Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/136 E. 2018/167 K. 27.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/136 Esas
KARAR NO : 2018/167

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/02/2015
KARAR TARİHİ : 27/02/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 16.02.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının, Davalının temsilcilerine 15.10.2000 tarihli teslim-tesellüm belgesi adlı belge ile 55.200 DEM (Alman Markı) tutarında para verdiğini; bu paranın Davalının yüksek faiz kazancı vaatlerine karşılık verildiğini: Davalının para toplama faaliyetlerinin muhtelif kanunların hükümlerine aykırı olduğunu; bu kapsamda paranın toplandığı tarihte yürürlükte olan Bankalar Kanunu’nun md. 10 hükmünün, Sermaye Piyasası Kanunumun md. 7, 30, 31 hükümlerinin, TTK’nın md. 20 hükmünün. Borçlar Kanunu’nun md. 28 hükmünün ihlal edildiğini belirterek; davalıdan tahsil edilen 28.223,31 EURO (55.200 DEM)’nun tahsil tarihi itibarı ile 3095 sayılı Kanun’un 4/A maddesi uyarınca işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile yargılama ve vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekillinin 10.03.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını; Davacının hisse senetlerinin sahibi ve Davalı şirkette hissedar olduğunun hisse senetlerini elinde bulundurduğunu Davalıya bildirmekle açıklanmış olduğu; hisse senetlerinin hamiline yazılı olduğu ve devredip devretmediği bilinmediğinden halen Davacının elinde olup olmadığının belli olmadığını, Davacının ancak hamiline yazılı senetleri elinde bulundurduğunu ispat ederek hisse senedi sahipliği haklarını talep edebileceğini; Davanın vasfının alacak davası değil, ortaklık ve ortaklık paylarına ilişkin bir dava olması gerektiğini; Davacının hisse değerindeki ortaklığının halen devam ettiği, ancak kâr payı talebinde bulunulabilmesi için şirketin öncelikle faaliyetlerinden kâr elde etmesi ve dağıtma kararının verilmesi gerektiğini, kâr ile zararın kardeş olduğu. Davalı şirketin Türkiye’nin zor ekonomik koşullarında yıllar içinde ayakta kaldığı; Davacının ortağı olduğu şirket hakkında sahip olduğu ortaklık haklarını kullanmak yerine ortağı olduğu şirkete tazminat davası açmak ile yasaları hiçe saydığını, Davanın kötü niyetli olduğu, Davanın Türk Medeni Kanunu md. 2 hükmüne aykırı olduğunu, davacının hisse senetlerinin değerinin güncel değerinin hesaplanarak Davacının talep edebileceği bedelin belirleneceği, bu güncel değer dışında faiz hesaplanmasının mümkün olmadığı; Davacının yasal olmayan, şirket hisse senetleri halen var ve değeri belirlenememiş iken, alacak talebine, alacak için talep ettiği faize, faiz oranına, faizin başlangıç tarihine ve talebinin bütününe itirazlarının kabulü ile davanın reddine, davacı hakkında tazminat davaları açma haklarının saklı tutulmasına ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava yüksek kazanç vaadi ile yatırılan paranın iadesine yönelik alacak davasıdır.
Davacı taraf ….. Başkanlığı ‘nın davalı şirket nezdinde hazırlamış olduğu raporlar, …. Müsteşarlığı raporları SPK,BDDK raporları ile emsal kararlara dayanmıştır. Davalı tarafın hileli davranışları nedeniyle inanç ve güven telkin ederek kazanç elde ettikleri bu nedenle de zamanaşımı definin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı belirtilmiştir.
Davalı taraf Prof Dr. …. ‘dan zamanaşımı konusunda bilimsel mutalaa aldırmış dosyaya sunulmuştur. İncelenmesinde 10 yıllık dava zamanaşımı süresinde davalı tarafa yönelik ihtarname talep suç ihbarı olmadığı bu nedenle zamanaşımı süresinin dolduğundan bahsetilmiş ise de davacı taraf hile halinde zamanaşımı sürelerinden yararlanmanın dürüstlük kuralına aykırılık nedeniyle Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin …. esas …. sayılı kararı emsal göstermiştir.
Davalı şirket nezdinde ortaklar pay defteri, 2000-2001 muhasebe defterleri bulunamamış olup, defterler temin edilemediğinden tespit yapılamamış, bu nedenle dosya mevcudundaki TTSG ilan fotokopise TTSG Saygalarından oluşan belgeler üzerinde inceleme yapılmıştır. Davacı tarafın sunduğu Teslim-Tesellüm belgesinin davalı şirket unvanını taşıdığı davacıya teslim edilen hisse senetlerinin yerine seri numalaralı elde edilen yeni hisse senetlerinin teslim edildiği davacı isme ve yanında imzası ve davalı şirket adına …. yetkili ismi yer alan ancak imzası yer almayan belge olduğunu belge ile 55.200DEM tahsil edilerek 6 adet toplam 460.000.000TL nominal değerde;
…. seri numaralı 250.000.000TL 1 adet
… seri nolu herbiri 50.000.000TL nominal değerde 4 adet
…. seri nolu 10.000.000TL nominal değerde 1 adet hisse senedinin teslim edildiği
Davalı tarafça pay defteri muhasebe defterleri ibraz edilmediğinden bu hisse senetlerinin pay sahibi olarak kabul edilemeyeceği zira A.Ş lerde payın bir statü olduğu ve pay defterlerine kaydedileceği bunun tespitinin yapılamaması nedeniyle yatırılan iadesi gerekeceği kanaati oluştuğundan bilirkişi heyetinin düzenlemiş olduğu 17/07/2017 tarihli raporunda “55.200DEM karşılığı 28.223,31EURO’nun davalı tarafından davacıdan tahsil edildiği 10.05.2000 tarihinden dava tarihine kadar geçen 5537 günde kamu bankalarınca Euro üzerinden açılan 1 yıla kadar vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranları esas alınarak, 28.223,31EURO anapara ve 30.827,70EURO hesaplanan faizi ile birlikte davacının davalıdan toplam 59.051,01EURO olarak hesaplandığını” teknik kanaatleri olarak belirttikleri görüldüğünden,
Zamanaşımı defi’nin Yargıtay ….. Hukuk Dairesinin ilgili kararı gereğince dürüstlük kuralına aykırı sayıldığı bu nedenle de zamanaşımın lehe değerlendirildiği Euro cinsinden 28.223,31 Euro olarak belirlenen yatırılan paranın yatırılma tarihi olan 10.05.2000 tarihinden itibarin döviz cinsinden yabancı para alacaklarına uygulanan faizi ile birlikte davalı taraftan alınması yönünde aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, 55.200DEM karşılığı 28.223,31Euro’ya 10/05/2000 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi uyarınca Euro cinsinden yabancı paralara uygulanan faizin uygulanarak davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-Alınması gereken 5.449,11TL harçtan peşin alınan 1.362,28TL harcın mahsubu ile bakiye 4.086,83TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 27,70TL başvuru harcı, 1.362,28TL peşin harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 2.000,00TL bilirkişi ücreti, 206,65TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.124,74TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/02/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır