Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/544 E. 2022/1022 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/544 Esas
KARAR NO : 2022/1022

DAVA : İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/06/2021
KARAR TARİHİ : 17/11/2022
YAZIM TARİHİ : 16/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların, müvekkili şirket yetkilisi ile olan dostluk ilişkileri nedeniyle oluşan güven ve itimada dayalı olarak yardım talebinde bulunduklarını, müvekkilinin de iyiniyetli olarak kendi müşterisi …. Ltd. Şti’den aldığı …. Şubesine ait …. çek nolu , 08/09/2018 tarihli 16.000,00-TL tutarındaki çeki ödünç olarak davalılara (hatır çeki olarak) verdiğini, söz konusu çekin bedeli, vadesinde müvekkilinin müşterisi keşideci firma tarafından ödendiğini, ancak davalıların hatır (ödünç) olarak aldıkları ve vadesinde tahsili ile de tutarı kadar haksız ve sebepsiz olarak zenginleştikleri çek bedelini kendilerinden bir çok kez talep edilmesine rağmen her seferinde çeşitli bahaneler ileri sürerek müvekkiline iade etmediklerini, bu nedenle söz konusu alacaklarını tahsil etmek amacı ile davalılar aleyhine Küçükçekmece … İcra Dairesinin … Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla, davalıların icra takiben yapmış oldukları itirazların iptaline, %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; pasif husumet itirazlarının olduğunu, davacı tarafın hangi müvekkilinden ne sebeple ne miktarda talepte bulunduğunun açık olmadığını, davacı tarafın asılsız iddialarının kabulünün mümkün olmamakla her iki müvekkili açısından pasif husumet itirazlarının olduğunu, hatır çeki iddiasında ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, davacı tarafın iddialarını ispata yarar herhangi bir yazılı delil sunmadığını, hatır çekleri her ne kadar mevzuatta yer almasa da uygulamada ticari hayatta yer edindiğini, uygulamada kullanılıyor olması ve uyuşmazlık konusu olması sebebiyle de ispat açısından yazılı delille ispatının gerektiğinin Yargıtay kararları ile sabit hale geldiğini, sebepsiz zenginleşme şartları oluşmadığını, davacının müvekkillerinden herhangi bir alacağı bulunmadığını, sebepsiz zenginleşmenin varlığından söz edilebilmesi için; bir tarafın malvarlığında zenginleşmenin olması, buna karşılık diğer tarafın malvarlığında azalmanın meydana gelmesi ya da meydana gelecek çoğalmanın önlenmiş olunması gerektiğini, zenginleşme ve azalma arasında illiyet bağı bulunması gerektiğini, davacı taraf çekin hatır çeki olduğunu ispat külfeti altında olmakla ayrıca sebepsiz zenginleşme şartlarının da oluştuğunu ispatla yükümlü olduğunu, ancak yine davacı taraf dava dilekçesi ile ispata yarar herhangi bir delil sunmadığından sebepsiz zenginleşme iddiasını da ispat edemediğini, beyanla davanın reddini savunmuştur.
Yapılan yargılamada taraf teşkili sağlanmış, Küçükçekmece …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyası UYAP aracılığıyla dosyamız arasına alınmış, tarafların bağlı bulunduğu vergi dairelerinden … formları, …. Şubesinden dava konusu çekin kayıtları, ……. davalı …’un 2017 ve 2018 yıllarındaki çalışan listesi getirtilmiş, davalıların tacir araştırması yapılmış, bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama süreci ve değerlendirmede; dava, davacının davalılara hatır çeki olarak verdiğini iddia ettiği çekin davacıya iade edilmemesi nedeniyle çek bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ile davacının icra inkar tazminatı, davalının kötü niyet tazminatı istemlerine ilişkindir.
Davacı iddiasında, davaya konu ettiği çeki davalılara hatır çeki olarak verdiğini belirtmektedir. Çek kambiyo senetlerinden olup, nedenden soyut, kamu güvenine erişmiş kıymetli evraklardandır. Aynı zamanda çek bir ödeme aracıdır. Davacının iddiasına göre, söz konusu çeki hatır çeki olarak verdiğini, çekin mal ya da iş karşılığı verilmediğini kanıtlaması gerekmektedir. Davacı iddiasını ispata yarar bir kanıt sunamamıştır. Ancak davacı defterleri üzerinde inceleme yapılmasını istemiş, yapılan defter incelemesinde bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, dava konusu çekin davacı defter kayıtlarında kayıtlı olduğu, davalı …’tan çekten dolayı alacaklı olduğu belirlenmiştir. Ancak, her ne kadar bilirkişi raporuyla davacının defter kayıtlarında dava konusu çekten dolayı davalı …’tan alacaklı göründüğü rapor edilmişse de, davacının defterlerinde yalnızca çek kaydı bulunduğundan ve aynı raporda davalı defterlerinin işletme hesabına göre tutulan (gelir ve gider şeklinde) defterlerden olduğundan, davalı tarafın defterinin niteliğine göre inceleme yapılmasına gerek duyulmamıştır. Kaldı ki, çekin özelliği gereği deftere kaydı da zorunlu değildir. Davacının ticari defter kayıtlarının lehine kanıt olabilmesi için HMK’nin 222/3 maddesinde belirtildiği üzere, diğer tarafın aynı koşullara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekmektedir. Davalı tarafın işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu anlaşılmakla, yasada belirtilen koşul sağlanmadığından ve davalının defterlerinin özelliği gereği davacının yalnızca çeki hatır çeki olarak verdiği iddiası karşısında gelir ve gider şeklinde tutulan davalı defterlerine kaydedilemeyeceğinden davacının defter kayıtlarının lehine kanıt niteliğinin bulunduğundan söz edilemeyecektir.
Diğer yandan davacının sunmuş olduğu tahsilat makbuzuna bakıldığında, dava konusu çekin davalı … adına verildiği, davacının defter kayıtlarında da çekin …’a verildiğinin saptandığı anlaşılmakla davalı … yönünden dava konusu hakkında husumet düşmediği kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, davacının dava konusu çeki hatır çeki olarak verdiğini, çekin mal veya iş karşılığını verilmediğini ispatlayamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, dosya kapsamında davacının icra takibinde bulunmasında kötü niyetli olduğunu gösteren bir kanıt bulunmadığından davalıların kötü niyet tazminatı istemleri yerinde görülmeyerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
Davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
2-Alınması gereken 80,70-TL karar harcından peşin alınan 211,49-TL peşin harcın indirilmesi ile kalan 130,79-TL fazla harcın istemi halinde davacılara geri verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 20,00-TL vekalet harcı ve 26,80-TL vekalet pulu olmak üzere toplam 46,80-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan alınarak hazineye verilmesine,
6-Davalılar kendilerini davada vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,

7-Davacı tarafça yatırılan avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştikten sonra davacılara geri verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır