Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/373 E. 2023/623 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/373 Esas
KARAR NO : 2023/623

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 17/04/2023
KARAR TARİHİ : 12/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin aynı aileye mensup ortaklar tarafından kurulduğunu ve uzun senelerdir ticari faaliyette bulunmadan sadece kira geliri olan bir şirket olduğunu ancak şirket faaliyetini yönetim kurulunda yer alan üyelerin kendi çıkarlarının ön plana alınarak ve şirket üzerinden menfaat sağlayarak seneler içinde giderek keyfi yönetilmeye başlandığını ve son senelerinde şirket yönetimine ve şirket gelirlerinde aksaklıklar meydana geldiğini, şirketin yönetilemez hale geldiğini ve zarara uğratıldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; şirketteki yönetim kurul organının yasal ve hukuki zeminde olmayışı, üyelerinin keyfi çıkarları doğrultusunda usulsüz karar alması ve genel kurulun yapılamaması ve genel kurul kurumunun işletilememesi durumlarının giderilmesi, denetçi organının oluşturulamaması sebebiyle tüm bunların giderilmesi açısından kayyım atanmasını dava masrafları ile vekâleti ücretin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesindeki iddialarının kabulünün taraflarınca mümkün olmadığını, davacı haricindeki diğer yönetim kurulu üyelerinin birlikte imza atmasında hukuki bir engel veyahut hukuka aykırılık bulunmadığını, davacının şirketin zarara uğradığına ilişkin beyanlarına itibar edilmemesini, davacının kar payını eksiksiz ve zamanında aldığını, davacı şirkete “yönetim kayyımı” atanmasını talep etmiş ise de davacının söz konusu talebinin hukuka aykırı olduğunu, organ yoksunluğundan bahsedilemeyeceğini, bir şirketin kötü yönetildiği iddiasının yönetim kayyımı talebine dayanak yapılamayacağının ortada olduğunu, yine davacının müvekkili şirket aleyhine her ne kadar organ yoksunluğu iddiasını ileri sürmüş ise de olağan genel kurul toplantısı tutanakları dikkate alındığında mevcut ve devam eden bir organ yoksunluğı halinin bulunmadığının açıkça görüleceğini, bu sebepten işbu davanın reddini talep ettiklerini, arz ve izah olunan nedenlerle, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, anonim şirkete yönetim kayyımı tayin edilmesi istemine ilişkindir.
Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda anonim şirkete temsil kayyımı atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nın 1. Maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanununun 426 maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11. H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) belirtilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 403/2. Maddesinde kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, 426. maddesinde vesayet makamının, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atayacağı, kayyım atamasının yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel olmayacağı, 427. maddesinde ise bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
Ticaret Kanununda mahkemeye anonim ortaklık yönetim kurulu üyelerini (gerekçe ne olursa olsun) görevden alma ve yerlerine yenilerini atama yetkisi tanımamıştır; bu yetki genel kurula aittir. Bu nedenle mahkemenin yönetim kurulu üyelerini yönetim ve temsil yetkilerinin ellerinden alması sonucunu doğuran yönetim kayyımı atanması kararını ancak bu yetkilerin hukuken veya fiilen kullanılamadığı hallere özgü olarak verilebilmesi gerekir. Kısaca mahkeme yönetim kurulu üyelerinin sahip oldukları ve kullandıkları yönetim ve temsil yetkilerini, çoğunluğun gücünü kötüye kullandığı, azınlığı ezdiği, ortaklar veya yönetim kurulu üyeleri arasında derin anlaşmazlıklar olduğu, şirketin sürekli zarar ettiği vb. gibi gerekçelerle ellerinden alarak bir temsil kayyımına veremez.
Yönetim kayyımlığı, yönetim boşluğu giderilinceye kadar devam eden geçici bir koruma önemlidir. Yönetim kayyımının görevi tüzel kişinin yasal organın oluşması ya da organın çalışmasındaki fiili veya hukuki tıkanıklığın giderilmesi (engelin kalkması) ile sona erer.
Somut olayda dava dilekçesi içeriği ile Yönetim Kurul organının yasal ve hukuki zeminde olmadığı, üyelerinin keyfi çıkarları doğrultusunda usulsüz karar aldığı ve genel kurul yapılmaması, genel kurulun işletilememesi durumlarının giderilmesi, denetçi organının oluşturulamamasından dolayı kayyım tayini talep edilmiş ise de davacının da yönetim kurulu üyeleriden biri olarak ortaklar bu iddiaları genel kurula taşıyıp orada sorunlara çözüm arayabilirler. Aksi taktirde; TK 37. maddedeki bilgi alma ve inceleme, 438. maddedeki özel denetim isteme, TK 553 vd.da ki yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk davası açma, TK 445 ve 447 uyarınca genel kurul ve yönetim kurulu kararları aleyhine iptal ve butlan davaları açma 531. maddeye göre şirketin haklı sebeple feshini dava etme haklarından yararlanabilirler. Kısaca ortaklar bütün bu konulardaki ihlal iddialarını ve azınlığın çoğunluk tarafından ezildiği yakınmalarına TK’nın tanıdığı bireysel ya da azlık hakları ile çözüm aramak zorundadırlar. Bu yolda gitmeyerek anılan gerekçelerle mahkemeden şirkete yönetim kayyımı atanmasını istemek mümkün olmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,80-TL karar harcından peşin alınan 179,90-TL peşin harcın indirilmesiyle geriye kalan ‭89,9‬0-TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/07/2023

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.