Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/754 E. 2022/821 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/754 Esas
KARAR NO : 2022/821

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2021
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
YAZIM TARİHİ : 24/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi ile; müvekkillerinin davalı şirketten 180.000,00-TL bedel karşılığı … plakalı, …. şasi numaralı, …. marka kamyon satın aldığını, satışa istinaden 30.000,00-TL peşin ödeme yapıldığını, kalan bedelin 24 eşit taksite bölünerek 24 adet bono düzenlendiğini, bonoların ödemeleri yapıldığı halde bonoların iade edilmediğini ve aracın davacı …’a devredilmediğini beyanla davaya konu 24 adet bononun ödenmemesi için ihtiyaten ödeme yasağı konulmasını, bonoların müvekkillerine iadesine, tüm bonoların iptaline ve müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılardan …’nin diğer davacı … adına vekaleten Düzenleme Şeklinde Mülkiyet Saklı Tutulması Kaydıyla Satış Sözleşmesini imzaladığını, bu nedenle bu davacının davasının husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacı …’ın taşımacılık faaliyetinde iştigal etmekte olduğunu, tacir olmadığını bu nedenle davanın görevli mahkemede açılmadığını, esas ilişkin olarak taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereği dava konusu 24 adet emre yazılı senedin belirlenen vadelerde ödenmesinin gerektiği, senetlerden birinin vadesinde ödenmemesi halende diğer tüm senetlerin muaccel olacağının kararlaştırıldığı, müvekkili şirketin hesabına gelen bir ödemenin bulunmadığını, şirket ortağı ve yetkilisi olan dava dışı ….’e yapıldığı iddia edilen ödemeleri kabul etmediklerini, …’ün ahzu kabz yetkisinin bulunmadığını, beyanla davanın reddini savunmuştur.
Yapılan yargılamada taraf teşkili sağlanmış, Gaziosmanpaşa .. Noterliğinin 25/04/2017 tarih, … yevmiye sayılı Düzenleme Şeklinde Mülkiyet Saklı Tutulması Kaydıyla Satış Sözleşmesinin bir örneği, Samsun …. Noterliğinin 20/01/2020 tarih, … yevmiye sayılı ihtarnamesi, …. Bankasından davacı …’ın hesap hareketleri, …bank A.Ş.’den dava dışı …’ün hesap hareketleri getirtilmiş, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı şirketin sicil bilgileri ile davalı şirketi temsile yetkili kişinin imza sirküleri örneği getirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama süreci ve değerlendirmede; dava, Gaziosmanpaşa …. Noterliğinin 25/04/2017 tarihli … yevmiye sayılı düzenleme şeklinde mülkiyetin saklı tutulması kaydıyla satış sözleşmesi ve bu sözleşmeye konu 24 adet bonodan dolayı borçlu olunmadığının saptanması, sözleşmeye konu 24 adet bononun iadesi, sözleşmeye konu … plakalı aracın tescil kaydında bulunan mülkiyeti muhafaza kaydının kaldırılması ile kötü niyet tazminatı istemleri ilişkindir.
TTK’nin 4/1-a maddesi hükmünde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağına açık bir şekilde yer verildiği, TTK’nin 5/1 maddesi hükmünde de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmekle, somut olayda dava konusunun bonolardan dolayı borçlu olunmadığı istemine dayanmakla davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan, davalı vekilinin göreve ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler, şeklen davanın taraflarıdır. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili, taraf sıfatı ise dava konusu hakla taraf arasındaki ilişkilidir. Taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verilebilmesi için, davada taraf olarak gösterilen kişilerin davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekmekte, bu kişilerin davada taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olmaları durumunda bile, bu kişilerden birinin davada gerçekten davacı veya davalı sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin karar verilemeyecektir.
Bir sübjektif hakkın sahibi yani davanın konusunun sahibi davada davacı(aktif husumet), o hakka uymakla yükümlü kişi ise davalıdır(pasif husumet). Taraf sıfatı, yani davacı ve davalı sıfatları dava konusu(sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Taraf sıfatının usul hukukunu ilgilendiren yönü ise, davanın tarafları veya taraflardan biri davada davacı veya davalı olarak taraf sıfatına sahip değilse, dava konusu hakkın esası hakkında inceleme yapıp karar verilemeyecektir. Bu durumda, davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilecektir.
Sıfat yokluğu, bir defi değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. İtiraz, mahkemece kendiliğinden gözetilir. Dava konusu istemlere gelince, dava konusu edilen hakkın/hakların sahibinin davacı … olduğu anlaşılmaktadır. Davacı … ise, taraflar arasındaki ilişkide davacı …’ı temsilen bulunmakta olup, bu durum davacı …’yi dava konusu hak/haklar üzerinde hak sahibi yapmayacaktır. Bu durumda, davacı …’nin taraf sıfatına etki eden dava konusu ile ilişkisi bulunmadığından, bu davalı yönünden davanın taraf sıfatı yokluğundan yani aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Uyuşmazlık, yapılan ödemelerin sözleşme kapsamında olup olmadığı, sözleşme tutarının tümünün ödenip ödenmediği, ödendiyse sözleşmeye konu araç üzerindeki mülkiyeti muhafaza kaydının kaldırılıp kaldırılmayacağı, sözleşme konusu bonoların davacıya geri verilmesinin gerekip gerekmediği üzerinde toplanmaktadır.
Davalı şirketin dosya arasına alınan İstanbul Ticaret Odası kayıtlarına göre iki ortaklı olduğu, ortaklarının…. ve … oldukları, ortakların her ikisinin de müdür oldukları, ….’ün müdürler kurulu başkanı olduğu, her iki ortağın yetkilerinin münferiden olduğu görülmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmeyi, davalı şirket adına imzalayanın da davalı şirket yetkilisi … olduğu sözleşmeden anlaşılmaktadır.

Davacı vekili davalı şirket ile bağıtlanan Gaziosmanpaşa …. Noterliğinin 25/04/2017 tarihli … yevmiye sayılı düzenleme şeklinde mülkiyetin saklı tutulması kaydıyla satış sözleşmesi kapsamında, sözleşmeye konu bonolara ilişkin ödemeleri davalı şirketin ortağı …’ün banka hesabına yaptığını savunmaktadır. Davalı şirketi münferiden temsile yetkili müdür ortağının uyuşmazlık konusu döneme ilişkin getirtilen banka hesap hareketlerine göre davacı … tarafından senet ödemesi açıklamaları bir çok defa ödeme yapıldığı görülmektedir. Ödemelerden bir tanesinin de senet ödemesi açıklaması ile davacı …’nin eşi dava dışı …. tarafından yine davalı şirketi münferiden temsile yetkili müdür ortağı …’ün hesabına yapıldığı, buna ilişkin dekont örneğinin de davalı tarafça sunulduğu görülmüştür. Davalı şirket yetkilisi …’ün banka kayıtlarında yapılan incelemede, dava konusu olmayan farklı konularda davalı şirkete ilişkin birçok ödemeler yapıldığı görülmektedir. Bu ödemeler göz önüne alındığında davalı şirketin tarafı olduğu ticari işlere ilişkin ödemelerin davalı şirketi münferiden temsile yetkili müdür ortağı … adına da yapıldığının kabulü gerekmiştir. Durum böyleyken, davacı tarafın davalı şirketi münferiden temsile yetkili müdür ortağı … hesabına yapılan ödemenin sözleşmeye bağlı olarak ödenmediğinin kabulü, hakkaniyete aykırı olacağı gibi, davalı tarafça da davacı tarafından yapılan ödemelerin, yani davacı tarafın iddiasının aksini gösterir veya taraflar arasında var olan ya da muaccel olan başka bir borç ilişkisine ilişkin herhangi bir kanıt, belge, veri dosyaya sunulmamıştır. Bu kabulden hareketle, davalı tarafça da kabul edildiği üzere, davalı şirket müdür ortağı … hesabına yapılan ödemelerin toplam tutarı 149.700,00-TL’dir. Bu durumda, sözleşmeye konu bonolardan dolayı dava tarihi itibariyle, davacı …’ın davalı şirkete 149.700,00-TL borçlu olmadığının kabulü gerekmiştir. Davalının ahzu kabza yönelik savunmasının, davalı şirket ile ortağı arasında iç işleyişe ilişkin olup, davacı tarafın bu durumu bildiğine yönelik davalı tarafça dosyaya yansıyan bir kanıt bulunmadığından, davalı şirkete karşı üçüncü kişi konumunda olan davacı taraf yönünden kabulü olanaklı görülmemiştir.
Yargılama sürerken, davacı tarafça sözleşmeye ilişkin eksik ödeme yapıldığının fark edilmesi üzerine, sözleşmeye ilişkin davacı tarafça yine davalı şirket yetkilisi …’ün banka hesabına eksik ödemenin faizi ile birlikte ödeme yapıldığını gösterir dekont dosyaya yansımıştır. Davacının bu kabulü de göstermektedir ki, dava tarihinde sözleşme konusu borcun tamamı ödenmemiş olduğundan, sözleşmeye konu araç üzerindeki mülkiyeti muhafaza kaydının kaldırılması isteminin kabulü olanaklı bulunmamıştır.
Yine, dava tarihi itibariyle sözleşme konusu borcun tamamının ödenmemiş olması, davalı tarafın bonoların vade tarihlerinde ödenmemesi nedeniyle faiz hakkı bulunduğunu savunması, yargılama sırasında eksik ödendiği anlaşılan tutar yönünden davacı tarafın faizi ile birlikte ödeme yapması hep birlikte değerlendirildiğinde, davalı şirketi münferiden temsile yetkili müdür ortağı …’ün banka hesap hareketlerinde bonolara istinaden yapılan ödemelerin bir kısmının vadesinden sonra, bir kısmının vadesinde ama eksik ödendiği görüldüğünden, borcu ödeyen borçlu, bir makbuz ve borcun tamamı ödenmişse, buna ilişkin borç senedinin geri verilmesini veya iptalini isteyebileceğinden, borcun tamamı ödenmemiş veya borç senedi alacaklıya başkaca haklar da vermekte ise borçlu, ancak makbuz verilmesini ve ödemenin borç senedine işlenmesini isteyebileceği göz önüne alınarak davacı tarafın bonoların kendisine geri verilmesine yönelik isteminin kabulü olanaklı görülmemiştir.
Borçlu olunmadığının saptanması davasının İİK’nin 72. maddesinde, borçlunun, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını kanıtlamak için açılabileceği belirtilmiş, aynı hükümde borçluyu borçlu olunmadığının saptanması davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun anlaşılması durumunda, istem üzerine, borçlunun dava nedeni ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verileceğine, takdir edilecek zararın, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamayacağına yer verilmiştir. Somut olayda, davalı tarafından davacı tarafa karşı dava konusu sözleşmelerdeki bonolara yönelik icra takibi yapıldığına ilişkin herhangi bir kayıt olmamakla birlikte davacı tarafça da buna yönelik bir iddia bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı tarafın kötü niyet tazminatı istemi yerinde bulunmamıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın davacı … yönünden aktif husumet ehliyeti yokluğundan USULDEN REDDİNE,
-Alınması gereken 80,70-TL karar harcının davacı …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
-Davalı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine,
2-Davanın davacı … yönünden KISMEN KABULÜ ile; Gaziosmanpaşa …. Noterliğinin 25/04/2017 tarihli … yevmiye sayılı düzenleme şeklinde mülkiyetin saklı tutulması kaydıyla satış sözleşmesi ve bu sözleşmeye konu her biri 6.250,00-TL bedelli, ilki 25/05/2017 vade tarihinden başlayarak birer ay vadeyle ayın aynı günü olacak şekilde son olarak 25/04/2019 vade tarihine kadar düzenlenen 24 adet bonodan dolayı davacı …’ın davalıya 149.700,00-TL borçlu olmadığının saptanmasına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
-Alınması gereken 10.226,01-TL harçtan peşin alınan 2.561,63-TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 7.664,38-TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
-Davacı tarafından yatırılan 2.561,63-TL peşin harcın davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
-Davacı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen tutar üzerinden 23.455,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
-Davalı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddedilen tutar üzerinden 300,00-TL vekalet ücretinin bu davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacılar tarafından yapılan 59,30-TL başvurma harcı, 8,50-TL vekalet harcı, 13,40-TL vekalet pulu, 122,35-TL posta ve davetiye gideri olmak üzere toplam 203,55-TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre 203,14-TL’sinin davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 8,50-TL vekalet ücreti ve 13,40-TL vekalet pulu olmak üzere toplam 21,90-TL’nin kabul ve ret oranına göre 0,04-TL’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk gideri olan 1.360,00-TL’nin kabul ve ret oranına göre 1.357,28-TL’sinin davalıdan, 2,72-TL’sinin davacılardan alınarak hazineye verilmesine,
6-Davacılar tarafından yatırılan ve kullanılmayan avansın karar kesinleştikten sonra davacılara geri verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin(e duruşma ile) ve davalı vekilinin (e duruşma ile) yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır