Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/438 E. 2023/410 K. 05.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/438 Esas
KARAR NO : 2023/410

DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımsız))
DAVA TARİHİ : 04/05/2023
KARAR TARİHİ : 05/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımsız)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarih ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ilanıyla … Şirketi’nin kurulduğunu ve müvekkili …’in 10 yıl süre ile sınırlı olmak kaydıyla yetkili temsilci ve müdür olarak atandığını, daha sonra müvekkilinin, 20.07.2012 tarihinde İstanbul …. Noterinin … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile … ‘in oğlu olan … adına şirketin 45 hissesini devrettiğini, bu devirle birlikte müvekkilinin şirketle hiçbir bağı kalmadığını, bu süreçte müvekkilinin temsil yetkisinin süre hitamı nedeniyle de bittiğini, taraflar bir araya gelemediği için şirket için yeni bir yetkili atanamadığını ve şirketin hisse devri hukuken tamamlanamadığını ve şirketin atıl hale geldiğini, İstanbul Gelir İdaresi Başkanlığı kayıtlarında da ilgili şirketin halen terk durumunda görüldüğünü, müvekkilinin şirket ile tüm irtibatının kesildiğini ve tüm bilgi ve belgeler yani defterler kararlar çekler ve sair evrakların hisseyi devralanlarda …, … ve ….’te kaldığını, müvekkilinin İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile dava açtığını ve kendisinin şirket ortaklığından çıkarılmasını talep ettiğini, yargılama sonunda 17.04.2023 tarihinde mahkeme verdiği karar ile müvekkilinin …. Ticaret Limited Şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verdiğini, bu şartlar altında müvekkilinin ilgili şirketle bağı kesilmişken tesadüfen … Ticaret Ltd. Şti. tarafından kendi adı kullanılarak sahte bir imza ile 28/02/2023 vadeli keşide edilmiş olan çekten haberdar olduğunu, bunun üzerine … Bankasına bilgi almak için başvuran müvekkilinin, ilgili çek defterinin 2007 yılında şirket adına verilmiş olduğunu, bu yazılı çekin dışında hala bankaya iade edilmeyen 4 adet çek bulunduğunu öğrenmiştir. Bu çeklerin numaralarının ..,..,..,… olduğunu, bununla beraber yine muhatap banka tarafından 2018 yılında 2 adet yine sahte imzalı çek hakkında işlem yapıldığı bilgisi verildiğini bu çeklerin numaralarının da …., … olduğunu, müştekinin bu bilgiler üzerine 23 Mart 2023 tarihinde muhatap bankaya bir ihtarname keşide ederek durumu izah ettiğini, tüm bu olaylar akabinde şüpheliler ve ilgili Banka yetkilileri hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına … Soruşturma numarası ile bir şikayette bulunulduğunu ancak bu çeklerin halen piyasada tedavülde olduğu kuvvetle muhtemel olduğundan işbu çek iptali davasını açtıklarını ilgili çekler üzerinde yer alan imzanın müvekkiline ait olmadığını, açıklandığı üzere müvekkilinin şirketin kuruluşu esnasında, … Tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde 10 yıl süre ile sınırlı olmak kaydıyla yetkili temsilci olarak atandığını ancak bahsi geçen 10 yıllık süre dolmadan evvel 20.07.2012 tarihinde şirket hisselerini resmi biçimde …’e devrettiğini ve böylece şirket ile tüm organik ve fonksiyonel bağlarının son bulduğunu, bunun üzerine şirkete yeni bir temsilci dahi atanmadığını ve şirket Gelir İdaresi Başkanlığı nezdinde terk statüsünde olduğunu, bu tarih itibarıyla müvekkilinin şirket ile hiçbir bağı kalmadığı gibi, bu durumun İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas nolu dosya kararı ile de tespit edildiğini, müvekkilinin halen şirket yetkilisiymiş gibi bir intiba oluşturularak ve imzası taklit edilerek tedavüle sokulan çeklerden tesadüfen haberdar olduğunu ve bununla alakalı ivedilikle ilgili bankaya bir ihtarname çektiklerini, hemen sonrasında da şüpheliler ve banka yetkilileri hakkında bir suç duyurusunda bulunduklarını ancak bu durumun, sahte imzalı çeklerin halen tedavülde olduğu gerçeğini ortadan kaldırmadığını bu çeklerin iptaline karar verilmesi gerektiğini zira çeklerin hem terk durumunda gözüken bir ticaret şirketi tarafından, hem de davacının imzası taklit edilerek keşide edildiğini, bu hususun mahkemece takdir edilecek bilirkişi incelemesi neticesinde de açıkça anlaşılabileceğini bu çeklerin iptal edilmemesi halinde müvekkili aleyhine icrai işlemler başlatılabileceğini, müvekkilinin haksız biçimde çekleri tahsil tehdidi ile karşılaşabileceğini bu durumda halen piyasada olan çeklerin niteliksel olarak zayi olduğuna hiçbir şüphe olmadığını, halen piyasada tedavülde bulunan sahte çeklerin hem maddi kayıpların artmaması hem de kişilerin ticari hayattaki itibarlarının zedelenmemesi adına bu çeklerin iptali gerektiğini, yargılamanın devamı müddetince, vade tarihleri ve hamilleri bilinemeyen çeklerin tahsil kabiliyetinin geçici de olsa durdurulması amacıyla tedbiren ivedilikle bu çekler hakkında ödemeden men kararı verilmesini aksi halde hem müvekkilinin hem de gayrimeşru durumdaki hamillerin maddi açıdan zarara uğrayacaklarını, bununla da kalmayıp ticari itibarlarının kaybına maruz kalacaklarını, bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanununun 389.maddesi ve Türk Ticaret Kanununun 61.maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesini, arz ve izah edilen nedenlerle ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; ilgili çekler hakkında tedbir ve iptal kararı verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, çeklerin iptali istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere; dava şartlarını düzenleyen HMK 114/e maddesi “davacının dava takip yetkisine sahip olmasını” bir dava şartı olarak ön görmüş bulunmaktadır. Dava takip yetkisi ise HMK’nin 53/1 maddesinde “talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisi” olarak tanımlanmıştır. TTK’nin 757 ve devamı maddelerine göre açılacak çek iptali davasını aynı yasanın 651/2 maddesine göre ancak hamil açabilir. Yasanın düzenleme şekline göre keşideciye çek iptali davası açma hakkı tanınmamıştır. Dava dilekçesi içeriğinde çeklerin hamili veya lehtarı olduğu iddia edilmediğinden keşidecinin çeklerin iptali talebi hakkında hüküm alabilme yetkisi yoktur.
Hal böyle olunca, HMK’nin 115/2 maddesi gereğince, davanın dava şartının noksan bulunması nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın dava şartı eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.05/05/2023

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.