Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/82 E. 2022/66 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/82 Esas
KARAR NO : 2022/66

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/01/2021
KARAR TARİHİ : 18/01/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :23/02/2022
Davacı vekili tarafından açılan itirazın iptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firma tarafından Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası üzerinden Davalı aleyhine Genel Haciz Yolu ile takip yapılarak ödeme emri gönderildiğini, davalı firmanın 10.512,14 TL alacağın tamamına itiraz etmiş, bunun üzerine İcra Müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, müvekkili tarafından … başvuru numarası ve … arabuluculuk numarası ile İstanbul Arabuluculuk Bürosu’na başvurulmuş olup yapılan toplantı neticesinde Davalı firma bir kez daha borcunu reddetme cihetine gitmiş, arabuluculuk toplantısı “Anlaşamama” ile sonuçlandığını, davalının bilcümle itirazları haksız ve mesnetsiz olduğundan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi için, işbu itirazın iptali davası açılması zorunluluğu hasıl olduğunu, Uluslar arası düzeyde Endüstriyel makine ithalatı ve makine servis hizmetlerini icra eden Müvekkili şirketin, davalı firma ile ticari ilişkide bulunmuş, davalı firmaya, makine servis ile yurt dışı fuar ve organizasyon hizmetlerinde bulunmuş ve yaptığı hizmetler karşılığında, Davalı Firmaya;10.12.2015 tarihli ve … numaralı, 1.973,92 TL tutarlı, 29.04.2016 tarihli ve …. numaralı, 4.930,15 TL tutarlı, 29.04.2016 tarihli ve … numaralı, 5.079,78 TL tutarlı faturalar keşide edip gönderdiğini, davalı firmanın, dava konusu faturaları tebliğ alarak muhasebeleştirmiş, …. numaralı ve 1973,92 TL tutarlı faturanın 502,21 TL’sini, diğer 2 (iki) fatura tutarlarının ise tamamını ödemediğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2. Maddesi gereği, “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü gereğince, Türk Ticaret Kanunu’na tabi tüzel kişi şirket hüviyetindeki davalı firma, faturaya herhangi bir itirazda bulunmamasına göre, faturayı kayıt altına almış ve muhasebeleştirdiğini, ancak fatura konusu hizmetlere dair ödeme yapmaktan imtina ettiğini, müvekkili firmanın alacağı likit alacak olup davalının itirazlarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, bu itibarla, Davalının, İcra Ve İflas Kanunu’nun 67/2. Maddesi gereğince itiraza uğrayan 10.512,14 TL tutarındaki alacağın % 20’ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına da mahkum edilmesi gerektiğini, davalının Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası yaptığı itirazın iptaline, davalının takibe konu alacağa itiraz etmiş bulunması nedeniyle 10.512,14 TL’nin % 20’ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı …. Ticaret Limited Şirketi haksız ve dayanaksız olarak Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına kayden müvekkilim … hakkında icra takibi başlattığını, müvekkili aleyhinde başlatılan icra takibinde takip alacaklısı konumundaki …. Ticaret Limited Şirketine hiçbir borcumuz bulunmadığından borca , faiz ve ferilerine itiraz edilmiş, zamanaşımı itirazında bulunulduğunu ve icra takibinin durduğunu, davacının arabuluculuk başvurusunda bulunduğunu, arabuluculuk toplantısı anlaşamama ile sonuçlanmış ve anlaşmazlık tutanağı düzenlendiğini, davacı tarafa hiçbir borçlarının bulunmadığını, davacının müvekkiline mal teslimi veya hizmet sunumu söz konusu olmadığını, taraflar arasında herhangi bir sözleşme olmadığını, icra takibine konu faturalar şirket kayıtlarında gözükmediği gibi müvekkiline tebliğ de edilmediğini, davacı tarafın icra takibinde İtalya gezisi seyahat masraflarını ve vade farkı talep ettiğini, davacı şirketin makine servis ve yurtdışı fuar ve organizasyon hizmetlerinde bulunduğunu ve yaptığı hizmetler karşılığı faturalar kestiğini söylediğini, “Davacı fuar ve organizasyon hizmetleri veren bir şirket değildir.” davacının müvekkiline mal teslimi ve hizmet sunumu da söz konusu olmadığını, davacı tarafın, bayisi olduğu marka makinelerin tanıtımını yapmak ve anlaşılırsa makine satmak için müvekkilini yurtdışında fuara davet ettiğini ancak müvekkilinin yararına bir harcama yapmadığını, davacının genel nitelikteki tanıtım ve reklam faaliyetleri söz konusu olup müvekkile özgü bir harcama olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin herhangi bir borcu ya da ödeme yükümlülüğünün de olmadığını, ortada herhangi bir sözleşme ve uygulama olmadığı halde keyfi olarak hazırlanmış faturaların ve vade farkı faturasının da kabulünün mümkün olmadığının açık olduğunu, şirket kayıtlarında olmayan icra takibine konu işbu faturalar davacı tarafından müvekkiline tebliğ de edilmediğini, ezcümle davacı tarafından tek taraflı olarak tamamen keyfi olarak düzenlenen faturaların delil niteliği olmadığını, davacı ile müvekkili arasında yazılı veya sözlü bir sözleşme olmadığı halde ve icra takibine konu faturalara şirket kayıtlarında rastlanmadığı ve faturalar tebliğ edilmediği halde borcun varlığını asla kabul ve ikrar anlamına gelmemek üzere bir an için aksi düşünülecek olsa dahi Yargıtay 19. HD., E:2013/17289, K:2014/619, T:06.01.2014. kararına göre de “Akdi ilişkinin inkar edildiği hallerde, fatura düzenlenmesi ve tebliğ edilen bu faturaya süresinde itiraz edilmemesi tek başına alacağın varlığını göstermez. Fatura muhteviyatı malın teslim edildiğinin ispatı davacıya aittir.” Kaldı ki yukarıda da belirttiği üzere bir mal teslimi veya hizmet sunumu söz konusu olmadığı gibi davacı tarafından müvekkili için icra takibine konu faturalar nedeniyle yapılmış bir harcama da bulunmadığını, icra takibine konu edilen faturalardan bir tanesi de vade farkı faturası olduğunu, icra takibine konu faturalar şirket kayıtlarımızda mevcut olmadığı gibi bu faturaların müvekkiline tebliğ de edilmediğini, davacıya hiçbir suretle borçları bulunmamakla birlikte ve borcun varlığını asla kabul ve ikrar anlamına gelmemek üzere bir an için aksi düşünülecek olsa dahi vade farkı talep edilebilmesi için evveli emirde faturaların tebliğ edilmiş olması, taraflar arasında sözleşme bulunması ve bu sözleşmede vade farkının talep edilebileceğine ilişkin hükümler olması ve temerrüdün gerçekleşmesi gerektiğini, taraflar arasında herhangi bir sözleşme ve cari hesap uygulaması olmadığı gibi şirket kayıtlarımızda davaya ve icra takibine konu faturalarada rastlanmadığını, borcun varlığını asla kabul anlamına gelmemek üzere işbu faturalar tebliğ de edilmemiş olup temerrüt olmadığını, davacı, arada hiçbir mal teslimi ve hizmet sunumu olmadığı halde tamamen keyfi ve tek taraflı olarak faturalar düzenlemiş ve bu faturaların bedelini istediğini, müvekkilinin hiçbir borcu olmadığı halde bir de borcu varmış gibi vade farkı talep ettiğini, davacının haksız ve dayanaksız olarak aynı günlü faturalar kesmesi bir de borç olmadığı halde vade farkı talep etmesi kötü niyetli hareket ettiğinin ve keyfi olarak fatura düzenlendiğinin en açık kanıtı olup kabulünün mümkün olmadığını, davacı ile müvekkilinin arasında herhangi bir sözleşme veya uygulama bulunmadığını, davacının müvekkiline mal teslimi ve hizmet sunumu olmadığını, şirket kayıtlarında davaya ve icra takibine konu faturalara da rastlanmadığını, borcun varlığını asla kabul anlamına gelmemek üzere işbu faturalar tebliğ de edilmediğini ve temerrüt olmadığını, müvekkilinin hiçbir borcu olmamakla birlikte icra takibine ve davaya konu faturaların hepsinin aynı günlü olması ( 29/04/2016 ) haksız ve dayanaksız taleplerde bulunulduğunu apaçık gözler önüne serdiğini, keza kabul anlamına gelmemek üzere vade farkının neyin vade farkı olduğu belli olmadığı gibi aynı gün kesilen faturalardan birinin diğer faturalarla talep edilen alacakların vade farkı olarak istenmesi de davacının haksız ve kötü niyetle hareket ederek talepte bulunduğunun en açık kanıtı olduğunu, davacının tüm taleplerinin külliyen reddi ile birlikte vade farkı talep eden davacının vade farkına faiz talebi de haksız ve dayanaksız olup davacının bu taleplerinin de reddini talep ettiklerini, davacı taraf ” ya tutturursam ” mantığıyla hareket etmekte olup davacının davasının ve tüm taleplerinin reddi gerektiğini, davacıya hiçbir borçlarının olmamakla birlikte borcun varlığını asla kabul ve ikrar anlamına gelmemek üzere davacının davaya ve icraya konu alacak taleplerinin tamamı zamanaşımına uğramış olup davaya ve icraya konu davacı taleplerinin tamamı yönünden zamanaşımı itirazlarının olduğunu, ayrıca huzurdaki dava kanunen tayin edilen hak düşürücü süreler geçirildikten sonra açıldığını, bu nedenle, dava dilekçesindeki davacı taleplerinin tamamının zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerinin geçmiş olması sebebiyle reddine karar verilmesini, davacının, hiçbir borçları olmadığı halde icra inkar tazminatı talep ettiğini, icra inkar tazminatı talep edilebilmesi için muayyen ve likit bir alacağın söz konusu olması gerektiğini, davacıya hiçbir borçları olmadığı gibi muayyen ve likit bir alacak mevcut olmadığını, borcun varlığını kabul anlamına gelmemek üzere huzurdaki davada icra inkar tazminatı koşulları da bulunmadığını, ayrıca vade farkı faturası için icra inkar tazminatı talep edilmesinin de hukuken mümkün olmadığını, dolayısıyla davacının haksız ve mesnetsiz icra inkar tazminatı taleplerinin de külliyen reddi gerektiğini, davacıya borçlarının olmadığı gibi müvekkilinin temerrüdü söz konusu olmadığını, keza davacının açtığı davanın haksız ve dayanaksız olduğu yapılan yargılama sonucu ortaya çıkacağını, davacının davasının usul ve esastan külliyen reddine karar verilmesine ve zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçmesi nedeniyle de davanın reddine, haksız ve kötüniyetli davacının % 20’den az olmamak üzere icra inkar ve kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının davalı şirkete vermiş olduğu makine servis ve yurtdışı fuar organizasyon hizmeti karşılığında düzenlenen faturaların bir kısmının ödenmemesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; icra takibine konu taraflar arasındaki ticari ilişkisi kapsamında davacının davalıya dava konusu faturalarda belirtilen hizmetin verilip verilmediği, verilmiş olması halinde alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır.
Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası Uyap üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna aleyhine toplam 10.512,14 TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından 2004 Sayılı İİK’nun 67. Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalının itirazının iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılması için mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, 03/08/2021 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafın 2015-2016-2017-2018-2019 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğunu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, Davalı taraf vekilinin 07.07.2021 Tarihli Bilirkişi İnceleme Tutanağında, davalı tarafın ticari defterlerinin zayi olması sebebiyle ibraz edemediklerini beyan ettiği, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası için 19.10.2018 tarihli kararında, 2013-2014-2015 yıllarına ait yevmiye defteri, 2010-2011-2012-2013- 2014-2015-2016-2017-2018 yıllarına ilişkin envanter defteri, alış satış gider faturaları, ithalat ihracat belgeleri, sözleşmeleri, irsaliye ve makbuzları, karar defteri, personel özlük dosyaları, iş güvenliği defter ve belgeleri ile kullanılmamış seri …-…., …-…, …-…, …-…. irsaliye ile faturaların zayi olduğunun tespitine karar verildiği, bu husustaki nihai takdirin sayın mahkemenize bırakıldığı, Davacı tarafın davalı tarafa düzenlediği ve takibe konu ettiği 3 adet ve KDV dâhil 11.983,85 TL tutarlı faturanın olduğu, davacı tarafın takip tarihi itibariyle 1.973,92 TL tutarlı fatura için 502,21 TL bakiye alacağı ile diğer 2 adet fatura tutarının tamamını olmak üzere 10.512,14 TL tutar talep ettiği, iş bu faturaların davacı tarafın yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, davalı tarafın yasal defterlerine işleyip işlemediğinin tespit edilemediği, 10.12.2015 tarihli …. seri ve sıra numaralı irsaliyeli faturanın, KDV dâhil 1.973,92 TL tutarında olduğu, açıklama kısmına “MAKİNA SERVİS HİZMETİ” diye yazıldığı, miktar ve birim fiyatının belirtildiği, Faturanın teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığı teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, 29.04.2016 tarihli …. numaralı faturanın, KDV dâhil 4.930,15 TL tutarında olduğu, açıklama kısmına “İTALYA GEZİSİ SEYAHAT MASRAFLARI” diye yazıldığı, miktar ve birim fiyatının belirtildiği, Faturanın E-fatura olduğu, teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığı teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, 29.04.2016 tarihli …. numaralı faturanın, KDV dâhil 5.079,78 TL tutarında olduğu, açıklama kısmına “GEÇ ÖDEME VADE FARKI” diye yazıldığı, miktar ve birim fiyatının belirtildiği, Faturanın E-fatura olduğu, teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığı teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, iş bu faturaların davalı tarafa tebliğ/teslimine dair ve davalı tarafın iş bu faturalara itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir tevsik edici belgeye rastlanılmadığı, “Türk Ticaret Kanununun MADDE 21-(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” ifadesi yer aldığını, davacı tarafın davalı tarafa düzenlediği ve takibe konu ettiği 3 adet toplam KDV dâhil 11.983,85 TL tutarlı fatura olduğu, 1 adet faturanın 2015 yılı aralık ayında BS-BA FORMU yasal beyan sınırının altında kaldığından taraflarca beyan edilmediği/edilemediği, diğer 2 adet faturanın davacı tarafından beyan edildiği fakat davalı tarafından beyan edilmediği, davacı Tarafın Dosya Muhteviyatına Sunduğu Cari Hesap Ekstresinde, 2015 yılı: Davalı taraf ile cari hesap ilişkisinin 31.12.2015 tarihli 50,72 TL (B) tutarlı kayıt işlemi ile başladığı, 30.12.2015 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 28.006,21 TL alacaklı olduğu tespit edildiği, 2016 yılı: 29.04.2016-31.12.2016 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 10.512,14 TL alacaklı olduğu tespit edildiği, 2017 yılı: 01.01.2017-31.12.2017 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 10.512,14 TL alacaklı olduğu tespit edildiği, 2018 yılı: 01.01.2018-31.12.2018 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 10.512,14 TL alacaklı olduğu tespit edildiği, 2019 yılı: 01.01.2019-31.12.2019 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 10.512,14 TL alacaklı olduğu, davalı Taraf Vekilinin Defter İnceleme Günü Dosya Muhteviyatına Sunduğu Cari Hesap “ Ekstresinde, : 2016 yılı: 01.01.2016 tarihinde davalı tarafın davacı tarafa 27.504,30 TL borçlu olduğu, 01.04.2016 tarihli 27.250,00 TL tutarlı ve 04.04.2016 tarihli 254,00 TL tutarlı kayıt işlemleri ile davalı tarafın davacı tarafa olan borcunun 0,30 TL tutara düştüğü, anılan 2 adet işlemin davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, 30.12.2016 tarihli mutabakat açıklamalı, 0,30 TL tutarlı kayıt işlemi ile davalı tarafın davacı tarafa olan bakiyesini sıfırlandığı, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında takip tarihi itibariyle 10.512,14 TL alacaklı olduğu, Davalı tarafın dosya muhteviyatına ticari defterlerini, kayıtları ve belgelerini zayi olduğu gerekçesiyle sunmadığı, tarafların ticari defter ve kayıtlarının karşılıklı olarak incelemediği ve karşılaştırma yapılamadığı, davacı tarafından takibe konu ettiği 3 adet faturanın verilmesine neden olan iş/hizmetin veya fatura içeriğine ait durumun yapılmış/gerçekleşmiş olduğunun kanıtlanmasının/ispat edilmesinin gerektiği, bu hususun değerlendirilmesinin uzmanlık alanımız olmadığı, kanaati bildirilmiştir.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” Hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı taraf davalı tarafa faturalara konu makine servis hizmeti ile yurtdışı fuar ve organizasyon hizmetini verdiğini ve karşılığında dava konusu faturaları düzenlediğini, ancak davalı tarafça faturalara konu hizmet bedelinin ödenmediği ileri sürülmüştür. Mahkememizce taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından 6102 Sayılı TTK’nun 83 ile 85 ve 6100 Sayılı HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiştir. Davalı tarafça defter ve belgelerinin zayi olduğu ve buna ilişkin Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı ilamı ile zayi olduğunun tespitine karar verildiği gerekçesi ile defter ve belgeleri sunulmamıştır. Bilirkişi raporunda davacının defter ve belgelerine göre davacının davalıdan 10.512,14-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafından davalıya dava konusu edilen hizmetler karşılığında 1.973,92-TL bedelli ve makine servis hizmeti açıklamalı, 4.930,15-TL bedelli İtalya gezisi seyahat masrafları açıklamalı, 5.079,78-TL bedelli geç ödeme vade farkı açıklamalı faturalar düzenlenmiştir. 1.973,92-TL bedelli ve makine servis hizmeti açıklamalı faturadan dolayı 502,21-TL alacaklı oldukları, diğer faturalardan dolayı faturaların bedelinin ödenmediği ileri sürülmüştür. 1.973,92-TL bedelli ve makine servis hizmeti açıklamalı faturaya ilişkin servis formu dosyaya sunulmuş, servis formunda hizmet alan olarak davalının SGK kayıtlarına göre davalının çalışanı Hüseyin Yalçın’ın isim ve imzasının bulunduğu görülmüştür. Dolayısıyla davacı tarafından bu faturaya ilişkin davalıya hizmet verildiği ispatlanmış, davalı tarafça bakiye 502,21-TL bedelin davacıya ödendiğine dair geçerli bir delil dosyaya sunulmamıştır. Dava konusu edilen 4.930,15-TL bedelli İtalya gezisi seyahat masrafları açıklamalı fatura yönünden davacı tarafça bu hizmetin davalıya verildiğine ve masrafın yapıldığına dair deliller dosyaya sunulmamış ve tüm delillerini dosyaya sunulduğu beyan edilmiş ve sunulan delilleri arasında hizmetin verildiğini ispatlar delil bulunmadığı anlaşılmış ve bu faturaya ilişkin talep yerinde görülmemiştir. 5.079,78-TL bedelli geç ödeme vade farkı açıklamalı fatura yönünden ise taraflar arasında vade farkının talep edilebilmesi için bu hususta taraflar arasında yapılmış yazılı bir sözleşme veya teamül bulunması gerekmektedir. Ancak dosya kapsamına bu hususta yapılmış yazılı bir sözleşme sunulmamış ve taraflar arasında vade farkı ödeneceğine dair bir teamülde bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalı tarafça bu faturaya ilişkin talepte yerinde görülmemiştir. Davacı tarafça sadece 1.973,92-TL bedelli ve makine servis hizmeti açıklamalı faturadan dolayı bakiye 502,21-TL alacağı ispatlandığından Mahkememizce bu alacak üzerinden takibin devamına karar verilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve davacının alacağının davacının ticari defter ve belgeler ve fatura ile belirli ve likit olduğu anlaşılmakla davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalı borçlunun Büyükçekmece … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasındaki takibe yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 502,21 TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-Hüküm altına alınan asıl alacağın % 20 oranında (100,44-TL) icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 80,70 TL nispi karar harcının daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 126,97 TL peşin harçtan mahsubu ile 46,27 TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar ve tarifenin 13/2 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 502,21 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 126,97 TL peşin harç olmak üzere toplam 186,27 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ( haklı çıkmış olduğu orana göre ) 54,52 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Kullanılmayan yargılama gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakiben yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/01/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.