Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/395 E. 2018/738 K. 20.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/395 Esas
KARAR NO : 2018/738

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/04/2017
KARAR TARİHİ : 20/06/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İpt. davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili 26/04/2017 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki anlaşma uyarınca müvekkilinin davalıya ait … Restaurant isimli işletmenin reklamlarını ”… Gazetesi, …. Gazetesi ve … Gazetesi” adlı gazetelerde yayınlayarak edimini yerine getirerek takip konusu faturaları düzenleyerek davalıya teslim ettiğini, faturalara süresi içerisinde itiraz edilmemesine rağmen borcun ödenmediğini, alacağın tahsili amacı ile 11.800,00-TL’lik faturaya dayalı alacak ve feri’lerinin tahsili amacı ile Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında vaki itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında hiçbir şekilde sözleşme ilişkisi veya görüşmesinin bulunmadığını, davacı tarafından keyfi şekilde reklam verilerek fatura düzenlemesini hukuki değer taşımadığını, tek taraflı düzenlenen fatura dışında hiçbir belge ve delil bulunmadığını savunarak davanın reddine kötü niyat tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya ait reklamları düzenli şekilde yayınladığı sırada, davacının hiçbir itirazının bulunmadığını, tacir olan davacının vermiş olduğu hizmet bedelini tahsili isteminin yerinde olduğunu, davalının, verilen hizmete karşı çıkmayarak faturaların tebliğ edilmediği olgusunu ileri sürerek ödemeden kaçındığını, oysa faturaların kargo aracılığı ile teslim edildiğini, kargo sisteminde imza bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekilinin 2’nci cevap dilekçesinde özetle; müvekkili defterlerinde davacı faturalarının kayıtlı olmadığını, faturalarının müvekkiline ulaşmadığını savunmuştur.
DELİLLER:Dava, cevap dilekçeleri, Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı… Vs.
Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 07/03/2017 tarihinde 11.800,00-TL fatura alacağı ve fer’ileri toplamı 14.270,38-TL’nin tahsili amacı ile takip başlatıldığı, ödeme emrinin 10.03.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 15.03.2017 tarihli itiraz dilekçesi üzerine takibin durduğu, itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından düzenlenen faturanın incelenmesinde; söz konusu faturanın 16.06.2015 tarihli, 16.03.2015 tarihli ve 11.800,00-TL bedelli olduğu gerek icra dosyasına ve gerekse de dava dilekçesine ekli fatura suretleri altında faturanın tebliğine ilişkin bir açıklama bulunmamasına rağmen 06.12.2017 havale tarihli dilekçe ekinde sunulan faturada ise fatura aslının 18.03.2015 tarihinde …’e teslim edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından, verilen hizmete ilişkin gazete suretleri dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce sonradan sunulan fatura sureti ile imzası bulunan …’in davalı çalışanı olup/ olmadığının belirlenmesi amacı ile Sosyal Güvenlik Kurumu Avcılar SGM’ye yazı yazılmış, cevabı yazı ve bodrolarının incelenmesinde; faturadaki teslim tarihi itibari ile …’in davalı çalışanı olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması konusuna bilirkişi kurulu oluşturulmuş, tacir olan taraf defterlerinin usulüne uygun şekilde düzenlendiği, faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu , davalı defterlerinde ise kayıtlı bulunmadığı, faturanın kargo ile teslim edildiğine ilişkin bilginin bulunmadığı ancak sunulan suretten faturanın 18.03.2015 tarihinde ….’e teslim edildiği, davacı defterleri ile sunulan gazete görsellerine göre davacının hizmet edimini yerine getirdiği konusunda mahkememize görüş bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE; Dava, davacı tarafından davalıya verildiği ileri sürülen reklam hizmeti bedelinin tahsili amacı ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı taraf, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunmadığını, müvekkilinin verilen hizmetten haberdar olmadığını savunmuştur. TBK.’nın 1. Maddesi gereğince sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları ile kurulur. İrade açıklaması açık veya örtülü olabilir, belirtilen yasal düzenleme ve devamındaki maddeler ışığında somut olaya bakıldığında taraflar arasında reklam hizmeti verilmesine ilişkin herhangi bir sözleşme ilişkisinin kurulu olmadığı, taraflarca TBK.’nın 3 ve devamı maddeleri gereğince herhangi bir sözleşme önerisinin bulunduğunu ileri sürülerek kanıtlanmadığı anlaşılmıştır. TBK.’nın 20. Maddesi gereğince tacir, tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesi ile ilgili bir iş veya hizmet verdiği takdirde uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca, verdiği avanslar veya yaptığı giderler içinde ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır düzenlemesi bulunmaktadır. Belirtilen maddenin değerlendirilmesinde tacirin ticari işletmesi ile ilgili vermiş olduğu bir hizmetin bedelini ve yaptığı giderleri isteyebileceği anlaşılmaktadır. Ancak, bunun gerçekleşebilmesi için taraflar arasında irade uyuşmasının bulunması gerekmektedir. Yapılan işin niteliği dikkate alındığında hiçbir şekilde davalının kabulünde olmayan ve davalı tarafından bilinmeyen hizmetlerin verilmesi nedeni ile davacının ücrete hak kazandığı söylenemez. Aksi kabul, yapılan işin niteliğide düşünüldüğünde herhangi bir ticari işletmenin yokluğunda, bir başkası tarafından reklam hizmeti verildiği iddiası ile çok sayıda işlem yapılmasına yargı kararı ile icazet verilebileceği sonucunu doğurur. Belirtilen gerekçeler ile davacının davası sabit görülmeyerek reddine karar verilmiş, faturaya dayalı takibin haksız olmasına rağmen kötü niyetle yapıldığı kabul edilemeyeceğinden davalının kötü niyet tazminatının reddi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalının sabit olmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 35,90-TL harçtan peşin alınan 172,36-TL harcın mahsubu ile 136,46-TL’nin dosya kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Avukatlık ücret tarifesine göre, hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Dosya Kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansların taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin/ davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/06/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸