Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/865 E. 2022/152 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/865 Esas
KARAR NO : 2022/152

DAVA : Tazminat (Maddi-Manevi Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/12/2016
KARAR TARİHİ : 15/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :09/03/2022
Davacı vekili tarafından açılan tazminat davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …. Bank A.ş müvekkil aleyhine İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … karar sayıl ilamı ile 04/09/2007 tarihinde tasarrufun iptali davası açıldığını, müvekkilin 02/05/2007 tarihinde müteahhitler … ve …’in yaptığı inşaattan … Bulvarı no:…. D.3 Bahçelievler/ İstanbul adresindeki daire 200.000,00 TL bedelle …. Bankasından kredi kullanarak satın aldığını, . …. Bank A.Ş ve …. Bankası A.ş tarafından müvekkile tasarrufun iptali davası açılarak taşınmaz üzerine tedbir konulduğunu, davanın nedeni bankaların … ve …. A.Ş’ye hiçbir teminat gösterilmeden verdiği kredilere ve bu kredilerin ödenmemiş olması, müvekkil uzun süren 9 yıl süreç içinde aleyhine açılan dava nedeniyle mağdur olduğunu, mülkiyet hakkı gasp edildiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilim 5.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminat talebi davanın kabulü ile dava tarihinden itibaren en yüksek banka faiziyle verilmek üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil bankanın hukuka aykırı her hangi bir fiili bulunmaması sebebi ile illiyet bağı olmadığını, haksız fiilin şartlarından olan hukuka aykırı fiil ve hukuka aykırı fiil ile zarar arasında illiyet bağının mevcut olduğunu, müvekkil bankaca alacağının tahsili ve muhtemel zararının engellenmesi amacı ile tasarrufun iptali ve sonrasında davacıya ait taşınmaz üzerine tedbir tesis edildiğini, müvekkil bankanın dava açmadaki hukuki menfaati göz önünde bulunduruluğunda hukuka aykırı fiilin olmadığı aksine ikame olunan davanın müvekkil banka açısından önemli ve davanın açılmasında haklı olduğu açık ve net olduğunu, Bakırköy Ticaret Mahkemeleri nezdinde görülen tasarrufun iptali davası kapsamında tesis olunan tedbir kararları ise Mahkeme kararı ile tesis olunduğunu, mağduriyeti önlemeye yönelik olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasını cevap ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız ihtiyati haciz sebebiyle maddi ve manevi zararın tazmini talebine ilişkindir.
Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas … karar sayalı görevsizlik kararı verilerek iş bu dosya mahkememize gönderilmiştir.
Bahçelievler Tapu Müdürlüğü, Bakırköy Tapu Müdürlüğü, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi, İstanbul … İcra Dairesi, …. Bankası … Şubesi’ne İstanbul(kapatılan) … Asliye Ticaret Mahkemesi, Bahçelievler İlçe Emniyet Müdürlüğü cevabi yazıları incelenmiştir.
Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve … karar sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış incelenmesinde; iş bu davanın davalıları tarafından davacı aleyhine … ve dava dışı şahıslar aleyhine davacı yönünden adına kayıtlı … ili …. İlçesi … mah. … mevkii, … pafta … ada … parsel sayılı B blok 2. Kat 3 nolu meskenin 1/2 hissesinin tasarrufun iptali için dava açıldığı ve talep üzerine Mahkemece davacı adına kayıtlı taşınmaz üzerine 2004 Sayılı İİK’nun 281/2 maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilerek şerh konulduğu, yapılan yargılama davacı … aleyhine açılan davanın kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı tanığı … duruşmada vermiş olduğu beyanında; “Oğlum Bahçelievlerde bir ev almıştı. 3+1 daireydi. 3 katlı bir binanın orta katındaydı. Oğlum o daireyi aldıktan bir süre sonra piyasaya borçlandı.Kredi borçlarını ödemede sıkıntı çekti. Elden aldığı borçlar vardı.bu borçları ödemekte sıkıntı çekti. Bu nedenle Bahçelievlerdeki evini satıp daha küçük bir ev almak istedi. Ancak Bahçelievlerdeki evin üzerinde tedbir olduğundan dolayı satılamadı. O dönemde eşi de böbreklerinden rahatsızdı. Böbrek nakli ameliyatı olması grekiyordu. Oğlumun borçları vardı.Nakil için böbreği gelinin dayısının oğlunun böbreği uyguğu için o verici oldu. Ameliyat gerçekleşti. Ancak ameliyat masrafları oldu. Ayrıca böbreği aldıkları oğlumun eşinin dayısının oğlu da evlenecekti. Ona da maddi olarak yardım yapacaklardı. Bu yüzden oğlum ekonomik olarak sıkıntıya düştü. Bu maddi sıkıntı manevi olarak da oğlumu oldukça yıprattı. Hatta bütün aileyi yıprattı. O dönemde ben eltimden borç alıp oğluma verdi. Oğlum uzun dönem bu borcun taksitlerini azar azar ödedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … duruşmada vermiş olduğu beyanında ” Davacı dayımın oğlu olur.Davacının bir dönem bankalarla arasındaki davalar nedeni ile Bahçelievlerdeki taşınmazın üzerine tedbir konmuştu. Bundan dolayı taşınmazını satamıyordu. Hatırladfığım kadarı ile 2011 Yılında ekonomik olarak sıkıntıları vardı. Benden de 22.000 Amerikan Doları borç aldı. Bu borcu da zaman içerisinde ödedi. Ancak bir kısım daha borcu halen var. Onları da ödemeye devam ediyordu. Ailecek bir araya geldğimizde bu borçlardan ve olaylardan dolayı davacı oldukça üzgündü. O dönemlerde eşinin rahatsızlığı da gündeme gelmişti. Eşi böbreklerinden rahatsızdı. Aile içerisindeki konuşmalardan hep eşinin davacının bu ekonomik durumu ile iligli yaşamış olduğu sıkıntılardan dolayı hasta olduğunu konuşurduk. Ben davacıya verdiğim 22.000 Dolara karşılık dvacıdan senet almıştım. Bu senedin aslı bendedir. Hatta bir fotokopisini de şuan mahkemenize ibraz edebilirim. Senet bedeli ödenmeye devam ettiği için sendi icraya koymadım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … duruşmada vermiş olduğu beyanında; ” Davacı halamın kızı ….’in eşidir. Benim davacının borçlarından, bankalarla arasındaki davalardan haberim yoktu. Bu dava açılmadan yaklaşık 2 ay kadar önce davacı benimle gelip konuştuğunda bu durumdan bahsettim. Olaylardan bu şekilde haberdar oldum. Kuzenim …. böbrek rahatsızlığı vardı. Benim böbreğim onunla uyumlu olduğu için benden böbreğimi verip veremeyeceğimi sordu. Ben de vermeyi kabul etim. Karşılığında davacıdan ve eşinden herhangi bir para almadım. Ancak böbrek ameliyatından sonra düğünüm olacaktı. Bütün eşyalarımı davacı alacaktı. Bu şekilde konuşmuştuk. Daha doğrusu davacı bu şekilde söylemişti. Ameliyat sonrası da düğünüm sırasında 50.000,00 TL tutarında bana davacı taraf yardımda bulundu. Ben de eşyalarımı aldım. Bana verilen 50.000,00 TLlik düğün yardımı konusunda dvacı bu parayı nereden ne şekilde temin ettiği konusunda bilgim yoktur. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı taraf her ne kadar zamanaşımı definde bulunmuş ise de; 6100 sayılı HMK’nın 399/3. maddesine göre, haksız ihtiyati tedbir sebebiyle tazminat davası açma hakkı, hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren, bir yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrayacaktır. Bu düzenleme uyarınca zamanaşımı süresi, hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbirin yasa gereği kalkmasından itibaren işlemeye başlar. Somut davada Mahkememizin … esas ve … karar sayılı ilamı ile davacı aleyhine davalılar tarafından açılan davanın reddine ve taşınmazlar üzerindeki tedbir kararının kaldırılmasına karar verildiği, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin … esas ve … karar sayılı ilamı ile davacı yönünden red kararına yönelik temyizin reddine, bir kısım davalılar yönünden hükmün bozulmasına karar verildiği, ancak bozma ilamının taraflara eksik tebliğ edilmesi sebebiyle bu kısmın usulüne uygun olarak kesinleşmediği, bozması sonrası dosyanın Mahkememizin … esas sırasına kaydının yapıldığı, yapılan yargılama sonucunda Mahkememizin 19/10/2016 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamı ile davacı hakkındaki davanın tekrardan reddine karar verildiği ve taşınmazlar üzerindeki tedbirin kaldırılmasına karar verildiği, Mahkememizin kararının tekrar temyizi üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin …esas ve …. karar sayılı ilamı ile kararın düzeltilerek onandığı ve kararın 12/01/2021 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Mahkeme kararının 12/01/2021 tarihinde kesinleştiği dikkate alındığında davacı tarafça maddi tazminat talepli davasını 1 yıllık zamanaşımı süresinde açtığı anlaşılmıştır. Ayrınca manevi tazminat talebi için 6098 Sayılı TBK’nun 72/1 maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi de kararın kesinleşme tarihinden başladığından dava tarihinde henüz dolmadığı anlaşıldığından davalı tarafın zamanaşımı define itibar edilmemiştir.
Somut davada; davacı vekili tarafından davacı adına kayıtlı taşınmaz üzerine Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve …. karar sayılı dosyasında davacı aleyhine açılan tasarrufun iptali davasında haksız ihtiyati haciz kararı verilerek ihtiyati haciz şerhi işlendiğini ve bu nedenle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını ve bu zararların tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve … karar sayılı dosyasında davacı aleyhine davacı adına kayıtlı taşınmaza ilişkin tasarrufun iptali davası açıldığı ve taşınmaz üzerine ihtiyati haciz kararı verilerek ihtiyati haciz şerhi işlendiği, yapılan yargılamada davacı aleyhine açılan davanın reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür.
2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesine göre haksız ihtiyati haciz halinde borçlunun ve üçüncü kişilerin uğradıkları bütün zararlardan alacaklı sorumludur. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa alacaklı kusurlu olmasa dahi zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Ayrıca zarar ile ihtiyati haciz arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Buna karşılık manevi tazminat yönünden 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 58. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise kusura dayalıdır.
Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve … karar sayılı dosyasında davalılar tarafından dava dışı kişilere vermiş oldukları kredilere ilişkin kredi borcunu ödememesi sebebiyle aleyhlerine takip başlatıldığı, takip sırasında kredi borçluları adına kayıtlı taşınmazlara haciz konulması için yazılan müzekkereye taşınmazların üçüncü kişilere devredilmesi sebebiyle davacımızın da arasında bulunduğu kişiler aleyhine tasarrufun iptali davası açıldığı ve bu davada her ne kadar davacı aleyhine açılan dava kötü niyeti ispatlanmadığından reddine karar verilmiş ise de, bir davalı hakkındaki davanın kabulüne karar verildiği, davalıların alacağını tahsil etmesi için kredi borçluların mal kaçırması sebebiyle davacı ve diğer şahıslar aleyhine tasarrufun iptali davasını açmakta hukuki yararı olduğu, taşınmazın tekrar el değiştirmesini önlemek ve davayı kazansa bile kararın infazının sonuçsuz kalmasını engellemek amacıyla ihtiyati tedbir ve 2004 Sayılı İİK 281/2 hükmüne göre ihtiyati haciz talep etmekte de hukuki yararı bulunduğu, bu kararın esasen 2004 sayılı İİK madde 257 kapsamında ihtiyati haciz kararı olmayıp 2004 sayılı İİK 281/2 kapsamında tasarrufun iptali davalarına özgü ihtiyati haciz kararı olduğu ve infazının da sadece taşınmaz tescil kaydına devri önleyici kayıt konmak şeklinde yapıldığı, ihtiyati haciz kararı davalı tarafından kati hacze çevrilmek suretiyle davacının malvarlığının haczedilmesi gibi bir durumun da sözkonusu olmadığı, sadece tapu müdürlüğüne yazılan yazıyla tescil kaydına tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz uygulandığı ve bu nedenle de tedbir niteliğindeki ihtiyati haczin haksız olduğunun söylenemeyeceği kanaatine varılmıştır. Bunun yanında davacı tarafça haksız olduğu düşünülen ihtiyati haciz sebebiyle maddi zararlarını somut olarak ortaya koyması ve ispatlaması gerekmektedir. Ancak davacı vekili dava dilekçesinde tasarrufun iptaline konu üzerine ihtiyati haciz konulu taşınmazın davacı tarafından kredi çekilerek aldığını ve kredi borçlarını ödediğini, bu sırada eşinin rahatsızlandığını ve tedavi masraflarını kredi borcu ile birlikte ödemek zorunda kaldığını, ancak ödemekte zorluk çektiğini, taşınmaz üzerinde haciz olmaması halinde taşınmazı satıp daha makul bir eve geçerek borçlarını ve eşinin tedavi masraflarını ödeyebilecekken taşınmaz üzerindeki haciz sebebiyle bu seçeneği kullanamadığını, başka kişilerden bu sebeple borç aldığını, Mahkeme süresince masraf yapıldığını ve vekalet ücreti ödediğini ve bu zararların tazminine karar verilmesi talep edilmiştir. Ancak ileri sürülen sebeplerin hiç biri somut zararlar olmayıp varsayımsal zararlardır. Davacı vekili tarafından henüz gerçekleşmemiş bir varsayım üzerine ihtiyati haciz olmaması halinde davacının evi satma ihtimalinden bahsetmektedir. Davacı ihtiyati haciz sebebiyle somut zararlarını ortaya koymamıştır. Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve …. karar sayılı dosyasında masraflar ve vekalet ücretinin de davacı aleyhine açılan davanın reddedilmesi sebebiyle o dosyada hüküm altına alınacak alacak kalemler olup, hüküm altına alınmıştır. Davacı tarafından somut zararlar ortaya da konulmadığından davacı tarafından ispatlanmayan ve koşulları oluşmayan davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça dava konusu ihtiyati haciz sebebiyle manevi tazminat talebinde de bulunmuştur. Kişilik haklarının zarar görmesi nedeniyle manevi tazminat verilebilmesi için 6098 Sayılı TBK madde 58 gereği objektif haksızlık ve davalının kusurunun kanıtlanması gerektiği, olayın özellikleri dikkate alındığında davalının yasadan doğan haklarını kullanmasının ve mahkemece talebin kabul edilmiş olmasının davalının talebinde kötüniyetli veya kusurlu davrandığı anlamına gelmeyeceği, bu durumun haksız fiil niteliğinde sayılamayacağı gibi kusur ve uygun illiyet bağının da ispatlanmış sayılamayacağından davacının manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının ayrı ayrı esastan REDDİNE,
2-Maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürülükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70- TL maktu karar harcının, 85,39 TL peşin harçtan mahsubu ile 4,69 TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Maddi tazminat yönünden davalılar davada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/2 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 5.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
5-Davalı …tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı …Ş’ye verilmesine,
6-Manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürülükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar harcının, 512,33 TL peşin harçtan mahsubu ile 431.63 TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine,
7-Manevi tazminat yönünden davalılar davada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 10/3 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
8-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
9-Mahkememiz kararının kesinleşmesine müteakiben dosyamız arasında bulunan Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas ve … karar sayılı dosyasının dosyamız arasında çıkarılarak sırasına konulmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin, davalı … vekilinin yüzüne karşı, davalı … vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.15/02/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.