Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/470 E. 2021/546 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/470
KARAR NO : 2021/546

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 01/06/2021
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili/davacı … adına Beyoğlu …. Noterliği ‘nin 05 Mart 2021 tarih ve … yevmiye no ‘lu ihtarnamesinde ; “”2016-2020 yılları arasındaki “finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları, yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, kar-zarar bilançolarının, kar dağıtımı konusunda tesis edilen kararların, genel kurul yetkisinin nasıl kullanıldığının, genel kurul yapılıp yapılmadığının, yapıldı ise kimlerin iştirak ettiğine ilişkin bilgilerin, yönetim kurulunun nasıl teşkil ettiğinin ve kimlerden oluştuğunun, bu yıllar arasında müvekkili hisselerinin hem genel kurul hem de yönetim kurulunda nasıl temsil edildiğinin, müvekkilinin hisselerinin bu yıllar içinde güncel nominal değerlerinin neler olduğunun ” müvekkili adına kendileri ile paylaşılması ; evrak ve belgelerin temini masraflı olacak ise bilgi alma ve inceleme hakkının tesisi için ivedilikle gün tayin edilmesi ve tarafımıza bildirilmesi , aksi halde kanundan doğan hakların yasal merci kararları ile tesis edileceği; bilgi alma ve inceleme hakkının kullanımı sonrasında gerekli görülür ise özel denetçi atama hakkının da mahfuz olduğunu; son olarak yine belgelerin incelenmesi neticesinde pay sahiplerine kar dağıtımı hususu hakkında da siz muhataptan talepte bulunulacağı ” ihtar ve ihbar edilmiş olup anılan ihtarname 08.03.2021 tarihinde tebliğ olduğu halde gereği bilinçli biçimde yerine getirilmediğini, davalı firma cevap vermekten kaçınmış ise de , TMSF tarafından gönderilen 11.03.2021 tarih ve E – … sayılı yazılı cevapta; ” şirket hakkında yargılama süreci devam etmekte olup yargılama kapsamında şirketlerin ve şirketlerin haklarında terör örgütüne aidiyet , iltisak ve irtibat iddiasıyla soruşturma / kovuşturma süreci devam eden ortaklarının şirketler üzerindeki geçmiş dönem işlemlerinin mali ve cezai sorumluluk gerektirecek nitelikte işlemler olarak nitelendirilebileceği ve bu nitelikteki işlemlerin şirketin geçmiş dönem mali tablolarının sıhhatini olumsuz yönde etkileyeceği dikkate alındığında , mali tabloların tasdiki ve yönetim kurulunun ibrası sonucunu doğuracak kar dağılımı kararlarının sözü edilen yargı süreci ile çelişebileceği ve geri dönülemez nitelikte fiili sonuçlara yol açabileceği düşünüldüğünden gelinen aşamada … Hazır Giyim A.Ş. ‘de ve bu aşamada bulunan kurumun kayyum olarak atandığı diğer şirketlerde kar payı dağıtımı yönünde karar alınmasının uygun olmayacağı değerlendirildiği ” beyan edildiğini, TMSF ‘nin kayyumluk görevinin, danayak kanun gereğince 31.07.2021 tarihinde kendiliğinden sona ereceğini, görev yaptığı sırada kamuya ve kişilere verilen zarardan bizzat sorumlu olacaklarının AYM kararı ile sabit olduğunu, hal böyle iken, yaklaşık 2 ay sonra herhangi bir yargı kararı olmasa dahi / resen kalkacak ” usulsüz ” kayyumluk kararı ile “yangından mal kaçırır gibi ” fiili durum yaratarak / kendini bağımsız yargı merciilerinin üstü konumuna koyarak hareket etmeye devam eden kamu görevlilerinin usulsüz ve dayanaktan yoksun kararların ileride telafisi çok güç zararlar doğuracağını, dava dışı TMSF Başkanı sayın …. tarafından yakın zamanda medya kuruluşlarına verilen demeçlerde müvekkilinin % 54 oranda en büyük hissedarı olduğu şirketin sahip olduğu ” … GRUP ” bünyesinde yer alan şirketlerin de kısa sürede satışının yapılacağı ifade edildiğini, bu konuda İstanbul …. Ağır Ceza Mahkemesi ‘nin …. esas sayılı dosyasında verilen ve henüz İstinaf incelemesinde olan dosyanın da önemsenmediği/yargı kararlarının uygulanmadığı sonucunun ortaya çıktığını, müvekkilinin % 54 oranda büyük hissedar durumundaki şirketlerin satış kararının dayanağı TMSF tarafından ( yada TMSF ‘nin talimatıyla bizzat kayyum heyeti tarafından ) alınan karar olup bu kararın 6758 Sayılı Kanun Madde 19 ve 6758 sayılı Kanun Madde 19’un Uygulanmasına İlişkin usul ve Esaslar’ın 7. ve 8. Maddeleri kapsamında verildiğini, esasen söz konusu maddelerde satış ve tasfiye gibi kararların TMSF tarafından değil, TMSF’nin bağlı bulunduğu Bakan tarafından verilmesi gerektiğinin yazılı olduğunu, bu konuda yetkili ve görevli bakanın ” münhasır bir kararı ” olmadığı gibi ( … Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca TMSF’nin Cumhurbaşkanlığına bağlanması ve TMSF’nin bağlı olduğu Bakan’ın da Cumhurbaşkanı’na bağlı çalışması nedeni ile ) sayın Cumhurbaşkanlığı tarafından alınmış bir satış kararı bulunmadığından TMSF ‘nin ve/veya atadığı kayyumların bu konulardaki kararlarının tamamı da yok hükmünde sayılacağını, müvekkili davacı … ‘nın tekstil sektöründe faaliyet gösteren … Hazır Giyim Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nde % 54 , inşaat sektöründe faaliyet gösteren … Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar San. ve Tic. A.Ş. ünvanlı şirkette % 49 oranında pay sahibi olduğunu, bununla birlikte müvekkilinin … Grup bünyesindeki diğer Şirketlerde de değişen oranlarda ortaklıkları bulunduğunu, bu şirketlerin 2016 yılı toplam cirosunun yaklaşık 1 milyar 600 milyon TL olduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun … soruşturma numaralı dosyası kapsamında öncelikle … Hazır Giyim Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye sonrasında ise (TMSF’nin 01.02.2017 tarihli talebi üzerine) … Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar A.Ş. ve aktif diğer 10 şirkete kayyım atanması talep edildiğini, Savcılığın ve TMSF’nin talebi doğrultusunda … Gayrimenkul ve Ticari Yatırımlar A.Ş. ve diğer 10 Şirkete de İstanbul …. Sulh Ceza Hakimliği’nin 02.02.2017 tarih ve … D.İş sayılı Kararıyla TMSF ‘nin kayyım olarak atandığını, kovuşturma aşamasında şirketin işleyişi ve yatırımları konusunda deneyimi olmayan Kayyım Heyeti ve TMSF yetkililerinin ihmali ve keyfi tasarrufları neticesinde şirketin, ciddi miktarda zarara uğradığını, Kayyım Heyetinin şirketi zarara uğratan işlemleri sebebiyle TMSF ve ilgili yerlere 15.02.2019 tarihli ihtarname gönderilmek zorunda kalındığını, kayyım atama kararlarında, “Şirketin yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin tümüyle kayyıma verilmesi” suretiyle şirkete denetim değil yönetim kayyımı atanması ve bu tedbirin kovuşturma evresinde de 4 yılı aşkın bir süre devam ettirilmesi, ölçülü bir tedbir uygulaması olmadığını, tedbirin kapsamının bu denli geniş tutulması ve aynı kapsamda devam ettirilmesi, …’nın çok büyük ölçekte ve uluslararası alanda ticari faaliyet gösteren şirketlerinin ağır zarara uğramasına sebep olduğunu, … Gayrimenkul ve Tic. Yat. San. Tic. A.Ş. ve diğer 10 şirkete kayyım atanmasına ilişkin İstanbul … Sulh Ceza Hakimliği’nin 02.02.2017 tarih ve … D.İş sayılı Kararı ise hukuki ve “olgusal” bir değerlendirme içermeksizin TMSF’nin Savcılıktan talebi üzerine “otomatik” olarak verilmiş bir karar görüntüsünde olduğunu, zira karar gerekçesinde sadece …. Raporu’nun tarih ve sayısı ile İstanbul … Sulh Ceza Hakimliği Kararına atıf yapılmakla yetinildiğini, kararda … Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’den bağımsız söz konusu şirketlere neden kayyım atandığına dair somut bir değerlendirmeye yer verilmediğini, CMK 133. maddesi uyarınca şirkete kayyım atanabilmesi için gerekli diğer koşulun ise, tedbirin maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması olduğunu, ancak soruşturma evresinde Sulh Ceza Hakimliklerince verilen Yönetim Kayyımı Atanması Kararlarının, iddianame kabul edildikten ve kovuşturma evresine geçildikten sonra halen “maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olduğunun” söylenemeyeceğini, soruşturma evresi boyunca toplanan deliller ışığında hazırlanan iddianamenin kabul edilmesi ve Ağır Ceza Mahkemesinin kovuşturmaya geçmesi, kovuşturma için gerekli tüm delillerin toplandığının göstergesi olduğunu, usulsüz biçimde satış aşamasına getirildiği anlaşılan muhatap şirketin en büyük hissedarının yok sayılmasının mümkün olamayacağını, usulsüz, kanunsuz, keyfi tavırla satış aşamasına getirildiği ifade edilen muhatap şirketin Beyoğlu …. Noterliği ‘nin 05 Mart 2021 tarih ve … yevmiye no ‘lu ihtarnamesi ile talep ettikleri bilgilere sahip olduğu ve fakat bu bilgi ve belgeleri özellikle taraflarından saklandığı sonucuna ulaşılacağını, basiretli bir tacir gibi davranmaktan ısrarla kaçınan geçici kayyum heyetinin, yönettikleri şirketin en büyük hissedarının haklarının basiretli bir tacir gibi muhafaza etmediklerini, bu konuda vekili sıfatıyla taraflarına bilgi vermekten ısrarla imtina ettiklerini, keyfi uygulamayı bir rutin haline getirdiklerini, bu nedenlerle mahkemenizce yapılacak tensip ile beraber müvekkili …’nın % 54 hissedarı olduğu ( ve halen geçici olarak TMSF tarafından yönetim kayyumları eliyle idare edilen ) … Hazır Giyim San. Ve Tic. A.Ş. ‘ye TMSF tarafından atanan kayyum heyetinin tedbiren görevden alınmasına ve aynı kararla şirketin idaresi için yeni bir kayyum heyeti atanmasına, müvekkili … ‘nın % 54 hissedarı olduğu ( ve halen geçici olarak TMSF tarafından yönetim kayyumları eliyle idare edilen) … Hazır Giyim San. Ve Tic. A.Ş. ‘nin ( ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren geriye dönük olarak ) son 5 yıl için elde edilen karından ” kanun ve ana sözleşme gereği ayrılması gereken yasal miktarlar ayrıldıktan sonra” geriye kalan miktardan müvekkilimin payına düşen bölümün hesap edilerek fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla ve miktar tam olarak belirlendiğinde artırılmak üzere şimdilik 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile beraber müvekkilime ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İş bu davanın konusu, davalı şirkete TMSF tarafından atanan kayyım heyetinin tedbiren görevden alınması, yerine yeni bir kayyım heyeti atanması, %54 hisse sahibi olan davacıya son 5 yıl içinde elde edilen kârdan payına düşün miktarın hesap edilerek verilmesi talebine ilişkindir.
Dava dilekçesinde belirtildiği gibi; 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un;
-19/2.maddesinde; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra ve olağanüstü halin devamı süresince terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanununun 133’üncü maddesi uyarınca şirketlere ve bu Kanunun 13’üncü maddesi uyarınca varlıklara kayyım atanmasına karar verildiği takdirde, kayyım olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu atanacağı,
-19/3 .maddesinde; 20/7/2016 tarihli ve … sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan ve … Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen şirketler hariç olmak üzere; birinci ve ikinci fıkra kapsamındaki şirketler, soruşturma ve kovuşturma sonuna kadar, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun gözetiminde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakanın atadığı yöneticiler tarafından ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli tüccar gibi yönetileceği, bu şirketlerin yöneticilerinin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından atanacağı ve görevden alınacağı, bu şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, piyasa koşulları veya diğer saranları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda, şirketim yahut varlıklarının veya 5271 sayılı Kanunun 128’inci maddesinin onuncu fıkrasında belirtilen malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından karar verilebileceği, satış ve tasfiye işlemlerinin ilgili şirketin yönetim kurulu veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yerine getirileceği, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan onayıyla belirleneceği,
-19/9 .maddesinde; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkilerinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olunmaksızın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabileceği,
-19/10.maddesinde; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakanın, bu madde kapsamındaki yetkilerini kısmen veya tamamen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanına veya Fon Kuruluna devredebileceği düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler kapsamında; davalı şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyım olarak atanmasına karar verildiği, ve bu karara takiben TMSF tarafından Yönetim Kurulu üyeleri belirlenerek Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı, 6758 sayılı kanunun yukarıda belirtilen 19/9-10 maddesi kapsamında genel kurullarının yetkilerini kullanma yetkisi bulunan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından TMSF Fon Kuruluna verilen yetki kapsamında; TMSF Fon Kurulunun 14/11/2019 tarih ve … sayılı kararı ile sermaye arttırımına karar verildiği, bu kararın uygulanmasına yönelik olarak da yine TMSF tarafından atanan davalı şirketin yönetim kurulunca alınan 19/11/2019 tarih ve … sayılı ve yine 13/12/2019 tarih ve … sayılı kararlar ile sermaye arttırımına ilişkin işlemler yerine getirildiği anlaşılmıştır.
6758 sayılı kanunun 19/9 .maddesinde; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkilerinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olunmaksızın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabileceği düzenlenmiştir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunun “ Fonun Kuruluş ve Bağımsızlığı” başlıklı 111. maddesinde; bu kanun ve diğer ilgili mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının Sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının İdare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğine haiz idari ve mali özerkliğe sahip TMSF’nın kurulduğu belirtilmiştir.
TMSF Fon Kurulu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakanın Fon Kuruluna devrettiği yetkiye istinaden, kayımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurul yetkisi kapsamında sermaye arttırımı yaptığına göre ve yine bu kararın yerine getirilmesi için davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF’nin belirlediği yönetim kurulunca karar alınıp işlem yapıldığına göre; bu sıfatla yapılan işlemlerin ve alınan kararların TMSF’nin kamu gücüne dayalı olarak tek yanlı olarak aldığı idari karara dayalı bir işlemi olduğu kuşkusuzdur. Yukarıda belirtildiği üzere genel kurul yetkililerinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın kullanılacağı düzenlenmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesinde, idari dava türleri olarak, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, tam yargı davaları, her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirtilmiştir. Bu itibarla TMSF’nin aldığı bu kararlara karşı idari yargının karar verebileceği sonucuna varılmış, tüzel kişiliği haiz Fon tarafından TTK hükümlerine tabi olmaksızın alınan sermaye arttırımı kararı ve uygulanmasına ilişkin kararların denetiminin Adli Yargının görevi dahilinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık Mahkemesinin 07.02.2011 tarih,… Esas, … Karar sayılı kararında, TMSF ‘nin düzenlediği sıra cetvelinin iptaline idari yargının karar verebileceği sonucuna varıldığı ifade edilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin … Esas, … Karar ve 26.02.2018 tarihli kararında ise, İdare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemlerin, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların çözümünün idari yargının görev alanında bulunduğu, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesinden de anlaşılacağı üzere, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun, olayda kanunla kendisine verilen görev uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket ettiğine yer verilerek, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesi göz önünde tutulduğunda, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu işlemlerine karşı açılan davaların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği vurgulanmıştır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/1112 Esas, 2014/4346 Karar ve 05.06.2014 tarihli kararı ile 2015/4227 Esas, 2015/5233 Karar ve 03/07/2015 tarihli kararında vb. kararlarında; Tüzel kişiliğe haiz Fon tarafından düzenlenen ve bu şekilde idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetveli nedeniyle çıkan uyuşmazlığın, adli yargının görevi dahilinde olmadığı, idare yargının görevi dahilinde olduğu yönünde kararlar vermiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin …. Hukuk Dairesi’nin … Esas, …. Karar ve 16/12/2019 tarihli kararında da benzer değerlendirme yapılmıştır. Sıra cetveline itiraz davası normalde Adli Yargının görev alanı kapsamında iken TMSF’ye devreden şirketlerle ilgili TMSF tarafından düzenlenen sıra cetveline karşı İdari Yargının görevli olduğuna ilişkin değerlendirme; esasen bizim davamıza konu genel kurul kararlarının ve yönetim kurulu kararlarının iptali davaları için de geçerlidir. Esasen bu davalar da normalde Adli Yargının görev alanında iken TMSF’nin şirkete kayyım atanması nedeniyle yukarıda belirtildiği üzere genel kurulun yetkisi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın Fon Kurulu tarafından tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket edilerek kullanıldığından bu işlemlere karşı açılan davaların İdari Yargının görevi kapsamına girdiği sonucuna ulaşılmıştır.
HMK’nun 114/1-(b) bendi gereğince yargı yolunun caiz olması dava şartları arasında düzenlenmiştir. HMK’nun 115. maddesinde ise mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği belirtilmiştir.

Dava konusu ihtilafın, mahkememizin görevi dahilinde bulunmayıp idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK’nun 114/1-(b), HMK’nun 115. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye istinaden,
1-Davanın, HMK’nun 114/1-(b) bendi gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK’nun 115. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan reddine,
2-2577 sayılı İYUK 9. madde gereğince kararın kesinleşmesini izleyen günden itibaren 30 gün içinde idari yargıda dava açabileceği hususunun davacı vekiline muhtariyetine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Alınması gereken harç peşin alındığından bu hususta yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/06/2021

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye ….
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.