Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1061 E. 2018/1383 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1061 Esas
KARAR NO : 2018/1383

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/11/2015
KARAR TARİHİ : 06/12/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 19.11.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; Uluslararası taşımacılık işi ile iştigal eden Müvekkil şirket, borçlu-davalı şirketle aralarındaki cari hesap ilişkisi nedeniyle davalıya ait malların deniz yolu ile taşıması hususunda anlaştığını, bu anlaşmanın üzerine davalının malları davalının adresinden alınarak depoya taşındığını, Davalı, mallar depoya çekildikten, ara taşıma gerçekleştikten sonra malları başka bir firma kanalıyla hava yolu ile taşıtmaya karar verdiğini, Ne var ki, malların davalının belirttiği adresten depoya çekilmesi sırasında oluşan taşıma hizmetinin karşılığı müvekkil şirkete ödenmediğini, Gerçekleştirilen taşıma hizmetine ilişkin olarak Müvekkil Şirket yurt dışı ofisi tarafından adımıza 1.113,53-USD bedelli …. numaralı ve 611,70-USD bedelli … numaralı iki adet fatura kesildiğini, davalının ise yerine getirilen edime ilişkin olarak cari hesap ekstresinde de görüleceği üzere Müvekkil Şirkete 990,69-USD borcu kaldığını, Borçlu şirket 990,69-USD tutarındaki bu cari hesap bedelini ödemediğini, Müvekkil şirketin alacağını tahsil için Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün….E sayılı dosyası üzerinden icra takibine geçtiğini; ancak icra takibi, davalı borçlu şirketin yapmış olduğu haksız borca itiraz nedeniyle durulduğunu, Davalı, icra müdürlüğüne sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde yetkiye ve borca itiraz ettiğini, Davalı-borçlu şirketin, icra dairesinin yetkisine yaptığı itiraz yerinde olmadığını, İcra takibine konu olan taşıma sözleşmesinden doğan para alacağı olduğunu, Müvekkil şirketin, davalı firmaya ait malların taşınması işini gerçekleştirdiği gerek davalı tarafından sunulan belgelerle sabit olduğunu, BK 89, HUMK 10 ve İİK 50 maddelerine göre sözleşmeden doğan para borcunun alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğinden, somut olayda müvekkilin ikametgahının bulunduğu Küçükçekmece icra daireleri yetkili olduğu, delil listemiz ekinde Sayın Mahkemenize sunulan Yargıtay kararları da davalının yetki itirazının haksız olduğunu gösterdiğini, Yargıtay 17977 2002/398 K ve 22.01.2002 tarihli kararı ile “İcra dairesinin yetkisine ilişkin itirazın 818 Sayılı BK’ nun 73. maddesine göre taşıma ücreti götürülecek borçlardan olduğundan reddine karar verilmesi isabetlidir…” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 26.12.2001 tarih, 2001-12-1162 Esas, 2001/ 1191 Karar: “Davanın konusu sözleşmeden doğan para borcu olup da sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahın da ödenir. Başka bir anlatımla bu para borcunun yerine getirileceği (icra ifa edileceği) yer alacaklının ikametgahıdır. Bu durumda alacaklı, para borcunun ödenmesi için (borcun yerine getirileceği yer olan) kendi ikametgahın da icra takibi başlatabilir, dava açabilir.” açıklandığı üzere, Müvekkil şirketin alacağı likit ve muayyen olup davalının itirazı kötü niyetli, haksız ve her türlü yasal dayanaktan yoksun olduğu, Yukarıda yapılan açılamalar ve sair sebeplerle davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini ve itirazın iptali ile takibin devamı için işbu davanın açılmasını talep etmek zorunluluğu doğduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz olan borca itirazın iptaline, takibin devamına, davalının % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmil edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 28.01.2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Küçükçekmece 3… İcra Müdürlüğü’nün … E. Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını olup; bahsi geçen takibe süresi içerisinde yapmış olduğumuz itirazın iptali istemi ile Sayın Mahkeme huzurunda işbu dava tevzi edildiğini, Bahsi geçen dava usule ve yasaya aykırı olup reddinin talep edildiğini, Öncelikle davacının dava dilekçesinde hiçbir gerekçe göstermeden itiraz ettiğimiz gerekçesiyle tarafımızı kötü niyetli olarak göstermesi yersiz bir itham olduğunu, İtirazın; Yasanın bize tanıdığı hak sonucu “herhangi bir gerekçe göstermeksizin itiraz edebilme ve gerekli olduğu takdirde borçlu olmadığımıza dair belge ve delilleri açılacak davada sunma hakkımızın” bir sonucu olduğunu, Dava konusu borca itiraz ettiğimiz üzere müvekkil şirketin böyle bir borcu bulunmadığını, Bu nedenle söz konusu mesnetsiz icra takibinin iptali gerektiğini, Sayın Mahkemenin takdirlerinde olduğu üzere hukuken taraflar arasında ticari bir ilişkinin varlığı halinde hukuki anlamda faturanın düzenlenmesi söz konusu olabildiğini, Faturanın düzenlenmiş olmasının anlamı bir malın satılmış olması ya da bir hizmet sunulmuş olması olduğunu, Karşı tarafın da bu malı almış olması ya da bu hizmetten yararlanmış olması gerektiğini, Fatura sözleşmenin ifa safhası ile ilgili olup mutlaka bir sözleşmeye dayanmalı ve faturaya konu iş gereği gibi ifa edilmiş olması gerektiğini, Ancak sırf faturanın düzenlenmiş olması ve bahsi geçen faturaya itiraz edilmemiş olması başlı başına faturaya konu işin yapıldığını ispatlamaya yeterli olmadığını, Zira dava konusu olayda faturaya konu hizmet eksik ve kusurlu bir şekilde müvekkil şirkete teslim edilmiş olduğundan davacı şirketin defter kayıtlarında faturanın usulüne uygun bir şekilde kaydedilmiş olması bahsi geçen fatura bedeline davacı yanın hak kazandığı anlamına gelmediğini, Fatura konusu işin kabul edilebilir yeterlilikte iş sahibine tesliminin kanıtlanması halinde fatura konusu işin yapıldığının kabul edildiğini, Nitekim Yargıtay’ın yerleşik bir kısım kararlarında da faturanın deftere kaydedilmiş olmasının edimin yerine getirildiği anlamını taşımadığını kabul edildiğini, Yargıtay 11.HD T:05.05.2005,E:2004/7832 K:2005/4738 sayılı kararı “Faturanın içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmadığı takdirde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu karinesi doğar; yoksa faturanın verilmesine neden olan iş veya hizmetin de yapılmış olduğunun kabulü anlamını taşımaz. Uyuşmazlık halinde, işin yapılmış olduğunun kanıtlanması gerekir. Ayrıca, davalıya tebliğ edilmiş olan fatura içeriğinin kesinleşmesi söz konusu olamaz. Faturanın deftere kaydı taşımanın gerçekleştiğine yalnızca karine teşkil eder. Bu karinenin aksinin ispatı her zaman olanaklıdır.” Somut olayda, taraflar arasında temel ilişkide davalı tarafından davacının edimini yerine getirmediği savunulup uyuşmazlık konusu edildiğine göre,” Dairemizin 2.6.2003 gün 234-5836 nolu ilamına yanlış anlam yüklenerek faturanın kesinleştiğinden söz edilmesi olanaklı değildir.” Yargıtay 15. HD T:27.06.2002, E:2002/1631 K:2002/3536 sayılı kararı: “Bir sözleşmeye dayanmayan faturanın soyut olarak muhatabına gönderilmesi ve muhatabın faturaya itiraz etmemiş olması onun kesinleştiği sonucunu doğurmaz.” Yargıtay’ın Emsal Mahiyette Kararları Dava Konusu Olaya Uyarlandığında Faturaya Konu Malın Eksik Ve Kusurlu Olduğu Düşünüldüğü Vakit Faturanın Varlığı Müvekkil Şirketin Davacı Şirkete Borcu Olduğunu Ortaya Koymadığını, Bu Sebeple Müvekkil Şirketin Davacı Yana Herhangi Bir Borcu Bulunmadığından İtirazın İptali İsteminin Reddine Dair Karar Verilmesinin Talep Edildiğini, Müvekkil şirketin takibe itirazının haklılığı açıkça ortada olduğunu, Davacının başlatmış olduğu takibin itirazlarımızın haklılığı açıkça ortada olduğundan davacı aleyhine en az %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, Davacı şirket tarafından müvekkil şirket aleyhine usule ve yasaya aykırı bir şekilde takip başlatıldığını, Ortada Likit Bir Alacak Söz Konusu Olmayıp Yargılamayı Gerektirir Bir Alacak Söz Konusu olduğunu, “Davası kabul edilen takip konusu alacak tutarı bilirkişi incelemesi sonucu belirlenmiş olduğundan likit alacak sayılmayacağını, Bu sebeple, kararın bozulması gerekirse de mahkemece düşülen bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın HUMK’ un 438/VII. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.” denilmekle alacağın yargılama sonucu ve de bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesi halinde alacağın likit sayılamayacağını ve icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini açıkça içtihat edildiğini belirterek davacı tarafın Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas Sayılı dosyasına ilişkin itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı taleplerinin reddine, davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine usule ve yasaya aykırı bir şekilde takip başlatılmış olduğundan davacı şirket aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf icra takibine konu ettiği alacağını cari hesap alacağına dayandırmış olup,davalı tarafın talimatla incelenen defterlerinde davalının dava konusu faturaları davacı şirketin alacağı olarak yasal defterlerine kaydettiği , davalı şirketin davacı şirkete 973,18 Amerikan Doları borcu olduğunun bildirildiği görülmüştür.Mahkememizce yaptırılan incelemede ise davacı yan tarafından davalı yan adına yurtdışında getirtilen emtianın taşınmasından kaynaklı olarak davacı ticari defterleri faturalar mail yazışmaları davalının kısmı ödemesinde ilişkin bilgi ve belgeler kapsamında takip tarihi itibariyle 990.69 USD-2647,52 TL- bakiye alacağının olduğu subut bulduğundan
Tarafların birbirini teyit eder kayıt miktarı olan 973,18USD kadar davalı borcu tespit edilmekle talebin kısmen kabulu yönünde karar oluşturulmuş.likit alacak haksız itiraza uğradığından TL karşılığı miktarının takdiren %20 kadarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiş yine yabancı para birimi üzerinden döviz cinsinden faiz uygulanmıştır.

HÜKÜM:Yukarıdaki gerekçelerle,
1-Davanın KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİNE, Küçükçekmece …. İcra Dairesinin …. sayılı dosyasında davalı tarafın 973,18USD borçlu olduğunun tespiti ile bu miktar üzerinden itirazın iptali ve takibin devamına,
2-973,18USD ‘nin 3095 sayılı kanun gereğince 4/a uyarınca devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanmasına,
3-2.656,00TLsına %20 icra inkar tazminatı uygulanmasına,
4-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 191,07TL ilam harcından peşin alınan 45,37TL harcın mahsubu ile bakiye 145,70TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 1.650,00TL bilirkişi ücreti, 218,00TL posta masrafı, 27,70TL başvuru harcı, 45,37TL peşin harcı toplamı olan 1.941,07TL den kabul red oranına göre hesaplanan 1.906,76TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 50,32TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
8-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzlerine karşı; alacak miktarı Kesinlik sınırının (3.560,00TL’nin) altında kaldığından HMK 362. maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.06/12/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.