Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/424 E. 2019/631 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/424 Esas
KARAR NO : 2019/631

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/05/2017
KARAR TARİHİ : 22/05/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalının müvekkil şirkette iş akdi ile çalıştığını, çalışma sırasında haksız rekabet etmeme borcu da bulunan sözleşmeyi imzalamasına rağmen, sözleşmeye aykırı şekilde işte çalıştığını, 28/11/2011 tarihinde başlayan çalışmanın 03/02/2014 tarihinde davalı tarafından sona erdirildiğini, davalının müvekkili şirkette saha satış temsilcisi olarak çalışması nedeniyle müvekkili şirktin ticari sırlarına ve müşteri çevresine vakıf olduğunu, iş akdini sona erdirdikten sonra …… Lojistik A.Ş’de çalışmaya başladığını, taraflar arasında düzenlenen 20/06/2012 tarihli rekabet yasağı ve ticari sır saklama taahüdünün II.maddesinin 1.fıkrasında düzenlenen bölge ve şirketlerde çalışmamasını davalı tarafından taahhüt edildiği, buna aykırı davranılması halinde ortak hükümler III/II.maddesi gereğince her türlü ödemeler dahi bürüt ücretin iki katı kadar cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalının haksız eyleminin ihtara rağmen sona erdirilmediğini alacağın tahsili amacıyla Bakırköy ……İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasında başlatılan takibe vaki itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde özetle; belirli süreli iş sözleşmesinde çalışma yasağı bulunmadığı, iş sözleşmesinin daha sonra belirsiz süreli iş sözleşmesine dönüştüğünü, bu tür sözleşmelerin cezai şart konulamayacağını, sözleşmenin tüm şirket çalışmalarına fesih tehdidi ile imzalatıldığını, imzalamayanların iş akitlerinin fesh edildiğini, iş yerinde mevzuata aykırı çalışma yaptırılıp, ücretin kısmen elden ödemesi nedeniyle zararı bulunduğu için, işten ayrıldığını, sözleşmede sınırlandırılan şirketlerin bölgede faaliyette bulunan tüm şirktelre olduğunu, eğitimi itibariyle sözleşmede kısıtlanan yerlerde çalışmaması halinde iş bulamayacağını, konumu itibariyle ticari sırlara vakıf olmadığını, belgelerin tehtit altında imzalatıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, TBK’nun 444 ve devamı maddelerinde düzenlenen, haksız rekabetten kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı dosyasının incelenmesinde; 23.829,00 TL caza-i şart alacağının tahsili amacıyla takip başlatıldığı, itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Davalı ile davacı arasındaki hizmet sözleşmesi kapsamında, davalı, 28/11/2011 tarihinde davalı şirkette çalışmaya başlamıştır. İş akdini 03/02/2014 tarihinde sonlandırdıktan sonra dava dışı …… Lojistik A.Ş.’de çalışmaya başlamıştır. Davacı yan keşide ettiği 11.02.2014 tarihli ihtarla, haksız rekabetin sonlandırılması talep edilmiştir. İş akdinin sona erdirildiği 03/02/2014 tarihli ibra ile davalı, davacı şirketi ibra etmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 02/06/2012 tarihli ‘rekabet yasağı ve ticari sır-bilgi saklama taahhütnamesinin” incelenmesinde; II/1.maddede davalının, davacı şirketin açık onay ve bilgisi olmaksızın davacı şirketin faaliyet alanında olan kara ve hava tayıma ve depolama, gümrükleme, nakliye ve bağlı hizmetleri yapan Türkiye ile bir kısım Avrupa ülkeleri hatlarında çalışan şirketlerin Marmara ve ege bölgesindeki iş yerlerinde iki yıl süreyle çalışamayacağı düzenlenmiştir. Yükümlülüğe aykırı davranılması halinde III. maddede belirlenen cezai şartı ödeyeceği kabul edilmiştir.
Mahkememizce dinlenen davalı tanığı…… beyanında; “Ben davacı şirkette 4 yıl çalıştım, benim çalıştığım zamanda davalıda orda çalışıyordu, ben bu sözleşmeyi 3 kez imzaladım, işe girerken imzaladığım gibi daha sonra da imzaladım, sökterdeki bazı isimler yazılarak bu firmalarda çalışmayarak sözleşme imzaladık, imzalamayanlar ile işten çıkarmak ile tehdit ediliyordu, imzalamadığı için bir arkadaşımızı işten çıkardılar , bunun üzerine diğer arkadaşlarımız imzaladı, ben Zafer’in bu sözleşmeyi imzalama şeklini biliyorum işten çıkarma tehditi ile çalışken imzalatıldı, davacının çalışma şartlarının uygun olmadığı için davalı … işten ayrıldı, örneğin bayramlarda tatillerde mesai ücreti ödenmeksizin çalıştırılıyordu, sigorta ve primlerimiz tam yatırılmıyordu, elden para veriyorlardı,……. işyerinde satış temsilcisiydi, müşteriler ile bağlantı kuruyorlardı,…….’in, davacıya ait müşteri çevresini yeni çalıştığı şirkete götürdüğü konusunda bir bilgim yoktur , zaten bütün şirketler piyasadai firmalara tanıtım yaparak müşteride uygun olanı seçiyor, bende işyerindeki şartlardan dolayı işten ayrıldım, benim hakkımda da dava açıldı, İstanbul Merkez Adliyesinde’dir, ancak şuanda mahkemenin ismini ve dosya numarasını bilmiyorum, taşıma söktöründe bildiğim kadarı ile ticari sır yoktur, bu bilgilere herkes ulaşabilir,”demiştir.
Tanık ……. beyanında ; “2012 ve 2013 yılları arası davacı ….’da davalı asil ile çalıştık, ben şirketin içinde müşteri temsilcisi olarak çalışırken……. dışarıda saha satış temsilcisi olarak çalışıyordum, bu sözleşme şirket çalışanlarına ve…….’e imzalanmaması halinde işten çıkarılacağı tehditi ile imzalatıldı, başta sözleşmeyi imzalaamakta direndik, ancak imzalamayan bir kaç arkadaş işten çıkartılınca, bizde imzalamak zorunda kaldık,…….’in ayrılma nedeni ile şirketteki olumsuzluklardır, paranın tamamı bankadan verilmediği için niteliksiz eleman gibi görünüyordu, bizim prim alma hakkımız olmasına rağmen bu primleri alamıyorduk, bizim hafta sonu ve 1 Mayıslar dahi çalışsak bile mesai almıyorduk, lojistik söktöründe firmaya bağlı müşteri yoktur, müşteri piyasada herkesin müşterisidir, kim teklif verirse müşteri o firmeyi seçer, bu nedenle bir kişinin tanıdığı müşteriyi alıp başka bir şirkete alıp götürme ihtimali yoktur, ben işyerinden ayrıldıktan sonra başka işte çalıştığım için bana karşı bu tür dava açılmadı, işten ayrıldım 1 sene aradan sonra yine lojistik firmasında çalıştım, tanıdığım bir çok arkadaşıma karşı dava açıldı, ama bana karşı dava açılmadı. ” demiştir.
Mahkememizce haksız rekabetin belirlenmesi amacıyla konusunda uzman bilirkişi kurulu oluşturularak alınan 08/03/2019 tarihli raporun incelenmesinde; davacının 3 yılı 67 gün süreyle davacı şirkette çalıştıktan sonra, aynı ayanda çalışan dava dışı …… Lojistik AŞ7de çalışmaya başladığı, davacı yanca bu olay sonrası hangi müşterilerin dava dışı şirkete götürüldüğü konusunda katın sunmadığı ve varsa bu kişilerle dava dışı şirketin önceye dayalı ilişkilerinin bulunup bulunmadığına ilişkin bilgi sunulmadığı, sözleşmenin özü itibariyle iki yıl boyunca davalının çalışma hürriyetini ölçüsüz şekilde sınırladığı yönünde görüş sunulmuştur.
Davacı vekili, rapora itiraz etmiş, benzer bir olay nedeniyle İstanbul …… ATM’nin …… esas sayılı dosyasındaki raporu örnek olarak sunmuş, mahkememizce rapor ve mahkeme kararı getirtilerek incelenmiştir.
Taraflar arasındaki ” Rekabet yasağı ve Ticari Sır ve bilgi saklama taahhütnamesi ” 20/06/2012 tarihinde imzalanmış, bu taahhütnamenin II. maddesinde konu, yer ve zaman sınırlamaları yapılarak rekabet yasağı hükmü getirilmiş ve III: maddesinde ise taahhütlere uyulmaması halinde cezai şart alacağına ilişkin hüküm oluşturulmuştur.
Davalı, 03/04/2014 tarihinde istifa ederek davacı şirketten ayrılmış, hemen …… Lojistik A.Ş.’de çalışmaya başlamıştır. 6098 Sayılı Kanun’un 444 .maddesinde işçi, işverene karşı sözleşmenin sona ermesinden sonra onunla rekabet etmekten özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan veya bunların dışında rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girmekten kaçınmayı, TBK 444/2 Maddede ise rekabet yasağı kaydının ancak, hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenine yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. TBK 445/1 Maddede ise rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin tümü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi özel durum ve koşullar dışında 2 yılı aşamaz denilmek suretiyle getirilecek rekabet yasağı şartının sınırlamalarını belirtmiştir. Kanun maddeleri çerçevesinde somut dava incelendiğinde; her ne kadar sözleşme serbestisi ilkesi içinde taahhütname taraflarca imzalanmış ise de davalı tarafın ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı biçimde tehlikeye düşürdüğü, davalı tarafından katlanılması güç bir süre ile iş yapma yasağının getirildiği, belirlenen coğrafi sınırlar ile bu sınırlar içinde halihazırda çalışan şirketlerin yanı sıra, pazara girmesi muhtemel şirketlerin de sayılması suretiyle işçinin çalışmasının engellenmesi TBK’nun 445. Maddesi ile Anayasa’da belirtilen çalışma hürriyetine aykırıdır. Bu süre ve belirlenen yer ve iş türü koşullarıyla belirlenen rekabet etmeme yasağına ilişkin hükmün hukuka aykırı olduğu anlaşılmıştır. Diğer yandan davalının çalıştığı pozisyon itibariyle TBK 444/2 maddesi anlamında üretim veya ticari sırlara ulaşma veya bilgi edinme imkanının olmadığı, kaldı ki davacı tarafça da ticari sırlar ile müşteri çevresinin davalı işçi tarafından kullandırıldığına ilişkin en küçük bir kanıt sunulmadığı gibi, bu yönde bir iddia de ileri sürülmediği, TBK 444/2 maddesinde işçinin sadece ticari sırlara ulaşmasının yeterli olmayıp, bu bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olması gerektiği, ancak somut olayda davacı şirketin, davalının bilgileri kullanması nedeniyle zarara uğradığı hususunun kanıtlanmadığı anlaşılmış, açıklanan tüm nedenlerle ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının sabit görülmeyen davasının reddine,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 44,40TL ilam harcından peşin alınan 287,84TL harcın mahsubu ile bakiye 243,44 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından sarf edilen herhangi bir yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
4-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine
Dair davacı vekili yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/05/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.