Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/71 E. 2022/997 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/71 Esas
KARAR NO : 2022/997

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/01/2022
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
YAZIM TARİHİ : 09/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalı-borçlunun müvekkili şirkete 99.105,95-TL tutarında para borcunun bulunduğunu, müvekkili şirketin iş bu alacağa istinaden 19/11/2020 tarihinde Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün ….. Esas numaralı dosyası üzerinden davalı borçlu hakkında 99.105,95-TL cari hesap alacağı ve 2.364,97-TL faiz alacağı olmak üzere toplam 101.470,92-TL tutarlı icra takibi başlattığını, davalı borçlunun icra takibine itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla davalı borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 99.105,95-TL üzerinden devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, dava dilekçesinin yöntemine uygun tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
Yapılan yargılamada taraf teşkili sağlanmış, Küçükçekmece ….. İcra Dairesinin ….. Esas sayılı icra takip dosyası UYAP aracılığıyla dosya arasına alınmış, tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden B formları getirtilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama süreci ve değerlendirmede; dava, açık hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ve tazminat istemlerine ilişkindir.
Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı icra takip dosyasında yapılan incelemesinde; alacaklısının dosyamız davacısı olduğu, borçlusunun dosyamız davalısı olduğu, 99.105,95-TL asıl alacak, 2.364,97-TL faiz alacağı olmak üzere toplam 101.470,92-TL alacak için ilamsız takip yapıldığı, davalının icra takibine 27/08/2021 tarihinde itiraz ettiği, davacının davalı tarafından icra takip dosyasına yapılan itirazın iptali için süresinde dava açtığı anlaşılmıştır.
Davalının, Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/06/2021 tarihli ….. Esas sayılı dosyası ile konkordato isteminin kabulüne karar verildiği, karar tarihi itibariyle konkordato komiser heyetinin görevine son verildiği, kararın istinaf ve temyiz incelemelerinden geçerek kesinleştiği, konkordato isteminin 27/12/2018 tarihi itibariyle yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davaya konu icra takibine dayanak açık hesap kayıtlarında istenen alacağın taraflar arasında 2021 yılında gerçekleşen alım satıma ilişkin olduğu görülmektedir. Davalı firmanın İstanbul Ticaret Odası portal sayfasından iş konusunun, her türlü bitkisel ve hayvansal yağlar, sabun yağ kimyasalları, kimyevi maddeler, her türlü yağ ve kimya sanayi, yağlı tohum, küspe, her türlü tahıl, hububat, organik veya kimyevi gübre vs. yurtiçi ve yurtdışı alım ve satımını yapmak olarak belirtilmiştir. Davacı vekilince dosyaya sunulan fatura ve sevk irsaliyelerine bakıldığında, davalı firmanın iş konusu ile uyumlu ürünlerin (yemlik yağ ve rendering yağ) taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu olduğu göze çarpmaktadır. Bu durumda taraflar arasındaki ticari ilişki davalının konkordato isteminden sonraki bir tarih ve iş konusu ile ilgili olmakla ve bu ilişki çerçevesinde alınan bilirkişi raporuna yansıdığı üzere davalının davacıya ödemeler yaptığı da birlikte değerlendirildiğinde, aksi de dosyadan anlaşılamadığından İİK’nin 308/c-2 maddesi uyarınca davalı firma hakkında verilen konkordatonun taraflar arasında bağlayıcı olduğunu kabul etmek yerinde olmayacaktır.
Yine taraflara dava konusu uyuşmazlığa ilişkin ticari defterlerini incelemeye sunmak üzere süre verilmiş, bu süre içerisinde davalı taraf ticari defterlerini sunmadığı gibi, sunmama nedenine ilişkin de bir beyanda bulunmamıştır. Bu itibarla HMK’nin 222/3 maddesi hükmü açık olup, yasada belirtilen koşulları sağlayan ticari defterlerin sahibi lehine kanıt niteliğinin olabilmesinin koşullarından bir tanesinin de diğer tarafın ticari defterlerini sunmaması olarak belirtilmiştir. Yine bu süre zarfında veya daha sonra davalı tarafından ilgili ticari defterlerinin zayi olduğuna ilişkin bir mahkeme kararı da sunulmamıştır. Yine her ne kadar davalı tarafça ticari defterleri incelemeye sunulmamışsa da, davalı vekilince müvekkili davalı şirketin defterleri üzerinde davacı tarafa bir borcu olmadığı savunmasında bulunulmuş, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının ticari defter kayıtlarının aksini gösterir dosyaya yansıyan herhangi bir kayıt, kanıt, veriye rastlanılmamıştır.
Tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden uyuşmazlık konusu olan 2021 yılı dönemine ait B formları getirtilmiş, yapılan incelemelerinde tarafların karşılıklı olarak 5 adet belgeye dayalı 723.128,00-TL’lik birbirleriyle uyumlu alım ve satım bildiriminde bulundukları görülmüştür. Dosya arasına sunulu imzalı sevk irsaliyeleriyle de, aksi iddia veya savunma olmadığından fatura konusu ürünlerin teslim edildiğinin kabulü gerekmektedir.
Taraflar, bir araya gelerek yaptıkları sözleşmenin içeriğini, yasalarda öngörülen sınırlar içerisinde, özgürce belirleyebilmektedir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca kişiler, sözleşme yapıldıktan sonra serbest iradeleri ile verdikleri sözlerle bağlı olacaklar ve bu ilke gereğince ifanın ne derece zorlaştığına bakılmaksın, taraflardan edimlerini ifa etmeleri beklenecektir. Ancak bazı durumlar var ki, sözleşmeye bağlılık ilkesine kesin ve sıkı sıkıya bağlılığın her zaman adil sonuçlar doğurmadığını ortaya koymuşlardır. Böylesi bir durumda koşulları bulunması halinde TBK’nin 138. maddesinin uygulanması istenebilecektir. TBK’nin 138. maddesinde düzenlenen aşırı ifa güçlüğü nedeniyle sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması istemi, sözleşmeye bağlılık ilkesinin istisnası niteliğinde olmakla unsurları yasa metninde açıkça yer bulmuş olup, bunlar; sözleşmenin yapılmasından sonra olağanüstü bir durumun ortaya çıkması, ortaya çıkan olağanüstü durumun sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen nitelikte olması, aşırı ifa güçlüğü yaratan olguların borçludan kaynaklanmayan bir nedenle ortaya çıkması, bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olmasıdır. Yasada, aşırı ifa güçlüğünün uygulanması, belirtilen bu dört unsurun birlikte gerçekleşmesine bağlanmış ve unsurların gerçekleşmesi halinde borçlunun, hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı olduğu düzenlenmiştir. Davalı vekili sunmuş olduğu beyan dilekçesinde, müvekkili nezdinde aşırı ifa güçlüğünün ortaya çıktığını savunmuş, ancak bunun ne şekilde, nasıl çıktığı, ortaya çıkan olağanüstü durumun ne olduğu ve bu durumun taraflarca öngörülmediği veya öngörülmesinin beklenemeyeceği, varsa ortaya çıkan olağanüstü durumun kendinden kaynaklanmadığı, sözleşmenin yapılması sırasındaki mevcut olguların kendisinden ifanın istenmesini aleyhine değiştirdiği yönlerinden herhangi bir beyan ve ispat aracına dayanılmamış, dosyada bu hususa işaret eden bir kanıta da rastlanılmamıştır. Dolayısıyla aşırı ifa güçlüğünün tüm unsurlarıyla birlikte gerçekleşmesi gerektiği karşısında, davalının bu yöndeki savunmasının kabulü olanaklı bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, taraflar arasında mevcut ticari ilişki kapsamında davacı tarafın bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalıdan 99.105,95-TL alacağı bulunduğu, işbu alacağın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin yöntemine uygun olarak tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığı ve yasada belirtilen koşulları sağladığından davacının ticari defterlerinin kanıt niteliğinin bulunduğu, yine davalı tarafın verilen süreye rağmen ticari defterlerini sunmaması nedeniyle yasada belirtilen koşulları sağlayan davacının ticari defterlerindeki kayıtların davacı lehine kanıt niteliğinin olduğu, tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerine B formu bildirimlerine göre ticari ilişki içerisinde bulundukları, bu bağlamda davalı tarafça davacı defter kayıtlarının aksi yöntemine uygun kesin kanıtlarla ispatlanamadığından HMK’nin 222/3 maddesi gereğince davacının alacağının varlığını kanıtladığı değerlendirilerek davacının davasının kabulüne, davalı açısından bilinebilir ve belirlenebilir nitelikte olan alacağa davalı tarafından yapılan haksız itiraz nedeniyle davacı lehine kabul edilen tutarın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KABULÜ ile; davalının Küçükçekmece ….. İcra Dairesinin ….. Esas sayılı icra takip dosyasına itirazının 99.105,95-TL asıl alacak yönünde iptali ile takibin bu tutar üzerinden takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak devamına,
İİK’nin 67/2 maddesi uyarınca 19.821,19-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 6.769,93-TL harçtan peşin alınan 1.185,14-TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 5.584,79-TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.185,14-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70-TL başvurma harcı, 11,50-TL vekalet harcı, 18,15-TL vekalet pulu, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti, 48,50-TL posta ve davetiye gideri, 4,00-TL sarf gideri olmak üzere toplam 1.362,85-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan alınarak hazineye verilmesine,
7-Davacı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 15.856,95-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan avansın karar kesinleştikten sonra davacıya geri verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/11/2022

Katip ….. Hakim …..
e-imzalıdır e-imzalıdır