Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/972 E. 2022/875 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/972 Esas
KARAR NO : 2022/875

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2021
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
YAZIM TARİHİ : 06/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatifin başta … personeli olmak üzere havacılık sektöründe çalışanlar tarafından oluşturulan bir konut yapı kooperatifi olduğunu, müvekkilinin maliki olduğu İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesi … Caddesi … Pafta … Ada … Parsel; …. İlçesi, … Mahallesi … Caddesi … Pafta … Ada … Parsel (… ve … Parsellerin bileşimi); …. İlçesi, … Mahallesi …. Caddesi … Pafta … Ada … Parsel, İstanbul İli … İlçesi, … Mahallesi …Pafta .. Ada …. Parsel, İstanbul İli … İlçesi, … Mahallesi … Pafta … Ada … Parsel adresinde bulunan gayrimenkuller ve eklentilerinde anahtar teslimi konut ve ticari alanlarının eksiksiz ve kusursuz bir şekilde yapılmasına ilişkin 22/01/2018 tarihinde ana müteahhitlik sözleşmesi imzalandığını, ilk sözleşmeden 38 gün sonra 01/03/2018 tarihinde imzalanan revize sözleşmede de konu ve içeriğin aynı olmasıyla birlikte iki maddede değişiklik yapıldığını, iki sözleşmede de konu kısmı maliyet artı kar olarak düzenlenmiş olmasına karşılık, ödeme konusunda ilk sözleşmede müteahhite ödenecek tutar hesaplanırken maliyet (KDV hariç) artı %7 kar şeklinde bir hesaplama yapılırken revize sözleşme ile birlikte KDV de bir maliyet olarak gösterilerek müteahhite ödenecek tutar hesaplanırken maliyet (KDV dahil) artı %7 kar şeklinde revize edildiğini, konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde KDV uygulamasına ilişkin açıklamalara 49, 66 ve 106 seri no’lu KDV Genel Tebliğlerinde yer verildiğini, bu düzenlemelere göre konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli oran uygulanabilmesi için gereken şartların müvekkili kooperatif tarafından taşınarak %1 oranında KDV’ye tabi olduğunu, ancak bu avantajın, davalı inşaat firması tarafından kullanıldıktan sonra müvekkiline ödenmesi gerekirken ödenmediğini, davalı firmanın, diğer firmalara ödediği gerekçesiyle bugüne kadar kooperatiften KDV tutarlarını tam (%8 veya-18 olarak ) olarak tahsil ettiğini, sonrasında da davalı tarafından ilgili vergi dairesine başvuru yapılarak iade alındığını veya mahsuplaşma yapıldığını, müvekkili kooperatifin hesaplarına iade edilmesi gereken KDV iadesine ilişkin tutarların, haksız olarak davalı hesaplarında kaldığını, davalı tarafından, kooperatif gerekçe gösterilerek vergi dairesinden alınan yada mahsuplaşılan tutarın kooperatife ödenmesi gerekmekte olduğunu, çünkü, müvekkili kooperatif tarafından KDV bedelinin davalıya ödendiğini, davalının, müvekkili kooperatife tanınan yasal avantajı kullanarak, vergi dairesinden mahsuplaşma yada iade alarak müvekkilin kazanımını haksız bir şekilde kendi hesaplarına aldığını, sözleşmenin maliyet artı % 7 kar şeklinde olduğunu, müvekkili tarafından davalıya ödenen KDV’nin davalı tarafından iade alınan yada mahsuplaşılan tutarı mevzuat uyarınca kooperatifin hakkı olduğunu beyanla, davalının vergi dairesinden aldığı veya mahsuplaştığı KDV tutarının alındığı veya mahsubun yapıldığı tarihlerden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile devamında sözleşme maliyet artı kar(%7)olarak düzenlenmesine karşılık KDV oranı maliyet gösterilmek sureti ile bu oran üzerinden müvekkilinden tahsil edilen %7 üzerinde olan karın ödendiği tarihlerden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığını, bu nedenle davanın öncelikle usulden reddinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak, davacı kooperatif ile müvekkili şirket arasında 22/01/2018 tarihli Ana Yüklenici Sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin işbu sözleşmeden doğan tüm yükümlülüklerini basiretli bir yükleniciden beklenebilecek objektif bir özenle yerine getirdiğini, 15/03/2020 tarihinde davacı kooperatifin yönetim kurulu üyelerinin değişmesi ile birlikte, sürecin tarafı olmayan ve kooperatif ile arasında geçerli bir inşaat sözleşmesi olan müvekkil şirkete olan tavırların olumsuz yönde değiştiğini, davacı kooperatifin, inşaat işinin doğası gereği işbirliğinde bulunma yükümlülüğüne bağlı olarak yüklenici ile sürekli iletişim halinde olması ve eşgüdümlü bir biçimde çalışması gerekirken müvekkilinin talep etmesine rağmen 8 ay içerisinde sadece bir kez toplantıya çağrıldığını, müvekkili şirketin tüm iyi niyetli taleplerine rağmen aylar sonra gerçekleşen ilk ve tek toplantıda davacı kooperatifin o dönemki başkanının müvekkili şirketin hiçbir ödeme almaksızın inşaattan çekilmesini talep ettiğini, aksi takdirde müvekkili şirketin aleyhinde suç duyurusunda bulunmakla ve sözleşmeyi feshetmekle tehdit ettiğini ve üyeler nezdinde inşaatı karalama politikası güttüğünü, daha sonra davacı kooperatifin hiçbir sebep göstermeden sözleşmeyi feshettiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası üzerinden davacı kooperatife karşı ilamsız takibe geçilmiş kooperatifin haksız ve mesnetsiz itirazı üzerine Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan itirazın iptali davası ve Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan belirsiz alacak davası açıldığını, davacı kooperatifin ise misillime olarak işbu davayı açtığını, davacı tarafın dava dilekçesinde ”ilk sözleşmede müteahhide ödenecek tutar hesaplanırken maliyet (kdv hariç) + % 7 kar şeklinde” bir ibareye yer verildiğini, fakat 22/01/2018 tarihli ilk sözleşmede KDV hariç şeklinde herhangi bir ibarenin bulunmadığını, taraflar arasındaki 22/01/2018 tarihli Ana Müteahhitlik Sözleşmesi’nin 4. maddesine göre inşaatın yapım usulünün maliyet artı %7 kar şeklinde belirlendiğini, 01/03/2018 tarihli tadil sözleşmede ise maliyet artı kar usulünün örnekleme metoduyla açıklandığını, maliyetlere eklenecek olan %7 kar hesaplanırken KDV tutarlarının da dikkate alınacağının bir örnekle gösterildiğini, KDV iadesi hakkının konut yapı kooperatiflerine değil konut yapı kooperatifleri ile taahhüde dayalı iş yapan inşaat firmalarına tanınan bir hak olduğunu, bu nedenle davacı kooperatifin müvekkili şirketin aldığı KDV iadesinin haksız kazanç teşkil ettiğini iddia etmesinin yersiz olduğunu, KDV iadesinin kimlerce hangi şartlarda alınacağının sözleşme ile değil, ilgili kanunlarca belirlendiğini, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin ne ilk halinde ne de tadil edilmiş halinde müvekkili şirket hakkında vergi dairesinden aldığı KDV bedellerinin iadesini kooperatife ödeme şeklinde bir yükümlülük öngörülmediğini, müvekkili şirket tarafından %18 ya da %8 KDV oranıyla kesilmiş faturalara davacı tarafın da itiraz etmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Yapılan yargılamada taraf teşkili sağlanmış, Göztepe Vergi Dairesinden davalı şirketin KDV yasası uyarınca davalı şirketin aldığı veya mahsuplaştığı KDV iadelerine ilişkin kayıtlar, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden tarafların sicil kayıtları, tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden B formları, Arnavutköy Tapu Müdürlüğünden taşınmaz kayıtları, …. Belediyesinden inşaat ruhsatı getirtilmiş, Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası, Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası, Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası UYAP aracılığıyla dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama süreci ve değerlendirmede; dava, sebepsiz zenginleşme hukuki nedenine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkin olup, KDV tutarının davacı kooperatife iadesinin gerekip gerekmediği, maliyet ve KDV oranı üzerinden hesaplanan kar oranının sözleşmeye göre yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında ilki 22/01/2018 tarihli ana müteahhitlik sözleşmesi, ikincisi 01/03/2018 tarihli ana müteahhitlik sözleşmesi bağıtlanmıştır. Her iki sözleşmenin konusu da, davacı Kooperatife ait taşınmazlar üzerinde davalının sözleşme ve ekleri çerçevesinde anahtar teslim konut ve/veya ticari alan yapmasıdır.
Davacı… kayıtlarına konut yapı kooperatifi olup, sözleşmeye konu edilen taşınmazların davacı Kooperatif adına kayıtlı oldukları görülmektedir. Yine, taraflar arasında bağıtlanan sözleşmeler inşaat taahhüt işi olduğundan ve dosya arasında yer alan yapı ruhsatlarına göre işin davacı Kooperatife yapıldığı anlaşılmakla, 56 nolu Katma Değer Vergisi Sirküleri’ne göre, davacı Kooperatife yapılan inşaat ve taahhüt işinde katma değer vergisi yönünden istisna ve/veya indirimli oran uygulanabileceği sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasında ilk olarak 22/01/2018 tarihli sözleşme bağıtlanmış, daha sonra aynı işe ilişkin 01/03/2018 tarihli sözleşme düzenlenmiştir. İlk sözleşmede işin bedeli olarak, sözleşmede tanımı yapılan işlerin karşılığı maliyetler artı maliyetin yüzde yedisi (7)’nin ödenmesi olarak belirlenmiş, maliyetin ise; tüm taşeron faturaları ve avans ödemeleri, işin bünyesine giren veya yardımcı olarak kullanılan faturası beyan edilen tüm yerli ve ithal malı malzeme, teçhizat ve peyzaj malzemesi bedeli ile yükleme, nakliye, boşaltma, istifleme, gümrük harcamaları, işin yapılması için gerekli olan ve taraflarca kararlaştırılan tüm masraflar ile ihtiyaç duyulacak ve taraflarca müştereken kararlaştırılacak makina-ekipman kiraları ile personel ücretleri, tüm vergiler ve harçlar, iş için gerekecek diğer tüm giderler şeklinde tanımlandığı görülmektedir. 01/03/2018 tarihli sözleşmede ise, ilk sözleşmeden farklı olarak iş bedelinin maliyetler artı maliyetin yüzde yedisi (7)’nin ana müteaahhite ödenmesi, maliyetler ve bu maliyetlere eklenecek olan artı yüzde yedi hesaplanırken KDV dahil tutarların dikkate alınacağı hüküm altına alınmış, maliyetin ilk sözleşme aynı şekilde tanımlandığı, iş bedelinin örnek hesaplama ile ne şekilde yapılacağı açıkça gösterilmiş, örneğin işle ilgili maliyeti oluşturan giderlere ait matrah toplamının250.000,00-TL, KDV toplamı 22.000,00-TL olması durumunda 272.000,00-TL KDV dahil tutarın maliyet olarak dikkate alınacağı, ana müteahhit firmaya ödenecek KDV dahil hakediş tutarının ise 272.000,00-TL maliyet tutarı üzerinden hesaplanan %7 (19.040,00-TL)’nin eklenmesiyle elde edilecek olan 291.040,00-TL olacağı açıklanmıştır. Buna göre, taraflarca aynı işe ilişkin daha sonra yeni bir sözleşme yapılmakla tarafların iradelerinin yeni sözleşme üzerinde uyuştuğunu kabul etmek gerektiğinden, iş bedelinin 01/03/2018 tarihli sözleşmede belirtilen şekilde hesaplanması yönteminin benimsenmesi gerekecektir. Çünkü, tarafların sözleşmeye yansıyan iradeleri bu yöndedir. Bu durumda iş bedelinin belirlenmesinde maliyet hesabı yapılırken KDV dahil oranlar göz önüne alınmalıdır.
Dosyaya sunulan inşaatın yapımında kullanılmak üzere alınmış faturalarda, farklı oranlarda KDV uygulandığı görülmekle birlikte, taahhüt işi nedeniyle davalının davacıya düzenlediği faturalarda %1 oranında KDV uygulandığı anlaşılmaktadır. Her iki taraf TTK’nin 124 maddesine göre, ticaret şirketi olup, dolayısıyla tüzel kişi tacirdirler. Taraflar arasında yapılması için anlaşılan iş davacı Kooperatifin taşınmazları üzerine davalı tarafından üstlenilen inşaat taahhüt işi olduğundan, taraflarca bu iş için uygulanacak indirimli KDV oranının %1 olduğunu bildikleri veya en azından bilmeleri gerekmektedir. Taraflarca bilmeleri gereken bu oran üzerinden sözleşmeye yansıyan bir irade söz konusu değildir. Kaldı ki, davalı şirket tarafından inşaat işinde kullanılmak üzere alınan malzemeler için değişik oranlarda KDV ödenmekle, bunu yapılan iş karşılığı davacı tarafa yansıtmaması ticari hayata uygun düşmeyecek, aksinin kabulü yani davalı şirketin yapmış olduğu giderlerden daha azını davacıya fatura etmesi doğru bir yaklaşım olmayacaktır.
Taraflar arasında bağıtlanan ve geçerli olan 01/03/2018 tarihli sözleşmede, iş bedelinin hesaplanmasında KDV’nin açık bir şekilde maliyete ekleneceği açıklama örnekleme yoluyla ortaya konulmuştur. Bu nedenle davacının, KDV’nin maliyet olmadığı, KDV eklenerek hesaplanan iş bedelinden fazla alınan kar tutarının geri verilmesine yönelik istemi yerinde görülmemiştir.
Öte yandan bir diğer uyuşmazlığın çözümü noktasında, katma değer vergisi mükellefinin belirlenmesi gerekmektedir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 8. maddesi ile, katma değer vergisinin mükellefinin; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlar, ithalatta mal ve hizmet ithal edenler, transit taşımalarda gümrük veya geçiş işlemine muhatap olanlar, müzayede mahallerinde yapılan satışlarda bu satışları yapanlar, … İşletme Genel Müdürlüğü ve radyo ve televizyon kurumları, her türlü şans ve talih oyunlarını tertip edenler, 1 inci maddenin 3 üncü fıkrasının (c) bendine giren hallerde bunları tertipleyenler veya gösterenler, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakları kiraya verenler, isteğe bağlı mükellefiyette talepte bulunanlar olduğu belirtilmiştir. Bu hükme göre, davalı şirketin katma değer vergisi mükellefi olduğu sonucuna varılmaktadır.
Aynı yasanın 10. maddesinde, vergiyi doğuran olayın; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi, kısım kısım mal teslimi veya hizmet yapılması mutad olan veya bu hususlarda mutabık kalınan hallerde, her bir kısmın teslimi veya bir kısım hizmetin yapılması, komisyoncular vasıtasıyla veya konsinyasyon suretiyle yapılan satışlarda, malların alıcıya teslimi, malın alıcıya veya onun adına hareket edenlere gönderilmesi halinde, malın nakliyesine başlanması veya nakliyeci veya sürücüye tevdii, su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi, ithalatta, Gümrük Kanununa göre gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başlaması, gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tescili, ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayanlar tarafından yabancı ülkeler ile Türkiye arasında yapılan taşımacılık ile transit taşımacılıkta gümrük bölgesine girilmesi veya gümrük bölgesinden çıkılması, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin temsil ettiği ürünlerin depodan çekilmesi anında meydana geleceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre, davalı şirket tarafından yükümlenen işler sözleşme sonlanana kadar yapılmakla vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Yine aynı yasanın 28 maddesinde, katma değer vergisi oranının, vergiye tabi her bir işlem için % 10 olduğu, Cumhurbaşkanı’nın bu oranı, dört katına kadar artırmaya, % 1 ‘e kadar indirmeye, bu oranlar dahilinde muhtelif mal ve hizmetler ile bazı malların perakende safhası ve inşaatın yapıldığı arsanın veya konutun vergi değeri ve bulunduğu yeri esas alarak konut teslimleri için farklı vergi oranları tespit etmeye yetkili olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda, 30/12/2007 tarihli 26742 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararı’n 1/1-b maddesinde belirtilen ekli (I) sayılı listenin 12. sırasında yazılı konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerine uygulanacak katma değer vergisi oranının %1 olduğu yönünde Bakanlar Kurulu tarafından karar alındığı görülmektedir.
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesine göre, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak; kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini, ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisini, götürü veya telafi edici usulde vergiye tabi mükelleflerden gerçek usulde vergilendirmeye geçenlerin, çıkarılan envantere göre hesap dönemi başındaki mallara ait fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri düzenlenmiş, aynı maddenin 2. fıkrası hükmünde de indirilecek katma değer vergisi toplamının mükellefe iade edileceği, yasanın 28 inci maddesi uyarınca Cumhurbaşkanı tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup indirilemeyen ve tutarı Cumhurbaşkanınca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51’i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödeneceği belirtilmiştir. Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, katma değer vergisi iade hakkının mükellefe, yani somut olayımızda yasal düzenlemelere göre davalı şirkete ait olduğu sonucuna varılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalara göz önüne alındığında, gerek 22/01/2018 tarihli sözleşmede, gerekse de 01/03/2018 tarihli sözleşmede, tarafların tacir sıfatlarına göre bilmeleri gereken konut yapı kooperatifine inşaat taahhüt işlerinde katma değer vergisi iadesi uygulanmasına yönelik kime ödeneceği noktasında bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda katma değer vergisinin iadesi mükellefe yapılacağından ve mükellefin de somut olayımızda davalı şirket olduğu gözetildiğinde, alınan/alınacak vergi iadenin davacı Kooperatife ödeneceği noktasında taraflar arasında bir anlaşma olmaması hususları birlikte değerlendirildiklerinde davacının katma değer vergisi iadesinin taraflarına ödenmesi yönündeki isteminin kabulü olanaklı bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin alınan 1.707,75-TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 1.627,05-TL fazla harcın davacıya geri verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 8,50-TL vekalet harcı ve 13,40-TL vekalet pulu gideri olmak üzere toplam 21,90-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk masrafı olan 1.320,00-TL’nin davacıdan alınarak hazineye verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 16.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan avansların karar kesinleştikten sonra yatırana geri verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır