Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/871 E. 2022/144 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/871 Esas
KARAR NO : 2022/144

DAVA : Alacak (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2021
KARAR TARİHİ : 15/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :07/03/2022
Davacı vekili tarafından açılan alacak davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin şezlong masa sehpa gibi bahçe ve plaj iç ve dış mekanda kullanılabilecek masa setleri vb mobilyalar ve Davalı ….. Plastik Sanayi ve Ticaret A Ş yanın üretiminde olan tüm ürünlerinin , dava dışı ….. in ve göstereceği şirketlere satışında işbu iki taraf arasında sözleşmenin, sözleşme ilişkisinin kurulmasında aracılık ettiğini, müvekkilinin aracılık ettiği işbu sözleşmenin davalı taraf ve ….. arasında kurulduğunu, ürünlerin tesliminin bir şart olmadığını, ücret alacağının doğumu için sözleşmenin ifa edilmesi gerekli olmadığını, asıl sözleşmenin kurulmasının lazım ve yeterli olduğunu, yine TBK m.175 madde hükmüne göre de “Taraflardan biri, koşulun gerçekleşmesine dürüstlük kurallarına aykırı olarak engel olursa, koşul gerçekleşmiş sayılır. Taraflardan biri, koşulun gerçekleşmesini dürüstlük kurallarına aykırı biçimde sağlarsa, koşul gerçekleşmemiş sayılır.” Simsarlık sözleşmesinin sona ermesinden sonraki dönemde dahi, simsarın kendi faaliyetlerinin sonucu olarak asıl sözleşmenin kurulması durumunda simsar ücret alacağı hakkını kazanacağını, Simsarlık, TBK’ya göre bir vekalet ilişkisi olup; simsarın, vekalet veren ile üçüncü kişi arasında bir sözleşme ilişki kurmasına yardımcı olma ve bunun karşılığında ücret istemeye hak kazandığı bir faaliyet olduğunu, simsarın bir sözleşmenin kurulmasını hazırlar veya kurulmasına aracılık yaptığını, simsarın görevinin; Sözleşmenin yapılma imkanının hazırlanmasıyla veya sözleşmenin yapılmasına aracılık etmek olduğunu, komisyon sözleşmesinde ise; komisyoncu Bağımsız tacir yardımcılardan biri de dolaylı temsil yetkisine sahip olan komisyoncu olduğunu, Komisyoncu, esas itibariyle Türk Borçlar Kanununda düzenlendiğini, TBK 532-545 maddeleri arasında alım satım komisyonculuğu ayrıntılı olarak düzenlendiğini, komisyoncunun, komisyon sözleşmesine dayanarak, daima kendi adına ve bir başkası hesabına hareket etmekte yani bu ilişkinin temelinde dolaylı temsil ilişkisi bulunduğunu, komisyoncuyu ticari vekilden, acenteden ve simsardan ayıran en önemli unsur olduğunu, zira acentenin tamamen kendi adına ve hesabına, ticari vekil tamamen müvekkili adına ve hesabına faaliyette bulunurken, simsarın ise sadece sözleşmenin yapılmasını hazırlar ya da sözleşmenin yapılmasına aracılık eder ve kurulan sözleşme sebebiyle hiçbir yükümlülük altına girmez.simsar ise sadece sözleşmenin yapılmasını hazırlar ya da sözleşmenin yapılmasına aracılık eder ve kurulan sözleşme sebebiyle hiçbir yükümlülük altına girmeyeceğini, simsarın sözleşme ile üzerine düşen yükümlülüğü, iş sahibinin üçüncü bir kişiyle sözleşme kurabilmesi için imkan yaratması veya sözleşmenin kurulmasında aracılık rolünü üstlenmesi olup, iş sahibinin sözleşme ile üzerine düşen yükümlülüğü, anılan eylemlerine karşılık olarak simsara ücret ödemesi olduğunu, fazlayada dair dahil tüm sair tüm dava, talep hak ve alacaklarını saklı tutarak; sunulan ve resen nazara alınacak sebeplerle; dörtbin beşyüz amerikan doları (4.500,00usd $) alacaklarının 31.03.2021 tarihinden itibaren döviz üzerinden açılan mevduata uygulanan en yüksek yabancı para faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline ve yargılama masrafları, mahkeme Av ücreti ve arabuluculuk Av ücreti masraflarının ve tüm yargılama masraflarının davalı yana yüklenmesine karar verilmesini dava ve taleplerimizin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’ nin 2015 / 1057 Esas, 2015 / 788 Karar sayılı 20.02.2015 tarihli kararında; T.T.K’ nun 4/1-c maddesine göre, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın komisyon sözleşmesinden (532-545 maddeler) doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Tellallık (simsarlık) sözleşmesinden doğan hukuk davaları ise T.T.K.’ nun 4. Maddesi anlamında ticari dava sayılmamıştır. Denildiğini, söz konusu kararda T.T.K.’ nun 4. Maddesi anlamında ticari iş sayılmayan tellallık sözleşmesinden kaynaklan uyuşmazlıkların Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğini, her ne kadar Büyükçekmece Vergi Dairesinin 03.11.2021 tarih … sayılı yazısında davacı ….’ nin Gevher Nesibe Vergi Dairesi’ nin faal mükellefi …. Mimarlık Mühendislik İnşaat ve İnşaat Malzemeleri San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ nin yetkilisi (sahibi ve şirket müdürü) olduğu yönünde Mahkememize bilgi verilmişse de 23.05.2018 tarih 9584 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinden de açıkça anlaşılacağı üzere davacının hisse devri ile söz konusu şirkette ortaklığı kalmadığını, dolayısıyla davacının tacir olmadığını ve dayandığı hukuki işlem ticari işletmesiyle ilgili olmadığını, bu bağlamda davacının huzurunuzda ikame ettiği dava mutlak ya da nisbi nitelikte bir ticari dava olmadığını, dolayısıyla Mahkemenin görevli olmadığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple görev itirazında bulunduklarını, yetki itirazında da bulunduklarını, müvekkili davalı şirketin adresinin Büyükçekmece (İstanbul) ilçesi sınırları içerisinde olduğunu, bu sebeple Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkili olduğunu, taraflar arasında akdedilen bir sözleşme olmadığını, müvekkili şirket yetkilisi … ile davacı arasında kurulu bir sözleşme bulunmadığını, bu nedenle davacının müvekkil şirketten talep hakkı bulunmadığını, taraflar arasında kurulu bir sözleşme bulunmadığını, davacının simsarlık kapsamında sunduğu bir hizmet olmadığını, dava dışı firma tarafından düzenlenen ve davacının şezlong satışlarına aracılık / simsarlık etmediğine ilişkin hazırlamış olduğu yazı noter tercümesi yapılıp dosyaya sunulacağını, davacının vermiş olduğu bir hizmet bulunmadığını, davacının dava dışı firmaya yapılabilecek sonraki satışlara ilişkin talepte bulunması da hukuken mümkün olmadığını, davacının döviz cinsi üzerinden talebi hukuki dayanaktan yoksundur. Kabul anlamına gelmemek kaydıyla; davacı Türk Lirası üzerinden talepte bulunabileceğini, yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla; davacının sunmuş olduğu mail yazışmalarında kendisiyle KDV dahil anlaşma yapıldığını iddia etmekte olup davacı fatura kesmeden KDV isteyemez. Kaldı ki davacı tarafından müvekkil şirkete kesilen bir fatura da bulunmadığını, görev itirazımızın kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna ve yetki itirazımızın da kabulüne, yetkili olarak göstermiş oldukları Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğuna, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacının haksız ve kötü niyetli olduğundan davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında olduğu iddia edilen simsarlık sözleşmesi niteliğindeki uyuşmazlıktan kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin olduğu, uyuşmazlığın taraflar arasında sözleşme kurulup kurulmadığı, sözleşme kapsamında tarafların edimleri, davacı tarafından iddia edilen hizmetlerin davalıya verilip verilmediği, verilmiş ise davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususlarındadır.
Davacının tacir olup olmadığına ilişkin olarak celbedilen Kayseri Vergi Dairesi müzekkere cevabında; davacının kendi adına mükellefiyet kaydının bulunmadığı, defter tutmadığı ve beyanname vermediği bildirilmiştir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Somut davada Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda davacının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı bir ticaret şirketi olup tacir ise de, davacı tacir değildir. Bu durumda, tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından ve taraflardan biri tüketici konumunda da olmadığından davada görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi ve Tüketici Mahkemesi olmayıp, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan Mahkememizin görevsizliğine Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın 6100 Sayılı HMK’nun 114. ve 115. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,

3-6100 Sayılı HMK nun 20. maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 Sayılı HMK 331/2 maddesi gereği harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.15/02/2022

Katip ….
¸e-imzalıdır.

Hakim ….
¸e-imzalıdır.