Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/950 E. 2022/497 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/950 Esas
KARAR NO : 2022/497

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 16/11/2021
KARAR TARİHİ : 11/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ve şirket yetkilisi olan …..’ın esasen Afgan kökenli olduğunu, Türk vatandaşlığı aldığını ve Türkiye’de şirket kurarak gayrimenkul alım-satım ve ticaretle alakadar olmaya başladığını bu ticaret kapsamında davalı şirketten toplamda 24.000.000,00 TL değerinde taşınmaz satın aldığını ancak ilgili tapu müdürlüğünde işlemler yapılırken satın alınan taşınmazlar üzerinde davalının borçları sebebiyle var olan ipoteklerden tapu memurlarınca bahsedilmişse de Türkçesi çok iyi olmayan müvekkiline tercüman tarafından bu durumun açıklanmadığını ve satın aldığı taşınmaz üzerinde birçok ipotek tesisi olduğunu bilmeden ve bir anlamda çok iyi Türkçe bilmemesinden davalı tarafından faydalanılarak tapu devrinin gerçekleştiğini, bu tapu devrine ilişkin davacı şirketin borcunun büyük kısmını ödediğini ve bakiye 4.750.000,00 TL borcu kaldığını ancak bu süreçte davalının borçları ve taşınmazlar üzerindeki ipotekler sebebiyle müvekkillerinin icra takipleri ve haciz işlemlerine maruz kaldığını ve mağdur olduğunu, bunun üzerine 22/02/2020 tarihinde, müvekkili şirket, davalı şirket ve davalı şirketle birlikte hareket eden ….. İnşaat arasında protokol akdedildiğini, bu protokole göre; davalı şirketin müvekkiline satmış olduğu taşınmazlardaki ipotekleri kaldıracak ve buna ilişkin yapılan ödemelerde müvekkilinin borcundan düşüleceğini, bunun yanında bakiye borç 4.750.000,00 TL de yıl sonuna kadar davacı müvekkili şirketin uhdesinde kalacağını, protokolün imza edilmesinden sonra ipoteklerin kaldırılması için müvekkili şirketin, ilk etapta davalıya 810.000,00 TL ödeme yaptığını fakat davalı şirketin protokolden doğan sorumluluğunu yerine getirmeyerek ipoteklerin kaldırılması için hiçbir yasal işlem yapmadığını, ipoteklerin kaldırılması için ödeme yapan ancak ipoteklerin kaldırılmadığını gören davacı müvekkilinin ise 810.000,00 TL ödeme sonrası kalan 3.940.000,00 TL ödemeyi, davalı tarafın protokol gereği üzerine düşen edimi yerine getirmediğinden ve anlaşmaya uymadığından dolayı uhdesinde tutmaya devam ettiğini, zira kalan alacağın ödemesinin taraflarca bir protokolle şarta bağlanmış olduğunu bu şart yerine getirilmediğinden kalan borcun vadesi de gelmiş kabul edilemeyeceğini, bir protokol ile yıl sonuna kadar paranın davacı şirkette kalacağını ve sonrasında da ipoteklerin kaldırıldığı oranda ödeme alınacağını taahhüt eden davalının, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü ….. Esas sayılı dosyası üzerinden faiziyle beraber toplam 1.662.514,49 TL’lik icra takibi başlattığını, bu süreçte davacı şirketin adresi taşınma aşamasında olduğundan tebligatı yapılan ödeme emrinden davacıların haberdar olamadığını ve itiraz süresinin dolduğunu, işbu sebeplerle Mahkememizdeki davayı ikame etme zorunluluğu hasıl olduğunu, davalının protokolden kaynaklı tüm yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve yine davacı şirket ile aralarındaki anlaşmaya göre alacaklı olduğunu ispat etmesi gerektiğini, taraflara ait banka hesap dökümlerinden davacının yapmış olduğu ödemelerin ve davalının alacağını dayandırdığı …. ili, … ilçesi, … Ada, … nolu parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtları ve bunun yanında davacı şirket ile davalı şirket arasında yapılan tüm taşınmaz devirleri incelenerek üzerinde davalı aleyhine ipotek bulunup bulunmadığı incelenerek dava dilekçelerinin ekinde sunulan protokol ile de davacı şirketin davalıya herhangi bir borcu olmadığının tespit edilebileceğini, bir başka hususun, icra takibinin şirket yetkilisi ….. adına da başlatılmış olduğunu, protokol ve tapu kayıtları incelendiğinde yapılan tüm işlemlerin şirketlerin adı altında gerçekleştiğini, …..’ın kendi adına hareket etmediği ve protokolü de şirket adına yetkili kişi olarak imzaladığını, halihazırda protokolde taraf olarak da şirketin yer aldığının görüleceğini, Türk Ticaret Kanunu’na göre; limited şirket yapısında şirketin malvarlığı ile sorumluluğun esas olduğunu şirket yetkilisi ya da ortaklarının şahsi malvarlığı ile sorumlu olmasının söz konusu olmadığını, ancak davalı tarafın, takibi kötüniyetli olarak şirket yetkilisinin şahsına da yöneltmiş ve şirkete ait olmayan kişisel mal varlıklarına da haciz koydurttuğunu, bu sebeplerle ihtiyati tedbir kararı ile takibin durdurulması taleplerinin ….. açısından ayrıca ve öncelikle değerlendirilmesini; şirket açısından protokolden kaynaklı edimlerini yerine getirmeyen davalıya karşı bir borç bulunmadığı, şirket yetkilisi ….. açısında da limited şirket yetkilisi olarak kişisel mal varlığı ile şahsen sorumlu tutulamayacağını, öncelikle ve ivedilikle Büyükçekmece … İcra Dairesi ….. Esas sayılı dosyası üzerinden davalı tarafından yürütülen takibin ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmasına, menfi tespit taleplerinin kabulü ile davacının davalıya icra takibine konu borcu olmadığının tespitine, haksız ve kötüniyetli olarak başlatılan icra takibi dolayısıyla %20’den az olmamak üzere iki davacı için de ayrı ayrı kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafın dava konusu takibe …. İnşaat Eğitim Kurumları Gayrimenkul Ltd. Şti. yönünden itiraz ettiğini ancak diğer davalı yönünden zamanında itiraz etmemiş olması nedeniyle takibin kesinleştiğini ve işbu davayı ikame ettiklerini, diğer davacı ….. yönünden işbu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığını; dosya üzerinden sadece davacının iddialarına bağlı kalınarak verilen tedbir kararının İİK’nun 72. Maddesine aykırı olduğunu, müvekkilinin takip haklarını ihlal etmekle birlikte müvekkilinin alacağına kavuşmasına engel teşkil ettiğini, işbu sebeple öncelikle ve ivedilikle müvekkili şirket aleyhine verilen ihtiyatı tedbir kararının kaldırılması gerektiğini; davacı şirket ve davacı şirket yetkilisi ile davalı müvekkili şirket ve arasında … ili, … ilçesi, …. Ada 3 no’lu parsel sayılı taşınmazda bulunan 16 dükkan ve 80 adet gayrimenkul dahil olmak üzere toplamda 96 adet taşınmazın peşin olarak 21.500.000,00 TL bedelle satımı konusunda anlaştıklarını ayrıca anılan sözleşmenin mütercim şahitliğinde imzalandığını ancak müvekkilinin anılan sözleşmeye istinaden tüm edimlerini yerine getirmişse de davalı yanın kötü niyetli olarak edimlerini yerine getirmediğini, devamında ise … Mahallesi … ada 1 no’lu parselde bulunan 5-6-8-90 no’lu villalar için 600.000-USD karşılığı 3.840.000 TL bedelle anlaşıldığını ve toplamda 26.340.000-TL(4.117.000-USD) bedelle tüm taşınmazların satışında anlaşıldığını daha sonrada müvekkilinin TL üzerinden uyarlama yaptığını, bahsi geçen sözleşmede görüleceği üzere davacı tarafın anılan taşınmazları ipotekli olarak satın aldığını, her ne kadar davacı yan taşınmazların ipotekli olduğunu bilmediğinden bahsetmiş ise de davacının bu iddiasının kötü niyetli olduğunu, ayrıca hata hile veya tehdit sonucunda imzaladığı sözleşme ya da senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini isteyen kişinin, hatanın ve hilenin öğrenildiği, tehdidin ortadan kalktığı tarihten itibaren 1 yıl için borçlu olmadığı hususunu alacaklı tarafa bildirmesi gerektiğini, işbu sürenin geçmiş olması sebebi ile de davacı yanın hata hükümlerine dayanamayacağını, müvekkilinin anılan taşınmazlardaki ipotekleri davacının edimlerini yerine getirmemesine rağmen, banka borcunu ödeyerek kaldırdığını, davacı yanın menfi tespit davasında ispat yükünün davalı alacaklıda olduğunu beyan etmişse de borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda ispat yükünün kendisine düşeceğini, davacının dava dilekçesinde açık ikrarı bulunduğunu, davacının yan borcu kabul ettiğini, sözleşmede bahsi geçen tüm taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin müvekkili tarafından kaldırıldığını, sözleşmelerin açık olduğunu, davacı yanın müvekkiline borcunu ödeyecek ve yapılan ödemelere istinaden taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin kaldırılacağını, davacı yanın kötü niyetli olarak Mahkememizdeki davayı ikame ettiğini, müvekkilinin en başından beri davacıya iyi niyetli davranarak ödeme kolaylığı sağlamaya çalıştığını, davacılar vekilinin , davacılardan …..’ın kendi adına hareket etmediği ve protokolü de şirket adına yetkili kişi olarak imzaladığını beyan etmişse de Limited Şirketlerde müdürlerin sorumlukları hakkında TTK.nın 644. Maddesinde belirtildiği üzere ilgili protokole aykırı olarak müvekkili şirkete olan borcunu ödemeyen ve bu sebeple müvekkili şirketi zarara uğratan davalılardan …..’a da başvuru hakları bulunmakta olduğunu, davacıların bu husustaki iddialarının da haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı ….. ile birlikte diğer borçlu …..’ın anılan sözleşmelere istinaden borçlu olduklarını, menfi tespit davasının amacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu, ancak davacı yanın borçlu olduğunu ikrar ettiğini, protokolün açık ve net olduğunu, davacının gerek ….. firması yönünden gerekse kendi adına borçlu olduğunu ikrar ettiğini, tüm bu sebeplerle müvekkilinin talep ettiği alacağın hukuken mevcut ve takip edilebilir alacak niteliğinde olduğunu, borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasının haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu öte yandan müvekkilinin alacağının likit ve haklı bir alacak olmasına rağmen davacı tarafından haksız ve mesnetsiz açılan bu dava sebebiyle müvekkilinin alacağını geç tahsil etmesinin söz konusu olduğunu bu sebeplerle davanın reddine ve İİK m.72/4 uyarınca müvekkilinin uğradığı zararın tazmini için davacı borçlunun yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi gerektiğini; öncelikle takibin durdurulmasını isteme hakkı olmadığından davacılar hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, davacı borçluların haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddi ile müvekkilinin alacaklı olduğunun tespitine, davacı ….. yönünden işbu davayı açmada hukuki yararı olmadığından reddine, davacı borçluların alacağın %20’sinden aşağıda olmamak üzere tazminatı müvekkiline ödemelerine, yargılama giderleri ve yasal vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili 28/04/2022 havale tarihli dilekçesi ile tarafların anlaşmaları üzerine davadan feragat ettiklerini, feragat nedeniyle dosyanın düşmesine karar verilerek Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyasında icra dosyasına ödenen meblağın alacaklıya ödenmemesi şeklindeki tedbirin kaldırılmasına ve işbu dosyaya yatırılan teminat bedelinin taraflarına iadesine, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin ise olmadığını bildirdiği, davacı vekilinin bu hususta yetki içeren vekaletnamesinin bulunduğu; davalı vekili de 10/05/2022 tarihli dilekçesiyle tarafların anlaşmaları nedeni ile feragatı kabul ettiklerini, yargılama gideri, vekalet ücreti ve teminat taleplerinin olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, HMK’nın 307. maddesine göre davadan feragat “Davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” Yine aynı kanunun 311. maddesine göre “Feragat, kesin hükmün sonuçlarını doğurur.” Bu hükümler gözetildiğinde davadan feragat davaya kendiliğinden son veren bir taraf işlemi olduğunda kuşku bulunmadığı, davadan feragatın usulüne uygun, süresinde ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hususta olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,
3-Dosyaya yatırılan teminat bedelinin davacılar vekiline iadesine,
4-Alınması gereken 80,70 TL karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
5-Talep edilmediğinden davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 11/05/2022

Başkan ….
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye ….
e-imzalıdır.
Katip ….
e-imzalıdır.