Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/106 E. 2023/369 K. 17.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/106 Esas
KARAR NO : 2023/369

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2023
KARAR TARİHİ : 17/04/2023

Davacı vekili tarafından açılan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından her yıl düzenlenen ve 2020 yılı için …. tarihlerinde düzenleneceği belirtilen …. Fuarı’na (….) katılmak üzere davadışı ve davalı ile organik bağı bulunan …. AŞ. ile sözleşme yapıldığını, işbu sözleşmeye istinaden davalıya her biri 6.000,00 TL bedelli 25.07.2020, 25.08.2020, 25.09.2020, 25.10.2020, 25.11.2020 ve 6.490,00 TL. Bedelli 25.12.2020 tarihli olmak üzere toplam 6 adet senet yine 07.11.2019 tarihli 17416 sayılı tahsilat makbuzu ile davalı şirkete teslim edilmiş olduğunu tüm senetlerin ödendiğini, davalı şirketçe belirtilen tarihte fuar yapılmadığını iptal ya da erteleme için de taraflarına yazılı bir bildirim yapılmadığını, ne kadar Covid- 19 pandemisi nedeniyle mücbir sebeple fuarın ertelendiğini, sonrasında da fuarın düzenlenmediği davalı … yükümlülüğünü yerine getirmeyerek davalı şirket aleyhine sebepsiz zenginleştiğinin sabit olduğunu, dava öncesi her ne kadar davalı şirket fuar organizasyonun …. tarihinde yapılacağını internet sitesinden yayınlamış ve bu tarihte de yapılmadığı ve sürekli internet sitesinde yapılan ilanlara rağmen fuarın birtürlü yapılmadığının görüldüğü, ayrıca davalı şirket TOBB’a fuarın iptal edildiğini bildirmiş olduğunu, fakat iptal ettiğini fuar katılımcılarından saklamış olduğunu ve ödemeleri de yapmaktan imtina etmiş olduğunu, davalı/ borçlu … Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatılan icra takibine de borçlu, tarafından borca ve fer’ilerine itiraz edilmiş olduğunu, davalı borçlu … ile ticari uyuşmazlıktan kaynaklı itirazın iptali için arabuluculuğa da başvurulmuşsa da davalı … tarafından arabuluculuk toplantısına katılım sağlanmış ve Büro Bakırköy Arabuluculuk Bürosunun … Büro ve …. Arabuluculuk dosya nolu başvuru ile ilgili 16.12.2022 tarihli arabuluculuk toplantısında anlaşmama tutanağı tutulmuş olduğunu, ödemelerin senede bağlanmış olması nedeni ile davacı şirket zor durumda kalmamak için ve davalının fuarı düzenleyeceği inancıyla ödemek zorunda kalmış olduğunu, davalı şirket tarafından belirtilen tarihte fuar düzenlenmediği ve tamamen iptal edildiği imzalanan sözleşmenin 21. Maddesi gereği davalı şirketin fuarı açma yükümlülüğünün yerine getirmediği ve sözleşmenin 2. Maddesi gereği 30 gün içinde fuar katılım bedelini iade etmediğini davalı şirket , davacı aleyhine sebepsiz zenginleştiğini, davalıya ödeme banka aracılığıyla gönderilmiş olduğunu davalının ticari defterlerine de bu ödemeyi işlemiş olması gerektiğini, tüm bu durum karşısında borca yönelik itirazların haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalının basiretli tacir olarak borcunu bilmekte ve bilmesi de gerektiğini belirterek; davanın kabulü ile davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalini, haksız ve kötüniyetli borçlu aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini,
dava harç ve masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket; …. Holding bünyesinde yurt içi ve yurt dışında, dünya çapınca çeşitli fuarlar düzenleyen organizatör şirket olduğunu, davalı şirket ise tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir şirkett olduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasında …. tarihleri arasında düzenlenecek …. Fuarı (…..) için “Fuar Katılım Sözleşmesi” akdedilmiş olduğunu, COVİD-19 salgını nedeniyle fuar, haklı sebeplerle ileri bir tarihe ertelendiğini, yapılan sözleşmede yer alan hükümler gereğince davalı şirketin, fuarı haklı gerekçelerle erteleme hakkına sahip olduğunu, yapılan erteleme ile, katılımcıların hakları aynen korunacak olması, aynı şartlarda fuarın gerçekleştirilecek olması nedeniyle fuar katılım bedelinin iade edilemeyeceği hususu da kararlaştırılmış olduğunu, davacı … huzurdaki davasının haksız, kötüniyetli ve hukuki mesnetten yoksun olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirket pandemi nedeniyle devlet tarafından alınan kararlar ve yayınlanan genelgeler nedeni ile fuarı ertelemek zorunda kalmış olduğunu, belirlenen tarihte yurt dışından misafirlerin pandemi nedeniyle katılamayacak olmaları nedeniyle fuar katılımcıları tarafından ertlenmesi talep edilmiş olduğunu, iş bu nedenlerle davacı … tüm iddia ve beyanları haksız, kötüniyetli ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu ve huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava fuar hizmet sözleşmesi kapsamında istirdat talebine dayalı itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Dairesinin …. E Sayılı takip dosyası ile 36.490,00 TL asıl alacak 173,20 TL işlemiş faiz toplamı 36.663,20 TL üzerinden takip başlattığı ,davalının borcu olmadığı savı ile süresinde takibe itirazı üzerine iş bu itirazın iptali davasının 2004 Sayılı İİK’nun 67. Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde ve dava değeri 36.663,20 TL TL üzerinden açıldığı anlaşılmakla ;
Davacı “…. tarihlerinde düzenlenecek …. Fuarı “na katılım bedeli olarak davalıya ödediği 36.490,00 TL fuar katılım bedelinin sözleşmeden dönülmesi sebebiyle tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattığı,aynı taleplerini Zeytinburnu … Noterliği’nin 03/11/2022 tarihli …. yevmiye nolu ihtarname ile keşide ettiği ve 05/11/2022 tarihinde davalının temerrüde düştüğü görülmüştür.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
Taraflar arasında …. tarihlerinde düzenlenecek Mermer Makine Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarıkatılım sözleşmesi akdedildiği,
Davacının iş bu sözleşme kapsamında fuar katılım ücreti olarak 36.490,00 TL ödediği ve de yapılan ödemelere ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı ,
Davalı tarafa cevap dilekçesi ibraz etmekle fuarın iptal edilmediğini ertelendiğini ve de sözleşmenin 2.maddesi uyarınca fuar tarihini değiştirme hakkı olduğunu ayrıca Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan incelemenin kendileri lehine sonuçlandığını savunmuştur.
Davacı tarafça dosyaya ibraz edilen deliller ve de TOBB fuar takvimi incelendiğinde incelendiğinde erteleme tarih aralığında başkaca fuarların yapıldığı/yapılabildiği anlaşılmıştır.
Gerçekleştirilmesi planlanan fuarın Covid-19 Pandemi sebebi ile ertelendiği, iş bu dava tarihinde halen yapılmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında sözleşme serbestisi ilkesi gereğince akdedilen sözleşmeden kaynaklı edimini davacının yerine getirdiği ancak davalının covid-19 pandemi sebebi ile edimini yerine getirmediği /getiremediği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davalı … sözleşmenin 2.maddesi uyarınca fuar katılım tarihinde değişiklik yapma hakkına sahip ise de bu maddenin sözleşmenin ifası -ifa imkansızlığı-mücbir sebep konuları ile birlikte değerlendirilmesi gerekir.
“Türk Borçlar Kanunu’nun 136. Maddesinin 2. Fırkasında;”Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.”
Türk Borçlar Kanunu’nun 177. Maddesinde; “Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel adet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.” hükümleri bulunmaktadır.
Yargıtay HGK 2017/90 esas ve 2018/1259 karar sayılı kararında; Mücbir sebebi şu şekilde tanımlamıştır: “Mücbir sebep, sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun veya borcunun ihlaline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, ön görülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır. Deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi doğal afetler mücbir sebep sayılır.”
Yargıtay 13 Hukuk Dairesi 2013/16898 esas ve 2014/18895 karar sayılı kararında; “…tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra çok önemli surette, çarpıcı ve öngörülmez bir biçimde adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişmişse taraflar artık o akitle bağlı tutulamazlar. Değişen bu koşullar karşısında TMK 2. Maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesi zorunluluğu doğar.”
Dava konusu somut uyuşmazlığın temeli Covid-19 salgını nedeniyle iptal edilen fuar ve bu kapsamda ödenen bedelin iadesidir. Söz konusu küresel salgın sürecinde en çok değerlendirme bulacak ihtimallerden birisi aşırı ifa güçlüğüdür.
Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda ) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık (Clausula Rebüs Sic Stantibus -beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır. İşte bu bağlamda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yaranına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verilebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar. Bununla birlikte her talep vukuunda sözleşmeyi değişen hal ve şartlara uydurmak mümkün değildir. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan “irade özgürlüğü” “sözleşme serbestisi” ve “sözleşmeye bağlılık” ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali (ikinci derecede) yardımcı nitelikte olup, ancak uyarlama kurumun şartlarının mevcudiyeti halinde anılan kurumun uygulanması gündeme gelebilecektir.
6098 sayılı T.B.K yürürlüğe girmesinden evvel, mevzuatımızda uyarlama kurumuna ilişkin bir düzenleme olmamakla birlikte, taraflar arasındaki sözleşme koşullarının daha sonra önemli ölçüde değişmesi halinde değişen bu koşullar karşısında (Clausula Rebüs Sic Stantibus -beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması ) ilkesi bağlamında ve M.K. 2. maddesinden de yararlanılmak suretiyle sözleşmenin yeniden düzenlenmesinin mümkün bulunduğu ve karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin bozularak “işlem temelinin çökmesi” halinde M.K. 1, 2 ve 4’üncü maddelerinden yararlanılması gerektiğine dair öğreti ve uygulamada yerleşik bir kabul mevcut iken 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 138 nci maddesi ile bu husus yasal bir düzenlemeye de kavuşturulmuştur. Aşırı ifa güçlüğü başlıklı bu yeni düzenleme, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. Ancak az yukarıda ifade edildiği üzere “sözleşmeye bağlılık” ilkesi esas olup, Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan madde de belirtilen dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar; Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması, yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Bu konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.11.2019 ve 2017/13-515 Esas, 2019/1233 Karar sayılı ilamına baktığımızda; “Kurulmuş bir sözleşmede sonradan ortaya çıkan bazı olgular nedeniyle değişiklik yapılabilmesi, bugün çağdaş tüm hukuk sistemlerinde kabul edilen, beklenmeyen hâl (emprevizyon) veya clausula rebus sic stantibus kuramının koşullarının gerçekleşmiş olması hâlinde mümkün görülmektedir. Bu kuramın, borçlunun şartları ne olursa olsun mutlaka akde sadık kalmasını zorunlu gören, bir bakıma artık eskimiş olarak nitelendirilebilecek ahde vefa veya pacta sunt servanda kuramını sınırlamak için konulduğu benimsenmektedir.
Beklenmeyen hâl kuramı, şöyle açıklanmaktadır: “Akit yapıldığı sırada mevcut bulunan şartlar önemli surette değişmişse taraflar akitle bağlı olmamalıdır. Buna “clausula rebus sic stantibus” (beklenmeyen hâl şartı) denmektedir. Bu görüş öğretide “emprevizyon teorisi” adıyla anılmaktadır. Öğretide, sözleşmenin, yapıldığı andaki durumun değişmeyeceği şeklindeki bir zımni kabul ile yapıldığı, aynen uygulanmasının taraflarca bu zımni şarta bağlı tutulduğu varsayılmaktadır (Tekinay, S.S./Akman, S./Burcuoğlu, H./Altop, A.: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 7.Bası,İstanbul 1993, s.1005).
Akitlerin ifasını şartların değişmemesine bağlayan fikir (clasula rebus sic stantibus) gerçeğe tam olarak uygun değilse de, ahde vefa prensibine kesin ve sıkı sıkıya bağlılığında her zaman adil olmadığı görülmektedir. Bugün İsviçre-Türk hukukunda çoğunlukla dayanılan esas, uyuşmazlıklara dürüstlük kuralı uyarınca çözüm bulunmasıdır (Oğuzman, K.: Borçlar Hukuku Dersleri,Cilt 1, 4.Bası, İstanbul 1987, s.123; Serozan, R.: Borçlar Hukuku, Genel Bölüm, İfa, İfa Engelleri, Haksız Zenginleşme 3.Cilt, İstanbul 1994, s.164; Kaplan, İ.: Hakimin Sözleşmeye Müdahalesi, Ankara 1987, s.112; Burcuoğlu, H.: Hukukta Beklenmeyen Hal ve Uyarlama, İstanbul 1995, s.4; İsviçre Hukuku için Bkz. Eugen Bucher, Schweizer Isch’es Obligationenrecbt Allgemeiner Teil, 2.Bası, Zürich 1988, s.385 vd. Henri Deschenaux, Le Titre Preliminaire Du Code Civil,Fribourg 1969, s.183).
Anlaşılacağı üzere hukukumuzda ahde vefa ilkesinin geçerli olduğu ancak bir kısım özel şartların bir araya gelmesi halinde TBK’nun 138. maddesi çerçevesinde sözleşmeyle bağlılık ilkesinin ihmal edilebileceği açıktır.
Taraflar arasındaki sözleşmeyi etkiler şekilde dünya genelinde ortaya çıkan COVİD-19 pandemisi ve bu bağlamda yasa koyucu tarafından alınan önlemler ve bu minvalde yapılan düzenlemelerin sosyal hayat ve doğal sonucu olarak iş hayatına etkileri hukuken meşhur ve maruf vakıalardandır. Bu vakıaların taraflar arasındaki davaya konu olan hizmet ilişkisine etkilerinin yukarıda özetlenen hukukun genel ilkeleri ve yasal düzenlemeler ışığında açılmış bulunan davada mahkemece değerlendirileceği açıktır. Ancak, söz konusu uyuşmazlığın değerlendirileceği yargılama sürecinde yine yukarıda izahı yapılan sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa – Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri ile beklenmeyen hâl (emprevizyon) veya clausula rebus sic stantibus kuramı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği izahtan varestedir.T.C.SAKARYABÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİDOSYA NO: 2021/1099KARAR NO : 2021/1259 KARAR TARİHİ: 17/12/2021

Taraflar arasında fuar katılım sözleşmesi akdedildiği ve belirlenen zamanda küresel salgın sebebi ile yapılamadığı açıktır.,Bu itibarla işlem temelinin çökmesi kavramının uygulanabilmesi için, sonradan meydana gelen değişikliklerin önceden teşhis ve tahmin edilememiş olması şartının, bir başka deyişle öngörülemeyen dış bir olayın meydana gelmesi olgusunun gerçekleştiği ve borçludan kaynaklanmamış olduğu, bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmiş olduğu, dolayısıyla işlem temelinin çöktüğü, ayrıca sözleşmenin aynı koşullarla ifası mümkün bulunmadığına göre, ilk iki erteleme tarihi davacı tarafça kabul edilmiş ve dava tarihi itibari ile de davalı tarafından herhangi bir engel olmamasına rağmen yapılmadığı ,ertelemenin davacı tarafça kabul edilmediği ,kaldı ki kabul etmesinin de davacıyı sözleşmeyle bağlı tutmanın mümkün ve hakkaniyete uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmede davalı … fuar tarihini değiştirme/yeniden düzenlenme imkanı sağlanmış ise de,mevcut durum şartları değerlendirildiğinde küresel salgın sebebi ile beklenmeyen hal kavramının gerçekleştiği ve de davalının ediminin aşırı ifa güçlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği bu hali ile davacının sözleşmeden dönme ve ödediği bedeli geri isteme talebinin yerinde olduğu, her ne kadar imkansızlık geçici nitelikte olup, kural olarak borcu sona ermesine neden olmaz ise de,ifanın muayyen bir zamanda yapılacak olması veya ifa zamanının alacaklı için önem taşıdığı hallerde borcun sona ermesi sonucunu doğurduğu kabul edilmeli alacaklı taraf aksi hale mahkum edilmemelidir.
Bu sebeple davacının ödediği bedeli istirdat talebi yerinde olup ,usul ekonomisi gereği bilirkişi incelemesine başvurulmaksızın resen işlemiş faiz alacağı 303,32-TL hesaplanarak (05/11/2022 temerrüt tarihi – 24/11/2022 takip tarihleri arasında 19 gün için 36.490,00 TL x %15,75 avans faiz / 365 x 194 =303,32-TL ) davacı tarafça takipte talep edilen asıl alacak ve işlemiş faiz talebi yerinde görülerek davalı borçlunun Bakırköy …. İcra Dairesinin …. E. Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına ve de İİK 67/2 uyarınca alacağın likit oluşu ve borçlunun itirazında haksız çıkması sebebiyle alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı borçlunun Bakırköy…. İcra Dairesinin …. E. Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
3-Hüküm altına alınan asıl alacak yönünden 36.490,00 TL üzerinden davalının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.504,47 TL karar harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 442,80 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.061,67‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından mahkememiz dosyasına yatırılan 442,80 TL peşin harç, 179,90 TL başvurma harcı ,25,60 vekalet harcı olmak üzere toplam 648,3 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
9-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.
17/04/2023

Katip ….
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.