Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/83 E. 2021/957 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/83 Esas
KARAR NO : 2021/957

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2021
KARAR TARİHİ : 26/10/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :17/11/2021
Davacı vekili tarafından açılan İtirazın İptali davasının Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … Yapı adı altında demir doğrama, çelik konstrüksiyon vb. işleri yapan şahsi işletme sahibi tacir olduğunu ve taraflar arasında uzun süredir devam eden ticari iş ilişkisi bulunduğunu, davalı firmanın demir çelik işlerinin yapılması karşılığı faturalara karşılık ödemelerini yapmakta iken 2020 yılı Mayıs ayından bu yana ödeme yapmaması üzerine davalı şirket aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü …. Esas Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini ve 09/12/2020 tarihinde takibi durdurduğunu belirterek, davanın kabulüne, davalının haksız itirazının iptaline ve takibin icra takibinden itibaren işleyecek yasal faizi ile devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, borçlu şirkete ait … uçağı ile …., …, … plakalı motorlu taşıtlar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilerek devirlerinin önlenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı Müvekkili … Taşımacılık AŞ.’nin Türkiye’nin önde gelen havayolu taşımacılık şirketlerinden olduğunu, davacı tarafın iddiasının aksine, davacı tarafından müvekkil şirkete herhangi bir mal veya hizmet sunulmadığını bu nedenle müvekkil şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını belirtmiş haksız ve mesnetsiz açılan davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddine, kötü niyetli davacının 9420 tazminata mahkümiyetine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı ya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının davalının demir çelik işlerinin yapımı karşılığından kesmiş olduğu faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; aralarında ticari ilişki olup olmadığı, icra takibine konu miktardan dolayı davalının davacıya borçlu olup olmadığı hususlarındadır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası aslı celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplam 130.956,11 TL’ nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından 2004 Sayılı İİK’nun 67. Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalının itirazının iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılması için mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, 12/08/2021 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; incelenen davacı şirkete ait 2019 ve 2020 yılı ticari defterlerinin noter açılış tasdiklerinin ve dönem sonunda yaptırılması gereken 2019 ve 2020 yılı yevmiye defterlerinin kapanış (görülmüştür) tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı davacı şirkete ait ticari defterlerin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davacı taraf yasal defterlerinde davalı tarafi 120.01.05 nolu cari hesap kodunda izlemekte olup, dava konusu faturaların tamamı yasal defter ve belgelere işlenmiştir. İcra takip tarihi olan 28.11.2020 tarihi itibariyle 130.956,11 TL tutarında alacaklı olarak göründüğü, incelenen davalı şirkete ait 2019 ve 2020 yılı yevmiye ve defteri kebir e-defterlerinin açılış beratları ile dönem sonunda yaptırılması gereken kapanış(görülmüştür) beratı oluşturma zamanı ve envanter defterlerinin noter açılış tasdiklerinin yasal süresinde olduğu, davalı şirkete ait ticari defterlerin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davalı taraf yasal defterlerinde davacı tarafı …. nolu cari hesap kodunda izlemekte olup, dava konusu faturaların tamamı yasal defter ve belgelere işlendiği, davalı firma İcra takip tarihi olan 28.11.2020 tarihi itibariyle 130.898,93 TL tutarında borçlu olarak göründüğü, davalı taraf cari hesaba ilişkin yapılan takibe karşı vermiş olduğu beyanda davacı tarafından kendilerine herhangi bir mal ve hizmet sunulmadığını bu sebeple borcunun olmadığını, davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, dava konusu faturaların ve ödemelerin tamamının davalı firmanın yasal defter ve belgelerine işlenmiş olduğu göz önüne alındığında davacı tarafça davalı adına kesilen faturalar muhteviyatı hizmetlerin davalıya verildiği, tarafların yasal defter kayıtları örtüşmediği, davacı yasal defterlerinde davacı taraf davalıdan 130.956,11 TL tutarında alacaklı olarak görünmekteyken davalı yasal defterlerinde davacıya 130.898,93 TL borçlu olarak görünmemekte olup aralarında 57,18 TL örtüşmeme farkı bulunmadığı, söz konusu örtüşmeme farkları incelendiğinde her iki tarafında dava konusu faturaları kayıtlarına intikal ettirdiği ancak davacı tarafın 2018 yılından 2019 yılına devreden 57,14 TL alacağının davalı yasal defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, taraflarca incelemeye sunulan yasal defter kayıtlarını yansıtan cari hesap ekstrelerinden de anlaşılacağı üzere taraflar arasında yoğun bir ticari ilişkinin mevcut olduğu görülmüş olup davacı tarafça kesilen faturalar karşılığında davalının muhtelif tarih ve tutarlarda ödemeler yaptığı ve dava konusu faturaların ve ödemelerin tamamı tarafların yasal defterlerine işlendiği tespit edildiği, davacı ve davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacı şirketin davalıdan 130.956,11 TL alacaklı olduğu, taraflarca incelemeye ibraz edilen yasal defterlerin tasdikle ilgili yükümlülüklerinin yasal süresinde yerine getirildiği, davacı tarafın yasal defterlerinde davacı taraf davalıdan 130.956,11 TL tutarında alacaklı göründüğü, davalı tarafın yasal defterlerinde dava konusu faturaların ve ödemelerin tamamının işlenmiş olduğu davacı tarafa 130.898,93 TL tutarında borçlu olarak göründüğü, tarafların arasında ki örtüşmeme farkının 57,18 TL olduğu, örtüşmeme farkının davacı tarafın 2018 yılından 2019 yılına devreden 57,14 TL alacağının davalı yasal defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, tarafların inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenin takdiri içinde kaldığı, kanaati bildirilmiştir.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.). Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir.Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi,değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür.Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2015/1418 E. 2015/8313 K. Sayılı ilamı) (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2018/1691 esas ve 2021/763 karar sayılı ilamı)
Somut olayda davacı taraf davalı tarafın demir çelik işlerini yaptığını, ancak davalı tarafça bu hizmetin bedelinin ödenmediği ileri sürümüş ve davalı tarafça söz konusu hizmetin verilmediği ileri sürülmüştür. Taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığı ve ispatı için sadece faturanın düzenlenmesi ve tebliğ edilmesi ve tebliğden itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesi yeterli değildir. Akdi ilişkinin inkârı ve hizmetin ifasının ve malın tesliminin inkarı halinde faturayı düzenleyen kimsenin bu ilişkinin varlığını ve hizmetin ifası ve malın teslimini kanıtlaması gerekir. Mahkememizce taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından 6102 Sayılı TTK’nun 83 ile 85 ve 6100 Sayılı HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve davacının ve davalının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve taraflar lehine delil niteliğinin olduğu bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiştir. Tarafların incelenen ticari defter ve kayıtlarının birbirini tuttuğu ve taraflar arasında ticari ilişki olup, davalının davacıya 130.898,93-TL borcu olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca davalı davacı tarafından düzenlenen faturaları iade etmeksizin ticari defter ve kayıtlarına işlemiş ve böylelikle davacı tarafından dava ve faturaya konu hizmetin verildiği kabul etmiştir ve hizmetin verildiği ve taraflar arasındaki akdi ilişki davacı tarafça ispat edilmiş ve açılan davanın raporda tespit edilen miktar üzerinden kısmen kabulüne, davacının alacağının tarafların ticari defter ve belgeler ve faturalar ile belirli ve likit olduğu anlaşılmakla davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE;
Davalı borçlunun Bakırköy …. İcra Dairesi’nin …. esas sayılı takibe yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 130.898,93-TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-Hüküm altına alınan asıl alacağın %20 oranında ( 26.179,78-TL ) icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 8.941,70 TL nispi karar harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 1.581,63 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 7.360,07 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 16.385,40 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı davada kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/2 maddesi dikkate alınarak takdir olunan 57,18 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 1.581,63 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.640,93 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan ( haklı çıkmış olduğu orana göre ) 1.027,12 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
9-Kullanılmayan yargılama gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakiben yatırana iadesine,
10-Mahkememiz kararının kesinleşmesine müteakiben dosyamız arasında bulunan Bakırköy …. İcra Dairesi’nin …. esas sayılı dosyasının mercine İADESİNE,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek veya başka bir Mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/10/2021

Katip ….
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.