Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/473 E. 2020/664 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/473 Esas
KARAR NO : 2020/664

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/05/2015
KARAR TARİHİ : 15/12/2020
KARARA YAZIM TARİHİ : 08/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Taraflar arasında akdedilen 12.06.2010 tarihli acentelik sözleşmesiyle, müvekkilin, davalının … bölgesindeki acentesi olduğunu, müvekkilin …. bölgesinde üstlenmiş olduğu acentelik görevi uyarınca, kişisel itibar, sermaye, emek ve çabasını kullanarak, davalıya ait markanın yaygınlaşması için uzun çaba harcadığını, çeşitli araçlar satın almak, birçok işçi istihdam etmek, işyerine çeşitli harcamalar yapak suretiyle yatırımlar yaptığını, çeşitli basın yayın kuruluşlarında reklamlar verdiğini, ilanlar bastırdığını ve bu yatırımları gerçekleştirmek üzere çeşitli krediler kullandığını, taraflar arasındaki belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin, davalı tarafından keşide edilen 06.02.2015 tarihli ihtarnameyle, üç aylık ihbar süresine uyulmadan ve herhangi bir haklı gerekçe gösterilmeden feshedildiğini, davalı tarafın acentelik sözleşmesini haksız olarak feshettiğinden müvekkilin uğramış olduğu menfi ve müsbet zararları tazmin etmekle yükümlü olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedilmesi sonucu uğranılan kar kaybının yanı sıra, müvekkilin işten çıkarmak zorunda kaldığı personeline ödemiş olduğu ihbar ve kıdem tazminatından kaynaklanan zararların, sözleşmenin devam edeceği inancıyla kredi kullanılması sonucu ödenmek zorunda kalınan faizlerden ve diğer giderlerden kaynaklanan zararların, yine sözleşmenin devam edeceği inancıyla alınan araçların ikinci el fiyatına satılmak zorunda kalınmasından kaynaklanan zararların ve müvekkil tarafından işyerine ve davalının markasının tanıtılmasına yönelik olarak yapılan diğer harcamalardan kaynaklanan zararların tespit ve tazmin edilmesi gerektiğini, müvekkile manevi tazminat da ödenmesi gerektiğini, müvekkilin 4,5 yıllık saygın bir işletme konumunda iken, davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi haksız olarak feshetmesi sonucunda, büyük emek ve çabayla oluşturduğu reklam ve tanıtım broşürlerini kaldırma ve işyerini adil etme durumunda kaldığı, çevresinde iflas eden kişi konumuna düştüğünü, mesleki güven ve itibarını sarsıldığının, müvekkil tarafından, acentelik sözleşmesi imzalanırken teminat olarak 20.000 Euro’luk bir senet ve … Bankası’nda alınan 23.07.2010 tarihli, .. numaralı ve 10.000 TL bedelli bir teminat mektubu verildiğini, davalı tarafın, sözleşmeyi haksız olarak feshettiği halde verilen bu teminatları iade etmediğini, verilen teminat mektubunun nakde çevrilmemesi yönünde yargılama sonuna kadar tedbir konulması, yine verilen senedin takibe konu edilmemesi ve üçüncü kişilere devrinin önlenmesi gerektiğini, neticeten; teminat olarak verilen …. Bankası’nda alınan 23.07.2010 tarihli, … numaralı ve 10.000 TL bedelli bir teminat mektubunun nakde çevrilmemesi yönünde yargılama sonuna kadar tedbir konulması, yine verilen senedin takibe konu edilmemesi ve üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından tedbir kararı verilmesine, müvekkilin vermiş olduğu teminatların iadesine, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedilmesi sonucu, uğranılan kar kaybının tespitine ve şimdilik 1.000-TL’sinin ticari faiziyle birlikte tahsiline, müvekkilin işten çıkarmak zorunda kaldığı personeline ödemiş olduğu ihbar ve kıdem tazminatından kaynaklanan zararların tespitine ve şimdilik 1.000 TL’sinin ticari faiziyle birlikte tahsiline, müvekkilin kredi kullanması sonucu ödemek zorunda kaldığı faizlerden ve diğer giderlerden kaynaklanan zararların tespitine ve şimdilik 1.000 TL’sinin ticari faiziyle birlikte tahsiline, alınan araçların ikinci el fiyatına satılmak zorunda kalınmasından kaynaklanan zararların tespitine ve şimdilik 1.000 TL’sinin ticari faiziyle birlikte tahsiline, müvekkil tarafından işyerine ve davalının markasının tanıtılmasına yönelik olarak yapılan diğer harcamalardan kaynaklanan zararların tespitine ve şimdilik 1.000 TL’sinin ticari faiziyle birlikte tahsiline, müvekkile ödenmesi gereken portföy tazminatının tespitine ve şimdilik 1.000 TL’sinin ticari faiziyle birlikte tahsiline, manevi tazminat olarak da 20.000 TL’nin ticari faiziyle birlikte tahsiline, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkil şirket ile davacı arasında 12.06.2010 tarihinde “Eşya Acentelik Sözleşmesi” akdedildiğini ve davacının müvekkil şirketin Diyarbakır/Kayapınar acentesi olduğunu, sözleşmenin (7.4.8.) numaralı maddesinde acentenin, kılık kıyafetle ilgili talimatlara uymayı ve kıyafet protokolünde yer alan sorumluluklarını yerine getirmeyi kabul ve taahhüt ettiğinin hüküm altına alındığını, aykırı hareketi halinde de uygulanacak cezai hükümler sözleşmenin (7.10.) maddesinde hüküm altına alındığını, 2014 yılı Ekim ayında yapılan denetimde davacı acente personelinin üniformasız görev yaptığının tespit edildiğini ve 20.10.2015 tarihli ihtarname ile benzer fiillerin tekrarlanması halinde sözleşmenin (7.10.) maddesindeki cezai hükümlerin uygulanacağı ve acentelik sözleşmesinin haklı nedenle fesih edileceği uyarısı yapıldığını, 2015 yılının başında yapılan denetim neticesinde denetçi ….’ın 15.01.2015 tarihli e-mail raporunda, davacı acentenin paket operasyonunu ofisin dışında ve üstü açık bir bölgede yaptığı, halbuki ofis içinde yeterli alanın bulunduğu, bu hususun yağışlı havalarda paketlerin üzerinin branda ile kapatıldığının beyan olunduğunun belirtildiğini ve davacı acentenin paket operasyonuna ilişkin fotoğraflar paylaşılarak mevcut durumun taşımaya mevzuu paket ve kargolar için risk yarattığının değerlendirildiğinin beyan olunduğunu, bu mail üzerine müvekkil şirketin, 20.01.2015 tarihinde yetkili servis acenteleri kurul toplantısı yapıldığını, Kayapınar acentesinin çalışma şeklinin paket ve kargo güvenliği için risk oluşturması sebebiyle kapatılmasına, mevcut operasyonun …. servis sağlayıcısına devir edilmesine karar verildiğini, bunun neticesinde de Zeytinburnu … Noterliğinden keşide olunan 06.02.2015 tarihli … Y. Sayılı ihbarname ile 12.06.2010 tanzim tarihli acentelik sözleşmesinin fesih edildiğinin davacı acenteye tebliğe çıkarıldığını, müvekkil şirketin ….’da bir aktarma merkezinin olduğunu, ayrıca … ve davalının faaliyet gösterdiği … bölgesinde de acentesi var iken, davalının Kayapınar bölgesinde faaliyet gösterdiği acentenin, 06.03.2015 tarihi itibariyle acentelik sözleşmesinin haklı nedenle fesih edilmek suretiyle kapatıldığını ve mevcut tekil operasyonlarının da … acentesine devir edildiğini, davacı acentenin işyerinde 2015 yılının ocak ayı başında yapılan denetimde, davacı acentenin paket ve kargoları üstü açık bir mahalde tuttuğu, bu halinde paket ve kargoların güvenliği için risk teşkil ettiği, ayrıca yağmurlu havalarda da zarara uğrama riski taşıdığını, bu sebeple mevcut durumun paket ve kargolar açısından riskli olduğundan yetkili servis sağlayıcılar kurulunun 20.01.2015 tarihli toplantısında bu hususların görüşüldüğünü ve neticesinde de davacı acentenin kapatılmasına, acentelik sözleşmesinin bu sebeple feshine, operasyonun da .. acentesine devir edilmesine karar verildiğini, acentelik sözleşmesinin fesih edildiği hususunun 06.02.2015 tarihli ihbarname ile davacı acenteye tebliğ edildiğini, davacının uğramış olduğu menfi ve müspet zararların tazmini talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını, dava dilekçesinin konu kısmında 6.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminat gösterildiğini, bu bakımdan 20.000 Euro tutarlı emre muharrer senet ve 10.000 TL banka teminat mektubunun harca esas konu içinde gösterilmediğini, acentelik sözleşmesinin haksız yere fesih edildiğinin kabulü halinde dahi davacı acentenin kar kaybı, çalışanlarına ödediğini iddia ettiği kıdem ve ihbar tazminatı, kullandığı kredinin faizi ve sair kredi masrafları, satın aldığı araçları 2. el satmak zorunda kalması iddiasına dayalı zararını, işyerine ve marka tanıtmak için yaptığı harcamaları ve portföy tazminatı talep etmesinin TTK’nun 121/4. Maddesi hükmüne tamamen aykırı olduğunu, neticeten; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshedilmesi sonucu 6.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın ticari faiziyle birlikte tahsili talebine ilişkindir.
Davacı ve davalı taraf arasında akdedilen 12.06.2010 tarihli Acentelik Sözleşmesine göre; Taşımacı, Acente’yi, karayoluyla şehiriçi ve şehirlerarası eşya taşımacılığı konusunda ve iş bu sözleşme hükümlerine göre, acente olarak tayin etmiştir. Taşımacı’ya ait yüklerin, yükleme, boşaltma işleri, müşterilere ait kargoların adresten alım ve adrese teslim hizmetleri, faturaların tahsili, tahsilatın Taşımacı’ya teslim/havale edilmesi, ile özel hükümlerde ifade edilen diğer acentelik hizmetleri, Taşımacı’nın yönetmelik ve/veya talimatları ile yayınlandığı mevzuata ve iş bu sözleşme hükümlerine uygun olarak acente tarafından yapılacaktır.
Sözleşmenin 7.7 bendinde hizmet bedeli hesaplama ve ödeme şekli, 7.10 bendinde cezai şartlar düzenlenmiştir. Sözleşmenin 7.11 bendinde teminat hususu düzenlenmiş olup buna göre; “Acente işbu sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin, cezai şartların, Taşımacıya veya üçüncü şahıslara vereceği zararların teminatı olarak Taşımacıya 6315 USD nakit teminat ve 20.000 Euro teminat senedi verecektir. Taşımacı, acenteden toplam teminatı en yüksek aylık hak ediş tutarının 12 katını geçmeyecek şekilde, nakit teminat, teminat mektubu ve teminat senedi tutarlarını artırmasını isteyebilir. Taşımacı zarar, tazminat ya da cezai şartları öncelikle acentenin hak edişinden keserek, hak edişi yeterli gelmezse, nakit teminatından, oda yeterli gelmezse sırasıyla teminat mektubu ve teminat senedinden tahsil eder. Bu yolla teminatında bir eksilme söz konusu olduğunda veya teminatını artırması istendiğinde Acente, teminatını 1 ay içinde tamamlamak zorundadır. Teslimatını tamamlayıncaya kadar yeni hak edişleri ödenmeyecektir. Verilen teminatlar. Sözleşmenin herhangi bir şekilde sona ermesinden itibaren 1 yıl daha Taşımacı uhdesinde kalacaktır. Bu süre sonunda Acente’nin Taşımacı’ya hiçbir şekilde tazminat veya başkaca bir borcunun bulunmadığının tespit edilmesi, acentenin fiilleri, taahhütleri ve borçlar nedeniyle üçüncü şahıslarca taşımacıya karşı ileri sürülebilecek hak talebinin bulunmaması halinde teminat, Acente’ye iade olunacaktır. Taşımacı, Üçüncü şahıslarca acenteye veya doğrudan taşımacıya gönderiliş ihtar, ödeme emri ya da icra takibi veya dava konusu edilmiş alacaklar gibi taşımacı için risk taşıyan durumlar söz konusu olduğunda anlaşmazlıklar çözümleninceye, dava sonuçlanıncaya kadar teminatı iade etmeyecektir.”
Sözleşmenin süresi ve feshi ise; “Bu sözleşme, acente olacak tarafın acentelik hizmeti vermeye başladığı tarihten itibaren başlar ve Taşımacının yetki belgesi süresinin sonuna kadar deva eder. Bu süre hiçbir şekilde taşımacının yetki belgesi süresinin bitiş tarihini geçemez. Taraflardan biri noter kanalı ile fesihnamenin bir nüshasını Ulaştırma Bakanlığı’na bir nüshasını da diğer tarafa göndermek kaydıyla acentelik sözleşmesini fesh etmedikçe bu sözleşmenin geçerliliği aynı süre kadar uzar.Tarafların; tek taraflı olarak bu sözleşmeyi fesh etme hakkı vardır. Sözleşmenin süresinin bitiminden önce taraflardan birinin usulüne uygun bir fesih ihbarnamesi ile bu sözleşme fesh edilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davalı Şirketin Davacı Şirkete Keşide Ettiği 20.10.2014 Tarihli İhtarname; “Şirketimizle firmanız arasında imzalanan 12.06.2010 tarihli Acente Sözleşmesinin 7.10.1.1. Üniformasız görev yapan her personeli için 50 TL ve 7.10.1.4. Saç sakal tıraşı, kişisel temizlik ve bakımla ilgili kurallara uymayan her personeli için 20 TL ödemeyi kabul ve taahhüt eder.Maddesinin ilgili hükümlerine aykırı davranmak suretiyle personellerinizin Ups üniforması giymemesi ve sakal tıraşı olmadan işe başladıkları için ihtaren bildiririz.Söz konusu maddeye istinaden benzer fiillerin tekrar işlenmemesini, tekrarı halinde acentelik sözleşmesinin şirketimizce haklı nedenle feshedilmesi hakkımızın saklı olduğunu ihtaren bildiririz. ” şeklindedir.
Zeytinburnu …. Noterliğinin 06.02.2015 Tarihli … Yevmiye No.lu İhbarnamesi;”Müvekkil şirketle tarafınız arasında 12.06.2010 tarihinde tanzim ve imza edilen Acentelik Sözleşmesi; Sözleşmenin 8. Maddesindeki; “Tarafların; tek taraflı olarak bu sözleşmeyi feshetme hakkı vardır. Sözleşmenin süresinin bitiminden önce taraflardan birinin usulüne uygun bir fesih ihbarnamesi ile bu sözleşme feshedilebilir” hükmü uyarınca tarafımızca 07.02.2015 itibariyle tek taraflı olarak feshedilmiştir.” şeklindedir. İhbarnamenin tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir kayıt görülmemiştir.
Ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan incelemede; Davalının defterlerinin 6102 sayılı TTK.m.64/3, VUK. M 182 uyarınca tutulması zorunlu olan 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılları Yevmiye, Defter-i Kebir ve Envanter defterleri açılış tasdikinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, 2010, 2011 ve 2012 yılları Yevmiye defteri ara tasdikinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, 2011 yılı Defter-i Kebir ara tasdikinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, 2010, 2011, 2012 ve 2014 yılları Yevmiye defteri kapanış tasdikinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, 2013 yılı Yevmiye defteri kapanış tasdikinin yaptırılmamış olduğu, 2010 ve 2011 yılları Envanter defteri kapanış tasdikinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, 2015 yılı ticari defterleri ile ilgili olarak, davalının 2015 yılında E-Defter sistemine geçmiş olduğu, E-Defter sisteminde yalnızca Envanter defterinin noter tasdikine tabi olduğu, davalının 2015 yılı Envanter defteri açılış tasdikinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, bu itibarla, HMK 222 md. ve 6102 sayılı TTK 64/3 md. gereğince mevcut haliyle davalının 2010, 2011, 2012, 2014 ve 2015 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, 2013 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı yanın incelenen ticari defterlerine göre; dava tarihi (12.05.2015) itibariyle davalının davacıya 4.160,93 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce bilirkişi incelemesi sonucunda 05/05/2017 tarihli raporda; davalının 3 aylık önel vermeden davayı feshetmesi nedeniyle davacının kar kaybının 21.355,93 TL olabileceği, ancak davacının kendi işletme faaliyetine ait yatırımlarının kendisine ait olduğu; önel verilerek her zaman sona erdirilebilecek bir sözleşmeye dayalı yeni yatırımların ve masrafların kural olarak talep edilemeyeceği, bu kuralın istisnası sayılabilecek durumun dosyada gerçekleşmediği, davalının talebi üzerine veya yarattığı haklı güvene dayanarak yeni yatırım yapıldığının delillendirilmediği, davacı lehine tekel hakkı verilmediği, bu itibarla davacının TTK 122/5 maddesi gereğince denkleştirme isteminin haklı olmadığı belirtilmiştir.
İtirazlar üzerine 17/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda; Mali yönden; Davacı tarafa ait dosyaya mübrez Gelir/Kurumlar vergisi Beyannameleri bulunmadığından ilgili dönemlere ait Kar/Zarar tespitinin yapılamadığı, ödemek zorunda kaldığı ihbar-kıdem tazminatlarının ödeme dekontları olmadığından herhangi bir tespitin yapılamadığı, satılmak zorunda kalınan araçların rayiç değer tespitinin yapılamadığı, yapılsa dahi davacının ayırmış olduğu amortismanların bilinmediği, yapılan ofis giderleri ve özel maliyetlerin neler olduğuna dair faturalar mevcut olmakla birlikte ayrılan amortismanların bilinmediğinden bu konuda hesaplanacak zararın tespitinin yapılamadığı belirtilmiştir.
Teknik Değerlendirme; Davacı, davalı şirketin … acentesi sıfatı ile davalıya bağımsız tacir yardımcısı-acente sıfatı ile iş görmüştür. Sözleşme 12.06.2010-06.03.2015 tarihleri arasında devam etmiş; 06.02.2015 tarihli davalı ihtarı ile 06.03.2015 tarihinde sözleşme sona erdirilmiştir. Sözleşmede FESİH MADDESİ incelendiğinde, tek taraflı fesih hakkı tanınmış ve bildirim şart edilmiş olup; davalının bu şarta uygun hareketle feshi gerçekleştirdiği sabittir. Davalının sözleşmeyi feshetmesi üzerine, davacı tarafından işbu davada:
– Uğranılan kar kaybının tespitine ve şimdilik 1.000-TL’sinin ticari faiziyle birlikte tahsiline,
– Davacının personeline ödemiş olduğu ihbar ve kıdem tazminatından kaynaklanan zararların tespitine ve şimdilik 1.000 TL’sinin ticari faiziyle birlikte tahsiline,
– Davacının kredi kullanması sonucu ödemek zorunda kaldığı faizlerden ve diğer giderlerden kaynaklanan zararların tespitine ve şimdilik 1.000 TL’sinin ticari faiziyle birlikte tahsiline,
– Alınan araçların ikinci el fiyatına satılmak zorunda kalınmasından kaynaklanan zararların tespitine ve şimdilik 1.000 TL’sinin ticari faiziyle birlikte tahsiline,
– Müvekkil tarafından işyerine ve davalının markasının tanıtılmasına yönelik olarak yapılan diğer harcamalardan kaynaklanan zararların tespitine ve şimdilik 1.000 TL’sinin ticari faiziyle birlikte tahsiline,
– Müvekkile ödenmesi gereken portföy tazminatının tespitine ve şimdilik 1.000 TL’sinin ticari faiziyle birlikte tahsiline,
– Manevi tazminat olarak da 20.000 TL’nin ticari faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.
Buna göre;
a)Kar kaybı zararını ispat külfeti davacı üstündedir. Bunun için sözleşmesi devam eden işler ve elde edilmeyen kazançları ortaya koyması gerekir.
b)İşçilerine kıdem tazminatı ve sair ödemeler yapan davacının bu borçları ve ödemeleri kendi şahsi sorumluluğudur. Bu ödemeleri gerekçe göstererek tazminat talep etmesi acentelik sözleşmesinin feshinin doğrudan sonucu değildir.
c)Banka kredisi kullanmış ve bunun için faiz ödemiş olması davacının kendi ticari uygulaması ve basiretli işadamı özeni kapsamında değerlendirilmek gerekir. Sözleşme feshi ile doğrudan ilişkisi yoktur.
d)Davacının ticari mal varlığı içinde yer alan araçların 2.el satış fiyatları ile değerlendirilmesi olağan bir durumdur. Sözleşme feshi olsun ya da olmasın söz konusu taşıtların malvarlığı kıymeti 2.el satış rayiçlerine göre belirlenmektedir. Burada da özel olarak sözleşme feshi kaynaklı zarardan söz edilemez.
e)Acente sıfatı ile olağan tanıtım ve pazarlama şartlarında sarf ettiği harcamaları davacının davalı yandan talep etmesi acentelik ilişkisine aykırı olacaktır. Ancak davacı, olağanüstü tanıtım ve pazarlama faaliyetleri yapmış ise bunu talep edebilir. Dosya kapsamında bu nevi bir harcama tespit edilmiş değildir.
f)Portföy tazminatı talebi bakımından davacının son beş (5) yıllık ortalamaları gözetilerek, portföy tazminatı talep edebileceği, davacının ticari defter kayıt ve belgeleri incelenmek suretiyle gelir kaybı ve portföy tazminatı hesaplanabileceği, davacının ticari kayıtlarının incelenemediği, davacının gelir durumunu ortaya koyması gerektiği değerlendirilmektedir.
g)Davacının teminatın iadesi talebi bakımından ise, 20.000 EURO bedelli teminat senedi ve 10.000 TL bedelli teminat mektubundan senet sözleşme hükmünde yer almakta; teminat mektubu konusunda da davalının cevap dilekçesinde itirazı bulunmamaktadır. Bu çerçevede, teminat mektubu risklerinin gerçekleşmesine dayalı olarak her hangi bir zarar olmadığı sürece, sözleşme sona erdiğinde teminatın davacı yana iadesi gerektiği değerlendirilmiştir.
07/11/2019 tarihli ek raporda da; Davacının 2010, 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait Kar/Zarar tutarlarının ortalaması hesaplandığında yıllık ortalama ticari zararının (-) 37.225,22 TL olduğu, brüt satış zararının ortalamasının ise (-) 28.410,29 TL olduğu dolayısıyla davacının davalı ile aralarında mevcut olan acentelik sözleşmesinden kaynaklı faaliyetinin devam ettiği süre içerisinde de herhangi bir karlılığının bulunmadığı, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinden kaynaklı faaliyetinin devam ettiği süre içerisinde davacının sürekli olarak zararda olduğundan taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin feshinden ötürü davacının kâr kaybından kaynaklı zararının oluştuğunun ve portföy tazminatının ispata muhtaç olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporları, ek rapor, sözleşme içeriği, sunulan bilgi ve belgeler dikkate alındığında; Davacının taleplerinin acentelik sözleşmesinin feshinden kaynaklandığı, acentelik ticari ilişkisinin 12.06.2010-06.03.2015 tarihleri arasında sürdürüldüğü ve 06.02.2015 tarihli ihtar ile bir ay sonrası olan 06.03.2015 tarihi itibarı ile sona erdirildiği hususunun da ihtilafsız olduğu, davacının maddi ve manevi zarar iddiaları ve tazminat taleplerini ortaya koyması gerektiği, portföy tazminatı talebi bakımından davacının son beş (5) yıllık ortalamaları gözetilerek, portföy tazminatı talep edebileceği, davacının ticari defter kayıt ve belgeleri incelenmek suretiyle gelir kaybı ve portföy tazminatı hesaplanabileceği, davacının gelir durumunu ortaya koyması gerektiği, davacının teminatın iadesi talebi bakımından ise, 20.000 EURO bedelli teminat senedi ve 10.000 TL bedelli teminat mektubundan senet sözleşme hükmünde yer almakta; teminat mektubu konusunda da davalının cevap dilekçesinde itirazı bulunmadığı, duruşmadaki beyanında da dava tarihinden sonra iadenin gerçekleştiğinin belirtildiği görülmüştür. Buna göre; tazminat talebi yönünden zararın ispatlanamadığı, teminat senedi ve teminat mektubu yönünden ise iadenin gerçekleşmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır.
Manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede; manevi tazminat miktarının nasıl belirleneceği konusu Yargıtay HGK.’nun 24.12.2014 tarih ve 2014/21-872 E., 2014/1086 K. sayılı kararında belirtilmiştir. Gerçekten de söz konusu karara göre; “…Manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı, fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir. Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, taktir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda taktir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Yine BK 47 (TBK 56). maddesi hükmüne göre; hâkimin özel halleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K.nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.” Somut olayda maddi zarar tespit edilmediği gibi davacının manevi yönden zarar uğradığı da ispatlanamamıştır.
Bu nedenle maddi ve manevi tazminat yönünden davanın reddine ve teminat mektubu ile teminat senedi yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Teminat mektubu ile teminat senedinin iadesinin davadan sonra gerçekleşmesi nedeniyle buna ilişkin yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır ve hesaplama buna göre yapılmıştır.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-20.000,00Euro Teminat senedi ve 10.000,00TL teminat mektubunun iadesi talebinin konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
3-20.000,00Euro Teminat senedi ve 10.000,00TL teminat mektubuna ilişkin kısım yönünden Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 4.809,02TL ilam harcından peşin alınan 444,02TL harcın ve 1.206,01 TL ıslah harcı toplamı olan 1.650,03 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.158,99TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 4,000,00TL bilirkişi ücreti, 230,70TL posta masrafı, ücreti olmak üzere toplam 4.230,70TL den, kabul red oranına göre hesaplanan 3.352,96TL’nin davalı tarafından sarf edilen 1.600,00 TL’den davacı tarafından ödenmesi gereken 432,00 TL’nin mahsubuyla, sonuç itibariyle 2.920,96 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Maddi tazminat yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Manevi tazminat yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,

7-20.000,00Euro Teminat senedi ve 10.000,00TL teminat mektubuna ilişkin hüküm yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.952,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,

8-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2020
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır
*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.