Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/603 E. 2018/868 K. 10.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/603 Esas
KARAR NO : 2018/868

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2017
KARAR TARİHİ : 10/07/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/07/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili 30/06/2017 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında davalı adına düzenlenen fatura borcunun uzun süre ödenmemesi üzerine Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün ….esas sayılı dosyasında takip başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine davalı tarafından yapılan itirazın haksız olduğunu, taraflar arasında yazılı ya da sözlü bir temlik sözleşmesi bulunmadığını, sadece akredetif olarak davalı hesabına geçecek paranın müvekkiline ödenmesi konusunda bankaya talimat verildiğini, buna rağmen şimdiye kadar ödeme yapılmadığını, davacının talimatı tarafı olmaması nedeni ile iddia edilen temlik belgesinin taraflar arasında ödeme olarak kabul edildiğine ilişkin bir anlaşma bulunmadığını ileri sürerek vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 2015 yılı Ağustos ayından itibaren süren ticari ilişkide ödemelerin ne şekilde yapılacağı konusunda anlaşmaya varıldığını, buna göre davacı şirketten alınacak ürünlerin ödemesi, müvekkil şirketin …. Bankası A.Ş.’de olan akreditif alacağına, davacı şirket lehine temlik konulması şeklinde ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, anlaşma gereğince müvekkilinin davalıdan almış olduğu, ilk faturanın ödeme kısmında da temlik edilecek (….) ibaresinin bulunduğunu, daha sonra düzenlenen faturaların da aynı şekilde düzenlenerek ödemelerin akreditif hesabından temlik yolu ile ödendiğini, dava konusu edilen 18.02.2016 tarihli …. faturaya esas olmak üzere davacı tarafından hazırlanıp gönderilen 3 adet proforma faturada ödeme şeklinin önceki faturalar gibi …temlik edilecek beyanı ile düzenlendiğini, bu faturalara istinaden müvekkilinin de anlaşma gereğince fatura düzenleyerek ….Bankası ….şubesindeki akreditif hesabı üzerine davalı lehine temlik edildiğini, temlik beyanının bankaca davalı şirkete tebliğ edildiğini, daha sonra 15.02.2016 tarihli temlik yazısı ile bakiye alacak yönünden de davacı lehine verilen temliğin bankaca davacıya bildirildiğini, davacı çalışanı tarafından gönderilen 17.02.2017 tarihli mailde de temlik belgelerini şirkete ulaştığını kabul edildiğini, taraflar arasındaki anlaşma ve davacı şirketin kabulü ile ödemenin belirtilen hesaptan temlik yolu ile ödenmesi konusunda anlaşma bulunmasına rağmen başlatılan takibin haksız olduğunu, bu durumun gerek anlaşma gerekse de taraflar arasındaki ticari tehammüle aykırı olduğunu, müvekkilinin yurt dışına yapmış olduğu ihracat karşılığı akreditif işlemi yaptığını, ancak Libya’daki bankacılık sisteminden kaynaklanan sorunlar nedeni ile temlik ödemesinin henüz yapılamadığını, bu durumun sorumlusunun da müvekkilinin olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dava, cevap dilekçeleri, Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.. vs.
Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, 22/05/2017 tarihinde 79.511,14-USD. Bedelli 18.02.2016 tarihli fatura alacağının tahsili amacı ile takip başlatıldığı, ödeme emrinin 06.06.2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafından 09.06.2017 tarihli itiraz dilekçesi ile cevap dilekçesine benzer beyanlarla ödeme emrine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu, itirazın ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından, davalı adına düzenlenen 11.02.2016, 02.02.2016 ve 02.02.2016 tarihli 3 adet proforma faturalarda ödemelerin temlik yolu ile ödeneceği yazılı olduğu görülmüştür. Davacı tarafça, sözleşme konusu alacak akredetif bankası nezdinde davacıya temlik edilmiş olup, bankaca bu hususta davacıya bildirilmiştir. Cevap dilekçesi ekinde sunulan 17.02.2016 tarihli e-posta yazışmasında da temlik asıllarının davacıya ulaştığı kabul edilmiştir. Taraflar arasında dava konusu faturalardan önce düzenlenen 05.11.2015 tarihli davacıya ait proforma fatura ile diğer faturalarında ödeme kısmında satım bedelinin akredetif bankasındaki alacaktan temlik yolu ile tahsil edileceği ibaresi yazılı olup, diğer ödemelerde temlik yolu ile davacı tarafından tahsil edilmiştir.
Mahkememizce taraflar arasındaki ticari ilişkinin ne şekilde devam ettiğinin belirlenmesi amacı ile talimat yolu ile davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi tarafından düzenlenen 09.04.2018 tarihli rapor alınmış, bilirkişi raporunda özetle; davacı defterlerinin usulüne uygun şekilde düzenlendiği, davacının 2015 ile 2017 yılları arasında toplam; 457.978,57-TL tutarında satış yaptığı, akredetif hesabında 228.538,49-TL tahsilat yaptığı, 3.543,54-TL’nin davalıya nakden gönderildiği, 54.791,50-TL kur farkı kaydı bulunduğu, bu şekilde 287.774,67-TL bakiye alacak bulunduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce temlik bankasına yazı yazılarak, davacı tarafından verilen akredetif belgeleri ve talimatlar dosyaya kazandırılmıştır. Son oturumdan önce davalı vekili ibraz etmiş olduğu dilekçesinde, akredetif dilekçesinde ve duruşmadaki sözlü beyanında, 17.04.2018 ve 25.04.2018 tarihinde takip konusu 79.511,14-USD borcun ödendiği bildirilmiş olup, bu husus davacı vekilinin 17.05.2018 tarihli dilekçesi ile de kabul edilmiştir. Davacı vekili, dosya borcunun ödenmiş olması nedeni ile takip fer’ileri yönünden davaya devam etmek istemiş ve davanın karar aşamasında olması nedeni ile yokluğunda karar verilmesini talep etmiştir. Mahkememizce taraf beyanları karşısında dosya borcunun ödendiği anlaşılmakla davalı defterleri üzerinde inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde; Dava, ticari satımdan kaynaklı bakiye fatura alacağının tahsili amacı ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında, satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, sözleşme konusu emtianın davalıya teslim edildiği sabit olup, uyuşmazlık satımın vadeli şekilde yapılıp yapılmadığı, ödemenin taliki şarta bağlanıp/ bağlanmadığı bu kapsamda takip tarihi itibari ile davacı alacağının muaccel olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. TBK.’nın 207. Maddesi gereğince satım akdi kural olarak ani edimli olup, satıcı ve alıcının borçlarına aynı anda ifa etmeleri gerekmektedir. Madde metninden anlaşılacağı üzere kural olarak alıcının para borcu malın teslimi ile muaccel olur. Ancak, taraflar arasında süre gelen ticari ilişkide daha önce de davacı tarafından teslim edilen emtia bedelinin, davalının akredetif hesabına gelecek paraların davacıya temliki sureti ile ödenmiş olması ve davacı tarafından düzenlenen sözleşme konusu faturaya esas icap niteliğindeki 3 adet proforma faturada da önceki ticari ilişkide olduğu gibi ödemenin akredetif hesabından temlik yolu ile ödenmesinin talep edilmesi karşısında taraflar arasındaki satım sözleşmesinin vadeli şekilde yapıldığı ve ödemenin taliki şarta bağlandığı anlaşılmıştır. Yargılama sırasında, davalının akredetif alacağının hesaba geçmesi üzerine 17.04.2018 ve 25.04.2018 tarihlerinde fatura konusu borcun tamamının ödenmiş olması karşısında davalının edimini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirdiği, dosya kapsamındaki belgelerden takip tarihi itibari ile davacı alacağının muaccel hale gelmediği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta edim dengeleri dikkate alındığında muaceliyet mahkememizce HMK.’nın 114/2 ve 115. Maddesi gereğince dava şartı olarak kabul edilmiş olup, dava ve takip tarihi itibari ile de dava şartının gerçekleşmemiş olması nedeni ile davanın bu yönden reddine, red şekline göre davacının icra inkar tazminat talebinin reddine, takibin kötü niyetli olmadığı anlaşıldığından kötü niyet tazminat talebinin reddine, davanın usulden reddi nedeni ile yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına, davalı lehine maktu vekalet ücreti takdirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Takip tarihi itibari ile davacının muaccel bir alacağının bulunmaması nedeni ile davanın HMK.114/2 ve 115. Maddesi yönünden reddine,
2-Alınması gereken 35,90-TL başvuru harcın 3.475,67-TL peşin harçtan mahsubu ile 3.439,77-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen 62,50-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Avukatlık ücret tarifesine göre, hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Dosya Kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansların taraflara iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/07/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸