Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/853 E. 2022/1060 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/853 Esas
KARAR NO : 2022/1060

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/2016
KARAR TARİHİ : 29/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :28/12/2022
Davacı vekili tarafından açılan itirazın iptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu şirket ile müvekkili şirket arasında iş sağlığı ve güvenliği hizmeti konusunda anlaşıldığını, bu doğrultuda müvekkili şirketin,davalıya gerekli hizmeti sunduğunu ve sunulan hizmetin faturalandırıldığını, ancak davalı tarafından gerekli ödemeler yapılmadığından,07.09.2016 tarihinde Bakırköy …İcra Müdürlüğü … esas sayılı icra takibine geçildiğini, ancak davalı tarafından davaya konu icra takibine 29.09.2016 tarihinde itiraz edildiğini, itiraz neticesinde takip durdurulduğundan mahkememizden işbu itirazın iptaline karar verilmesini talep etme gereğinin hasıl olduğunu, yukarıda belirtilen nedenlerle,davalının Bakırköy .. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, %20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili arasında iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesi imzalanmış ise de davacı yan iş bu sözleşmeler uyarınca müvekkiline herhangi bir hizmet vermediğini, İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için yasa borçlunun itirazında haksız olmasını ve alacağın likit olmasını aramakta olduğunu, müvekkilinin yaptığı itirazın yukarıda izah edilen gerekçelerle haksız bir itiraz niteliğinde olmadığını, dava konusu hususun Mahkeme yargılamasını gerektirmesi gerektiğini, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerden dolayı haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmilini, davacının %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi yönünden karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesi kapsamında davacının davalıya verdiğini iddia ettiği hizmet karşılığının davalı tarafça ödenmediği iddiası ile alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası aslı celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplam 31.431,70 TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu sözleşmeler, dava konusu faturalar,BA ve BS formaları, icra dosyası tarafların defter ve belgeleri ve tüm dosya kapsamı incelemek suretiyle; taraflar arasında hukuki ilişkinin niteliği, sözleşme kapsamında tarafların edimleri taraflar tarafından yerine getirilip getirilmediği, davacı tarafından dava konusu faturalardaki hizmetin davalı tarafa verilip verilmediği, davacının hizmet karşılığında alacaklı olduğu miktar, taraflar arasında sözleşmede ücret kararlaştırılmamış olması dikkate alındığında davalı tarafın ödediği faturalar dikkate alınarak sözlü olarak anlaştıkları ücret,davacı tarafından düzenlenen faturaların rayicine uygun olup olmadığı,faturaların karşı tarafa tebliğ edilip edilmediği, davacının alacaklı olup olmadığıalacaklı olması halinde alacaklı olduğu miktar,bilirkişiye cari hesaba konu fatura sevk irsaliyesi teslim alan isim soy isim, imza bilgileri kısmını açıkça liste halinde yazmasının ihtarına alacağı konu faturanın vade farkı/kur farkına yönelik olması halinde taraf defterlerinde bu hususta bir temamül olup olmadığı,tarafların defter hareketlerinin açıkça rapora aktararak yapılan ödeme bilgilerinin,cari hesapta çek yahut bono kayıtlı ise ilgili bankalardan teyid edilebilecek şekilde açıkça bilgilerinin yazılması hususunda irdelenerek var ise taraflar arasındaki cari hesap farkının sebebi de tespit edilmesi ve rapor alınmasına karar verilmiş, 17/06/2022 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Dava konusunun, davacının davalı ile olan ticari ilişki kapsamında oluşan cari hesap alacağının tespitinden ibaret olduğu, Davacının 2015 yılı ticari defterlerinin lehine delil nitel bulunduğu, 2014 ve 2016 yılı ticari defterlerinin lehine delil nitel bulunmadığı ,Davacının ticari Defterlerine göre ;Takip tarihi 16.06.2016 ( takip tarihi) itibariyle davacının davalıdan 26.038,90 TL asıl alacağı olduğu , Davalı taraf ticari defterlerini mahkememiz incelemesine sunmamış ,inceleme yapılmamıştır. Davalının Davalı adına 2014 ,2015,2016 yılında düzenlediği 17 adet toplam 37.216,70 TL Tutarlı faturaların Davacı tarafından Davalıya ulaştırıldığı ve Davalının Davacıya yaptığı 10.12.2014 tarihinde Çekli Ödeme 1.385,00 TL 31.01.2015 tarihinde Çekli Ödeme 4.400,00 TL, 10.04.2015 tarihinde 2 adet Çekli Ödeme 10.650,00 TL ,31.08.2015 tarihinde çekli ödeme 15.500,00 TL ödemelerin uygunluğu yönünde, Davacının 2015 yılında Davalı Cari hesabını ; 10.04.2015 tarihinde , 96 fiş no ile 5.600,00 TL , …. İnş Virman açıklamasıyla, 31.08.2015 tarihinde , 240 fiş no ile 4.507,20 TL , …. İnş Virman açıklamasıyla, borçlandırmasının yerinde olmadığı yönünde oluşursa, Davacının 2016 yılında Davalı Cari hesabını ; 10.01.2016 tarihinde ,11 fiş no ile 5.600,00 TL Karşılıksız çek iadesi Açıklamasıyla, 10.01.2016 tarihinde ,11 fiş no ile 5.050,00 TL Karşılıksız çek iadesi açıklamasıyla, borçlandırmasının yerinde olmadığı yönünde oluşursa, Takip tarihi 16.06.2016 ( takip tarihi) itibariyle davacının davalıdan 5.281,70 TL asıl alacağı olduğu, Davalının Davalı adına 2014 ,2015,2016 yılında düzenlediği 17 adet toplam 37.216,70 TL Tutarlı faturaların Davacı tarafından Davalıya ulaştırıldığı ve Davalının Davacıya yaptı 10.12.2014 tarihinde Çekli Ödeme 1.385,00 TL, 31.01.2015 tarihinde Çekli Ödeme 4.400,00 TL, 10.04.2015 tarihinde 2 adet Çekli Ödeme 10.650,00 TL, 31.08.2015 tarihinde çekli ödeme 15.500,00 TL ödemelerin uygunluğu yönünde, Davacının 2015 yılında Davalı Cari hesabını ;10.04.2015 tarihinde , 96 fiş no ile 5.600,00 TL , …. İnş Virman açıklamasıyla, 31.08.2015 tarihinde , 240 fiş no ile 4.507,20 TL , …. İnş Virman açıklamasıyla, borçlandırmasının yerinde olduğu yönünde oluşursa, Davacının 2016 yılında Davalı Cari hesabını ; 10.01.2016 tarihinde ,11 fiş no ile 5.600,00 TL Karşılıksız çek iadesi açıklamasıyla, 10.01.2016 tarihinde ,11 fiş no ile 5.050,00 TL Karşılıksız çek iadesi açıklamasıyla, borçlandırmasının yerinde olmadığı yönün, Takip tarihi 16.06.2016 ( takip tarihi) 15.288,90 TL asıl alacağı olduğu, Davalının Davalı adına 2014 ,2015,2016 yılında düzenlediği 17 adet toplam 37.216,30 TL Tutarlı faturaların Davacı tarafından Davalıya ulaştırıldığı ve Davalının Davacıya yaptığı 10.12.2014 tarihinde Çekli Ödeme 1.385,00 TL, 31.01.2015 tarihinde Çekli Ödeme 4.400,00 TL, 10.04.2015 tarihinde 2 adet Çekli Ödeme 10.650,00 TL, 31.08.2015 tarihinde çekli ödeme 15.500,00 TL ödemelerin uygunluğu yönünde, Davacının 2015 yılında Davalı Cari hesabını ;10.04.2015 tarihinde , 96 fiş no ile 5.600,00 TL , …. İnş Virman açıklamasıyla, 31.08.2015 tarihinde , 240 fiş no ile 4.507,20 TL , …. İnş Virman açıklamasıyla, borçlandırmasının yerinde olmadığı yönünde oluşursa, Davacının 2016 yılında Davalı Cari hesabını ; 10.01.2016 tarihinde ,11 fiş no ile 5.600,00 TL Karşılıksız çek iadesi açıklamasıyla, 10.01.2016 tarihinde ,11 fiş no ile 5.050,00 TL Karşılıksız çek iadesi açıklamasıyla, borçlandırmasının yerinde olduğu yönü Takip tarihi 16.06.2016 ( takip ta 15.931,70 TL asıl alacağı olduğu, Davalının Davalı adına 2014 ,2015,2016 yılında düzenlediği 17 adet toplam 37.216,30 TL Tutarlı faturaların Davacı tarafından Davalıya ulaştırıldığı yönünde ve Davalının Davacıya yaptığı 10.12.2014 tarihinde Çekli Ödeme 1.385,00 TL, 31.01.2015 tarihinde Çekli Ödeme 4.400,00 TL, 10.04.2015 tarihinde 2 adet Çekli Ödeme 10.650,00 TL, 31.08.2015 tarihinde çekli ödeme 15.500,00 TL ödemelerin uygunluğu yönünde, davacının 2015 yılında Davalı Cari hesabını 10.04.2015 tarihinde , 96 fiş no ile 5.600,00 TL , …. İnş Virman açıklamasıyla, 31.08.2015 tarihinde , 240 fiş no ile 4.507,20 TL , …. İnş Virman açıklamasıyla, borçlandırmasının yerinde olduğu yönünde oluşursa, Davacının 2016 yılında Davalı Cari hesabını ;10.01.2016 tarihinde ,11 fiş no ile 5.600,00 TL Karşılıksız çek iadesi açıklamasıyla, 10.01.2016 tarihinde ,11 fiş no ile 5.050,00 TL Karşılıksız çek iadesi açıklamasıyla, borçlandırmasının yerinde olduğu yönünde oluşursa, Takip tarihi 16.06.2016 ( takip tarihi) itibariyle davacının davalıdan TL ,26.038,90 asıl alacağı olduğu, sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 29/05/2018 tarih, … esas, … karar sayılı kararı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesinin 22/092021 tarihli … esas, … karar sayılı ilamı ile ” Dava, taraflar arasında iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verilmesi konusunda yapılan sözleşme uyarınca ödenmeyen hizmet bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul …. İcra Müdürlüğünün .. E. sayılı dosyasında; davacı tarafından 31.431,70 TL cari hesap dökümünden kaynaklanan alacağın, yıllık % 10,50 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsili istemiyle 16/06/2016 tarihinde davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya tebliği üzerine davalının yetki ve borca itiraz ettiği, yetki itirazı üzerine dosyanın Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sırasına kaydedildiği, davalıya gönderilen ödeme emrinin 27/09/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 29/09/2016 tarihinde itirazı üzerine takibin durduğu, davanın İİK’nun 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı belirlenmiştir. Taraflar arasında hizmet sözleşmesine dayalı ticari ilişkinin bulunduğu sabittir. İhtilaf ise hizmetin davacı tarafça verilip verilmediği, davacının varsa bakiye alacak miktarı noktalarında toplanmaktadır. Mahkemece 23/05/2017 tarihli duruşmada taraflara ait ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş ve duruşma zaptı ile “HMK 220/3 maddesi gereği bilirkişi incelemesine esas olmak üzere şirketinize ait 2014,2015 ve 2016 yılı ticari defter ve belgelerinizi inceleme günü olan 22/06/2017 günü saat 14:30 de hazır etmeniz, hazır edemediğiniz takdirde mazeretinizi bildirmeniz, aksi takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacağınız” ihtarını içerir davetiye davalı şirkete ve davalı şirket vekiline ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 22/06/2017 tarihli dilekçesi ile “Sayın mahkemenizce ticari defter ve kayıtların sunulması için tarafımıza süre verilmiş ise de müvekkil şirket iş hacminin çok büyük olması sebebi ile defterlerin mahkeme kalemine getirilmesi ve burada muhafazası usul ekonomisi ve mahkemenin fiziki şartları sebebi ile imkansız olduğundan incelemenin daha sonra müvekkil şirketin merkezinin bulunduğu Bağcılar’da muhasebecileri nezareti ile yapılması” talebinde bulunmuştur. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde; davalı tarafın defterlerini ibraz etmediği, davacı tarafa ait ticari defterler incelendiğinde 2014, 2015, 2016 yılı defterlerinin açılış tasdiklerinin ve 2015, 2016 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin yapıldığı, 2014 yılı yevmiye defterinin ise kapanış tasdikinin olmadığı, 2014 yevmiye defteri 300 sayfa olarak tasdik edildiği, 300.sayfada ise …yevmiye maddesi ile başlayan işlemin iptal edildiği, sayfaların sona erdiği ve 10/12/2014 tarihi itibariyle işlemlerin yevmiye defterine kayıt edilmediği, bu durumda 2014 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, 2015 ve 2016 yılı ticari defterlerinin lehine delil vasfının bulunduğu, Taraflar arasındaki 09/10/2014 tarihli İşyeri Hekimliği sözleşmesinde işyeri hekimi olarak …’in aylık 4 saat çalışma saati belirlendiği, sözleşmede alınacak ücretin belirtilmediği, sözleşmenin taraflarca kaşe ve imza edildiği, 10/10/2014 tarihli İş Güvenliği sözleşmesinde ise iş güvenliği uzmanı olarak …. ‘in aylık 5 saat çalışma saati belirlendiği, sözleşmede alınacak ücretin belirtilmediği, sözleşmenin taraflarca kaşe ve imza edildiği, Davacı tarafından davalı adına düzenlenen 01/11/2014 tarihli …. no’lu fatura içeriğinin işyeri hekimi hizmeti (8) (1 birim) 900,00 TL, iş sağlığı ve güvenliği hizmeti (18) (1 birim) 350,00 TL + 135,00 TL KDV eklenmesiyle 1.385,00 TL olarak düzenlendiği, faturanın davalıya tebliğ edildiğine dair sunulmuş bir belge olmadığı, Davacı tarafından davalı adına düzenlenen 01/12/2014 tarih ve …. no’lu fatura numarasının 01/11/2014 tarihli fatura ile aynı olduğu ancak aynı numaranın iki faturada neden kullanıldığının anlaşılamadığı, fatura içeriğinin ise işyeri hekimi hizmeti (8) (1 birim) 1.300,00 TL, iş sağlığı ve güvenliği hizmeti (18) (1 birim) 575,00 TL + 207,00 TL KDV eklenmesiyle 2.082,50 TL olarak düzenlendiği, faturanın davalıya tebliğ edildiğine dair sunulmuş bir belge olmadığı, Sırasıyla her ay periyodik olarak düzenlenen faturaların işyeri hekimi hizmeti birim fiyatının 17,00 TL, iş sağlığı ve güvenliği hizmeti birim fiyatının 8,00 TL olarak alındığı ancak miktar kısmındaki birimlerin ne olduğunun belirtilmediği, faturalar üzerinde teslim alan imzasının bulunmadığı, faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafından 17 adet ( 2014 yılı 2 adet, 2015 yılı 11 adet, 2016 yılı 4 adet) toplam 37.216,70 TL bedelli fatura düzenlendiği, davacı defterindeki 01/12/2014 tarihli kayda göre davalı tarafından 1.385,00 TL (15/02/2015 tarihli çek) ve 30/01/2015 tarihli kayda göre davalı tarafından 4.400,00 TL (30/06/2015 tarihli çek) olmak üzere 5.785,00 TL ödeme yapıldığı, davacının bakiye 37.216,70 TL – 5.785,00 TL = 31.431,70 TL bakiye alacağının olduğu ancak davalı cevap dilekçesinde hizmet almadığını beyan ettiğinden, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalıya tebliğ edildiğine dair fatura üzerinde veya başkaca teslim belgesi bulunmadığından ayrıca fatura içeriğine dayanak teşkil eden hizmetlerin karşı taraf teslim edildiğine dair belgele sunulmadığından alacağın ispata muhtaç olduğu yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi olduğu her iki taraf beyanı ile sabittir. Bilirkişi raporunda da sözleşmeden bahsedilmiştir. Ancak dosya kapsamında imzalanan sözleşmeler bulunmamaktadır. Yine davacı tarafından düzenlenen faturalar da dosya kapsamına alınmadığından incelenememiştir. Mahkemece taraflara ait BS/BA kayıtları getirtilmiş ve bu kayıtlarda faturalar beyan edilmemiş ise de, bilirkişi rapor içeriğine alınan muavin hesabına göre aylık düzenlenen fatura bedelleri 5.000,00 TL altında olduğundan BS-BS kayıtlarında yer almamaktadır. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 12/09/2017 tarih, 2016/3858 E. 2017/2944 K. Sayılı ilamında da ticari defterlerin delil kabiliyeti “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2). İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3). Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır…” şeklinde açıklanmıştır. Somut dosya incelendiğinde; davacı ve davalı her iki tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanmıştır. Bilirkişi incelemesi için tarih belirlenmiş, davalı vekili defterlerin hacminin büyük olması nedeniyle incelemeye getiremeyeceklerini bu nedenle yerinde inceleme yapılmasını talep etmiştir. Bu durumda davalının ihtara rağmen defterlerini ibraz etmediğinden bahsedilemeyecektir. Mahkemece bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilerek, davalı defterlerinin de inceletilmesi gerekmektedir. Yine dosyada sözleşme ve faturalar olmadığından, eksiklikler ikmal edilmelidir. Ayrıca davalının hizmet alınmadığı savunmasına karşılık, davacı tarafça hizmetin verildiği iddia edildiğinden hizmetin verildiğine ilişkin ve faturaların (kargo ile gönderildiği beyan edildiğinden) tebliğine ilişkin davacı delillerinin toplanarak değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Somut davada; davacı vekili tarafından taraflar arasında akdedilen iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesi kapsamında davalı tarafa verilen hizmet bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine haksız itiraz edildiğini ve itirazın iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı vekili tarafından taraflar arasındaki iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesi kapsamında davacının kendilerine hizmet vermediğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından 6102 Sayılı TTK’nun 83 ile 85 ve 6100 Sayılı HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davacının2015 yılına ilişkin defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, bu sebeple davacı lehine delil niteliğinde olduğu, davacının 2014 ve 2016 yıllarına ilişkin defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulmadığı ve lehine delil niteliğinde olmadığı tespit edilmiştir. Davacının defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan 26.038,90-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafından defter ve kayıtlar bilirkişi incelemesine sunulmamıştır. Davacı tarafından düzenlenen faturalar 5.000,00-TL nin altında olması sebebiyle davacı tarafça BS formlarında, davalı tarafça BA formlarında beyan edilmemiştir. Davacı tarafından davalıya taraflar arasındaki sözleşme kapsamında iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verildiği iddia edilmiş, ancak söz konusu hizmetin verildiğine, kim tarafından verildiğine, sözleşme kapsamında hangi hizmetlerin verildiğine, hangi tarihlerde ve saatlerde ne şekilde verildiğine, kimlere verildiğine ilişkin herhangi bir imzalı tutanak ve belge dosyaya sunulmamıştır. Tek başına fatura düzenlenmesi ve faturanın tebliği alacağın varlığını ispatlar nitelikte değildir. Alacaklı olduğunu iddia eden taraf faturaya konu hizmetin verildiğini veya malın teslim edildiğini ispat etmekle yükümlüdür. Davacı vekiline dava konusu sözleşme, faturalar, faturaların karşı tarafa teslimine ilişkin belgeler ve hizmetin verildiğine ilişkin belgeleri dosyaya sunması için süre verilmiş, ancak davacı vekili tarafından dava konusu sözleşme ve faturalar dosyaya sunulmuş, faturaların karşı tarafa tebliğine ilişkin belgeler ve hizmetin verildiğine ilişkin belgeler dosyaya sunulmamıştır. Davacı vekili tarafından faturalara konu hizmetin verildiği ve alacaklı olduğu hususu geçerli ve kesin deliller ile ispat edilmemiş ve davacı vekili yemin deliline dayanmamıştır. Bu sebeple ispatlanamayan davanın reddine, davacının kötü niyeti ispat edilmediğinden ve kötü niyet tazminatı koşulları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın REDDİNE,
-Kötü niyet tazminatı şatları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70-TL maktu karar harcının peşin alınan 536,78 TL harçtan mahsubu ile 456,00 TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
7-Kararımızın kesinleşmesine müteakiben dosyamız arasında bulunan Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasının mercine İADESİNE,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.29/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır