Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/334 E. 2019/408 K. 03.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/334 Esas
KARAR NO : 2019/408

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/03/2014
KARAR TARİHİ : 03/04/2019
HARCA ESAS DEĞER : 1.024.870-TL (Islah ile birlikte)
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 04/04/2019
Davacılar tarafından mahkememizde açılan davada yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili İstanbul … ATM’ye sunmuş olduğu 28/03/2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilleriyle davalılar arasında düzenlenen 01/12/2012 tarihli adi ortaklık sözleşmesine göre müvekkillerinin tüm edimlerini yerine getirdiklerini, sözleşme kapsamında müvekkillerinin %25 ortaklık kar payı kapsamında tahakkuk eden 333.000-TL net kar, kira bedeli olarak 36.000-TL, maaş olarak 140.000-TL, yeni iş yerinin faaliyete geçirilmesi için yapılan masraf olarak 200.000-TL, kazan kaybı ve manevi tazminat olarak 200.000-TL sözleşmeye konu makinelerin geç teslimi nedeniyle raf bedeli ve sube açılım bedeli olarak 233.762,23-TL olmak üzere toplam 942.762,23-TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre davacı tarafın herhangi bir hak talebinde bulunamayacağını, sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini, adi ortaklık sözleşmesinde tasfiyeye karar verilmediği sürece ortakların herhangi bir hak talep edemeyeceğini, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul …ATM … EK sayılı ilamıyla yetkisizlik kararı vererek dosyayı mahkememize göndermiş ve yargılamaya mahkememizin…. esas sayılı dava dosyası üzerinden devam olunmuştur.
Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla birlikte dosya bilirkişi …. ve ….’a tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu 13/11/2017 tarihli raporlarında “taraflar arasındaki sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini, adi ortaklığın tarafların iradesi veya mahkeme kararıyla sonlandırılması gerektiği, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinden sonra alacak (kar payı) istenebileceğini, sözleşmenin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini kök raporlarında; 11/02/2019 tarihli ek raporlarında ise satışların karı üzerinden %25 oranında yapılan hesaplamaya göre …’a ödenmesi gereken karı 415.108,32-TL olduğunu” teknik kanaatleri olarak belirtmişlerdir.
Davacı taraf düzenlenen 11/02/2019 tarihli ek rapor kapsamında davasını 82.108,32-TL üzerinden ıslah ederek ve ıslah harcını da yatırmak suretiyle davanın değeri ıslahla birlikte 1.024.870-TL olduğu anlaşılmıştır.
Son oturumda hazır bulunan davacılar vekili beyanlarında; taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olmadığını, bu bağlamda sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olarak kabul edilmesine ve bu kapsamda adi ortaklığın tasfiye memuru tayin edilmek suretiyle tasfiyesi yönünde karar verilmesine muvafakatları olmadığını beyan etmiştir.
Her ne kadar davacılar, taraflar arasında düzenlenen 01/12/2012 tarihli sözleşmeye istinaden kar payı ve alacak talebinde bulunmuş ise de; söz konusu sözleşmenin içeriği itibariyle adi ortaklık sözleşmesi olduğu, adi ortaklığın tasfiye sonucunda belirlenecek alacak veya kar payının ortaklara dağıtılabileceği, adi ortaklık sonlandırılmadan adi ortaklık sözleşmesine göre herhangi bir talep de bulunulamayacağı, davacılar vekili katıldığı son oturumdaki beyanlarında sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olarak kabul edilmesi ve tasfiye memuru atanmak suretiyle tasfiye yönünden işlem yapılmasına muvafakat etmediklerini açıkça ifade etmeleri nedeniyle HMK 26/1 maddesi gereğince talep ve beyanla bağlı kalınarak sözleşmeyle ilgili adi ortaklık hükümlerinin uygulanamayacağı, dolayısıyla davacı tarafın dava konusu yapılan sözleşme kapsamında herhangi bir alacak talep edemeyeceği mahkememizce değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafın dava konusu yapılan alacağa dayanak yapmış olduğu 01/12/2012 tarihli sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiği, adi ortaklık sözleşmesi kapsamında, adi ortaklık tasfiye edilmediği sürece adi ortaklığa bağlı olarak alacak ve kar payı talep edilemeyeceği, davacı tarafın katıldığı son oturumda sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olarak kabul edilip ortaklığın tasfiye suretiyle sonlandırılmasına muvafakat etmedikleri ve bu bağlamda HMK 26/1 md gereğince taleple bağlılık ilkesi kapsamında davacı tarafın dayanmış olduğu sözleşme ile adi ortaklığın tasfiye edilmeksizin davacı tarafa herhangi bir hak ve alacak sağlamayacağı ve bu nedenlerle açılan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar tarafından davalılar aleyhine açılan davanın sübuta ermediğinden REDDİNE,
2-Peşin alınan 16.100,05-TL + 1.402,00-TL ıslah harcından, 44,40 – TL ilam harcının mahsubu ile bakiye 17.457,65-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 54.696,10-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/04/2019
Başkan … ¸e-imzalıdır
Üye … ¸e-imzalıdır
Üye … ¸e-imzalıdır
Katip … ¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.