Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/292 E. 2023/314 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/292 Esas
KARAR NO : 2023/314

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 08/11/2022
KARAR TARİHİ : 28/03/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :28/04/2023
Davacı vekili tarafından açılan alacak davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkil Şirket’in üzerine kayıtlı ve maliki olduğu … plakalı, … marka, … (metalik) renkli, … şase no’lu otomobil, müvekkil Şirket’te çalıştığı dönemde davacı/karşı davalı …’ın kullanımına tahsis edilmiş ise de müvekkil Şirket ile 21.09.2022 tarihinde hiçbir bağı kalmayan davalı sözü edilen aracı müvekkile iade etmemiştir. Müvekkil Şirket’in yetkilisi … defalarca davalıdan aracın iadesini istemiş, bilahare davalıya Kartal …. Noterliği marifetiyle 23.09.2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek ihtarnamenin tebliğinden itibaren üç gün içerisinde aracı orijinal iki anahtarı ile birlikte iade etmesi ihtar edilmiş, fakat davalı buna yanaşmamıştır. Davalı vekili ise Bakırköy …. Noterliği marifetiyle tanzim edilen 29.09.2022 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarname ile; iadesi talep edilen aracın kayden şirkete ait olmasına rağmen müvekkili …’a ait olduğunu, bu aracın 2018 yılında ortakların müşterek kararı ile şirket adına kredi kullanılarak alındığını, kredi ödemeleri bittikten sonra müvekkili adına tescilinin sağlanacağı konusunda ortakların mutabık kaldığını, aracın kredi ödemelerinin bitmesinden sonra müvekkilinin aracın kendisine devrini istediğini ancak bu talebin … tarafından karşılanmadığını, aracın bedelinin arttığından bahisle müvekkilden istenen 460.000 TL’nin …’nin banka hesabına gönderildiğini ileri sürerek aracın müvekkil adına devir ve teslim edilmesi için işlem yapılmasını ihtar etmiştir. Davalı taraf yukarıda açıklanan gerekçelerle aracın iadesinden kaçınmış ise de müvekkil Şirket’in parasıyla alınan ve şirket adına tescilli olan bu araç davalıya ait olmadığı gibi, ortaklar arasında kredi ödemeleri bittikten sonra aracın davalıya devredileceğine dair bir mutabakat bulunmamaktadır. Keza, …’ye ödenen 460.000 TL araç bedeli olmayıp, bu ödeme … tarafından davalıya devredilen taşınmaza karşılık yapılmıştır. Banka kanalıyla yapılan havalede paranın araç bedeli karşılığı ödendiğine ilişkin bir kayıt yoktur. Davalının, müvekkile ait araçla ilgili olarak ilave ödeme yaptığını iddia etmesine karşın, aracın kendisine devrini sağlamadan 460.000 TL gibi yüksek sayılabilecek bir ödeme yapması hayatın olağan akışına aykırıdır. Keza, ödemenin Şirket yerine şirket ortağına yapılması da hayatın olağan akışına aykırıdır. Tüm bunlar ödemenin araçla bir ilgisinin olmadığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Sonuç olarak; trafik sicil kayıtları, somut gerçekler ve hayatın olağan akışına aykırı durumlar ortada iken, davalı …’ın müvekkilin maliki olduğu araç üzerinde hak iddia etmesi ve aracı iade etmekten kaçınması hukuka aykırıdır. Davalının eylemi aynı zamanda suç teşkil etmekte olduğundan davalı hakkında suç duyurusunda bulunulacaktır. Davalı … müvekkil Şirket’e ait aracı iade etmediği gibi rızası hilafına kullanmaya da devam ettiğinden, davalının bu haksız eyleminden dolayı müvekkil davacı Şirket’e tazminat ödemesi gerektiği açıktır. Ancak tazminat miktarının belirlenmesi hususunda objektif ve sübjektif imkansızlık söz konusu olduğundan araçtan mahrum kalınan bedelin tahsili için belirsiz alacak davası ikame edilmiştir. Davalı …’a gönderilen 23.09.2022 tarihli ihtarnamede; muhatabı … Bankası/… Şb. olan 31.09.2022 ve 31.10.2022 tarihli, sırasıyla … ve … seri numaralı, 30.000 TL bedelli iki adet çekin de iadesi istenmiş; cevabi ihtarnamede bu çeklerin yarısının müvekkili …’a ait olduğu, tahsil edildikten sonra yarısının …’nin şahsi hesabına gönderileceği belirtilmiştir. Söz konusu çeklerde hak sahibi müvekkil Şirket olup, davalı taraf tahsil edilen paranın yarısını ne müvekkil Şirket’e ne de belirttiği gibi …’ye ödemiştir. Bu nedenle çek bedellerinin yarısı olan 15.000 TL + 15.000= 30.000 TL’nin tahsili de talep edilmiştir. Karşı davamızın kabulü ile; Karşı davalı … tarafından müvekkilin rızası hilafına kullanılan müvekkil Şirket’in maliki olduğu ve üzerine tescilli … plakalı, … marka, … (metalik) renkli, … şase numaralı aracın iki orijinal anahtarı ile müvekkile iadesine, … plakalı, … marka, … (metalik) renkli, … şase numaralı aracın karşı davalı tarafından haksız kullanımından dolayı 10.000 TL alacağın 21.09.2022 tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsiline, (HMK m. 107’ye dayalı belirsiz alacak davasıdır.) Müvekkile ödenmeyen 30.000 TL çek bedelinin vade tarihlerinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsiline, Davacının taleplerinin kabulü halinde alacaklarımızla takas ve mahsup edilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı/karşı davalı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim” talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; “Davalı-karşı davacı dilekçesinde … plakalı , … marka 2018 model aracın şirket üzerine kayıtlı olduğunu , şirketin parası ile alındığını davalıya ait olmadığı gibi iddialarda bulunmuş ise de bu iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Şöyle ki; Daha önce de davalı -karşı davacı şirkete cevaben göndermiş olduğumuz Bakırköy …. Noterliğinin … yev. No’lu ihtarnamesinde de belirtiğimiz gibi bahse konu iadesi talep edilen araç kayden şirkete ait olmasına karşın müvekkile aittir. Bu araç 2018 yılında ortakların müşterek kararı ile şirket adına kredi kullanılarak alınmış olup kredi ödemeleri bittikten sonra müvekkil adına tescilinin sağlanacağı yönünde mutabık kalınmıştır. Keza aynı dönem şirketin diğer ortağına da benzer bir şekilde kayden şirket adına araç alındığı müvekkil tarafından bilinmektedir. Bu kredi taksitlerinin ödemeleri şirket hesapları üzerinden yapılmaya başlanmış olup vergi borçlarından dolayı şirket hesaplarına haciz gelmesinden sonra ise yine şirket adına tahsil edilmiş olmak ile birlikte …’nin şahsi hesabına yatırılan rakamların içinden yapılmıştır. Yine aynı dönem içerisinde …’nin talebi ile müvekkile ait hisse kendisine devredilmiştir. Ancak müvekkil şirket müdürü olarak çalışma ve mesaisine ihtar tarihine kadarda devam etmiş, müvekkilin gerek ortak gerek ise müdür olarak şirket adına tahsil edilen bedeller birçok kez …’ye teslim edilmiş ve kendisi adına da kullanılmıştır. Müvekkil kredi ödemeleri bittikten sonra aracın kendi adına devrini talep edilmesine karşın bu talep … tarafından karşılanmamış, aracın piyasa değerinin arttığı gerekçesi ile müvekkilden 460.000,00,- TL talep edilmiş bu bedel de …’nin banka hesabına gönderilmiştir. Buna karşı araç halen müvekkil adına tescil edilmediği gibi tam tersine iadesi talep edilmektedir. Yapılmış olan bu ödemeye karşılık olarak davalı-karşı davacı ödenmiş olan bu bedelin aslında … tarafından müvekkile devredilen taşınmaza ilişkin olduğu söylenmiş , aracın devri sağlanmadan yapılmış olan bu ödemenin hayatın olağan akışına aykırı olduğu iddia edilmiştir.Öncelikle ve önemle belirtmek isteriz ki … tarafından davalı müvekkile devredilmiş olan bir taşınmaz bulunmamaktadır.Bu hususun aydınlatılması noktasında mahkemeniz tarafından hem müvekkil adına hemde davalı- karşı davacı … adında kayıtlı bulunan taşınmazlar adına tapu bilgilerinin sorgulanması adına ilgili Tapu Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılmasını talep ederiz. İşbu davanın konusu olmamakla birlikte müvekkil kendisine ait bir taşınmazı satması için o dönem birlikte iş yapması nedeni ile duyduğu güvene dayalı olarak …’ye evin satışı için vekalet vermiştir. … ev satışını gerçekleştirmesine rağmen satış bedelini müvekkile ödememiştir. Bu konuda dava hakkımız saklıdır. Davalı-karşı davacı tarafından 23.09.2022 tarihili ihtarnamede söz konusu 31.09.2022 ve 31.10.2022 tarihli, sırasıyla …. ve .. seri numaralı , 30.000 TL bedelli iki adet çekin yarı bedellerinin ne … hesabına ne de şirket hesabına ödenmediğini iddia etmiştir. Müvekkil tarafından söz konusu çeklerin belirtilen keşide tarihlerinde bankaya gidilmiş ve çekler tahsil edilmiş ve çek bedellerinin yarısı da …’nin …. ıban no’lu hesabına gönderilmiştir.Bu hususa yönelik olarak dekontları ekte sunar, dosyaya alınmasını talep ederiz.” talep etmiştir. Mahkememizin iş bu dosyası Mahkememizin … Esas dosyasından tefrik edilerek yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı şirkete ait olan davalı kullanımında bulunan dava konusu aracın davacı şirkete iadesine, davalının aracı haksız olarak kullanmasından dolayı tazminatın ve davacıya ödenmeyen çek bedelinin davalıdan tahsiline ilişkindir.
Bilindiği üzere, 7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası ile “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü getirilmiştir.
Yine aynı kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Kanuna eklenen “Dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 18/A maddesinde ” (1)İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmünün yer almaktadır.
Dava; davacı şirkete ait olan davalı kullanımında bulunan dava konusu aracın davacı şirkete iadesine, davalının aracı haksız olarak kullanmasından dolayı tazminatın ve davacıya ödenmeyen çek bedelinin davalıdan tahsiline ilişkin olup, yukarıda belirtildiği üzere alacak davaları zorunlu arabuluculuğa tabidir. Davacıya arabuluculuk son tutanak aslının sunulması için süre verilmesine rağmen davacı tarafından süresinde arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmamış, süresinden sonra sunulan arabuluculuk son tutanak aslı incelendiğinde karşı dava açıldıktan sonra arabuluculuk yoluna başvurulduğunun anlaşıldığı ve buna ilişkin son tutanağın sunulmuş olduğu, davacı tarafından karşı dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartına başvuru yapıldığına dair son tutanağın sunulmadığı görülmüştür. Davacı tarafça dava açılmadan öne arabuluculuk dava şartı yerine getirilmemiştir. Hal böyle olunca davanın arabuluculuğa ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın 6102 Sayılı TTK’nun 5/A maddesi ve 6100 Sayılı HMK’nun 115/2 maddesi uyarınca arabuluculuk dava şartı yokluğu sebebiyle usulden REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 683,10 TL harçtan mahsubu ile 503,20TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakiben yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi ve İİK 263. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.28/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır