Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/878 E. 2023/127 K. 06.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/878 Esas
KARAR NO : 2023/127

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2022
KARAR TARİHİ : 06/02/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :08/03/2023
Davacı vekili tarafından açılan istirdat davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İcra tehdidi altında İstanbul …. İcra Dairesinin …. E. sayılı dosyasına haksız olarak ödenen bedelin istirdadı talebine ilişkin olduğunu, ….. plaka sayılı araç, 03.07.2019/03.07.2020 vade tarih ve …. sayılı ZMMS-Trafik Poliçesi ile davacı sigorta şirketince teminat altına alınmış olduğunu, sigortalı bulunan ….. plaka sayılı araç ile, davalıya ait …. plakalı aracın, 14.05.2020 tarihinde karıştığı kazada, davalının beyan ve iddiasına göre aracının değer kaybı zararına uğradığından bahisle alacak talebinde bulunulduğunu, söz konusu kaza nedeniyle davalıya ait …. plaka sayılı oluşan hasar, kasko sigortacısı … Sigorta Şirketi tarafından karşınlandığını ve ….. plaka sayılı araç sürücüsünün kazada kusurlu olması nedeniyle davacı sigorta şirketine rücu edildiğini, davacı sigorta şirketi tarafından … numaralı ZMMS-Trafik Poliçesinin maddi araç başına asgari limiti olan 41,000.00-TL, 30.12.2020 tarihinde … Sigorta Şirketi’ne ödenmiş olduğunu, işbu ödeme ile teminat limitinin tamamı ödenmiş olduğu, davalının değer kaybı zararına ilişkin olarak İstanbul …. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile davacı sigorta şirketi aleyhine başlattığı icra takibinin haksız olduğunu, davacı sigorta şirketi, icra tehdide altında 23.915,14-TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, haksız olarak ödenen bedelin iadesi için davalı şirkete karşı arabuluculuk yoluna başvurulduğunu görüşmeler sonunda anlaşamama tutanağı düzenlendiğini bu nedenlerden dolayı davacı sigorta şirketinin borcu olmayan bir parayı ödemesi sebebiyle işbu davayı açmak zorunluluğu doğduğunu, belirterek tüm bu nedenlerle davacı şirketin haksız olarak ödemek zorunda kaldığı 23.915,14-TL’nin, ödeme tarihi olan 16.09.2022 tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile birlikte istirdatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafı HMK 25. Maddesine uygun olarak dava dilekçesinde doğruyu söylemediğini, meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacı tarafa 19/01/2021 tarihinde değer kaybı talebiyle müracaat edilmiş olduğunu, davacı taraf değer kaybını ödemediği için Sigorta Tahkim Komisyonu başkanlığında ….E. …. sayılı dosya ile dava açıldığını, davacı taraf yasal savunmalarını bu dosyada kullandığını, davacının 15.000.00 TL tutarında değer kaybı ödemesine hükmedildiğini, davacı Sigorta Tahkim Komisyonunda tüm savunma haklarını kullandığını, başvuruya cevap verdiğini, Sigorta Tahkim Komisyonunda davalı sigorta şirketi vekilinin, eldeki dosyada da davacı vekili olduğunu ve itiraz ederek dosyayı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine taşıdığını, itiraz Hakem Heyeti ekli kararıyla davacı sigorta şirketinin itirazını ret ettiğini ve hüküm kesinleştiğini, Sigorta Tahkim Komisyonunun …sayılı dosyası eldeki dosya için kesin hüküm olduğunu, kesin hüküm nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, İstanbul …. İcra Dairesinin … E sayılı dosyası yukarıda belirtilen Sigorta Tahkim Komisyonu kararının infazına yönelik olduğunu, bahsi geçen icra dosyası ilamın infazına yönelik bir icra dosyası olduğunu, kesinleşmiş ilamı infaz ettiğini, bu anlamda eldeki dosyada icra tehdidi ile yapılan bir ödeme bulunmadığını, davalı tarafın dilekçesinde poliçe limitlerinin aşılması nedeni ile icra dosyasına yaptığı ödemenin istirdatını talep ettiğini davacı tarafın Sigorta Tahkim Komisyonunda yapmadığı bir savunmayı yeni dava açarak eldeki dosyada yapamayacağını, eldeki davada haciz tehdidi ile ödenen herhangi bir bedel bulunmadığını, Sigorta Tahkim Komisyonunun ilamının infazı söz konusu olduğunu, Yargı sürecinin tamamlandığını ve kesin hüküm haline dönüştüğünü, kesin hüküm nedeni ile ödenene meblağın geri istenmesi söz konusu olmadığını belirterek; davanın reddini, davalı taraf davalıya karşı icra dosyasından dolayı istirdat davası açtığı için %20 icra tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, yargılama gideri ve mahkeme masrafının davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

İş bu dava icra tehdidi altında ödenmiş olan paranın geri istemine yönelik olup;
İİK’nın 72/7 maddesinde; “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebileceği düzenlenmekle;
Davacı kendi sigortalısı ile davalıya ait aracın karıştığı neticesinde ,kendi sigortalısının kusurlu bulunduğunu davalının kasko sigortacısı …. Sigorta Şirketi’ne değer kaybına yönelik ödeme yaptığını iş bu sebeple aynı talepli davalı alacak talebine konu icra dosyasında borçlu olmadığı parayı ödediğini ve istirdatını talep etmiştir.
Davacı İstanbul ….İcra Dairesi’nin …. E.sayılı dosyasına 16/09/2021 tarihinde 23.915,14 TL ödediğini ,09/09/2022 tarihinde arabulucuya başvurduğu , 03/10/2022 tarihinde son tutanağın düzenlendiği ve iş bu davanın 10/10/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Anılan icra dosyası incelendiğinde; davalının davcıya karşı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nin .. Esas 15/06/2021 tarihli kararının icrasına yönelik olduğu anlaşılmıştır.
Davalının söz konusu kaza sebebi ile değer kaybı talebi ile başvurusu neticesinde davalının talebi kabul edilmiş 15.000 TL değer kaybı tazminine dair verilen … Esas 15/06/2021 tarihli Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına itiraz edilmiş,İtiraz Hakem Heyeti tarafından 08/09/2021 tarihli … sayılı kararı ile kesin olmak üzere davacı sigorta şirketinin başvurusu reddedilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Yine 6100 sayılı HMK’nın kesin hükmü düzenleyen 303. maddesinde; “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir…” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı Kanun’a göre kesin hüküm itirazı dava şartlarından olup 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi gereği dava şartının her zaman ileri sürülmesi mümkündür.
Öte yandan, Sigorta Tahkim Heyeti tarafından esastan verilen kararlar da kesin hüküm oluşturacağı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de 2021/2969 E. 2021/3503 K. sayılı emsal kararında; “Somut olayda; davacı iş bu davadan önce aynı olaya ilişkin davalı aleyhine aynı taleple uyuşmazlık hakem heyetine başvuruda bulunmuş, K-2018/62558, 2019/İHK-1253 dosyası ile yargılama yapılmıştır. İlgili dosya itiraz hakem heyeti kararı incelendiğinde; ‘davacı vekilinin dosyaya ibraz edilen maluliyet raporunun ilgili yönetmelik hükümlerine göre hazırlanmadığından usule uygun olmaması sebebi ile, kaza tarihindeki yönetmeliğe uygun rapor alınması amacıyla davacıya 20 gün süre verildiği, ara kararın davacıya e posta yoluyla tebliğ edildiği, davacı vekilinin raporun yeterli olduğunu beyan ederek ara karardan rücu edilmesi talebini içeren dilekçe sunduğu, davacı talebinin uygun görülmemesi üzerine talebin reddine ilişkin ara karar verilip tebliğ edildiği, ara kararda verilen sürenin dolduğu ancak buna rağmen davacı tarafça cevap verilmediği, davacı vekiline son bir e posta gönderilerek hastaneye başvuru yapıp yapmadığı hususunda bilgi verilmesinin istenildiği ancak herhangi bir dönüş yapılmadığı bu nedenle mevcut delillerle değerlendirme yapıldığı , davacı vekilince mevzuata uygun rapor alınmadığı ve 3 kez uyarılmasına rağmen yeni rapor temini için hastaneye başvuru yapıldığına dair belge sunulmaması nedeniyle ispat edilemeyen başvurunun reddine’ karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak taraflarca karara karşı süresinde itiraz ya da temyiz yoluna başvurulup başvurulmadığı, kararın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır.
İş bu dava ise 29.05.2019 tarihinde bu kez usule uygun rapor ile aynı başvuran tarafından aynı davalıya karşı,aynı kaza nedeniyle meydana gelen maluliyetine ilişkin olarak herhangi bir gelişen durum iddiası olmaksızın açılmıştır. Yukarıda bahsi geçen aynı olaya ilişkin yapılan yargılamada verilen karar raporun usule uygun olmayışı nedeni ile verilen usulden ret kararı olmayıp, davacı tarafça yargılama yapılabilmesi amacıyla gerekli raporun verilen süre içerisinde sunulmaması ve bu nedenle ispatlanamayan davanın esastan reddine yönelik bir karardır. İlgili karar kesinleşmiş ise esastan verilen ret kararı İş bu dosya için kesin hüküm teşkil etmektedir. Bu durumda İtiraz Hakem Heyetince, 05.02.2019 tarihli, … sayılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı taraflarca süresinde temyiz yoluna başvurulup başvurulmadığı, kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda kesin hüküm bulunup bulunmadığı tartışılarak kesinleşmesi durumunda 6100 sayılı HMK’nın 114/1-i maddesine göre, aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartlarından olup, bu durumda mahkemece, HMK’nın 115/2. maddesi gereği dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmeyerek bozmayı gerektirmiştir.” denilerek, esastan ret karar verilmesi halinde de Sigorta Tahkim Komisyonu kararlarının sonrasında açılan davada kesin hüküm oluşturacağı kabul edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 08/09/2021 tarihli … sayılı karar iş bu dava açısından kesin hüküm mahiyetinde olup HMK 114/1-i ve 115. Maddeleri uyarınca, dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK 114/1-i ve 115. Maddeleri uyarınca, dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın usulden REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcının peşin alınan 408,42 TL harçtan mahsubu ile bakiye 228,52 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 55,00 TL yargılama giderinin davcıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.
06/02/2023

Katip ….
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.