Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/949 E. 2022/967 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/949 Esas
KARAR NO : 2022/967

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2022
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/11/2022
Davacı vekili tarafından açılan menfi tespit davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Elazığ …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasında borçlu olan …’in oğlu olduğunu, davalının müvekkilinin kardeşi olduğunu, borçlu murisin hasta olduğunu, kendisine vasi olarak eşinin atandığını, davalının babası veyaset altına alınmadan önce babasına ait bir kısım gayrimenkulleri yolsuz tescillerle kendi üzerine aldığını, murisin ölümünden sonra Elazığ İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasından muvazaalı senetlere dayanarak icra takibi başlatıldığını, babasına ait gayrimenkullere haciz koyarak bazılarının satışlarını gerçekleştiğini, Elazığ…. İcra Müdürlüğü … esaslı icra takibinde ise borca dayanak belge olarak 10/03/2019 tarihli 1.000.000,00 TL değerindeki senedin gösterildiğini, borca dayanak gösterilen senedin hem murisin ayırt etme gücünün bulunmadığından hem de muvazalı olduklarından bedelsiz olduklarını, senetler düzenlendiğinde henüz 24 yaşında olan davalının yaşı ve mesleği dikkate alındığında senetlerin imzalandığı dönemde 80 yaşında olan demans hastası babasının kendisine toplamda 1.800.000,00 TL değerinde borçlanması hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiğini, üstelik aralarında ticari bir faaliyet gerçekleşmiş olduğu yönünde iddialar olsa dahi bu faaliyete dair herhangi bir makbuz, evrak veya kayıt mevcut olmadığını, Av. …2020 yılında Elazığ …. Sulh Hukuk Mahkemesi …. esas sayılı dosyasında …’in vekili olarak …’in oğullarının mirasçılıktan çıkartılmasına yönelik talepte bulunduğunu, bunun yerine hastalığı sebebiyle muris/borçlu … İstanbul Anadolu …. Sulh Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı ilamı ile eşi tarafından vesayet altına alındığını, işbu davaki iddialarının takibe konu senetlerde öncelikle müvekkilinin imza anında temyiz kudreti olmadığından ve davalı tarafından senetlerin hazırlanılmış olma ihtimalinden dolayı sahte olabileceklerinden, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte senetlerin imza tarihinde borçlu fiil ehliyetine sahip olması ve imza ile yazıların sahte olmaması ihtimalinde dahi muvazaaya dayandıklarından dolayı bedelsiz olduklarına ilişkin olduğunu, Davalarının kabulü ile icra takibinin menfi tespitine karar verilmesini, davalının söz konusu takiptan maddi bir yarar elde etmiş olması halinde söz konusu maddi kazancın terekeye faiz ile birlikte iadesini, alacaklı/davalı … takiplerinde haksız ve kötü niyetli olduğundan alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, Elazığ … İcra Müdürlüğü …esas sayılı icra takibinin durdurulmasını, hacizli taşınmazlar için ihtiyati tedbire hükmedilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise taşınmazlar için ‘davalıdır’ şerhi konulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf aleyhine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;

İş bu dava menfi tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) istemine yönelik olup;
6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya uyuşmazlık konusu iş tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re’sen incelenir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK 2. Maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
” TTK 778(1)-h maddesi atfı ile uygulanması gereken TTK 749 maddesinde zamanaşımının vade tarihinden itibaren üç yıl olduğu, 750(1) madde de ise zamanaşımının dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesiyle kesileceği, 751(2) maddede ise zamanışımı kesilince süresi aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlayacağı düzenlenmiştir.
Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, dava konusu bonolara istinaden zamanaşımı süresi içerisinde (14.01.2009 tarihinde) icra takibi başlatılmış ise de, icra takip dosyasının takipsiz bırakıldığı, yenileme tarihi olan 29/03/2017 tarihi itibarı ile de 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davacı tarafça süresi içerisinde zamanaşımı def’i ileri sürüldüğü, bu hali ile takip ve davanın dayandığı bonoların kambiyo vasfını yitirdikleri, böylece davanın TTK.nun 4. maddesi kapsamında mutlak ticari dava olmadığı; davalı tacir ise de davacının tacir olduğuna dair dosyada delil bulunmadığı, bu nedenle davanın nispi ticari dava olarak da nitelenemeyeceği, buna göre davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla, davalı vekilince ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. (Emsal: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-937 Esas 2021/357 Karar sayılı ilamı)
“…davacılar, murislerinin davacılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak adına kayıtlı şirket hisselerini davalı oğullarına devrettiğini, bu devirden sonra da dava konusu taşınmazı şirket adına devrettiği, muvazaalı olarak devredilen şirket hisseleri ve dava konusu taşınmazın miras hisseleri oranında adlarına tesciline, mümkün olmaması halinde tenkisine karar verilmesini talep etmiş olup, miras payına dahil olduğu ve muvazaalı olarak devredildiği öne sürülen mal varlığı haklarının (ticari şirket hisseleri) 6102 sy TTK’da tanımlanmış olması, davayı ticari dava kılmayacağı, davanın (iddianın) temelinin muris muvazaası olduğu, genel bir olarak görevli mahkemenin belirlenmesinde temel ölçüt, muris muvazaasına konu mal varlığı haklarını oluşturan unsurların niteliği olmayıp, murisin mirasçılarının hukukunu zedeleyen mal varlığı haklarına yönelik muvazaalı bir işlemi olup olmadığı, bunu değerlendirme görevinin de 6100 sy HMK’nın 2.maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37.HD’nin 2020/1825 Esas, 2021/345 Karar sayılı ilamı)
Elazığ …İcra Dairesi ‘nin …E sayılı dosyası ile 10/03/2019 tarihli 1.000.000.,00 TL bedelli senetten kaynaklı takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
İş bu dava tarihi itibari ile ,anılan mevzuat ve açıklamalar doğrultusunda dava konusu bonodan kaynaklı zamanaşımın dolduğu görülmüştür. Bu hali ile yazılı delil başlangıcı mahiyetinde sayılan evrakın ,tarafların tacir olmadığı anlaşılan iş bu dava konusu uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözümlenemsi gerektiği ,kaldıki belgenin sıhhatine yönelik yapılan itiraz ile birlikte muris muvazasına da dayanıldığı anlaşılmakla davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
HÜKÜM;Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114. Ve 115. Maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-HMK nun 20. Maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-HMK 331/2 maddesi gereği Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı , gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır