Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/58 E. 2022/356 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/58 Esas
KARAR NO : 2022/356

DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 18/01/2022
KARAR TARİHİ : 29/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :28/04/2022
Davacı vekili tarafından açılan menfi tespit davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı kurum ile yaptığı abonelik sözleşmesi neticesi adına kayıtlı olan … Hizmet no’lu tesisatla uzun süredir enerji kullanmakta olduğunu, müvekkilsısı bu güne kadar faturalarını düzenli olarak ödediğini ve davalı kurum ile her hangi bir sorun yaşamadığnı, müvekkilinin bulunduğu yerde kuyu suyu satışı yaptığını, müvekkil şirkete gelen davalı kurum çalışanları müvekkilinin tesisatında kaçak kullanım olduğu gerekçesiyle müvekkiline 118.675,66-TL ve 621.324,93-TL Kaçak elektrik faturası yazdıklarını ve hiçbir fatura da taraflarına tebliğ edilmeden müvekkilinin enerjisini kestiklerini, şirketin iki gündür çalışamaz durumda olduğunu, davalı kurumun abonelerine ne denli zulmettiğini ve haksız tahakkuklar yaptığını, enerji tekelini elinde bulundurmanın verdiği rahatlığı kullanarak insanları zora sokmakta işletmeleri çalışamaz hale getirmekte olduğunu, davalı kurumun kestği fatura da yaptığı haksızlığın, resmi şekilde yönetmeliğe uygun bir kesme olmadığı halde sistemde kesme yapmış gibi gösterdiğini bu dönemdeki kullanımı usulsüz ve kaçak gösterdiğini, Ocak 2022 dönemine ait iki kez ayrı ayrı kaçak fatura tahakkuk ettirdiğini, günlük sekiz saat çalışan iş yerini yönetmelik dşına çıkarak 21 saat çalışıyor gibi hesaplama yaptığını, son okuma tarihinden itibaren 23 günlük süre geçmesine rağmen yine yönetmelik dışına çıkarak belge bulgu yokmuş gibi 365 gün geriye gittiğini, 0.6 kulanım faktörü çarpan olarak alınmadan hesaplama yaptığını, müvekkilinin, Davalı Kurumun mevzuat hükümlerine aykırı olarak hesaplama yapması nedeniyle haksız ve mesnetsiz olarak fazla tahakkuk ettirilen ve bir kısmı fazla tahsil edilen borcu ödeme yükümü altında olduğunu, müvekkilinin enerjisinin kesildiğini, enerji davalı kurumun tekelinde olduğunu, müvekkilinin başka bir yerden enerji alabilmesi ve bu fahiş miktarlı faturayı ödemesinin de mümkün olmadığını, şu anda iş yerindeki faaliyetlerinin durduğunu, telafisi mümkün olmayacak zararlarla karşı karşıya olduğunu, davalı kurum enerji dağıtımını tekelinde bulundurduğundan bu hususu kendisine cebri bir yaptırım olarak kullandığını, müvekkilinin abonesi olduğu …. hizmet no’lu tesisatla ilgili olarak hmk 389.maddede yer alan şartların bulunması nedeniyle dava konusu alacağa dayalı olarak yapılacak elektrik kesme işleminin 118.675,66-tl ve 621.324,93-tl kaçak elektrik faturaları nedeniyle açacağımız menfi tespit davası sonuçlanıncaya kadar durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin de davalı kuruma yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, Huzurdaki Dava Açılmadan Ticari Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk Yolu İşletilmediğini, Müvekkil şirketin kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde; 04.01.2022 tarihinde kaçak kontrol ekipleri tarafından yapılan kontrolde ” sayacın kofra hattı ile saha dağıtım kutusu arasında saplama yapmak suretiyle harici hattan enerji kullanımı yapıldığı” tespit edilerek … adına ….. seri numaralı zabıt düzenlendiğini, … seri numaralı kaçak elektrik kullanımı tespit tutanağında harici hatta bağlı cihazların gücü 30.000 W olduğu tespit edildiğini, zabıt tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri dikkate alınarak ….. seri numaralı zapta istinaden harici hatta tespit edilen cihazların gücüne göre Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin “harici hat ile yapılan hesaplamada harici hatta tespit edilen cihazların güç değerleri” dikkate alınarak tahakkuk yapıldığını, Davacı adına tanzim edilen kaçak kullanım faturası aşağıda belirtilen ilgili mevzuat hükümlerine uygun tahakkuk ettirildiğini, davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu, Ayrıca müvekkil şirketin görevlilerince yapılan incelemeler sonucunda hazırlanan tutanaklar yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olup kaçak elektrik kullanmadığını veya tutanak üzerindeki bilgilerin gerçeği yansıtmadığını iddia eden davacının bu hususu ispatlamasının gerektiğini, dava dilekçesi ile kaçak elektrik tüketiminin tespiti akabinde elektriğin kesilmesi işleminin dava sonuna kadar durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edildiğini ve tensip ile %15 teminat karşılığında ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiğini söz konusu ara karardan dönülmesi gerekmekte olduğunu, davacı taraf ihtiyati tedbir talep etmişse de bu talebi de yerinde olmadığını, reddinin gerekli olduğunu, zira davacının yargılama ile elde edilebilecek sonucu ihtiyati tedbir yolu ile sağlamaya çalıştığını, huzurdaki davanın usulden reddini, nihayetinde haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacının davalı nezdinde abonesi olduğu … hizmet nolu tesisatla ilgili olarak kaçak elektrik kullanılması sebebiyle haksız yere tahakkuk ettirildiği iddia edilen bedellerden borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
Davalı vekili tarafından süresinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun “Genel Yetkili Mahkeme” başlıklı 6/1 maddesi; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmünü içermektedir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalıya geçer.
Somut davada; davacı ile davalı arasında kaçak ve usulsüz elektrik tutanağının düzenlendiği tarihten önce abonelik sözleşmesi bulunmaktadır. Bu durumda 6100 sayılı HMK’nun 6. maddesine göre; genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Bunun yanında abonelik sözleşmesi bulunduğundan davacının para borcunun ifa edileceği yer olan davalı alacaklının ikametgahı mahkemesi de yetkilidir. Taraflar arasında kaçak ve usulsüz elektrik tutanağı düzenlenmeden önce abonelik sözleşmesinin bulunamaması durumunda eylem haksız fiil olduğundan ancak bu durumda haksız fiil hükümlerine gidilebilecek ve haksız fiile ilişkin yetki kuralları işletilecekti. Ancak somut olayımızda taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğundan genel yetki ve sözleşmeden doğan yetki kuralları gereğince iş bu yargılamada davalının ikametgahının bağlı bulunduğu İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğundan Mahkememizin yetkisizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın 6100 Sayılı HMK’nun 114. ve 115. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE, yetkili Mahkemenin İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,
3-6100 Sayılı HMK nun 20. Maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 Sayılı HMK 331/2 maddesi gereği harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
5-Davalı vekilinin tedbir kararına itirazın reddi ile Mahkememiz yetkisizlik kararının kesinleşmesi ile tedbir kararının kendiliğinden kalkacağının taraflara ihtarına, ihtar edildi.
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.29/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır