Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/524 E. 2023/496 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/524 Esas
KARAR NO : 2023/496

DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 06/12/2018
KARAR TARİHİ : 01/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı taraf ile müvekkili arasında 04.04.2016 tarihinde harici olarak taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşme ile İstanbul ili … ilçesi …. Mahallesi …. Caddesi …. Sokak 27 numarada bulunan 2 nolu bağımsız bölümün devri için 150.000 TL bedelle anlaşma sağlandığı, bu sözleşme kapsamında davalı …., 30.05.2016 tarihinde müvekkile ait …. Bankası ….. Şubesi ….. nolu hesabına 45.000,00 TL, …. Bankası …. nolu hesabına 30.000,00 TL toplamda 75.000,00 TL gönderdiği, müvekkili ise davalıya bu ödeme karşılığı olarak yine 30.05.2016 düzenleme tarihli 75.000,00 TL bedelli senedi verildiği, banka dekontlardaki açıklamalara baktıkları zaman yapılan ödemenin sözleşme konusu taşınmaz için yapıldığı, davalı ile müvekkili 09.09.2016 tarihinde tekrar bir araya gelmiş ve yeni bir sözleşme tanzim ettikleri, davalı tarafın satış bedelini peşinen ödemesi karşılığı olarak bahsi geçen taşınmazın bedelinde indirim yapılmış ve 135.000,00 TL olarak belirlendiği, aynı tarihte müvekkiline ait …. Bankası …. iban nolu hesabına 60.000,00 TL ödeme daha yapıldığı, yapılan 2. sözleşmeden sonra müvekkili, davalı tarafa toplam satış bedelinin teminatı olarak 09.09.2016 düzenleme tarihli 135.000,00 TL bedelli yeni bir senet verildiği, davalı taraf ilk sözleşme esnasında verilen 75.000,00 TL bedelli senedi iade etmesi gerekirken her seferinde müvekkilini atlattığı, telefonlarına cevap vermediği, sürekli bir bahane bularak senedi iade etmekten kaçındığı, davalı …. sözleşmede kararlaştırılan taşınmaz teslim tarihinin üzerinden bir ay geçmesiyle, 29.12.2016 tarihinde Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü …. E. sayılı dosyası ile 135.000,00 TL ve iade etmesi gereken 75.000,00 TL bedelli iki senedi de takibe koyduğu, müvekkilinin şehir dışında olduğu bir vakitte tebligat yapıldığı ve dosyanın kesinleştiği, müvekkilinin ise davalı tarafa bu icra takibi sonucu borcu olmamasına rağmen 235.000,00 TL ödeme yapmak zorunda bırakıldığı, aradaki borç ilişkisine bakıldığında görülecektir ki, müvekkilinin iyi niyetinden ve iade edilmesi gerektiği halde dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde takibe koyulduğu, bu nedenlerle müvekkili tarafından davalıya ödenen 75.000,00- TL nın ödeme tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kambiyo senedinden kaynaklı icra takibi sebebiyle açılacak menfi tespit veya istirdat davalarında görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleri olduğu, tebliğ edilen deliller fotokopi olup asılları dosyaya sunulduğu takdirde imzaların müvekkilimden sadır olup olmadığı belirlenebileceği, kabul manasına gelmemek kaydı ile imzaların müvekkilinden sadır olduğunun kabulü ihtimaline binaen; senetlerin teminat senedi olduğu iddiası ancak yazılı delille ispatlanabileceği, kabul manasına gelmemek kaydı ile fotokopi belgelerin asıllarının sunulduğu ve altındaki imzaların müvekkilimden sadır olduğunun kabulü ihtimaline binaen 30.11.2016 devir tarihi itibariyle müvekkilinin müspet zararının tespiti gerektiği, icra takibi sebebiyle tahsil edilen paralar ile toplam dosya borcu hesaplanarak aradaki farkın tespiti gerektiği, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Yapılan açık yargılamada taraf teşkili sağlanmış, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı takip dosyası UYAP aracılığıyla istenmiş, …. Bankası A.Ş. …. Şubesinden 45.000,00-TL’lik ödemeye ilişkin ödeme belgesi ve Bahçelievler Tapu Müdürlüğünden dava konusu taşınmazın tapu kayıtları getirtilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama süreci ve değerlendirmede; dava, icra tehditi altında ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkindir.
Davacı taraf Bakırköy …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı icra takip dosyası ile hakkında başlatılan icra takibinden dolayı icra tehdidi altında ödenen 30/05/2016 tarihli 75.000,00-TL bedelli bono bedelinin istirdadını istemektedir.
Bakırköy ….. İcra Dairesinin …. Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısının dosyamız davalısı olduğu, borçlusunun dosyamız davacısı olduğu, icra takip tutarının 50.000,00-TL bono bedeli, 604,11-TL işlemiş faiz, 225,00-TL bono komisyonu, 135.000,00-TL bono bedeli, 1.087,40-TL işlemiş faiz, 405,00-TL bono komisyonu olmak üzere toplam 187.321,51-TL alacak istemi olduğu, icra takibinin dayanağının 30/05/2016 düzenleme tarihli 30/11/2016 vade tarihli 75.000,00-TL bedelli bono ile 09/09/2016 düzenleme tarihli 30/11/2016 vade tarihli 135.000,00-TL bedelli bonoya dayandığı görülmektedir.
Bakırköy …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı icra takip dosyasına dayanak 30/05/2016 düzenleme tarihli 30/11/2016 vade tarihli 75.000,00-TL bedelli bononun, davacının ödediğini iddia ederek istirdadını istediği bono olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu icra dosyasına bakıldığında bu bono yönünden davalının icra dosyasında tahsilini istediği tutarın 50.000,00-TL olduğu görülmektedir. Davacı isteminde 30/05/2016 düzenleme tarihli bono bedelinin istirdadını istediğinden ve davalı tarafından bu bononun 50.000,00-TL’si icra takip dosyasına konu edildiğinden, davacının isteminin 50.000,00-TL üzerinden değerlendirilmesi gerekecek olup, bononun geriye kalan 25.000,00-TL’lik kısmı yönünden isteminin kabulü olanaklı görülmemiştir.
Dosya kapsamından davacının Bakırköy ….. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasından dolayı toplamda 235.000,00-TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacının bu ödemeyi icra dosyasından dolayı yaptığı, yani hakkında başlatılmış kesinleşmiş icra takibi nedeniyle icra tehdidi altında yaptığı anlaşıldığından, davacı ödeme tarihinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde borçlu olmadığı, ama ödemek zorunda kaldığı paranın istirdadını isteyebilecektir. Davacının 09/09/2016 düzenleme tarihli 135.000,00-TL’lik bono yönünden herhangi bir itirazı bulunmamakta, davacı 30/05/2016 düzenleme tarihli bono yönünden 75.000,00-TL bedelin istirdadını istemektedir. Yukarıda da değinildiği üzere, davalı istirdat istemine konu bononun 50.000,00-TL’lik kısmını icra takibine konu ettiği için bu tutara ilişkin bedel yönünden davacı istirdat isteminde bulunabilecektir. Dosya arasında yer alan tahsilat makbuzlarına göre, davacının toplam 125.000,00-TL ödemeyi dava tarihinden önceki 1 yıl içerisinde yaptığı görülmekle, davacının istirdat isteminin süresinde olduğu görülmüştür.
Taraflar arasında bononun ne için verildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, taraflar arasında bağıtlanan 09/09/2016 tarihli satış sözleşmesi başlıklı protokol üzerine yapılan ödeme ile birlikte toplamda davalının davacıya 135.000,00-TL’lik ödemesi karşılığı, davacının davalıya 135.000,00-TL bedelli bono vermesi nedeniyle 30/05/2016 tarihli satış vaadi sözleşmesi başlıklı protokol uyarınca verilen 75.000,00-TL bedelli bononun davalı tarafından davacıya geri verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Tarafların sözleşme ve hükümlerine bir itirazları olmayıp, davalı tarafça her iki sözleşme uyarınca davacıya toplam da 135.000,00-TL ödediği, buna karşılık davacının ilk sözleşmeden dolayı davacının ödediği bedeli teminen 75.000,00-TL bedelli bonoyu ve ikinci sözleşmeden dolayı da 135.000,00-TL bedelli bonoyu davalıya verdiği tarafların kabulündedir.
30/05/2016 tarihli sözleşmenin 6. Maddesinde, üzerinde anlaşılan bağımsız bölümün belirtilen tarihte devredilmemesi halinde verilen 75.000,00-TL’lik bononun alıcının zararını karşılamaması halinde, alıcının başkaca zararını talep etme hakkı saklı tutulmuş, bağımsız bölüm eksiksiz olarak teslim alındığı ve mülkiyeti de devralındığı takdirde bononun 10 gün içinde satıcıya iade edileceği yazılıdır. Bağımsız bölümün teslim için belirlenen 15/11/2016 tarihinde teslim edilememesi üzerine, taraflar 09/09/2016 tarihli sözleşmeyi yapmış, buna göre taşınmazın teslim tarihi olarak 30/11/2016 tarihi belirlenmiş, ancak dosya kapsamından bu tarihte de teslimin yapılmadığı anlaşılmaktadır. 09/09/2016 tarihli sözleşmeden 30/05/2016 düzenleme tarihli 75.000,00-TL bedelli bononun davacıya geri verileceğine ilişkin bir anlaşma hüküm altına alınmamıştır. Bu durumda, aksi dosya kapsamından da anlaşılamadığından davalının söz konusu bonoyu haksız olarak elinde bulundurduğunun kabulü güçtür. Davalı savunmasında, yükümlülüklerini yerine getirmesine karşın davacının belirtilen tarihte devir ve teslimi gerçekleştirememesi nedeniyle 1 ay daha davacıyı bekledikten sonra 30/05/2016 tarihli sözleşmenin 3. maddesi uyarınca müspet zararının, yani bağımsız bölümün devir tarihindeki değerini uhdesinde bulunan 135.000,00-TL’lik bono ile 75.000,00-TL’lik bononun zararı karşılamaya yetecek kısmı olan 50.000,00-TL’sini tahsil etmek için davacıya karşı icra takibine giriştiğini belirtmiştir.
Davalının savunmasına göre, davalı davacı tarafla anlaşmasına göre, belirlenen kesin vadeye rağmen davacının borcunu ifa edememesinden doğan zararının tahsili amacıyla icra takibine giriştiği anlaşılmaktadır. Davalının cevap dilekçesiyle zararını bağımsız bölümün kararlaştırılan devir tarihindeki değeri olarak belirtmiştir. Tarafların anlaşmasına göre, bağımsız bölümün devir tarihinin 30/11/2016 tarihi olduğu anlaşılmaktadır. Davacının 22/03/2019 havale tarihli dilekçeyle davalıya %90’ı tamamlanan bağımsız bölümün devrini gerçekleştirmek üzere teklifte bulunulduğu, davalının ise bağımsız bölümü üçüncü kişiye devredeceğini iki defa tapuda harç ödemek istemediğini beyan ettiğini, davalının bağımsız bölümü devralsaydı teslim tarihinde bağımsız bölümün fiyatının artmış olacağını ve davalı tarafın kazanç sağlayacağını beyan etmekle, bağımsız bölümün taraflar arasında kararlaştırılan teslim tarihinde fiyatının artacağını beyan etmiştir.
Davalı taraf zararının bağımsız bölümün devir tarihi olan 30/11/2016 tarihinde ulaşacağı değerin 185.000,00-TL olduğunu değerlendirerek, bu tutar üzerinden icra takibine giriştiğini savunmaktadır. Ancak davalının bu iddiasını ispata yarar dosya arasında bir kanıta rastlanmamıştır. Davalının söz konusu bedel üzerinde davacı taraf ile mutabık kalındığı iddiası varsa da, bu tutar yönünden tarafların mutabık kaldıkları kabul edilse bile, davalının bağımsız bölümü satması durumunda bu tutara ulaşılamadığında eksik kalan tutarın veya oluşacaksa zararın davacı tarafından giderileceğine ilişkin garanti verildiğine yönelik bir iddia da bulunmadığından eldeki verilere göre davalının bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporunda, taraflar arasındaki anlaşmanın konusu bağımsız bölümün değeri noktasında, tarafların anlaşma bedellerine uyumu bir değerlendirme yapılmamakla birlikte, raporda bağımsız bölümün değerinin ilerleyen süreçte artacağı değerlendirmesi yapılmıştır.

Taraflar arasındaki ilişkiye konu bağımsız bölümün değerinin 150.000,00-TL olduğu, 30/05/2016 tarihli sözleşmede belirtilmekle, davalının peşin ödeme yapması nedeniyle davacının davalıdan 135.000,00-TL aldığı ve sonradan bu tutar üzerinden anlaştıkları dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalının satmak için aldığı da gözetildiğinde, her ne kadar 09/09/2016 tarihinde bağımsız bölüm için 135.000,00-TL ödenmişse de, 30/05/2016 tarihinde bağımsız bölümün değerinin 150.000,00-TL olarak kabul edilmesi, bağımsız bölümün ilerleyen süreçte fiyatının artacağına ilişkin davacı taraf beyanları birlikte değerlendirildiğinde bu durumda bağımsız bölümün 09/09/2016 tarihinde en azından 150.000,00-TL değerinde olacağını kabul etmek gerekmiştir.
Bilirkişinin raporunu hazırlarken değerleme yönünden TUİK verilerinden yararlandığı görülmekle ve elde başkaca da bir veri bulunmamakla, TUİK verilerine göre 09/09/2016 tarihinde 150.000,00-TL olan bağımsız bölümün devir tarihi olarak kararlaştırılan 30/11/2016 tarihinde 154.283,73-TL olabileceği değerlendirilmiştir. Bu durumda bağımsız bölümün devir tarihindeki bedelinde 4.283,73-TL fiyat artışı olabileceği ve bu tutarın davalının zararı olabileceği sonucuna varılmıştır. Yine davalı taraf bağımsız bölüm teslim edilseydi satacağından, bağımsız bölümün anlaşma tarihinde kabul edilen 150.000,00-TL değerine göre, en azından bu bedel üzerinden yapılan değerlemeyle satış yapacağının kabulüyle, davalının yapmış olduğu ödemeye göre bağımsız bölümün teslim edilmemesi nedeniyle 15.000,00-TL daha zararının olabileceği değerlendirilmiş ve buna göre bağımsız bölümün teslim edilmemesi nedeniyle davalının zararının 19.283,73-TL olabileceği kabul edilmiştir.
Bakırköy ….. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasındaki alacak takibi için davalı tarafından davacıya toplam 235.000,00-TL ödendiği dosyadan anlaşılmaktadır. Davalı vekili tarafından 19/09/2018 tarihinde haricen tahsil bildirimi ile birlikte icra dosyasındaki bakiye alacaktan feragat edildiğine ilişkin Bakırköy …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasına dilekçe sunulmuştur. Söz konusu icra dosyasından 19/09/2018 tarihi itibariyle dosya hesabı istenmiş, davacı tarafından yapılan toplam 235.000,00-TL ödemenin düşürülmesiyle icra dosyasından 11.984,69-TL alacaktan feragat edildiği anlaşılmıştır. TBK’nin 100/1 maddesi hükmüne göre, borçlunun, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahip olacağı düzenlemesi karşısında, icra takibine konu alacak için yapılan kısmi ödemeler öncelikle alacağın ferilerine mahsup edilip, sonra asıl alacağa mahsup edileceğinden, davalının feragat ettiği 11.984,69-TL alacağın asıl alacağa ilişkin olduğu sonucuna varılmaktadır.
Davacının 135.000,00-TL’lik bono için yaptığı ödemeye herhangi bir itirazı olmamakla, davacının itirazının 75.000,00-TL’lik bonoya yönelik olması, dolaysıyla davalının icra dosyasından bakiye 11.984,69-TL alacağına yönelik feragatinin davacı tarafından istirdadı istenilen 75.000,00-TL’lik bonoya isabet eden tutardan düşülmesi gerektiği kanaatiyle feragatin icra takibine konu 50.000,00-TL alacak yönünden yapıldığını kabul etmek gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacının 30/05/2016 düzenleme tarihli 75.000,00-TL’lik bononun icra takibine konu edilen 50.000,00-TL’si yönünden istirdat isteminde bulunabileceği, bu tutardan davalının anlaşılan bağımsız bölümün kararlaştırılan tarihte teslim edilmemesi nedeniyle oluşan zararı 19.283,73-TL ile yine davalının icra dosyasında feragat ettiği bakiye alacak 11.984,69-TL mahsup edildiğinde, davacının 18.731,58-TL yönünden davasının kabulü ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 18.731,58-TL’nin son ödeme tarihi olan 19/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 1.279,55-TL harçtan peşin alınan 1.280,82-TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 1,27-TL fazla harcın davacıya geri verilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.279,55-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvurma harcı, 250,50-TL posta ve davetiye gideri, olmak üzere toplam 286,40-TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre 71,53-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 571,90-TL keşif harcı, 2.000,00-TL bilirkişi ücreti, 330,00-TL ATGV araç ücreti olmak üzere toplam 2.901,90-TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre 2.177,14-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geriye kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini davada vekil ile temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan avansların karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa geri verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı asilin, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/06/2023

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır