Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/436 E. 2023/561 K. 16.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/436 Esas
KARAR NO : 2023/561

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/05/2022
KARAR TARİHİ : 16/06/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :20/07/2023
Davacı vekili tarafından açılan tazminat davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “8.03.2020 tarihinde …. Mah. … Cad. ile …. Cad. kesişimi Beylikdüzü/İstanbul’da yer alan güzergahlarında, … ortaklığınca … adına yapılan atık su ve yağmur suyu altyapı imalatı çalışması esnasında kepçe ile menhol duvarını hasarlayıp beton dökme esnasında hasarlı noktadan betonun menholün içine dolarak kabloları zarar vermek suretiyle hasara uğratıldığını, hasarın davacı şirket teknik personelleri tarafından olay yerinde tutanak düzenlenmek suretiyle hasar tespit edildiğini, hasar nedeniyle davacı şirketin 24.101,87-TL maddi zararı meydana geldiğini, zararın ayrıntılarını gösterir keşif evrakı, hasar tutanağı delil listesi ekinde dosya içeriğine sunulduğunu, Arabuluculuk son tutanağı ve …. firmasınca hasarın giderilmiş olduğuna ilişkin iş emirleri ve faturaların dosya içeriğine sunulduğunu, davacı şirket tarafından alacakları için arabuluculuğa başvurulduğunu ve rızaen tahsili mümkün olmadığından, hüküm altına alınmasını teminin kanuni süresi içinde iş bu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 24.101,87-TL hasar bedelinin 18.03.2020 hasar tarihinden itibaren T.C Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uygulanan değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine “karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davanın görevli mahkemede açılmadığını, H.M.K/ na göre Davanın görevli mahkemede açılmasının kamu düzenine ilişkim bir hukuki durum olduğunu, davanın her aşamasında resen incelenebileceği gibi taraflarca da davanın her safhasında ileri sürülebileceği, davanın görüm ve çözüm yerinin idare mahkemeleri olduğu ifade edilmekte olup yine davanın süre yönünden 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra davanın açıldığını bu nedenle davanın süre yönünden reddi gerektiğini, davalı idarenin “… İşi” kapsamında hasarın meydana geldiği adreste …. İnş. San. Ve Tic.Ltd.Şti. ve …. İnş.Ltd.Şti. İş Ortaklığı tarafından çalışma yapıldığını, davalı idare ile imzalanmış olan bu işe ait sözleşmenin sorumluluk ile ilgili maddelerine göre yüklenici yaptığı işlerle ilgili olarak ortaya çıkabilecek her türlü kaza, hasar, şikayet, zarar ve ziyandan dolayı maddi, manevi, hukuki ve cezai olarak sorumlu olduğunu, bu nedenle davanın öncelikle husumet nedeniyle reddini talep edildiği, huzurdaki hasara ilişkin tespitin davacı idarenin tamamen tek taraflı beyanına istinaden hazırlandığını, bir hasar tespit tutanağını dayanak göstererek müvekkilinin sorumlu olduğunu iddia etmenin ne ölçüde hakkaniyetle bağdaştığı tartışmaya açık bir konu olduğunu, müvekkilini B.K’nın 41.maddesine göre sorumlu tutmanın mümkün olmadığını çünkü zararın meydana gelmesinde davacı idarenin bir kusuru olmadığı ve müvekkili ile müteahhit(yüklenici) arasındaki sözleşmenin bir eser sözleşmesi olduğunu, eser sözleşmesinde müteahhidin (yüklenicinin) haksız eylemlerinden iş sahibinin sorumlu tutulamayacağını, zira eser sözleşmelerinde yüklenici iş sahibinin hizmetlisi ya da yardımcısı olmadığı, iş sahibi ile yüklenici arasında bir tabiiyet ilişkisi de söz konusu olamayacağını, tazminata dayanak olarak gösterilen hasara ilişkin hasar tespit tutanağı yanlı hazırlandığını ve bu raporun kabulünün mümkün olmadığını, salt soyut iddia ve raporlara dayanılarak, davacı idareden tazminat talebinde bulunulmasının hukuka aykırı ve kabul edilemez olduğunu, davacı tarafın faizin başlangıç tarihine ilişkin taleplerini de kabul etmediklerini, eğer yapılan yargılama sonucunda davalı idare tazminata mahkum edilirse, ancak dava tarihi itibarıyla yasal faize hükmedilebileceği, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de işçilik ve vasıta giderlerinden sorumlu tutulamayacağını” beyan etmiştir.
Davalılar …. ve …. vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davacı şirket tarafından, 18.03.2020 tarihinde …. Mahallesi, …. Caddesi ile … Caddesi kesişimi, Beylikdüzü adresinde yapılan çalışma esnasında davacı tarafın kablolarına hasar verildiği ve bu hasardan kaynaklanan işletme zararının bulunduğu iddiasıyla 24.101,87-TL’nin tahsili istemli işbu dava ikame edildiğini, bu dava ve davacının iddialarının tümüyle mesnetsiz olduğu için davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Davaya konu hasara sebebiyet verdiği iddia edilen olayın 18.03.2020 tarihinde meydana geldiğinin iddia edildiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesi uyarınca, haksız fiil nedeniyle tazminat davası açma hakkı mağdurun, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayan 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, bu nedenle davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü alacak yönünden zamanaşımı def’inde bulunulduğunu ve davanın bu yönden reddine karar verilmesinin talep edildiğini, ….Müdürlüğü Tarafından ihale usulü ile davalı şirketlere devredilen “…. İşi” kapsamında yapılacak işe ilişkin kıstaslar diğer davalı İdare tarafından belirlenmekte ve yine yer gösterme işlemi ilgili idare tarafından gerçekleştirildiğini, yer gösterme işlemiyle, davalı Şirketlere tahsis edilen çalışma sahasının fizibilitesine ve altyapısına ilişkin bilgi ve belgeler diğer davalı idare ve davacı tarafından sağlandığını, keza, davalı Şirketler tarafından çalışma yapılacak sahaya ilişkin haritalama ve altyapı durum bilgileri ilgili ve sorumlu idareden ve davacı şirketten defaatle talep edildiğini ve bir sonuç alınamadığını, bu hususta çalışmayapılacak saha fizibilitesinin ihale makamı idare ve telekomünikasyon altyapısından sorumlu davacı şirket değil de davalı şirketlerin bilmesi ve/veya bilebilecek durumda olmasının beklenilmeyeceği, öte yandan, davacı şirket tarafından meydana geldiği iddia edilen hasar davacı şirketin kendi kusurundan kaynaklanmadığını, Teknik şartnamelere yönetmeliklere göre mevcut altyapıların (elektrik, doğalgaz, kanalizasyon bağlantıları, internet, içme suyu, telefon vb.) zeminden minimum 80 cm alttan ve korumalı malzeme ile geçmesi gerektiğini, ayrıca bu tarz çalışmalar yapılırken, davaya konu somut olayda telefon tesisatları döşenirken işin fenni kuralları gereği kablo ve tesisatın yolun ortasına değil kanalizasyon, içme suyu ve kanalizasyon hatları üzerinden geçirerek ihlal edildiğini, çoğu yerde asfaltın içinden davacı şirketin kablolarının çıktığını, …. çalışanlarının olduğu bölgelerde bu altyapıların geçtiği erlerin koordinatlarının davalı şirketlere sayısal ortamda verilmesi ve çalışma esnasında gerekli gözlemcilerin işin başında olması gerektiği halde ilgili kurumlardan bu belgeler …. ve davacı şirketlerce talep edilmiş olup, kurumlarca konuya gerekli hassasiyetin gösterilmediğini, konuyla ilgili, …. Montaj ve Altyapı İşleri Teknik Şartnamesinin 3.1.2.2 sayılı “Yeraltı Hatları” başlıklı bendi: Yeraltı tesisatlarında bakır içerikli ve çelik zırhlı … (….) kablolar kullanılacaktır. Kablo ‘yüzeyden en az 80 cm derine gömülür. Yeraltı hattı insan veya araç geçen bir yerde ise galvaniz boru ile taşınmalıdır. Diğer yerlerde ise kabloların altında ve üstünde yaklaşık 10 cm kalınlıkta elenmiş kum bulunmalıdır. Kablonun üzerindeki kumun üzerine ve aynı kanala döşenen … ve … kabloları arasına ve üzerine tüm kablo boyunca 10 cm dolu tuğla veya en az 10 cm kalınlıkta beton plaka gibi koruyucu elemanlar yerleştirilmeli. Böylece çukuru açan işçilerin kazma darbelerinden kablo korunmalı ve orada kablo bulunduğu önceden anlaşılmalıdır. Bu koruyucunun yaklaşık 30 cm üzerine ise en az 10 cm genişliğinde polietilenden yapılmış uyarı şeridi konulmalıdır. Bu koruma sağlandıktan sonra güzergahın durumuna göre, toprak, beton, asfalt, parke taş vb. ile kablonun üstü örtülür.” hükümlerini içermekte olduğunu, ancak, tüm altyapı çalışmalarının, genellikle zeminin hemen altından yani yoldan 20 ila 50 cm altından korumasız olarak uygulandığının tespit edildiğini ve ayrıca şartnameye aykırı olarak kablo ve tesisatta, kumlamanın ve ikaz bandının kullanılmaması sebebiyle altyapı tesisleri tespit edilemediğini, bu hususu tevsik eder nitelikteki çalışma sahasında çekilen fotoğraflar davacı tarafça da dosyaya sunulduğunu ve söz konusu fotoğraflardan da görüleceği üzere bu uygulamalar teknik şartname ve yönetmeliklere aykırı olduğu, çalışma esnasında davalı şirketler azami şekilde itina ile işlerini yürüttüklerini, ancak, döşenen hatlarda tranşenin geniş ve derin olduğunu, ihale makamı olan diğer davalı …. ile akdedilen sözleşmeler neticesinde, yüklenici firmalar işin gereği olarak ağır iş makinaları ile çalışma yapıldığını, sahada yapılan çalışmalar mevcut hatların ıslahı kapsamında olduğundan altyapının çok yoğun olduğunu, dolayısıyla her noktada iksal kazı yapmanın mümkün olmadığını, tranşe kazısı esnasında künk içindeki telefon hatlarının alt dolgusu çökerek, künk ve üzerindeki toprağın ağırlığı ile tesisatta hasar meydana getirmekte olduğunu, netice itibariyle davacı ….’un ilgili şartname ve yönetmeliklere aykırı olarak döşemesi ile tesis ve kabloları ilgili yönetmeliğe aykırı imal etmesi nedeniyle zararın meydana gelmesine kendi eylem ve kusuruyla sebebiyet verdiğini, bütün bunların yanında, davacı …’un davalı Şirketlere tahakkuk et ceza miktarlarının ne şekilde belirlendiği bilinmediğini ve yetkili olduğu bölgede tekel konumunda bulunan davacı şirketin, bu konumunu kullanarak tek taraflı işlemiyle hasar tespitinin ne şekilde gerçekleştiğini bildirmeden ve davalı Şirketleri bu hususta aydınlatmadan, hukuki güvenliği zedeleyecek şekilde davacı Şirketler aleyhine ceza tahakkuk ettirmesi yasal olarak kabul edilemez olduğunu, zira ilgili mevzuata aykırı şekilde altyapı çalışmaları yürüten ve davalı Şirketler aleyhine ceza tahakkuk ettiren davacı şirketin işlem ve eylemlerinde ne denli özensiz hareket ettiğinin görüldüğünü ifade ettiğini, öte yandan yine bu hususta, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, varlığı iddia olunan hasara konu kablolar yenilenirken; eski kabloların hurda değeri taşıması nedeniyle bu kablolara ilişkin kayıtların davacı tarafça mahkemeye sunulması gerektiğini, başka bir ifadeyle, yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla, iddia olunan zarar karşılığının söz konusu hurda bedelinin mahsup edilmesi suretiyle hesaplanması ve talep edilmesi gerektiği, ekonomik değeri yüksek bir malzeme olan fiber kablonun hurda bedeli dikkate alınmaksızın yapılacak hesaplamaya dayanılarak alacak talep edilmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet vereceğini, dolayısıyla, bu suretle hesaplama yapılmadan talepte bulunulması da davanın reddinin gerektiğini” beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı ….’nin ihalesini diğer davalılara verdiği …. İşi kapsamında verdiği dava konusu yerdeki inşaat işi sırasında davalıların davacının kablolarına zarar verilmesinden dolayı uğranılan zararın tazminine ilişkin haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce dava konusu yere ilişkin davalılar arasındaki …. İnşaatı İşine ilişkin sözleşme ve proje, davalıların ba-bs formları, dava konusu yere ilişkin hasar dosyası celbedilerek incelenmiştir.
Davacının zarar gördüğü iddia edilen yerde ve zarar gördüğü iddia edilen kabloların zarara uğrayıp uğramadığı, zarara uğramasının davalılar arasındaki sözleşmeye istinaden davalılar tarafından iş yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise yapılan işler sebebiyle olup olmadığı, davalıların zarara sebep olup olmadığı, zarara uğraması halinde zarar miktarı ve tarafların tüm iddia, savunma ve talepleri hususunda yerinde inceleme yapmak suretiyle ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmasına karar verilmiş, 19/05/2023 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Kullanılan malzemelerin hasarın giderilmesine yönelik zorunlu malzemeler oldukları, Hasar tutarlarına dahil edilen kablo birim fiyatları, ek malzemeleri ile montaj işçilik birim fiyatlarının tutanak tarihi itibariyle hattı layıkında ve Telekom birim fiyat tarifelerine uygun olduğu, Yerleşik Yargıtay içtihatları gereği, Davacı şirketçe dosya kapsamına sunulan “….” firmasınca düzenlenen e-fatura ve günlük şantiye defter bilgilerinden; Yeraltı güzergahına ilişkin çalışma yapılan …. hattı için kullanılan malzeme ve onarımın yapıldığı adresin hasar tespit tutanağında belirtilen adres ile uyumlu olduğu, Tutanaktaki Saha dolabı ve kablo lokal numaraları ile hasar onarımının yapıldığı saha dolabı, kablo lokal numaralarının uyumlu oldukları, Dolayısıyla; davacı kurumca hasarın onarımında Özel olarak adam tutulup çalıştırıldığının kanıtlandığı, bu nedenle; hasarlara ilişkin; işçilik bedelleri hasar tutarına dahil edildiği, davacı şirketin 17266,79-TL (Malzeme bedeli) + 6749,40-TL (işçilik bedeli) + 85,68-TL (işletme zararı) = 24.101,87-TL hasar tanzim talebinin olabileceği kanaatine varılmıştır.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
Davalılar vekilleri tarafından her ne kadar dava zamanaşımı süresinin dolması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de; davacı vekili tarafından haksız fiilden kaynaklı maddi zarar talepli dava açıldığı, söz konusu davanın 6098 Sayılı TBK’nun 72/1 maddesi uyarınca zarar ve tazminat yükümlüsünün öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve her halde fiilden itibaren 10 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, dava konusu hasar tarihinin 18/03/2020 tarihi olduğu, 2020 yılında başlayan Covid 19 pandemisi sebebiyle Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile yargıdaki sürelerin ve bunlar içerisinde olan dava zamanaşımı süresinin 22/02/2020 (bu süre dahil) tarihinden itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durdurulduğu, daha sonra bu sürenin yine 01/05/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15/06/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatıldığı, ayrıca arabuluculuğa başvuru tarihinden bu sürecin tamamlandığı tarihe kadar sürelerin ve bunlar içerisine dava zamanaşımı süresinin durduğu, adı geçen duran sürelerin somut dava zamanaşımı süresine eklenmesi halinde 2 yıllık sürenin dava tarihi itibariyle dolmadığı ve zamanaşımı süresinin geçmediği anlaşılmakla zamanaşımı sebebiyle davanın reddine karar verilmesi taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davalılar vekilleri tarafından her ne kadar dava konusu uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğu ve görevsizlik sebebiyle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de; davacı vekili tarafından haksız fiil sebebiyle maddi zarar talepli dava açıldığı, 2560 sayılı Kanuna tabi olan …’nin gördüğü hizmetin kamu hizmeti olmasına rağmen, özel hukuk hükümlerine tabi olduğu, 6102 Sayılı TTK’nun 16/1 maddesi anlamında tacir sayılacağı ve davalı idarenin hizmet kusuruna dayanılmadığı, bunun yanında dava konusu yerde işin yapımını diğer davalı şirketlerin üstlendiği, tarafların tacir olduğu, tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevinin adli yargının görevine girdiği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde Mahkememiz iş bu yargılamada görevli olduğundan görevsizlik sebebiyle davanın reddine karar verilmesi taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Somut davada; davacı vekili, davalılar tarafından dava konusu alanda yapılan …. İşi projesi sırasında davacıya ait kablolara zarar verildiği ve söz konusu zararın davalılardan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. davalı İski vekili, söz konusu zarardan kendilerinin sorumlu olmadığını, davanın reddine karar verilmesinin talep edilmiştir. Davalılar … ve … vekili, söz konusu zarardan kendilerinin sorumlu olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasında dava konusu yerde davalı ….’nin …. İşi projesini ihale ile davalılara verdiği ve dava konusu yerde davalıların proje kapsamında çalışma yaptığı hususun ihtilaf bulunmamaktadır. Davalılar tarafından söz konusu proje kapsamında davacının kablolarına zarar verildiği hasara ilişkin tutanaklar ile sabittir. Söz konusu hasar sebebiyle davacı tarafından 24.101,87 TL zararları olduğu iddia edilmiş, Mahkememizce yaptırılan teknik inceleme sonucunda alınan bilirkişi raporunda iddia edilen zararın rayice uygun olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bilirkişi raporunda davacı tesislerinin standartlar çerçevesinde tesis edildiği tespit edilmiştir. Bu sebeple davalılar …. ve … vekilinin bu yöndeki savunmalarına Mahkememizce itibar edilmiştir. Davalı …. vekili dava konusu yerde çalışmanın diğer davalılar tarafından yapıldığını, ihale şartnamesine ve sözleşmeye göre zarardan diğer davalıların sorumlu olduğunu, kendisinin sorumlu olmadığını savunmuştur. Davalılar … ve …. vekili ise söz konusu yere ilişkin ihalenin davalı … tarafından verildiğini, yer gösterme işleminin, çalışma sahasının fizibilitesine ve altyapısına ilişkin bilgi ve belgelerin diğer davalı İski tarafından verildiğini ve zarardan sorumlu olmadığını savunmuştur. Ancak taraflar arasındaki sözleşmeler dış ilişkide üçüncü kişileri bağlamamaktadır ve zarar gören davacıyı bağlamamaktadır. Taraflar sözleşme hükümlerini ancak kendi aralarındaki iç ilişkide ileri sürebilirler. Bu sebeple davalıların bu yöndeki savunmalarına Mahkememizce itibar edilmemiştir. Davacı tarafından dava konusu hasara davalıların kusuru ile sebebiyet verdikleri ve zararları ispat edildiğinden ve tüm davalılar zarardan sorumlu olduğundan açılan davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın KABULÜ İLE;
-Dava konusu hasar sebebiyle davacının uğramış olduğu 24.101,87 TL maddi zararın hasar tarihi olan 18/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 1.646,39 TL nispi karar harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 411,60 TL peşin harcın mahsubu ile 1.234,79‬ TL bakiye karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından mahkememiz dosyasına yatırılan 411,60 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 492,30 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 4.364,40 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalılar … ve …. vekilinin yüzlerine karşı, davalı … vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır