Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1116 E. 2019/444 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1116 Esas
KARAR NO : 2019/444

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/12/2017
KARAR TARİHİ : 16/04/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1995 yılında kurulduğunu, hayvan sağlığı konusunda uluslararası standartlarda, her türlü ilaç, aşı ve kimyasal maddeleri imal edip diğer ürünleri ticaret ve pazarlamasını yapan sektöründe tanınan bir firma oluduğunu, müvekkilinin kalite odaklı çalışmalarını sürdürebilmek için, çalışanlarına 5 yıldızlı otellerde satış, pazarlama, ilaç ve farmakoloji konularında sürekli şekilde eğitim vererek ciddi şekilde masraf yaptığını ancak müvekkilinin ciddi emek ve masrafla eğittiği çalışanlarının TTK’nın 54ve devamı maddelerinde belirtilen haksız rekabet konularına aykırı şekilde diğer şirketlerce kullanılmak suretiyle müvekkilinin zarara uğratıldığını bu durumun engellenmesi amacıyla çalışanlarının sözleşmelerine değişik hükümler konduğunu; davalı şirketin de bilerek müvekkili şirket ile haksız rekabet içerisine girdiğini, davalının ilaç sektöründe çalışan işçileri düzenledikleri rekabet sözleşmeleri gereğince sözleşm feshinden belli bir süre sonra farklı şirketlerde işe giremeyeceklerini bilmesine rağmen bu işçileri kendi yararına çalışmalarını sağlamak amacıyla, müvekkili işçileri iş akitlerini sona erdirmeyi sağlayarak bünyesine kattığı müvekkili şirketin eski çalışanlarından şirketin iş ve teknik sırlarını ele geçirerek haksız rekabet yaptığını, bu şekilde müvekkilinin satışlarının düştüğünü, davalının haksız rekabet hükümleri nedeniyle verdiği diğer zararlar baki kalmak üzere şimdilik haksız rekabet nedeniyle 1.000,00TL’lik tazminatın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1903 yılından bu yana faaliyetini sürdürdüğünü, ilaç ve antibiyotik konusunda ciddi bilgi birikimi ve çalışmaları bulunduğunu, müvekkilinni davacı çalışanlarına kendi işletmesinde çalışmak üzere yönlendirmediğini, müvekkilini kurumsal yapıya uygun olarak kariyer.net sitesi üzerinden ilanlar vererek işe alımları gerçekleştirdiğini, aynı sektörde çalışan kişilerin, bir işletmeden ayrıldıktan sonra başka bir şirkette çalışmasının normal olduğunu bu kapsamda müvekkili şirketten ayrılan bir işçinin de davacı şirkette çalışmaya başladığını, davacının kendi çalışanları ile yaptığı rekabet sözleşmesinin müvekkili bakımından bağlayıcı olmadığı gibi müvekkilinin başka bir şirketin müşteri çevresi ve ticari sırlarını ele geçirmediğini, haksız rekabet teşkil eden herhangi bir eyleminin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava haksız rekabet nedeniyle davacının uğradığı şimdilik 1.000,00TL maddi zararı tazmini istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde bunun dışında haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi gibi bir talep bulunmamaktadır. Davanın açıldığı İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesince yetkisizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiş olup mahkememizce yargılamaya devam edilmiştir. HMK’nın 24 ve devamı maddelerinde yargılamaya hakim olan ilkeler düzenlenmiş olup tasarruf ilkesi gereğince kanunda belirtilen durumlar dışında hakimin kendiliğinden delil toplayamayacağı ve öne sürülen hususlar dışında inceleme ve araştırma yapamayacağı, talepten fazlasına veya başkasına karar verilemeyeceği açıktır. Hukuk yargılamasının iddia ve savunmaları taraflarca ileri sürülüp, her bir iddia ve savunmanın hangi delil ile kanıtlanacağını dava dilekçesinde açık şekilde gösterilmesi gerekmektedir. Mahkememizce bu kapsamda tarafların delilleri sorulmuş, davacıya ait ticari işletmede çalışır iken iş akitleri sona erdikten sonra davalıya ait ticari işletmede çalışmaya başlayan işçilere ilişkin SGK belgeleri getirtilmiş, davacının yapmış olduğu masraflara ilişkin belgeler sorulmuştur.
Anayasamıza göre herkes çalışma hakkı özgürlüğüne sahip olup herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. (anayasa 48.m)
Somut olayda davacı temel olarak iki farklı iddia ile haksız rekabet olgusunu ileri sürmüştür, ilk olarak müvekkilinin yanında çalışan işçiler ile haksız rekabetin önlenmesine ilişkin sözleşmeler yapıldığını bilmesine rağmen, iş akitleri sona erdirilmesine sebep olduğu işçileri davalı şirketinde istihdam etmek suretiyle müvekkilinin bu işçiler için yapmış olduğu eğitim, konaklama, yeme içme, ulaşım vb. yetiştirme giderleri nedeniyle müvekkilin zarara uğradığını ileri sürmüştür. Mahkememizce bu hususun değerlendirilmesi için SGK kayıtları getirtilmiş, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Öncelikle davacının kendi işçileri ile yapmış olduğu sözleşmeler davalı açısından bağlayıcı olmadığı gibi bu sözleşmelerden herhangi bir hakkın ileri sürülmesi halinde, bu hakkın sözleşmenin muhatabı olan kişilere karşı ileri sürülmesi gerekmektedir. Davacı yanında çalışan bir kısım işçilerin iş akitlerinin sona ermesinden sonra değişik tarihlerde davalıya ait ticari işletmede çalışmaya başladıkları sabit ise de tersine istihdamında mevcut olduğu ve davalının, davacıya ait işçilerin iş akitlerini sona erdirmek için herhangi bir eyleminin bulunduğu ile buna ilişkin teşvik eylemlerinin bulunduğu hususunda davacı tarafça herhangi bir delili ileri sürülmemiştir. Bu durumda serbest çalışma hürriyetinin bulunduğu, ülkemizde işçiye verilen ücret kapsamında değerlendirilmesi gereken konaklama ve eğitim giderleri gibi bir kısım giderlerin işçinin sonradan çalıştığı işletmelerden talep edilmesi mümkün değildir zira bu miktarların talep edilebilmesi için davalının kusurlu bir hareketinin bulunması gerekmektedir.
Diğer yandan davacı işçilerin ayrılması sonrası müvekkili şirketin iş potansiyelinde azalma olduğunu savunarak, tazminat talebinde bulunmuştur. Bilirkişi kurulunca tespit edildiği üzere az sayıda davalı çalışan 3 yıllık bir süre içerisinde davacı şirketten ayrılarak davalı şirkete geçmişlerdir. Ancak bu nokta da davacı talebini somutlaştırmayarak hangi işçinin hangi tür ticari bilgi ve müşteri çevresini davalı şirkete aktarmak suretiyle davacının zararına neden olduğu konusunda hiç bir delil sunulmaması karşısında; davacı iddialarına tamamen var sayıma dayalı olması, iddiaların kanıtlanmaması, ileri sürülen hususlar karşısında anayasal güvence altına alınan çalışma özgürlüğünü orantısız şekilde engelleyici bir kararın verilemeyeceği anlaşılmakla davacının sabit görülmeyen davasının reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının sabit görülmeyen davasının REDDİNE,
2- Alınması gereken 44,40TL harçan peşin alınan 29.20TL harcın mahsubu ile bakiye 15.20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri gereğince hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davalı tarafından yapılan 50.00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde taraflarına iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı dava konusunun miktarı itibariyle (4.440TL’nin) altında bulunduğundan kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/04/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.