Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/795 E. 2022/111 K. 31.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/795 Esas
KARAR NO : 2022/111

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2021
KARAR TARİHİ : 31/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafın 2014 yılından beri davalı şirkette çalıştığını, 2019 yılı Mart ayında, firma ile 2 dönemlik sözleşme akdedildiğini, sözleşme protokolüne karşılık olarak, firma tarafından teminat senedi verildiğini, firma ile ticari ilişkinin 2021 Haziran ayında bittiğini ve firmaya herhangi bir borcu bulunmamasına karşı verilen senedin doldurularak davalı …’e ciro edildiği ve takibe konulduğunun öğrenildiği, davalı firma ile davalı şahsın işbirliği içerisinde olduğunu, davalı şahsın alacaklı olduğu başka bir icra dosyasında yine lehdarın davalı firma olduğu bir başka senedin takibe konulduğunu, davalı şahsın tacir sıfatının bulunmadığı bu yüzden davalı lehdar firma ile arasında ticari ilişki bulunmasının mümkün olmadığını belirterek davacı vekili davanın kabulü ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını arz ve talep etmiştir.
CEVAP;Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbirin kaldırılmasını talep ettiği, takibin bonoya dayandığını borçlu olmadığını ispat yükünün davacıda olduğunu, davacı tarafın hukuka aykırı delile dayandığını, davalının tacir olup olmadığını hukuka aykırı bir şekilde öğrendiğini, teminat senedi iddiası nisbi bir defi olduğunu, hukuki ilişkiden kaynaklı olup hukuki ilişkinin tarafına karşı ileri sürülebileceğini, müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, senedin teminat senedi olduğuna dair bir kayıt olmadığını belirterek davalı vekili davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını arz ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;

İş bu dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Davacı yan icra takibine konu senedin teminat amacı ile verildiğini borçlu olmadığını savunmuş ,davalılar ise davacı yana verdikleri borca karşılık icra takibine konu senedin alındığını savunmuştur.
Bakırköy … icra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası incelendiğinde davalı … tarafından ,davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı ,takibe konu senet incelendiğinde davacı tarafından davalı …., lehine düzenlendiği 20.000 TL bedelli olup nakden kaydını içerdiği iş bu senedin lehdar tarafından davalı … eciro edildiği ve de ciro silsilesinin ve de sair unsurların tam olduğuğu ve de senedin üzerinde teminat olduğuna ilişkin herhangi bir ibare yer almadığı anlaşılmıştır.
Davacı yan ;davalı …ile akdettikleri bayilik sözleşmesi kapsamında teminat amacı ile verilen bononun kötü niyetli olarak ciro edilip takibe koyulduğu savında bulunmuştur.
6102 sayılı TTK’nun 776/1. maddesinin (b) bendinde bono veya emre yazılı senedin kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadini içermesi gerektiği, 777. maddesinde de bu unsuru içermeyen bir senedin bono sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.
Uygulamada bir sözleşmede karşı edimin (güvencesi) teminatı olarak verilen ve teminat senedi olarak adlandırılan bonolar görülmektedir.
Takip dayanağı bononun teminat bonosu olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerekir (HGK 14.03.2001 tarihli ve 2001/12-233 E., 2001/257 K. sayılı kararı).
Mücerret kıymetli evrak, senedin tanzimine sebep olan asıl borç ilişkisinin (temel borç ilişkisi) senetten anlaşılmasına imkân bulunmayan kıymetli evraktır. Ancak mücerret senetler de bir temel münasebete dayanır. Bu tür senetlerle söz konusu hukuki münasebet arasında bir bağ kurulmamıştır. Senet hamili bir ihtilaf hâlinde alacağını kıymetli evraka dayandırabilir. Geçerli bir temel münasebetin bulunmadığı veya buna ilişkin defilerin dermeyanı ve ispatı meselesi borçluya yüklenmiştir. Bu prensibin en üst seviyede uygulandığı senet kambiyo senetleridir ( Öztan, F.; Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2013, s.36).
Bir kambiyo senedi olan bono üzerine bedel, faiz, protestodan muafiyet ve yetki şartı gibi kayıtların konulması kabul edilmekte ise de, illetten mücerretlik veya muayyenlik niteliklerini ortadan kaldıran kayıtların bono üzerine konulması onun kambiyo niteliğini ortadan kaldırır.
Bononun teminat senedi olduğu senet metninden anlaşılan hâllerde bono kayıtsız (koşulsuz) borç vaadi içermediği için hükümsüzdür ve bu hükümsüzlük düzenleyen tarafından, lehtara veya ciranta konumunda olan hamile karşı da ileri sürülebilir. Bu hâlde TTK’nun 687/1. maddesi uyarınca senet metninden anlaşılan (hükümsüzlük) defi vardır. Bu defi mutlak defi olup, üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.
Bononun teminat senedi olduğu senet metninden anlaşılamıyor ise bu hâlde düzenleyen, senedin lehtarı veya hamili ile kendi arasında var olan sözleşmedeki karşı edimin güvencesi olarak verildiğini bir kişisel defi olarak ileri sürebilir; ancak bu iddiasını yazılı delil ile kanıtlaması lazımdır. Senedin teminat senedi olup olmadığı yargılama sonucunda belli olacaktır; sonuçta bu senede dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamaz (Ülgen, H., Helvacı, M., Kendigelen, A., Kaya, A.; Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 2015, s.148).
Bu konuda bononun sözleşme ile bağlantısı kanıtlanmalıdır. Bononun sözleşmenin teminatı olarak verildiği iddiası kişisel defi olup, TTK’nun 778/a bendinin göndermesi ile uygulanması gereken TTK’nun 687/1. maddesi uyarınca kişisel defiler temel ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Senedin üçüncü kişiye ciro veya teslim yolu ile devredilmesi hâlinde bu definin iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesi mümkün değildir.
Yukarıda belirtilen ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; takibe konu bonoda borçlu tanzim eden, alacaklı lehtar konumundadır. Bu nedenle borçlunun fındık satım sözleşmesinin teminatı olarak alacaklıya verildiğine yönelik kişisel defiyi (senet metninden bononun teminat olarak verildiği anlaşılmasa dahi) bono lehtarı olan alacaklıya karşı ileri sürebilir. Alacaklı bononun satım sözleşmesi kapsamında verildiğini kabul etmekle birlikte bononun teminat amaçlı değil, malın teslimi karşılığında verildiğini beyan etmektedir.( T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu 2017/12-1155 E. 2018/1892 K.
Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda davacı takibe konu senedin teminat senedi olarak verildiğini yazılı delil ile ispat edememiş verilen süreye rağmen bayilik sözleşmesini sunamamış ve de yemin deliline de dayanmadığı görülmüştür.Bu hali ile ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM;Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70- TL harcın 420,98 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 340,28‬ TL bakiye harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafça sarf edilen 11,50 TL vekalet harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/01/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır