiyet verebilecek nitelikteki muhtelif ayıplar olduğunu, bu gizli ayıpların, özellikle satıcı firmanın Antalya’da servis hizmetlerini veren …… servis istasyonu tarafından giderilmeye çalışılmışsa da bir çözüm getirilemediğini, satıcının, öncelikle aracı ayıpsız olarak satmak zorunda olduğunu, ancak satılan aracın gizli ayıplı olarak çıkması sebebiyle satıcının, TBK vs Kanunlar uyarınca alıcının bu nedenle uğradığı tüm zararları (aracın yenisiyle değişimi dahil) karşılamak zorunda olduğunu, söz konusu aracın müvekkili şirket tarafından işletilemediğini, müvekkilinin aracın işletilememesinden dolayı maddi kaybı ve zararının bulunduğunu, servise defalarca servis ücreti ve bakım masrafları ödediğini, aracın işletilememesinden dolayı maddi zarara uğranıldığını, kar kaybının olduğunu, müvekkilinin mevcut ayıbın sürekli olması ve muhtemel verimi elde edememesi nedeniyle uğradığı zararların, aracın satın alınma tarihi olan 20.08.2015 tarihinden itibaren bilirkişi vasıtasıyla tespit edilmesini talep ettiğini belirterek ……. aracın davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen (dayanışmalı olarak) sorumlu olmak kaydıyla mahkemece hükme bağlanacak ilamın infaz tarihindeki misli ile değiştirilerek davacıya aynı marka ve özellikte sıfır kilometre yeni bir aracın davalılar tarafından verilmesine, bu talebin mümkün olmaması halinde ise “…… ” aracın dava/talep tarihindeki bayi satış bedeli olan 135.870,00 TL. bedelin (ihtarın tebliğ tarihinden 10 gün sonrası olan) 25.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (dayanışmalı olarak) alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair ve başkaca dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000,00 TL. tazminatın araç satış tarihi olan 20.08.2015 tarihinden işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (dayanışmalı olarak) alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …… A.Ş’nin davaya cevap diklekçesinde: Davaya konu olan araçta imalattan kaynaklanan herhangi bir açık/gizli ayıbın mevcut olmadığını, dava konusu araç ile ilgili ilk şikayetin 17.01.2017 tarihinde “vites değişimlerinde ses oluşuyor” şikayeti ile bildirildiğini, yapılan kontroller sonucunda dava konusu aracı kullanan kişinin vitesi çok yavaş şekilde değiştirdiğinden (1. vitesten 2. vitese ağır geçiş yaptığından) senkromeçlerdeki frenleme etkisi oluşmayarak ortaya bir ses çıktığının tespit edildiğini, bu şekildeki bir kullanımın, muadil araçlarda da denendiğinde bahsedilen sesin meydana çıkmasına neden olduğunu, yapılan denemelerde aracın vitesinin normal olarak değiştirildiğinde herhangi bir sesin duyulmadığını, bu durumda şikayetle ilgili ürün kaynaklı denilebilecek bir arızanın araçta söz konusu olmadığını, mezkur şikayet tarihinde davacı tarafa yedek araç verildiğini, dava konusu aracın 09.06.2017 tarihinde “Araç rölantide çalışırken ara sıra kendi kendine gaz alıyor, gaz veriyor, devir yükseliyor düşüyor. Bazen 3000 devir/dak geçmiyor” şikayeti ile yetkili servise giriş yaptığını, ilgili servis girişinde yukarıda bahsedilen vites değişiminde ses oluyor şikayetinin mevcut olmadığını, araçta bu şikayetle ilgili kayıtlı arıza koduna rastlanmamakla birlikte, araca deneme amaçlı miktar ayar valfinin takıldığını ve bu şikayetle ilgili, aracın bir daha servise giriş yapmadığını, 2 ay sonra davacı tarafın devir saati hareket ediyor şikayetini servise ilettiğini, servisin deneme amaçlı takılan miktar ayar valfi değişiminden sonra araçla test sürüşü yapıldığını, araçta böyle bir problem tespit edilememiş, teknik ekibin desteği ile de miktar ayar valfi, yakıt yüksek basınç pompası ile değiştirilip aracın davacıya teslim edildiğini, servis girişleri incelendiğinde görüleceği üzere davacının şikayetlerinin birçoğunun araçta tespit edilmemiş ya da aracın hatalı kullanımı sebebiyle meydana geldiğini, bahsi geçen şikayetlerin hiçbirinin davacının iddia ettiği gibi dava konusu aracı gizli ayıplı vasfına sokmadığını belirterek dava konusu aracın araç sahibinin kullanımına bağlı hasarlı bir araç olup olmadığının araştırılmasının gerektiğini, dava konusu aracın satın alındığı tarihten bu yana kullanım nedeniyle değerinde düşüş olduğunun izahtan vareste olduğunu, araç değişimini ya da bedel iadesini talep eden davacının mezkur kullanım sebebiyle geçirmiş olduğu yıpranma bedelini (özellikle hasar sebebiyle) iade etmesinin gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … San. ve …… A.Ş’nin davaya cevap dilekçesinde:” Dava dilekçesinden anlaşıldığı kadarıyla aracın garanti süresindeki şikayetlerinin servis tarafından giderildiğini ve davacıya tesliminin yapıldığını, davacının belirttiği sorunların ise davalı müvekkil servisinde değil, Antalya’da giderildiğini, dava konusu aracın misli ile değiştirilecek bir ayıbının bulunmadığını, davacının seçimlik hakkını kullandığını, aracın misli ile değiştirilebilmesi için araçtaki eksikliğin satış bedeline çok yakın olması gerektiğini, davayı kabul etmemek kaydı ile aracın iadesi halinde iade süresi zarfında davacı yanca kullanılmış araçta değer kaybının olduğunu, araçta meydana gelen değer kaybının tespit edilerek bu bedelin müvekkili şirkete iade edilmesinin gerektiğini, aracın satış faturasında görüleceği üzere davacı tarafın aracı 96.279,15 TL. bedelle satın aldığını, ancak dava tarihi itibariyle satış bedeli olan 135.870,00 TL. değer üzerinden karar verilmesini talep ettiğini, bu istemin hukuk mantığı ile hiçbir bağının olmadığını, dava konusu 2015 model araç için 2017 model bir aracın satış fiyatının baz alınmasında ise hukuki hiç bir menfaatinin bulunmadığını, aracın kullanıldığı 2 yıl boyunca değer kaybının meydana geldiği ortada iken 2017 model bir aracın satış fiyatının baz alınarak talepte bulunulmasının uygun olmadığını, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle dava süresi içinde açılmıştır. Davaya konu araç, garanti kapsamındadır. Davalının zamanaşımı def’i ve iddialarını kabul etmek mümkün değildir. Ayrıca araca ilişkin bakım ve muayeneleri tam, eksiksiz ve zamanında yapılmıştır. İşbu araç, müvekkil şirket tarafından satın alındığı günden itibaren davalı şirkete ait yetkili servislerinde bakımları yaptırılmıştır. (Davalı şirketlere ait servis kayıt ve bilgilerinden de anlaşılacaktır.) Müvekkil bu anlamda üzerine düşen yükümlülüğü tam ve eksiksiz yerine getirmiştir. Ancak aracın satın alındığı zamandan beri arızalar sürekli tekrar etmiştir. Davalı şirkete ait servisler tarafından sürekli olarak arızanın giderildiğine yönelik tamirlerle çözüm getirildiği söylenmiştir. Netice de yetkili servis uzmanlarınca araca bir çözüm getirilememiştir. Davalı taraf, dava tarihine kadar dava konusu vasıtadaki arızayı giderememiş ve bu durum bu süre içinde de müvekkilimin mağduriyetine sebep olmuştur. Davalı tarafın açıkça kötü niyetli olduğu ortadadır.
Davalı aracı ayıpsız satmak zorundadır. Davalı aracın gizli ayıplı çıkmış olmasından dolayı, TBK ve Garanti Belgesi Yönetmeliği uyarınca sorumludur. Davalı Garanti Belgesi Yönetmeliği uyarınca, satılan aracın, 2 yıl içinde giderilmesi mümkün olmayan bir arıza ortaya çıkarması veya çıkan arızanın süreklilik arz ederek araçtan elde edilmesi muhtemel verimi ortadan kaldırması durumunda, alıcının bu nedenle uğradığı tüm zararları (aracın yenisiyle değişimi dahil) karşılamak zorundadır.
Davalı …… A.Ş’nin davaya cevap dilekçesinde: 1. Davacı taraf müvekkili tarafından yasal sürelere uygun olarak hareket edildiği iddiası ile hakdüşümü iddiamızın kabul edilemeyeceğini belirtmiştir. Oysa ki; Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu gereğince davacı tarafın kanundan kaynaklanan tüm dava ve talep hakları da hakdüşümüne uğramıştır. Şöyle ki,
Davacı tarafın dava konusu aracı yetkili servise şikayeti sebebiyle onarım ya da bakım amaçlı olarak getirmesi ile araçta ayıp bulunduğu iddiası ile değişim talepli olarak başvurması ayrı ayrı durumlardır. Davacı taraf işbu dava da ayıp ve muayene ihbarını zamanında yerine getirdiğini ispat etmek istiyorsa araçta ayıp bulunduğu hususunu ve bu sebeple değişim talebi hususunu süresi içinde yazılı bir şekilde ihbar ettiğini ispatlaması gereklidir.
Ayıplı maldan dolayı davacının, müvekkil şirketi sorumlu tutabilmesi için üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmemesine rağmen davacının iddia ettiği gibi hakdüşürücü sürenin geçmediği veya uygulanmayacağına ilişkin iddialar hukukun emredici hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir. Ayrıca kanun birtakım haklar talep edebilmesi için davacıyı belli davranışlarda bulunmayı yükümlü kılmış olup, bu yükümlülükleri zamanında yerine getirmemesine, kanunlara ve ilgili sürelere riayet etmemesine rağmen haksız olarak hak talep etmesi mümkün değildir. Nitekim bu davacının hukuka aykırı talebinin mukafatlandırılmasına yol açacaktır.
Davacının dava konusu araçta ayıp olduğuna ve müvekkilin kötüniyetli olduğuna ilişkin iddiaları kabul edilemez. Şöyle ki; davaya cevap dilekçesinde de açıkça ifade etmiş olduğumuza gibi, servis girişleri incelendiğinde görüldüğü üzere davacının şikayetlerinin birçoğu araçta tespit edilmemiş ya da aracın hatalı kullanımı sebebiyle meydana gelmiştir. Bahsi geçen şikayetlerin hiçbiri davacının iddia ettiği gibi dava konusu aracı gizli ayıplı vasfına sokmamaktadır. Bu durum davacı yanın dava dilekçesindeki iddiasının aksine gerçekten mal ve can güvenliğini tehlikeye sokan bir durum ve davacının sürüş güvenliğini ve konforunu etkileyen bir durum olmadığını açıkça göstermektedir. Zira dava konusu araçta herhangi bir arıza olmadığından sorunsuz bir şekilde davacı tarafından kullanılıyor olması da bu durumu ispatlamaktadır.” demiştir.
Davalı … San. ve …… A.Ş’nin ikinci cevap dilekçesinde:” Davacı yan cevaba cevap dilekçesinde yetkili servislere başvurulduğundan dolayı cevap dilekçemizde bahsettiğimiz araçtaki arızadan müvekkilin haberinin olmadığına dair beyanları anlamakta güçlük çektiklerini ifade etmektedir. Öncelikle şunu belirtelim ki cevap dilekçemizde de bahsettiğimiz üzere davacının belirttiği sorunlar davalı müvekkil şirket servisinde değil Antalya’da giderilmiştir. Servis iş emirleri karşı yanca tarafımıza gönderilmediğinden dolayı herhangi bir hizmet ayıbının varlığı nedeniyle davacının bu şikayetlerinin devam edip etmediğinin tarafımızca bilinemediği ifade edilmiştir. Müvekkil şirket sadece kendi servisinde yapılan işlemleri görebilmekte, tüm türkiye genelinde yapılan işlemlerden haberdar olamamaktadır. Dolayısıyla karşı yanın sunmuş olduğu cevap dilekçesinde her ne kadar müvekkil şirket kastedilmiş olsa da anladığımız kadarıyla diğer davalı ……….’ye karşı sunulan dilekçe tarafımıza da matbu olarak sunulmuştur. İlk cevap dilekçemizde de belirttiğimiz üzere yapılan servis işlemleri tarafımızca bilinemediğinden davacının sunduğu cevap dilekçesini kabul etmiyor ve bu hususta esasa ilişkin gerekçeli cevap verme hakkımızı saklı tutuyoruz.
Davacının bir diğer itirazı ise hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerine ilişkindir. Bu hususa ilişkin tarafımızca sunulan ilk cevap dilekçemiz de ayrıntılı açıklamalarımız mevcut ancak kısaca değinmek gerekirse araçta iddia edildiği gibi bir ayıbın varlığından bahsedilebilmesi ve davalı müvekkil şirketin sorumlu tutulabilmesi için davacı tarafın üzerine düşen muayyene sorumluluğunu yerine getirmiş olması gerekmektedir. Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu gereği alıcı satılan malı sekiz gün içerisinde incelemek ve malın ayıplı olduğunun anlaşılması üzerine bu durumu satıcıya ihbar etmekle yükümlüdür. Eğer alıcı devraldığı malı gözden geçirmez ve bildirimde bulunma yükümlülüğünü yerine getirmezse satılan malın kabul edilmiş sayılacağı Borçlar Kanunu hükümleri gereğince ortadadır. Kaldı ki araçta herhangi bir sorun bulunmayıp, ayıpsız şekilde davacı yana teslim edildiğine dair araç teslim tutanağını da ekte sunmaktayız. (Araç Teslim Tutanağı) Davacı aracı 20.08.2015 tarihinde satın almış ve bu tarihten itibaren herhangi bir bildirimde bulunmadığı gibi binlerce km de aracı hiçbir sorunla karşılaşmadan kullanmıştır. İş bu hususunda mahkemenizce nazara alınmasını ve huzurdaki davanın muayene ve ihbar süresine riayet edilmemiş olması sebebiyle reddini talep etmekteyiz.
Bahsedilen bu hususlar neticesinde 11.10.2017 tarihinde sunduğumuz ilk cevap dilekçemizdeki beyanlarımızı tekrarla, davacının cevap dilekçesine itiraz eder, muayene ve ihbar külfetine riayet etmemiş olması, dava konusu aracın davacıya teslimi anında, öncesinde ve hatta sonrasında iddia edilen bir ayıp bulunmaması nedeniyle mesnetten yoksun, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere uğramış haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep ederiz.” demiştir.
Mahkememizce araçtaki tamir ve bakıma ilişkin belgeler getirtilerek, davacının ileri sürdüğü olgular gerçekliği ile varsa zararının belirlenmesi amacıyla bilirkişiden alınan 29.07.2019 tarihli raporun incelenmesinde, davacı tarafından satın alınan aracın 02.11.2016 tarihli servis kaydında vites geçişlerinde şanzımandan ses gelmesi şikayeti ile servise girdiği, bakım malzemelerinin değiştiği, 17.01.2017’de seyir halinde birinci vites geçişlerinde ses yaptığı şikayeti ile servise girdiği ve garanti kapsamında bakımlarının yapıldığı bildirilir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen rapora yönelik itirazda bulunulmuş ise de raporun usulune uygun şekilde düzenlendiği, maddi vakaaların denetime elverişli şekilde tartışıldığı, itirazların hukuki nitelikte olduğu anlaşılmakla yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava,ticari satıma konu araçtaki ayıp nedeniyle aracın misliyle değiştirilmesi, olmadıağı takdirde değer kaybı ve aracın kullanılmamasından kaynaklı zararın tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamında bulunan belgelere göre dava konusu edilen …… plakalı aracın davalı tarafından 0 KM araç olarak davacıya satıldığı sabittir. Aracın kullanımı sırasında bilirkişi tarafından belirlenen ilk arızası araç satın alındıktan 1 yıl 2 ay 12 gün sonra 02.11.2016 tarihinde meydana gelmiş olup, araç 13.162 kilometredeyken başlayan birinci vitesten ikinci vitese yavaş geçişte meydana gelen mekanik sesin yapılan incelemelerde halen devam ettiği, arızanın kullanım hatasından kaynaklanmadığı, üretimden kaynaklı olduğu, söz konusu arızanın kullanım sonucu ortaya çıkması sebebiyle gizli ayıp niteliğinde olduğu belirtilmiştir. TTK nın 23. Maddesi gereğince satılanda ayıp bulunması halinde alıncının, satılanı gözden geçirerek 2 gün içerisinde satıcıya ihbarı, aybın olağan bir gözden geçirme ile fark edilmeyecek ayıplardan olması halinde ise 8 gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucu malın ayıplı olduğunu ortaya çıkarsa haklarını korumak için bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, diğer durumlarda ise TBK nın 223. Maddesinin 2. Fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir. TBK’nın 223.maddesinin son fıkrasında alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimi ihmal etmesi halinde satılanın mevcut şekilde kabul etmiş sayılacağı, ancak satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkaramayacak bir ayıp bulunmaması halinde bu hükmün uygulanamayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılması halinde satıcıya bildirileceği düzenlenmiştir. Somut olayda bilirkişi raporunda belirlendiği üzere araçtaki ayıp olağan bir kontrolle dahi farkedilmeyecek gizli bir ayıp olduğundan ve ayıbın ortaya çıkması ile birlikte süresinde onarım için davalıya başvurulması nedeniyle ayıp ihbarının süresinde yapıldığı kabul edilmiştir. TBK’ın 227.maddesinde alıcının seçimlik hakları düzenlenmiş olup, öncelikle satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alı koyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafların satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme hakları kanunca alıcıya tanınmıştır. Davacı alıcı son bentte belirlenen imkan varsa, satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme hakkını kullanmıştır. Devam eden bentte alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hakim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verilebilir, düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda satılanın gizli ayıbının ortaya çıkmasından sonra süresinde ihbarda bulunulduğu ve arızanın giderilememesi nedeniyle TBK’nın 227/3.maddesi gereğince sözleşmeden dönme veya zararın miktarı dikkate alınarak ayıpsız misli ile değiştirme talebi mahkememizce yerinde görülmüştür. Bu sebeplerle araçtaki değer azlığı yerine davacının talebi doğrultusunda misli ile değiştirilmesine yönelik talep ayıbın niteliği itibarıyla gizli ayıp olması da dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği kanaati gelişmiş olmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile Dava konusu …… motor numaralı, …… şase numaralı aracın AYIPSIZ MİSLİ İLE DEĞİŞTİRİLMESİNE,
2-Misli ile değiştirilmesinin mümkün olmadığı takdirde İİK 24.maddesi gereğince işlem yapılmasına,
3-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
4-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 9.281,27TL ilam harcından peşin alınan 2.491,10TL harcın ve 2.320,35TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 4.469,82TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından sarf edilen 600,00TL bilirkişi ücreti, 449,92TL posta masrafı, 314,00TL keşif harcı, 31,40TL başvuru harcı, 2.491,10TL peşin harç, 2.320,35TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 6.206,77TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 16.857,65TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
8-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.