Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/902 E. 2021/1012 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/902 Esas
KARAR NO : 2021/1012

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/11/2021
KARAR TARİHİ : 09/11/2021
YAZIM TARİHİ : 26/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında Yatırım Hizmetleri Çerçeve Sözleşmesi’nin akdedildiğini, sözleşme hükümleri gereğince, müvekkili şirket tarafından, davalının talimatıyla davalı nam ve hesabına yatırım işlemlerinden kaynaklı çeşitli işlemler gerçekleştirildiğini, 12/11/2020 tarihinde sistemde meydana gelen teknik sorun neticesinde davalının hesabına fazladan para transferinin gerçekleştiğini, bu durumun davalıya Bakırköy …. Noterliğinin 23/06/2021 tarih, …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar edildiğini, ancak davalı tarafından ödeme yapılmadığını bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla davalının haksız itirazının reddine, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama süreci ve değerlendirmede; dava, yatırım hizmetleri çerçeve sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
HMK’nin 115/1 maddesi hükmü uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nin 114/1-c maddesi hükmü uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
TTK’nin 4/1 maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. TTK’nin 5/1 maddesi ile, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Sermaye Piyasası Kurulunun; lll-39.1 sayılı Yatırım Kuruluşlarının Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Tebliğ’inin 26. maddesi ile, yatırım kuruluşlarının müşterileriyle işlem yapmaya başlamadan önce, sunulacak faaliyet ve hizmete ilişkin yazılı bir sözleşme yapmak zorunda oldukları, her bir sözleşme için belirlenen gerekli asgari unsurlara yer verilmesi şartıyla birden fazla yatırım hizmet ve faaliyetine ilişkin olarak tek bir çerçeve sözleşme imzalanabileceği düzenlenmiş, aynı şekilde III-45.1 sayılı Yatırım Hizmet ve Faaliyetleri ile Yan Hizmetlere İlişkin Belge ve Kayıt Düzeni Hakkında Tebliğ’inin 5. maddesiyle, yatırım kuruluşlarının müşterileriyle işlem yapmaya başlamadan önce, sunulacak faaliyet ve hizmete ilişkin III-39.1 sayılı Tebliğ uyarınca bir sözleşme yapmak ve müşteriyi tanıma kuralının gereklerini yerine getirmek zorunda olduğuna işaret edilmiş, aynı hükmün 2. fıkrasında yatırım kuruluşlarının 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 31/1/2015 tarihli ve 29253 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Finansal Hizmetlere İlişkin Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak müşterilerle çerçeve sözleşme akdedebileceği, sözleşmenin bu şekilde kurulabilmesi için 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 49 uncu maddesinin ikinci fıkrası ve Finansal Hizmetlere İlişkin Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak sözleşmenin kurulma iradesinin müşteri tarafından açıklandığı ve sözleşmenin kurulmasına dair kabul beyanının, kullanılan iletişim araçlarına uygun olarak fiziki veya elektronik ortamda tespit veya kayıt edilebildiği bir sistemin oluşturulmuş olması gerektiği, elektronik imza ile imzalanan sözleşmelerde kaşe ihtiva eden bir suretin müşteriye verilmesine gerek olmadığı, ancak elektronik imzalı ve yatırım kuruluşunun onayını ihtiva eden sözleşmenin bir suretinin müşteriye iletilmesi zorunlu olduğu düzenlenmiştir.
lll-45.1 sayılı Tebliğ ile işaret edilen 6502 sayılı yasanın 49. ve 84. maddelerine dayanılarak hazırlanan Finansal Hizmetlere İlişkin Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği’nin 4/1-a maddesinde, finansal hizmet, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetler şeklinde ifade edilmiştir. Yönetmeliğin “Cayma hakkının istisnaları” başlıklı 13. maddesinde, bedeli finansal piyasadaki dalgalanmalara bağlı olarak sağlayıcının kontrolü dışında değişen ve bu değişimin cayma hakkı süresi içinde gerçekleşebildiği finansal hizmetlere ilişkin; döviz işlemleri, para piyasası araçları, devredilebilir menkul kıymetler, yatırım ortaklığı payları, finansal varlıklara dayalı vadeli işlem sözleşmeleri ve eşdeğer nakdi uzlaşmaya dayalı finansal araçlar, vadeli faiz oranı anlaşmaları, faiz, döviz ve hisse senedi svapları, opsiyon işlemleri ve eşdeğer nakdi uzlaşmaya dayalı finansal araçlara ilişkin sözleşmelerde cayma hakkının kullanılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, tüm bu hükümler birlikte dikkate alındığında, taraflar arasındaki yatırım hizmetleri çerçeve sözleşmesinin, 6502 sayılı yasada düzenlenen diğer tüketici sözleşmelerinden olan finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşme niteliğinde olduğu değerlendirilerek, 6502 sayılı yasanın 73/1 maddesi hükmü uyarınca, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Yine aynı yasanın 83/2 maddesi hükmünde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer yasalarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve yasanın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. TTK’nin 5/1 maddesinde yer alan göreve ilişkin aksine hüküm bulunmadıkça ifadesi de göz önüne alındığında bu yönde bir değerlendirme yapılabilecektir.
6502 sayılı yasanın 3/1-L maddesi hükmünde, tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” şeklinde tanımlanmıştır. Yine aynı yasanın “Diğer Tüketici Sözleşmeleri” başlıklı 4. kısım 5. bölümünde yer alan 49. maddesi ile finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler düzenlenmiş, finansal hizmetlerin, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade ettiği hüküm altına alınmış, düzenlemede finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmenin, finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmeler olduğu belirtilmiş, hükümde özellikle yatırım ile ilgili hizmet ilişkisine de vurgu yapılmış, diğer yandan yönetmelikte, cayma hakkının istisnaları başlığı altında sayılan işlemlerin taraflar arasında düzenlenen hususları da içermektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacı ile davalı arasında düzenlenen yatırım hizmetleri çerçeve sözleşmesinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır. Bu durumda uyuşmazlığın çözümü Tüketici Mahkemelerinin görevi içerisinde olmakla, Mahkememizin görevsizliğine nedeniyle göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK’nin 114/1-c ve 115/2 maddeleri hükmü gereğince mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin BAKIRKÖY TÜKETİCİ MAHKEMESİ OLDUĞUNA,
2-Karar kesinleştikten sonra iki hafta içinde talep halinde dosyanın görevli BAKIRKÖY TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususlarının görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
4-HMK’nın 20/1. maddesi gereğince süresinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse davanın açılmamış sayılması yönünde karar verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.10/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır