Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/383 E. 2018/23 K. 17.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/383 Esas
KARAR NO : 2018/23

DAVA : TTK 636.Maddesi Gereğince Haklı Nedene Dayalı Şirketin Feshi
DAVA TARİHİ : 21/04/2017
KARAR TARİHİ : 17/01/2018
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 19/01/2018
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 21/04/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette %40 oranında hissedar olduğunu, şirketin diğer ortağının … olduğunu, %60 hisseye sahip ortağın aynı zamanda şirketin yetkili müdürü olduğunu, yetkili müdür olan ortağın imza yetkisini kötüye kullanarak şirketle ilgili usulsüz işlemler yaptığını, özellikle şirkete ait taşınmazların usulsüz olarak satılıp şirketin zararına sebebiyet verildiğini, bu bağlamda öncelikle şirket yetkilisinin azli ile şirkete kayyım atanmasını bilahare şirketin feshine, bu talep kabul edilmemesi halinde müvekkilinin %40 hissesine isabet eden çıkma payının kendisine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davacı tarafın iddiasının doğru olmadığını, davacının, diğer ortağın nişanlısı olması nedeniyle kendisini şirkete ortak ettiğini, bu bağlamda davacının ortaklık için yapmış olduğu herhangi bir ödemesi bulunmadığını, şirketin ana faaliyet alanının inşaat yapıp inşa edilen konutları pazarlamak olduğunu, şirket müdürü olan ortağın şirketi usulsüz işlemler yapmak suretiyle kötü yönettiği hususunun gerçeği yansıtmadığını, bu bağlamda yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirkete ait sicil kaydının celp ve tetkikinde davacının %40 oranında şirket temsilcisi olan …’ ın ise %60 oranında hissedar olduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla birlikte dosya bilirkişi heyeti …. ve arkadaşlarına tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu 06/11/2017 tarihli raporlarında “şirketin ana faaliyetinin inşaat yapmak olduğunu, şirkete ait ticari defterlerin usulüne uygun ve elektronik defter genel tebliğine göre tutulduğunu, şirketin banka hesabı kayıtları ile inşa ettiği taşınmazların satışına ilişkin resmi satış senetlerinin uyumlu olduğunu, taşınmazların resmi satış senedinde gösterilen bedelden elde edilen gelir ile muhasebe ve banka kayıtlarının uyumlu olduğunu, şirket kayıtlarında herhangi bir usulsüzlüğün tespit edilemediğini, davacının ortaklıktan çıkmasına karar verilmesi halinde çıkma payının 652.172,82-TL olduğunu” teknik kanaatleri olarak belirtmişler, mahkememizce de düzenlenen bilirkişi raporu yeterli görülerek hükme esas alınmıştır.
Her ne kadar davacı taraf şirketin ortağı ve müdürü olan …. ‘ın imza yetkisini kötüye kullanarak şirketi zarara uğrattığını, usulsüz işlemlerden dolayı ortaklar arasında güven ilişkisinin sarsıldığını, bu bağlamda müvekkilinin şahsi alacağından dolayı diğer ortak aleyhine Bakırköy … . İcra Müdürlüğünün …. takip sayılı dosyası ile icra takibi yaptığı hususu da dikkate alındığında ortaklar arasında husumetin doğduğunu ve bu nedenlerle şirketin feshini talep etmiş ise de, davacı tarafın dayanmış olduğu olay ve iddiaların şirketin feshini ve bu kapsamda davacı tarafın haklı nedene dayalı ortaklıktan çıkmasını gerektirir nitelikte olmadığı (Yargıtay 11.HD 2014/15623 esas 2015/11122 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere) mahkememizce değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin ana faaliyetinin her türlü inşaat taahhüt işleri olduğu, bu kapsamda şirketin inşa etmiş olduğu taşınmazları pazarlamak suretiyle ticari faaliyetini sürdürdüğü, davalı şirketin ortaklarından olan …. ‘ın aynı zamanda şirketi temsile yetkili müdür olduğu, şirket kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi heyeti tarafından yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere şirketin ticari kayıtlarının Elektronik Defter Genel Tebliğine uygun olarak tutulduğu, şirketin yönetimiyle ilgili herhangi bir usulsüzlüğün tespit edilemediği, ortaklar arasında şahsi alacakla ilgili icra takibinin bulunmasının tek başına şirketin feshi için haklı sebep teşkil etmediği (Yargıtay 11.HD 2014/15623 esas 2015/11122 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere), davacı tarafın iddia ettiği şirkete ait taşınmazların resmi senette gösterilen bedellerden daha yüksek fiyatlarla satılıp elde edilen gelirin şirket ortağı ve yöneticisi olan … tarafından kendisine mal edindiği yönündeki iddianın kanıtlanamadığı gibi bu yöndeki iddianın ancak şirket yöneticisinin sorumluluğu davasında ileri sürülebileceği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafından açılan şirketin haklı nedenle feshi veya ayrılma akçesinin kendisine ödenmesi yönündeki istemin reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Sabit görülmeyen davacının davasının REDDİNE,
2-HMK 397/2 md gereğince mahkememizce yargılama aşmasında verilen tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 35,90-TL ilam harcından peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 4,5-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 2.180,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/01/2018

Başkan … ¸e-imzalıdır
Üye … ¸e-imzalıdır
Üye … ¸e-imzalıdır
Katip … ¸e-imzalıdır