Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/310 E. 2023/101 K. 23.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/310 Esas
KARAR NO : 2023/101

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/10/2016
KARAR TARİHİ : 23/01/2023

Davacı vekili tarafından açılan Tazminat davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilinin dava dışı … AVM ile yaptığı anlaşma gereği davalıdan … markalı … seri numaralı engelli asansörü satın alınılarak 03/09/2015 tarihinde teslimi ve dava dışı üretici … Tarafından montajı yapıldığını ancak bahse konu engelli asansörü ilk günden itibaren sıklıkla arızalanmış ve her arızalanmanın akabinde davalıya bilgi verildiğini ve davalınında bu arızayı onarmaya çalıştığını, tüm bu mağduriyete son verilmesi amacıyla yapılan ihtarnameler çekildiğini, Büyükçekmece … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … değişik iş sayılı dosyasından delil tespiti ve keşif ile asansörün kullanım amacına ve yerine uygun şekilde üretilmediğinden bahisle, fazlaya ilişkin her türlü talep dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 28.968,00 TL. maddi tazminatın ve 5.000,00 TL. manevi tazminatın bu hususta ihtarın yapıldığı 20/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının adresinin Ankara olduğundan işbu davanın görevli ve yetkili Ankara Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, müvekkilinin, ürünün muhafazası yönünde sorumluluğunun olmadığını, alıcının ürünün muhafazada zafiyet göstermesi ve ücretsiz bakımda ısrar etmesi sonucu kullanıcı hatasına bağlı olarak ürünün arıza verdiğini, müvekkili tarafından ürünün teknik şartnameye uygun olarak çalışır vaziyette kusursuz olarak teslim edildiğini, güç kaynağının yetersiz olmasından kaynaklı sürekli arıza yaptığı şeklindeki tespitin yerinde olmadığını, itirazlar doğrultusunda elektrik elektronik mühendisi, makine mühendisi ve hukukçu bilirkişi heyetinden rapor alınmasına, bilirkişi heyetinden keşif icrası suretiyle rapor düzenlenmesine, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari satımdan kaynaklanan tazminat davasıdır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda Mahkememizin 18/03/2019 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabul-kısmen reddi karar verilmiş, Mahkememiz ilamının İstinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 17/02/2022 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamı ile; “….Bu halde mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak, teknik şartname ve ürünün piyasadaki durumu da değerlendirilerek davaya konu engelli asansörünün ayıplı olup olmadığı var ise ürünün ayıplı olduğu hususunun teslim sırasında açıkça belli ve anlaşılabilir(açık ayıp) olup olmadığı, ayıp teslim anında açıkça belli değilse yapılan inceleme(muayene) sonucunda malın ayıplı olduğunun anlaşılabilecek nitelikte olup olmadığı, satılanda olağan bir gözden geçirme ve TTK 23/1-c maddesi anlamında muayeneyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunup bulunmadığı, ayıbın malın kullanılmasıyla birlikte sonradan anlaşılacak(gizli ayıp) nitelikte olup olmadığı, ayıbın varsa davalının garantisi kapsamında kalıp kalmadığı, ayıbın onarılıp onarılamayacağı, varsa ayıbın giderilmesi için gerekli olan masraf tutarı, ayıbın niteliği ile engelli asansörünün bedelinin iadesi talebinin orantılı/makul olup olmadığı, bedel iadesi makul ve orantılı değilse ayıp oranındaki indirim bedelinin tespiti yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Bu haliyle mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır..” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamından sonra yargılamaya devam olunmuştur.
Dava konusu tazminat hususunda gerekçeli, denetime ve hükme elverişli rapor alınmasına karar verilmiş uyuşmazlığa konu asansörün bulunduğu yerde bilirkişilerce yerinde inceleme yapılarak , Mahkememizin … Esas sayılı dosyasında 06/12/2022 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Keşif gözlemleri ve dosya kapsamındaki belgeler detaylı olarak incelenerek; Dava konusu ürünün … seri numaralı markası: ART20, hızı:0.12 metrejsaniye azami taşıma kapasitesi: 250 kg standart ana besleme 220 V, 50 Hz, çalışma şekli: akü ile park noktalarında kendini otomatik olarak şarj eder kullanım amacı tekerlekli sandalye kullanıcıları için olan engelli platform merdiven asansörü olduğu belirlendiği; keşif esnasında asansörü oluşturan parçaların sökülmüş vaziyette kutu içerisinde bekletildiği, uzun süreli bekleme neticesinde hareket iletecek olanlar da dahil olmak üzere bir kısım akşamların korozif etkiye maruz kaldığı, mevcut paketlenmiş durumda olan ve uzun süredir çalışmamış, davaya konu engelli asansörünün ayıplı olup olmadığının tespitinin mümkün olamayacağı, yapılan inceleme (muayene) sonucunda ürünü aktif hale getirmeden iddia edilen ayıp aksamlarının tespit edilmemesi sebebiyle ürünün ayıplı olduğunun anlaşılabilecek nitelikte olmadığı; montaj sırasında ve kullanım anında arıza ortaya çıkmadan sistemde var olan problemlerin olağan bir gözden geçirme ile tespit edilemeyeceği, sistemin değişken bileşenlerden oluşması nedeniyle arızaya neden olan parçaların tespiti halinde değiştirilerek onarımının mümkün olduğu kanaati bildirilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir.
Taraflar tacir olup, uyuşmazlığın ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya 6098 sayılı Borçlar Kanunu (TBK) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Türk Borçlar Kanunu’nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin (TBK m. 207 vd) esasen tacirler arasında yapılan satım sözleşmelerine de uygulanması benimsenmiştir. Bununla birlikte satım sözleşmesinde malın ayıplı olması halinde özel hükümler öngörülmüştür (TTK m. 25/1, 3). Dolayısıyla tacirler arası satım sözleşmelerine Borçlar Kanunu hükümleri ile birlikte TTK m. 25/I hükmü de uygulanacaktır.
Bu noktada uyuşmazlığın temelini oluşturan “ayıp ve ayıba karışı tekeffül” kavramları üzerinde durmakta yarar vardır:
Ayıba ilişkin hukuki düzenleme davaya konu uyuşmazlık açısından ;dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Düzenlemede “Satıcı alıcıya karşı satılanın zikir ve vaadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir surette tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan mesuldür” denilmektedir.
Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır.
Ayıba ilişkin diğer sınıflandırma, ayıbın açık ve gizli olup olmamasına göre yapılmaktadır. Açık ayıp hemen ilk bakışta ya da yüzeysel bir muayene ile tespit edilebilen ayıptır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değilse de ayıp meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir (Domaniç, H.: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.I, İstanbul 1988, s.155; Yavuz, N.: Ayıplı İfa, 2.b., Ankara 2010, s. 107; Karakaş, C.F.: Ticari Satımda Ayıp İhbarının Süresi ve Şekli, XXII. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Ankar 2006, s.172). Derhal kavramı, halin icabına uygun fazla vakit geçirmeden bildirim olarak anlamak gerekir. Ancak TTK 25/4’de zamanaşımı süresi altı ay olduğunun belirlenmesi nedeniyle gizli ayıplarda azami ihbar süresi altı aydır. Eğer alıcı iğfal edilmiş, yani maldaki ayıp ondan bilerek saklanmış ise Kanunun öngördüğü çözüm satıcı bakımından ağırlaştırılmış bir sorumluluğu gerektirmektedir. Nitekim 818 sayılı Borçlar Kanununun 200. maddesine (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. maddesine) göre alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
Ayıba ilişkin bu genel açıklamadan sonra belirtmek gerekir ki satıcının ayıptan sorumluluğuna da “ayıba karşı tekeffül” denmektedir. Ayıba karşı tekeffül şartlarının gerçekleşmesi durumunda alıcının kendisine tanınan hakları kullanabilmesi için Kanun tarafından kendisine yükletilmiş olan külfetleri yerine getirmelidir. Külfet, alıcının satın aldığı malı muayene etmesi ve bir ayıbın ortaya çıkması halinde bunu satıcıya ihbar etmesidir. Alıcı külfetleri yerine getirmediği takdirde ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamaz.
Külfet teknik anlamda bir yükümlülük veya borç değildir. Külfet, mülkiyetten farklı olarak herhangi bir borç yaratmayan, yerine getirilmediği takdirde o konuda sağlanmış olan hakların kaybedilmesi sonucunu doğuran bir davranış olarak tanımlanabilir. Burada muayene ve ihbar külfetini yerine getirilmemesi halinde alıcının satılanı kabul etmiş sayılacağına dair yasal bir karine söz konusudur. Dolayısıyla külfetlerin yerine getirilmemesi seçimlik hakların kullanılmasına engel olur, alıcı malı o haliyle kabul etmiş sayılır.
Ticari satımlarda muayene ve ihbar külfeti TTK 25/3. maddede düzenlenmiştir. Bu hükme göre “ Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur.” Ancak ayıp ihbarının bu süre içinde satıcıya ulaşması şart değildir. Bu süre içinde satıcıya ulaşmasa bile alıcı haklarını korumuş olur. TTK 25/3. maddede gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde Borçlar Kanunun 198. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. Borçlar Kanunun 198/3. maddesinde ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde bildirimin derhal yapılması aksi halde alıcı malı ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılacaktır.
Bilirkişi incelemesi neticesinde,asansörün hali hazırda korozif etkiye maruz kaldığı,bu hali ile ayıp tespitinin mümkün olmadığı ,asansörün hali hazırdaki durumuna ilişkin rapora görsellerin aktarıldığı, ancak asansörün hali hazırdaki durumu ve daha önce alınan bilirkişi raporları muhakeme edilerek mevcut ayıp iddiasının akü destekli güç kaynağından kaynaklı olduğunun değerlendirildiği, asansörün teknik şartnameye uygun halde satımının yapıldığı aksi yönde taraflarca beyan ve itirazda da bulunulmadığı , asansörün kurulumunun yapıldığı alanda hor kullanıldığının dosya kapsamında anlaşıldığı ve de davalının bakımlarının yapılmadığı yönünde savunması karşısında davacı tarafça periyodik bakımlarının yapıldığına yönelik dosyada delil yer almadığı , davacının teknik şartnameye uygun olarak satın aldığı ürünün güç kaynağının yeterliliği ve de bakımlarının yapılması konusunda basiretli tacir sıfatı ile hareket ederek satın alma ve de bakım yapma konusunda olağan davranmasının beklenildiği bu hali ile davacının ayıp iddiasının ispatlanamadığı ve siparişe uygun satım yapan davalının sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmakla;davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi gereğince alınması gereken 179,90- TL maktu karar harcının peşin alınan 580,09 TL harçtan mahsubu ile 400,19‬ TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davcıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine, ,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/01/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır