Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/271 E. 2023/287 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/271 Esas
KARAR NO : 2023/287

DAVA : Tazminat (Rekabet Yasağından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/03/2023
KARAR TARİHİ : 27/03/2023
YAZIM TARİHİ : 07/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirkette elektrik sistemleri mühendisi olarak görev yaptığını, davalının 14/03/2022 tarihi itibariyle istifa ettiğini, davalının, taraflar arasında imzalanan 14/10/2019 tarihli Rekabet Yasağı ve Sır Saklama Yükümü Sözleşmesine aykırı davranarak müvekkili şirket ile benzer nitelikte işler yapan merkezi Sancaktepe / İstanbul olan …. isimli firmada çalışmaya başladığını beyanla cezai şart bedelinin şimdilik 1.000,00-TL’sinin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama süreci ve değerlendirmede; dava, davacı şirketin eski çalışanı olan davalının iş sözleşmesi sona erdikten sonra rekabet yasağına aykırı davranması nedeniyle cezai şart istemine ilişkindir.
TTK’nin 4/1-c maddesi hükmünde TBK’nin rekabet yasağına ilişkin 444. ve 447. maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiştir. Ancak TTK’nin 5/1 maddesi hükmünde yer alan “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmü, bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir.
İşçinin haklarını adalet mercilerinde çabuk, kolay ve ucuz bir surette almasını temin etmek amacıyla özel İş Mahkemeleri Kanunu çıkarılmıştır. Ayrı bir iş yargılaması ve bu yargılamayı uygulayan özel mahkemelerin kuruluşu, esasen iş hukukunun işçiyi koruma hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır.
İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1 maddesi,
“a)5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,
b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,
c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Şu halde, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya yasadan doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, TTK’nin 5/1 maddesi hükmünde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi, TTK’nin 4. maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5. maddedeki ‘aksine hükmünü’ öngören bir düzenlemedir.
Benzer bir durum, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 76. maddesinde 03/03/2001 tarih ve 4630 sayılı Kanunun 30. maddesi ile yapılan değişikliğin sonucu olarak kurulan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri için söz konusudur. TTK’nin 4. maddesinde fikri mülkiyet hukukuna ilişkin mevzuatta öngörülen hususlardan doğan davalar da ticari dava sayılmasına rağmen 5846 sayılı yasa uyarınca kurulan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin düzenlemenin TTK’nin 5. maddesinde belirtilen aksine hükmünü karşıladığı kabul edilmektedir. Aksi halde tüm fikri haklara ilişkin uyuşmazlıklarda ticaret mahkemelerinin görevli olması gibi bir durum ortaya çıkmaktadır.
Rekabet yasağına ilişkin TBK’nin 444. ve 447. maddeleri, İş Mahkemeleri Kanunu’nun işaret ettiği TBK’nin ikinci kısmı altıncı bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir. Her iki yasada da rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulması ve sınırları özellikle işçinin korunması ilkesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Gerçekten, işçinin çalışma hakkı, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin yer, süre ve konu itibariyle sınırlandırılmasını gerektirmektedir.
İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, TBK’deki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir.
İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir.
TBK’nin rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447. maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır.
Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan TBK’nin 444. ve 447. maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir.(Yargıtay 9 Hukuk Dairesinin 2021/3076-2021/9789 E-K sayılı ilamı)
12/10/2017 tarihli 7036 İş Mahkemeleri Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi ile iş mahkemelerinin görevi, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle İş Kanunu ile istisna edilen işlerde çalışanlar hariç olmak üzere işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi olarak belirtilmiş olup, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi ile iş mahkemelerinin görev alanı genişletilmiş, yürürlükten kaldırılan yasadan farklı olarak yalnızca İş Kanununa göre işçi sayılan kimseler değil, 6098 sayılı TBK’de düzenlenen hizmet sözleşmesine tabi işçiler de yasa kapsamına alınmış, bu işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle herhangi bir hüküm ayrık tutulmaksızın sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarında iş mahkemeleri görevli kılınmıştır.
Somut olayda; TBK’de düzenlenen hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1 maddesi hükmü ile iş mahkemelerinin görevine girmiş olmakla ve davalının davacıya ait işyerinde işçi olarak çalıştığı dosya kapsamından anlaşılmakla, davacı işveren ile davalı işçi arasında rekabet yasağına ilişkin düzenlenmiş olan sözleşme maddesi uyarınca cezai şart tazminatı istemine ilişkin davaların görülme yerinin açık yasa hükmü doğrultusunda iş mahkemeleri olduğu sonucuna varılmış, açıklanan nedenlerle açılan davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK’nin 114/1-c ve 115/2 maddeleri hükmü gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin BAKIRKÖY İŞ MAHKEMESİ OLDUĞUNA,
2-Karar kesinleştikten sonra iki hafta içinde talep halinde dosyanın görevli BAKIRKÖY İŞ MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususlarının görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
4-HMK’nın 20/1. maddesi gereğince süresinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse davanın açılmamış sayılması yönünde karar verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 27/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır