Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1083 E. 2023/172 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1083 Esas
KARAR NO : 2023/172

DAVA : Şirket Müdürünün İşleminin İptali
DAVA TARİHİ : 08/12/2022
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirket Müdürünün İşleminin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara İli …. İlçesi …. Mh. …. Cd. …. Apt. No:… sayılı yerde faaliyet göstermekte olan … MERSİS numaralı “…”nin 08/02/2022 tarihinde Müvekkili … tarafından …. isimli şahıstan satın alındığını, devir işlemini müteakip şirketin adresinin “… Mh. … Sk. No:… Bahçelievler İstanbul” olarak değiştirilip İstanbul Ticaret Odasına kayıt yaptırıldığını, müvekkili 06/11/2022 tarihinde bir ihtarname çekmek üzere Noter’e gittiğinde Noterlik çalışanlarınca kendisinin şirketini temsil etmediği, kayıtlara göre 21/11/2022 tarihinden itibaren Şirketin Müdürü olarak görünen … isimli şahısın şirketi münferiden ve sınırsız süreli olarak temsile yetkili olduğu, bu durumda müvekkili tarafından şirket adına ihtarname çekme veya şirket müdürü sıfatıyla vekalet verme işlemi yapılamayacağı, şirketin merkezinin Ankara İli … İlçesi …Mh. …. Cd. … Apt. No:…. sayılı adrese taşındığı, ve şirket sicil kaydının … numarasına kayden Ankara Ticaret Odasına alındığının söylenildiğini, bilahare, müvekkili tarafından yapılan araştırma ile dava dilekçeleri ekinde fotokopisi sunulan 21/11/2021 tarih ve …. sayılı ticaret gazetesi kayıtlarına ulaşıldığını, bu gazetede görüleceği üzere, … isimli şahsın muhtemelen sahte evrak düzenlemek ve noterlikler ile ticaret odalarını yanıltmak suretiyle kendisinin haksız bir şekilde müdür olarak kayıtlara geçirilmesini ve müvekkilinin şirkete ilişkin bütün yetkilerinin sona erdirilmesini sağladığını, müvekkili tarafından … isimli şahsın herhangi bir şekilde Şirket Müdürü olarak atanmadığını, kendisine herhangi bir görev verilmediğini ve bu hususa ilişkin herhangi bir evrak imzalanmadığını, konu hakkında 08/12/2022 tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına müracaatta bulunularak … soruşturma numarasına kayden … isimli şahıstan şikayetçi olunduğunu, müvekkili tarafından müdür olarak atanmamış, şirket olarak müdür atanması ve yetkilendirme kararı verilmemiş olan … isimli şahsın muhtemelen sahte evrak düzenleyip bunu Noterlikten geçirdikten sonra İstanbul ve Ankara Ticaret Odalarının kayıtlarında kullandığı ve böylelikle Şirket Müdürü olarak tam yetki kazanıp şirketin adına tasarrufta bulunma imkanı sağladığını düşündüklerini, söz konusu nitelikli dolandırıcılık fiilinin halen devam ettiğini ve buna engel olunmaması halinde telafisi imkansız zararın doğmasının söz konusu olacağını, şirket her ne kadar re’sen terk nedeniyle kapalı görünse de şirketin adına kayıtlı gayrimenkuller ve … marka bir araç bulunduğunu, nitelikli dolandırıcılık yapmak suretiyle kendini şirket müdürü olarak kayıtlara geçirmiş olan … isimli şahsın halen sahip olduğu şirket müdürlüğü yetkisini sürdürmesi halinde bahse konu gayrimenkullerin ve aracın satılabilmesinin mümkün olduğunu, bu yolla başka insanların da mağdur edilebileceğini, Ticaret odalarının kayıtları alındığında hangi noterlikte hangi işlemlerin yapıldığı, kullanılan evraktaki imzaların sahteliği ve dolandırıcılık fiilinin nasıl işlenildiğinin ortaya konulabileceğini, halen Şirket Müdürü olarak kayıtlarda görünen ve sınırsız yetki kullanabilen … isimli şahısın şirket adına tasarruf yetkilerine acilen tedbir konularak kısıtlama yapılmasını, tedbir taleplerinin haklılığının resmi belge ve kayıtlara dayandığını, Şirket Müdürü olarak görünen kişinin tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına ilişkin tedbir kararına hükmedilmediği takdirde hak kaybı yaşanacağı kuvvetle muhtemel olduğundan hakkın elde edilmesinin imkansızlaşabilecek durumda olduğunu ve yargılama sürecinde telafisi mümkün olmayan bir zararın doğmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, açıklanmış tüm bu nedenler ve Mahkemece re’sen takdir olunacak nedenlere dayanılarak; davalarının kabulüne, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, müvekkilinin iradesi dışında sahte belgelerle Şirket Müdürü atanması ve şirket merkezinin nakline yönelik düzenlenen sahte kararların, belgelerin ve ticaret odaları ile noterliklerde işbu dava konusuyla ilgili olarak yapılmış olan bütün işlem ve kayıtların iptal edilmesi ile birlikte eski halin geri getirilmesine, yargılama süreci nedeniyle hak kaybının oluşmasının engellenmesi amacıyla resmi kayıtlara dayanılarak teminata gerek duyulmadan ihtiyati tedbir kararı alınarak Şirket Müdürü …’ın şirket adına tasarruf yetkisinin acilen kısıtlanmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın, dava dilekçesinde; müvekkilinin muhtemelen sahte evrak düzenlemek ve noterler ve ticaret odalarını yanıltmak sureti ile kendisini müdür yaptığını iddia ederek, işbu fiilin halen devam ettiğini belirttiğini ancak müvekkiline atfedilen suçların hiçbirini kabul etmemekle birlikte, işbu fiilin halen devam ettiği iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu zira cevap dilekçeleri ekinde sunulu …. tarihli TTSG ilanından da görüleceği üzere, davacı tarafından anılan şirketin, …. adında başka bir şahsa devredildiğini ve müdür görevinin de müvekkilinden alınarak yine bu şahsa verildiğini; eldeki davada, dava şartlarının mevcut olmadığını, HMK’nın 114. maddesi d bendi gereği; tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları gerektiğini, ancak davacı yanın işbu şirketin ortağı olarak yer almaması nedeni ile taraf ehliyeti de bulunmadığını, dolayısıyla davanın usulden reddi gerektiğini, bir diğer dava şartı ise anılan maddenin h bendinde yer alan; davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması gerektiği olup yukarıda ismi anılan şirketin, … tarafından ….’ye devredilmesi ve müdürlük görevinin de yine anılan şahısta olması nedeni ile davacının işbu davada hukuki yararı bulunmadığını, dava şartlarının noksanlığı halinde davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle öncelikle, davanın usulden reddini talep ettiklerini, davacı yanın, dava dilekçesinin talep ve sonuç kısmında; …’ın, mezkur şirketteki tasarruf yetkisinin kısıtlanması ve durumun eski hale getirilmesini talep ettiklerini ancak TTSG ilanı ile de sabit olduğu şekilde, müvekkilinin mezkur şirketin yetkilisi olarak yer almadığını, müvekkili aleyhine anılan şirket üzerindeki tasarruf yetkisine tedbir konularak kısıtlanmasına ve işbu durumun eski hale getirilmesi gerekmediğini dolayısıyla eldeki davanın konusuz kaldığını, bu minvalde yargılama giderleri ve avukatlık ücreti de davacı tarafa yüklenmesi gerektiğini; karşı tarafın; …’ın, muhtemelen sahte evrak düzenlemek ve noterler ve ticaret odalarını yanıltmak sureti ile kendisini müdür yaptığını ileri sürdüğünü ancak bu durumun kanunen mümkün olmayıp, hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, müvekkilinin davacının bilgisi ve onayı dahilinde, usulüne uygun olmak sureti ile şirket yetkilisi olarak atandığını, müvekkilinin noter onaylı Genel Kurul kararı ile şirket müdürü/yetkilisi seçildiğini ve bu hususun kanuna uygun olarak Ticaret Siciline tescil edildiğini, müvekkilinin sahte belge düzenlemek sureti ile kendini müdür olarak atadığı iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkilin şirket yetkilisi olmasına izin veren şahsın bizzat davacı olduğunu, müvekkilinin davacı şahsın bilgisi ve onayı dahilinde şirket yetkilisi olarak atandığını zira noter onaylı Genel Kurul kararında bulunan imzanın bizzat davacı tarafın eli ürünü olduğunu, bu hususun ilgili noterlikten gerekli belgelerin incelenmesi sureti ile de ortaya çıkacağını, şirket merkezinin sözde davacıdan habersiz olarak değiştirildiği iddiasının ise şirket merkezinin değiştirilmesin noter tasdikli Genel Kurulu kararı alınarak, işbu değişikliğin Ticaret Siciline kaydedilmesi ve ilan edilmesi sureti ile yapıldığını ve mezkur şirketin merkez naklinin hukuka ve yasaya uygun olarak yapıldığını, davacı yanın tüm bu hususları inkar etmesinin gerçeğe aykırı olduğunu, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, dava dilekçesinin mesnetsiz ve gerçeğe aykırı iddialardan ibaret olduğunu, davacı tarafın müvekkilinin daha şirket müdürü olarak tescil edilmemişken, bu durumu noter aracılığı ile öğrendiğini ileri sürdüğünü ancak ticaret sicilinde daha tescil edilmemiş bir durumun, öncesinde noter aracılığı ile öğrenilmesinin imkanı dahi olmadığını, noterlerin böyle bir sistemi bulunmadığını, davacının, müvekkilinin müdür olmasını onaylamasına rağmen, kötü niyetli olarak bu duruma aykırı hareket ettiğini, keza, müvekkilinin 21/11/2022 tarihinden itibaren şirket müdürü olarak temsile yetkili olduğu da dikkate alınırsa, davacı yanın belirttiği tarihte noterden ihtar çekmesinin önünde herhangi bir engel de bulunmadığını, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu zira mezkur tarihte halen kendisinin müdür olarak temsile yetkili olduğunu, karşı tarafın ne denli kötü niyet ile hareket ettiğinin sadece durumla bile aşikar olduğunu, davacı yanın davasını ispatlayamadığını, davacı yanın iddia ettiği hususun aksini ispatlayacak şekilde TTSG ilanları dışında dosyaya herhangi bir delil sunamadığını keza işbu TTSG ilanlarının da, davacı yanın iddia ettiği şekilde tescilin gerçeğe aykırı olduğu hususunu ispatlamadığını aksine mezkur şirketin yetkilisinin, kanuna uygun olarak tescil edildiğini gösterdiğini, limited şirketlerde müdür veya müdürler kurulunun şirket yönetimi ile ilgili olarak aldığı kararlar genel kurul toplantı ve müzakere defterine kaydedilebileceği gibi ayrı bir müdürler kurulu karar defteri de tutulabileceğini, davacının bu doğrultuda, müvekkilinin müdür olarak seçilmediğini gösterir genel kurul toplantı ve müzakere defterini veya müdürler kurulu karar defterini de sunamadığını dolayısıyla davacı yanın davasını ispatlayamadığını davanın bu aşamasından sonra da, karşı tarafça sunulacak delillere muvafakatleri bulunmadığını, özetle; müvekkilinin bizzat davacı şahsın izni ve imzası ile şirket yetkilisi olduğunu, sahte belge düzenlemek ve dolandırıcılıkla ilgili olan suçlamaları kabul etmediklerini, keza davacı yan tarafından anılan şirketin 06/01/2023 tarihinde başka bir şahsa devredildiğini ve aynı zamanda müvekkilinin yetkisinin de sona erdirilmiş bulunduğunu açıklanan hususlar ile davacının taleplerinin birlikte değerlendirilmesi durumunda, eldeki davanın mesnetsiz iddialardan ibaret olduğunun görüleceğini dolayısıyla işbu davanın öncelikle usulden reddine, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini, yukarıda açıklananlar ile Mahkemece re’sen dikkate alınacak hususlarla birlikte fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın öncelikle usulden, bunun mümkün olmaması halinde davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına, Mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … adına dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilmiştir .
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği şirket müdürünün işleminin iptaline ilişkindir. Davalı şirketin sicil adresine göre mahkememiz yetkisinde kaldığı anlaşıldığından mahkememiz görevli ve yetkilidir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, davalı …’nin sicil kayıtlarının mahkememize gönderildiği incelemesinde; şirket ortağının ve yetkilisinin 30.12.2022 tarihi itibariyle …. olduğu anlaşılmıştır.
TTK’nın 623 ve devamı maddelerinde müdürlerin yönetim ve temsil hakları TTK nun 630/2. Maddesinde de görevden alınma ve görevlerinin kısıtlanması düzenlenmiştir,
Dosya içeriği ile öncelikle dosyaya gelen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarıyla dosya husumet yönünden incelenmesi gerekmiştir.
Somut olayda 08.12.2022 tarihinde dava açılmış dosyaya gelen Ticaret Sicil evrakları ile davacının şirketi 30.12.2022 tarihinde dava dışı …ye devrettiği şirkette pay sahibi ortak olmadığı anlaşılmıştır,
Davacı vekilinin 22.02.2023 tarihli duruşmada davacı … yönünden devam ettiklerini beyan ettiği Yargıtay … Hukuk Dairesinin 07.03.2014 tarih ve … Esas, … Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak açılan işbu davalarda, dava açan kişinin davanın başından sonuna kadar bu sıfatını sürdürmesi gereklidir. Şayet yargılama sırasında bu sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Aktif dava ehliyetine ilişkin olan bu hususlar mahkemece resen göz önüne alınır. Davacının davayı açarken şirket ortağı olduğu ancak yargılama sırasında da devrettiği şirket ortaklığını iktisap ederek, aktif dava ehliyetine sahip olunduğunun iddia edilmediği anlaşılmakla, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcından peşin alınan 80,70 harcın mahsubu ile 99,20-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/02/2023

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.