Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/82 E. 2022/378 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/82 Esas
KARAR NO : 2022/378

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 26/01/2022
KARAR TARİHİ : 05/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :26/04/2022
Davacı vekili tarafından açılan itirazın iptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tarafından 23.10.2019/2020 tarihleri arasında geçerli olmak üzere, sigortalı …. yönetimi adına ….. numaralı Endüstriyel Paket Sigorta Poliçe düzenlendiğini, 19.06.2020 ve 23.06.2020 tarihlerinde yaşanan ani sağanak yağış sebebiyle binaya ait su tesisatlarından işyerine sızan sular sebebiyle işyerinde hasar meydana geldiğini, yapılan incelemeler neticesinde işyerinin içerisinde geçen PVC esaslı yağmur suyu tahliye borularının dönüş kısımlarında dirseklerinde oluşan açılma sonucunda söz konusu su sızmalarının meydana geldiği tespit edildiğini, eksper marifeti ile yapılan araştırma ve inceleme neticesinde müvekkili tarafından sigortalı şirkete poliçe teminatı kapsamında 304.493,91 TL hasar ödemesi yapıldığını, mezkur hadise davalı müteahhit şirket tarafından inşa edilen sigortalı işyerinde yer alan yağmur suyu tahliye borularının ayıplı olmasından kaynaklandığını, TTK’nin 1472. Maddesi gereği müvekkil şirketin, yapılan ödeme ile sigortalısının haklarına halef olduğunu, müvekkili tarafından oluşan hasarla ilgili rücu ihtarı davalıya gönderildiğini, davalı tarafça ödeme yapılmadığını, rücu alacaklarının tahsili amacıyla davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın ödemek zorunda olduğu borcunu, hiçbir delil ve haklı gerekçe olmaksızın inkar ettiğini, borçlunun Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. Esas numaralı icra takibine yaptığı haksız ve hukuka aykırı itirazının iptalini, takibin devamını ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbu dava yapı müteahhidinin ayıba karşı sorumluluğundan dolayı açılmış bir dava olduğunu, A Blok için yapı kullanma izni 23.03.2018 tarihinde, B blok için ise 12.12.2018 tarihinde alındığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun 23.03.2020 ve 12.12.2020 tarihlerinde sona erdiğini, işbu dava ise 26.01.2022 tarihinde açıldığını, işbu sebeple zamanaşımı definde bulunmakta olduklarını, karşı tarafın açtığı icra takibinin ekine hiçbir belge eklemediğini, fakat işbu davada takipte sunulmayan belgelere delil olarak dayanılmakta olduğunu, söz konusu ayıptan müvekkil şirketinin sorumlu tutulması mümkün olmadığını, müvekkilinin yapı müteahhidi, yapıyı projeye uygun bir biçimde yaptığını ve teslim ettiğini, A-149 Bağımsız Bölümle İlgili: A-149 bağımsız bölüm maliki, görüntü kirliliği ve alan artırma amacıyla müteahhit firmanın projeye bağlı kalarak minimum dirsekle yapmış olduğu imalata müdahale ettiğini, B-84 ve B-85 Bağımsız Bölümlerle İlgili: Söz konusu bağımsız bölümlerin maliki A-149’da olduğu gibi yağmur ve pissu borularını projeye aykırı bir biçimde tadil ettiğini, A-13 ve A-14 Bağımsız Bölümlerle İlgili: A-14 ve A-13 bağımsız bölümlerinde meydana gelen olay, A-149’daki su basmasından kaynaklanmakta olduğunu,. A-5 Bağımsız Bölümle İlgili: A-5’teki meydana gelen su basması da üst kattaki Mateks Makina’nın sahibi olduğu bağımsız bölümlerde yapmış olduğu yağmur suyu hattına müdahaleler nedeniyle tuvaletin bitişiğinde olan şafttaki yağmur suyu hattının kırılması nedeniyle meydana geldiğini, bağımsız bölüm maliklerinin müdahalesi sonucu meydana gelen su basması olayının sorumluluğu müteahhit firmaya yüklenemeyeceğini, bağımsız bölümlerin, şap atılmadan natamam teslim edildiğini, bakım ve denetim sorumluluğu olan …. Site Yönetimi’nin (davacının sigortalısı) görevini gerektiği gibi ifa etmemesinden ve mülk sahiplerinin sorumsuzluklarından kaynaklandığını, müvekkil şirketin …. projesini tam olarak bitirdiğini ve taşınmazı teslim ettiğini, bundan sonra eserin açıkça kabul edilmesi karşısında müvekkil şirketin ayıptan sorumlu olmayacağını, davanın zamanaşımı defi nedeniyle usulden reddini, bağımsız bölüm sahiplerinin sonradan yaptığı değişikliğin ayıba sebebiyet vermesi nedeniyle davanın esastan reddini, haksız ve kötü niyetli olarak açılan işbu itirazın iptali davası nedeniyle karşı taraf aleyhine dava değerinin %20’si oranında tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı …. Sigorta Anonim Şirketi tarafından dava dışı üçüncü kişi sigotalı ….. Yönetimi’ne endüstriyel paket sigorta poliçesi kapsamında ödenen zararın davalının sorumlu olduğu iddiası ile davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyası aslı celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplam 332.574,09 TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından 2004 Sayılı İİK’nun 67. Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalının itirazının iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır.
Yargıtay İBK’nın 22.03.1944 tarih ve 37 E., 9 K. sayılı kararında; “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez. Bu itibarla, sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir.
Buna göre, TTK’nın 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 tarih ve 1084 E., 1497 K., aynı dairenin 20.09.2016 tarih ve 6280 E., 7990 K., 20. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve 2015/15593 E., 2016/1517 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Somut olayda dava dışı sigortalı ….. Yönetimi ile davalı şirket arasındaki sözleşme eser sözleşmesidir. Taraflar arasındaki eser sözleşmesinde dava dışı sigortalı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Davacı tarafça sigortalanana davalı tarafça yapılan yağmur suyu tahliye borularının ayıplı yapılması sebebiyle 19/06/2020 ve 23/06/2020 tarihlerinde meydana gelen ani sağanak yağışta binaya ait su tesisatlarından sızan sular sebebiyle iş yerinde hasar meydana geldiğini, sigortalıya zararın ödendiğini, zararın davalı tarafça ayıplı eser yapmasından dolayı meydana geldiğini ve bu nedenle ödenen zarardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Dava dışı sigortalı ….. Yönetimi tacir değildir. ….. Yönetimi’nin tapu kayıtları incelendiğinde tapuya henüz toplu yapı yönetimi şerhi verilmemiştir ve bu nedenle Sulh Hukuk Mahkemeleri görevli değildir. Bunun yanında sigortalının kazanç elde eden iş yeri zarar görmüştür ve bu nedenle 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun uyarınca da tüketici sıfatı bulunmadığından Tüketici Mahkemeleri görevli değildir. Dava dışı sigortalı ….. Yönetimi tacir olmadığından davalı ile aralarındaki ilişki ticari ilişki değildir ve bu nedenle somut uyuşmazlık da ticari uyuşmazlık değildir. Davacı da halefiyet gereğince dava açtığından iş bu dava ticari bir dava değildir. Açıklanan nedenlerle Mahkememiz görevli olmadığından Mahkememizin görevsizliğine, genel görevli Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın 6100 Sayılı HMK’nun 114. ve 115. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-6100 Sayılı HMK nun 20. maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 Sayılı HMK 331/2 maddesi gereği harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.05/04/2022

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır