Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/768 E. 2023/557 K. 16.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/768 Esas
KARAR NO : 2023/557

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/09/2021
KARAR TARİHİ : 16/06/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :20/07/2023
Davacı vekili tarafından açılan alacak davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Taraflar arasında ticari satım sözleşmesinin akdedildiğini, söz konusu satım sözleşmesinin konusunu ise müvekkilinin Kosova da kain … adındaki işletmesi için satın almış olduğunu, taraflar arasında yapılan söz konusu ticari satım sözleşmesi uyarında müvekkilinin 49.925,00 Euro olan satış bedelinin tamamını peşin olarak ödediğini ancak davalı satıcı sözleşmeye aykırı davranışlarda bulunduğu, satış konusu makineleri taahhüt ettiği zamanda teslim etmediği ve netice itibariyle de geç teslimle birlikte ayıplı ifada bulunduğu, zira taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca davalı satıcı, en geç 40 gün içerisinde teslimatın gerçekleştirileceğini vaad etse de satış konusu makineler sözleşme tarihinden ancak 70 gün sonra, 08.12.2021 tarihinde teslim edildiği, söz konusu makineleri teslim almak için müvekkilinin Kosova dan Türkiye gelmek durumunda kaldığı, müvekkilinin sözleşme konusu makineleri teslim aldığında davalı satıcı firma, kurulum için 1-2 gün içerisinde eleman göndereceğini bildirmiş ancak davalı satıcı firma yine vaadinde durmadığı ve teslimden yaklaşık 1 ay sonra “…..” adında bir görevli gönderdiği, davalı satıcı firma tarafından gönderilen görevli, kurulumu gerçekleştirdikten sonra makineleri çalıştırmaya başladığında, söz konusu makinelerin hiçbiri de özgülendiği amaca uygun olarak gerekli şekilde çalışmadığı, müvekkilinin davalı firmanın sorumlularından ….. Bey ile iletişime geçerek söz konusu durumu dile getirdiği, makinelerin gerektiği gibi çalışmadığını ve makinelerdeki ayıpları davalıya bildirdiği, davalının ise yeni bir usta göndereceğini, problemin gönderilen ustadan kaynaklandığını belirttiği, bu süre zarfında müvekkilinin makinelerden beklemiş olduğu faydayı sağlayamadığını, bu nedenle ayıplı ifa nedeniyle zarara uğradığını, davalının ….. adında bir başka usta gönderdiğini, ancak usta gelmeden bir gün önce müvekkilini arayarak gelemeyeceğini bildirdiğini, bunun üzerine davalı satıcının firma …. adında bir başka usta gönderdiğini, gelen ustanın makinelerde parça eksikliği olduğunu belirterek ürün çıkartamadığını, bunun üzerine eksik parçaları tamamlamak üzere yeniden Türkiye ye döndüğünü, müvekkilinin eksik parçaları satıcı firmadan istemesine rağmen olumlu karşılık almadığını, makinelerin ayıplı olduğu için satış bedelinin iade edilmesini istediğini, bu nedenle sözleşme konusu malın ayıplı olması nedeniyle sözleşmeden dönülmesine, bu surette satılan malın iadesine, sözleşme konusu olan ayıplı malların satım bedeli olan 49.925 Euro’ nun fiili ödeme günündeki kur üzerinden satış tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, müvekkilinin beklenen menfaatinin zedelenmesi dolayısıyla ayıplı mal nedeniyle yapmış olduğu harcamaların faiziyle birlikte karşılanmasına ve uğradığı maddi manevi zararın tanzim edilmesine, karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ” Davanın, davalı şirketin merkezinin Malatya da olduğu için Malatya Mahkemelerinde açılması gerektiğini, ayıplı mal iddiasında bulunabilmek için malı satın alanın malı çalıştırdıktan sonra 8 gün içinde bir ihtar çekerek söz konusu maldaki ayıbı bildirerek bilahare dava açılmasının gerektiği, ancak satılan malın ayıplı olduğunu iddia eden bir ihtarnamenin çekilmediğini, davanın bu yönüyle zaman aşımına uğradığını, söz konusu malların değerinin 49.925 Euro olduğunu, ancak dava değerinin 80.000,00 TL olarak gösterildiğini, makinenin teslim edilmeden önce Türkiyede davacının katılımıyla çalıştırıldığını ve sağlıklı olarak üretim gerçekleştiğini, kosovada da kurulduğunu yine sağlıklı bir şekilde çalıştığını ve alıcıya çalışır vaziyette teslim edildiğini, söz konusu makinenin yufka makine olduğunu, kullanımında makineyi bilen ustaların çalıştırılması gerektiğini, unun kalitesi ve ham maddenin depolanma şartlarının üretimi etkilediğini, söz konusu makinenin eski olduğu iddiası tamamen gerçek dışı iddia olduğunu, makinenin firmaları tarafından sıfırdan üretildiğini, söz konusu makinenin Avrupa Birliği desteğiyle alınmış bir makine olduğunu, davacıya tamamen yeni çalışır vaziyette bir makine 2020 yılında teslim edildiğini, makinenin çalışmamasını gerektirecek teknik, mekanik, elektronik sorunun olmadığını, makine için şartların sağlanamamasında müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini” talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında akdedilen makine satım sözleşmesi kapsamında davalı tarafından davacıya satılıp teslim edilen makinenin ayıplı olduğu iddiası ile sözleşmeden dönülmesi, satılanın iadesi ve ödenen bedelin iadesi ile ayıp sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir.
Mahkememizce tarafların ticari sicil kayıtları ve ba-bs formları celbedilerek incelenmiştir.
Davacı ve davalı ortak tanığı ….. duruşmadaki beyanında; ” Ben …. Mamullerinde ustabaşı olarak çalışıyorum, biz yufka ve unlu mamulleri üretiyoruz. Bizim makineleri de davalı …. aldık. Bu sebeple davalıyı biliyorum, Davalıdan aldığımız makinelerde bugüne kadar bir sıkıntı yaşamadık. Biz davalıdan hamur yoğurma makinası satın almıştık. Davacı da davalıdan hamur yoğurma ve lavaş açma makinesi satın aldı. Ben davacıyı bir kere gördüm. Davacı makineyi teslim almak için davalının Esenyurttaki fabrikasına geldi. Davalı şirket usta başları olmadığı için davacıya makinenin nasıl çalıştırılacağını göstermemi istedi, Ben davalının Esenyurttaki fabrikasında davacıya makinenin çalıştırma şeklini gösterdim, makineyi çalıştırdık, makinede hiçbir sıkıntı yoktu, Makine normal bir şekilde çalıştı. Davacı videoyaya aldı. Davacı Kosovaya gelip makineyi kurmamı istedi, Ben müsait olursam gelirim, dedim, Ancak müsait olmadığım için gidemedim. Ayrıca davalı şirketin çalışanları … ve soyadını bilmediğim …. isimli kişiler Kosovaya gidip davacıya bir hafta on gün makinenin çalıştırılması ve hamur yoğurulmasına ilişkin eğitim verdiler. … hamurun nasıl yoğurulacağını öğreten kişidir, Eneste makinelerin usta başıdır. Bunlar bittiğinde makineleri çalıştırmış ve sıkıntı yokmuş. Davacı …..a parasını verip tekrar eğitim vermesi için çağırdı. … bir kere daha gitti. Bizim makinelerde kullandığımız un , su , havanın durumu çok önemlidir. Bu sebeple makineye uygun ürünleri kullanmamız gerekir. Davacı ucuz undan hamur yapmaya çalışmış, ancak makinede istenilen hamur yoğurulamamış, bu sebeple makineden istedikleri hamuru çıkaramamışlar. Ben hiçbir dönem davalı şirkette çalışmadım. Ancak ben hamur ustası olduğum için davalı şirketin müşterilerine makinede hamurun nasıl yoğurulacağı hususunda eğitim verdim. Karşılığında paramı aldım. Ben makine ustası değilim, sadece makinede kaliteli hamurun nasıl yoğurulucağı, hangi unun kullanılacağını, ne şekilde kullanılacağını anlatıyordum. Davacıya da anlattım. Mesela davacıya dava konusu makinede 12-14 arası protein miktarlı, 5.5 Kül miktarlı un, küf önleyiciler, su, tuz kullanılacağını söyledik. Bu niteliklerin altında kullanılması halinde makinenin doğru bir şekilde istenilen hamuru yoğurmayacığını söyledik. Davacı beni telefon ile aradı. Yine anlattım. Hamur kesme bıçağı kişinin talebine ve ülkeye göre değişmektedir. Ayrıca ben yurt dışına ….. ile birlikte ….in gittiğini biliyordum. ” demiştir.
Davalı tanığı … duruşmadaki beyanında; ” Ben davalı şirkette satış müdürü olarak çalışıyorum. Davalı şirket hamur yoğurma ve yufka açma makineleri üretmektedir. Davacı bizden hamur yoğurma ve yufka işleme tesisi makinesi aldı. Esenyurttaki fabrikamıza geldi ve sözleşme yaptık. Bizde hamur yoğurma ustası olmadığı için diğer tanık ….. ücret karşılığında çağırdık. …. makinede hamurun ne şekilde yoğurulacağını, nasıl un ve malzeme kullanılacağını anlattı. Fabrikamızın müdürü …. makinenin nasıl çalıştırılacağını davacıya anlattı. Biz davacının siparişi üzerine dava konusu makineyi ürettik. Hazır bulunan makine satmadık. Davacıya eğitim verildiği sırada makine çalıştırıldı. Buna ilişkin kamera görüntüleri de vardır. Davacı kameraya aldı. Daha sonra davacı makineyi Kosovaya götürdü. Biz makineyi davacıya süresinde ürettik. Hazır olduğunu davacıya bildirdik. Davacı Türkiyeye gelip deneyip teslim alacağını söyledi. Bu sebeple kendisini bekledik. Tarihleri hatırlamıyorum. Makinenin kurulumu ve tekrar eğitim verilmesi için çalışanlarımızı … ve soyadını hatırlamadığım ….. isimli çalışanımız Kosovaya gitti. Tekrar makinenin çalıştırılması için davacıya eğitim verdi. Kosovada makinenin çalıştırılmasına ilişkin video da vardır. Bize çalışanlarımız makinede kaliteli un kullanılmadığı için istenilen hamurun elde edilmediğini söylediler. Davacı hamurun marketlerde küflenip kendisine gönderildiğini söylüyor. Ancak bunun makinenin çalıştırılması ile bir ilgisi yoktur. Davacı tekrar hamuru yoğuramadığını söyledi. Bu nedenle ….ı tekrar Kosovaya gönderdik. Masrafların bir kısmını biz bir kısmını davacı karşıladı. İlk gönderdiğimizde masrafları biz karşıladık. Hatta davacıya uzaktan da tekrar hamur yoğurulmasını görüntülü olarak gösterdik. … ikinci sefer gidip geldiğinde makinenin çalıştığını ancak kalitesiz un kullanıldığını söyledi. Ayrıca …. hamur ustası olmadığını söyledi. Biz davacıya Türkiyeden hamur ustası çalıştırmanız gerek, yeterli uzmanlıkta ustanız yok dedik. Ancak davacı Türkiyedeki ustaların ücretinin pahalı olduğunu, 1.500 Euro istediklerini ve tutamayacağını söyledi. Bizi eğitin dedi. Biz hem uzaktan görüntülü hem de iki kere pernoselimizi göndererek eğittik. Ayrıca davacı yoğurulan hamurla üretilen ürünlerin marketlerde küflenmesi sebebiyle iade edildiğini söyledi. Biz de bunun makine ile ilgisi olmadığını söyledik. Bizim makinemizde herhangi bir sıkıntı yoktur. Ayrıca davacı bizi konsolosluğumuza şikayet etmiş. Bunun üzerine bizde personelimizi tekrar gönderelim, üretim yapalım, makinenin çalıştığını gösterelim dedik. Ancak karşı taraf kabul etmedi. Ustalarımız her iki sefer gittiğinde tam tarih ve süreyi hatırlamamakla birlikte bir hafta on gün kosovada kaldılar. Bu sürede hamur normal bir şekilde üretildi. Davacı bir hamur kesme bıçağı ve yay istedi. Bizde … ile gönderdik.” demiştir.
Davacı tanığı … duruşmadaki beyanında; ” Davalı şirket yetkilisi benim yakın arkadaşımdır. Davacıyı da makine alım satımı ilişkisinde tanıdım. Ben bugüne kadar çalıştığım işyerlerinde dava konusu makinenin aynısı ile çalıştım. Ben çalıştığım işyerlerinde bu makinenin ayarlarını yapıp, bu makinede hamur yoğurup, hamurun malzemelerinin gramajlarını ayarlıyordum. Bu makine ile yufka, çiğköfte lavaşı yaptım. Bu makinenin nasıl çalıştırılacağını biliyorum. Davalı şirket yetkilisi …. dava konusu makineyi davacıya satmış, kendisi benden Kosovaya gitmemi ve makinenin nasıl çalıştırılacağını davacıya göstermemi istedi. Ben Tek başıma bir sefer davacıya makinenin nasıl çalıştırılacağını göstermek için gittim. 27 gün Kosovada kaldım. Makineyi çalıştırarak davacıya gösterdim. Makine de herhangi bir hasar ya da arıza yoktu. Videoya da çektim. Nasıl çalıştırılacağını, makinede nasıl malzemeler kullanılacağını ve hangi oranda olacağını söyledim. Ben davacının Kosovadaki iş yerine gittiğimde davacının makineyi çalıştıracak çalışanı yoktu , ayak işlerini yapan çalışanı vardı. Ben makineden anlayan bir çalışan görmedim. Makinenin çalıştırılması için beni bekliyorlardı. Davacı makineye uygun olmayan ham madde kullanıyordu. Davacının kullandığı ham maddenin o makineden çıkarılması mümkün değildir. Mesela bana numune olarak baklava yufkası getirdiler. Ancak yufka o kadar inceydi ki o makineden böyle bir yufka üretilmesi mümkün değildir. Bu incelikteki bir baklava yufkası makinesi farklıdır. Dava konusu makine çiğ köfte lavaşı ve yufka üretebilmektedir. Makine de ben herhangi bir sorun görmedim. Makineyi çalıştırdım. Ayrıca bana davalı ücrette verdi. Ben makinenin davalı tarafından davacıya satıldığı ve teslim edildiği anı görmedim. Ancak davacının gelip makineyi test edip, teslim alıp götürdüğünü biliyorum. Ayrıca Türkiyedeki testi sırasındaki videoları da gördüm. Ben 27 gün boyunca Kosovada kaldığım sürece makine ile üretim yaptım. Videoları da vardır.” demiştir.
Davacı ve davalı ortak tanığı … talimat Mahkemesi aracılığı ile alınan beyanında; ” Ben davalı şirketle dönem dönem iş yaparım. davacıyı da davalı şirketten almış olduğu makina nedeniyle tanırım, davacı davalıdan hamur makinası almıştır, makinayı Kosova’da kullanmak üzere almıştır, bu makina hamur yoğurma kısmı olan ve ayrıca yufka açan kısmı bulunan bir makinadır, ayrıca pişirme bölümü de Vardır. Yine makinanın nemlendirme ve soğutma bandı da bulunmaktadır, davacı makinayı Kosova’da kullanamayınca davalı ile iletişime geçmiş, davalı şirkette makinayı kullanmayı öğretmek üzere beni yönlendirdi. ben iki kere bu iş için Kosovaya gittim, toplamda yaklaşık on gün kaldım, makinanın çalışmasında herhangi bir sorun yoktu. sadece hamur ustaları iyi değildi ve ayrıca kullanmış oldukları unun kalitesi de iyi olmadığından hamur olması gerektiği gibi makinadan geçemiyordu, ben kendilerine ustalarını eğitmeleri gerektiğini ve unu da kaliteli almaları gerektiğini söylediğim halde maliyeti düşürmek amacıyla bu tavsiyelerime uymadılar, makinanın kullanımında bu nedenle sorun çıkmıştır, çünkü ustalar hamuru ayarlayamadıkları için srekli makinanın ayarlarıyla oynamak zorunda kalmışlardır, un iyi olmadığı zaman hamurun esnetme bölümünde kopmalar olur, makinada da yaşanan sıkıntı bu yöndeydi makinanın çalıştığı sırada çekilmiş videolar vardır, tanıklık ücreti talebim yoktur. ” demiştir.
Davalı şirket yetkilisi yemin beyanında; “Dava konusu makineleri 27.11.2020 tarihinde teslim ettiğime, satılan malın ayıplı olduğuna dair ihtar çekilmediğine, makinenin teslim edilmeden evvel çalıştırıldığına, davacıya çalışır vaziyette teslim edildiğine, davacının Türkiye’den gelen ustanın 6.000 TL maaş istediği gerekçesiye çalıştıramayacağını beyan ettiğine, makinenin sıfır üretim olduğuna, makinenin çalışmamasını gerektirecek teknik ve elektronik bir sorun olmadığına, Türkiye’de ve Kosova’da yapılan denemelerde davacının hazır bulunduğuna, davacının iddia edildiği gibi haksız kazanç elde etmek için bu davayı açtığına, makinenin çalışmamasının tek nedeninin iyi bir usta çalıştırılmaması ve hamur malzemesinin yufka yapımına yönelik undan olmaması olduğuna” namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” demiştir.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
Davalı vekili tarafından her ne kadar Mahkememizin yetkili olmadığı itirazında bulunulmuş ise de; davacıya gönderilen proforma faturada davalının Esenyurttaki fabrika adresinin gösterildiği, dava konusu makinenin de Esenyurt’ta davacıya teslim edildiği, sözleşmede ifa yeri belirtilmediği ve ifa yeri belirtilmemesi sebebiyle makinenin teslim edildiği yer olan davalının fabrikasının bulunduğu Esenyurt adresinin ifa yeri olduğu 6100 Sayılı HMK’nun 10. Maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer olan Esenyurt adresinin bağlı bulunduğu Mahkememizin de yetkili olması sebebiyle davalı vekilinin Mahkememiz yetkisine yapmış olduğu itirazın reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Somut davada; davacı vekili, davacının aralarındaki sözleşme uyarınca davalıdan makine teslim aldığı, davalı tarafından makinenin davacıya teslim edildiği ve bedelinin ödendiği, ancak teslim edilen makinenin geç teslim edildiğini ve ayıplı olduğunu, bu nedenle makinenin davalı tarafa iadesi ve ödenen bedelin davacıya iadesini ve makinenin ayıplı olması sebebiyle uğradığı zararların tazminini talep etmiştir. Davalı vekili, davacı ile aralarındaki makine satım sözleşmesine istinaden dava konusu makineyi davacıya teslim ettiklerini, dava konusu makinenin ayıpsız olduğunu ve teslim etmeden önce davacı huzurunda çalıştırıldığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasında dava konusu makinenin davalı tarafından davacıya satılarak teslimi ve karşılığında davacı tarafından bedelin ödenmesine ilişkin satış sözleşmesi olduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf davalı tarafından davacıya satılarak teslim edilen makinenin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise niteliği, ayıbın gizli mi açık mı ayıp olduğu, ayıbın sebebi ve hangi taraftan kaynaklandığı, ayıp sebebiyle davacının ayıp ihbar sürelerine uyup uymadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkememizce yurtdışında bulunan dava konusu makinenin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise niteliği, ayıbın gizli mi açık mı ayıp olduğu, ayıbın sebebi ve hangi taraftan kaynaklandığı, ayıp sebebiyle davacının ayıp ihbar sürelerine uyup uymadığı hususlarının tespiti için makine üzerinde teknik bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, ancak davacı vekili tarafından verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti ve bilirkişi incelemesine ilişkin giderler yatırılmadığından bilirkişi incelemesi yaptırılamamıştır. Mahkememizce dinlenen davacı tanıkları ve davalı tanıkları, dava konusu makinenin davacı tarafından çalıştırılıp denenmek suretiyle alındığını, davalı çalışanları tarafından makinenin çalıştırılmasına ilişkin davacıya eğitim verildiğini, dava konusu makinenin herhangi bir sorununun olmadığı, makinenin ayıplı olmadığını, davacı tarafından makinenin çalıştırılamadığını ve makinede doğru ürün kullanılmaması sebebiyle ve makineden anlayan ustaları olmaması sebebiyle makineyi çalıştıramadıklarını, davalının personelini defalarca makinenin çalıştırılmasına ilişkin eğitim vermek için makinenin bulunduğu yurtdışına gönderdiğini, dava konusu makinede herhangi bir sorun olmadığını beyan etmişlerdir. Taraflar arasında makine satış sözleşmesi bulunmakta olup, davalı satıcı, davalı ise alıcıdır. 6098 Sayılı TBK’nun 210 ve devamı maddeleri uyarınca satıcının edimi satılanı ayıpsız ve eksiksiz olarak alıcıya teslim etmek, alıcının edimi ise satın alınanın bedelini ödemektir. Dava konusu makinenin davalı tarafından davacıya teslim edildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı dava konusu makinenin ayıplı olduğunu iddia etmiştir. 6098 sayılı TBK’nun 219 ve devamı maddeleri uyarınca dava konusu makinenin ayıplı olduğu iddiasını ispat külfeti davacı üzerindedir. Ancak davacı dava konusu makinenin incelenmesi için Mahkemece karar verilen giderleri yatırmamıştır ve makine üzerinde inceleme yapma imkanı sağlamamıştır. Davacı tanıkları ve davalı tanıkları makinenin ayıplı olmadığını, davacının makineyi çalıştıramadığını, makinede uygun ürün kullanmadığını ve makineden anlayan usta çalıştırmadığını beyan etmiştir. Davacı vekiline yemin delili hatırlatılmış, davalı şirket yetkilisi makinenin ayıplı olmadığına dair yemin etmiştir. Davacı vekili tarafından ayıp iddiası ve zararı ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi gereğince alınması gereken 179,90TL maktu karar harcının peşin alınan 1.716,20 TL harçtan mahsubu ile 1.536,30 TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 90,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca red edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 16.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
8-Davacı tarafından 5718 Sayılı MÖHUK 48. maddesi uyarınca yatırılan teminatın takip veya davanın devamı süresince kural olarak iadesi mümkün olmadığından teminatın yatırılmasına mesnet çekişmeli işlem tamamen sona erdikten sonra (dava ve sonrasında icra takibine geçilmesi halinde icra takibi) iade koşulları tartışılabileceğinden teminatın iadesi hususunda bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yokluğunda, davalı şirket yetkilisinin ve davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır