Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/281 E. 2022/186 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/281 Esas
KARAR NO : 2022/186

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 26/03/2021
KARAR TARİHİ : 22/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :07/03/2022
Davacı vekili tarafından açılan tespit davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin; 31.08.2015 tarihinde …. Sanayi Ticaret
Limited Şirketi olarak …. tarafından kurulduğunu, davacı şirketin
kuruluş tarihinden önce ; 11 Mayıs 2012 yılında, davacı şirketin yetkilisi tarafından
…. Sanayi Limited Şirketi kurulduğunu,
Davalı şirketin, davacı şirketin logosunu kullanarak devamında ise davacıya ait üretilen
makinaların kendilerine ait olduğunu iddia ederek gerçek dışı, aldatıcı, davranışlar
içerisinde bulunduğunu,
Ayrıca davalı şirketin, davacıya ait resmi internet sitelerine davacı şirketin ürettiği
makinaları kendi üretimleri olarak lanse ettiğini ve haksız menfaat sağladığını,
Davacı şirketin makine üretimi yaptığını ve üretilen makinaların küp şeker paketleme
ve un paketleme işlevi gördüğünü, bu makinaların ekonomik değerinin yüksek
olduğunu küçük bir şirketin üretmesinin zor olduğunu belirterek; davalı şirketin iş
yaptığı şirketlere, reklam ve ilan yoluyla; davacı şirketin ürettiği makinaları haksız ve
hukuka aykırı olarak kendi üretimi olarak gösterdiğini,
Davalı şirketin; iş ilişkisinde olduğu şirket ve tedarikçilere davacı şirket ile ortak
üretimleri olduğunu söylediğini öğrendiklerini,
Bu sebeplerle davalının; davacı şirkete ait makinaları kendi üretimi gibi lanse etmesi, iş
çevresine kendi üretimi olduğunu söyleyerek gerçek dışı reklamlarına devam etmesi
açıkça davacıyı zor duruma sokmasının, hukuka aykırılık teşkil ettiğini ve bu yolla
haksız kazanç sağladığını, Davacı şirket ile arasında hiçbir bağ bulunmamasına rağmen ortak üretim olduğunu
söyleyerek; davacı şirketin ticari itibarını kullanıp, davacının hakim olduğu piyasada,
“aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı ve iktisadi rekabetin suistimali
gerçekleştiğini,
Davacı şirketin; markasını korumak için TPMK nezdinde başvuru yapmış olduğunu
ancak başvurunun henüz sonuçlanmadığını, bu sebepten yalnızca ticari itibarına büyük
zararlar vermesi sebebiyle bu davanın ikame edildiğini,
Tüm bu sebeplere dayanarak davacı şirketin daha fazla zarara uğramaması için teminat
karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, davanın kabulüne, ihtiyati
tedbir kararı isteminin kabulüne, haksız rekabetin tespitine ve bu durumun
önlenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı davaya cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara katılmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin haksız rekabet hükümlerine aykırı davranıldığını ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesinin istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın;davalının davacının logosunu kullanıp kullanmadığı, davacının ürettiği makinelerin kendi üretimi olduğunu ve birlikte ürettiklerini iddia edip etmediği ve kendisi üretiyormuş gibi lanse edip etmediği, haksız rekabete ilişkin hükümlere aykırılık bulunup bulunmadığı, davalının eylemlerinin haksız rekabet olup olmadığının tespitine ilişki haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi hususlarındadır.
Davalının İTO kayıtlarının alınarak dosya kapsamında dahil edildiği ve ticaret ünvanını değiştirdiği görüldü.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında çözümü teknik bilgiyi gerektirmesi sebebiyle dosyada haksız rekabet uzmanı bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, 08/10/2021 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; haksız rekabet, TTK m.54 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, dürüstlük kuralına aykırı olarak
ekonomik düzeni bozan, ekonomik düzenin aktörleri aleyhine sonuçlar doğuran hareket ve
fiillerin tümünü ifade eder. Haksız rekabet hukuku da haksız fiilin bir türü olarak, haksız
rekabet faili ile mağduru arasında dürüstlük kuralına uyma şeklinde hukuk düzeni tarafından
tahmil edilen vazifeye muhalefet sebebiyle doğan bir zararı veya zarar tehlikesini bertaraf
etmeyi amaçlayan hukuki bir kurumdur. Haksız rekabette korunan hak herkese karşı ileri
sürülebilen mutlak bir hak olup bu hakkın mutlaka ticari bir işletme ile ilgili olmasına ve
tarafların rakip olmasına da gerek yoktur . TTK nın 54 üncü maddesi hükmü, haksız rekabete ilişkin ilkeyi koymaktadır. Kanun gerekçesine
göre, ilkenin temel unsuru dürüst davranış kuralıdır. Dürüstlük kuralına aykırılık ya
davranışlarla ya da ticarî uygulamalarla olur. Davranışlar ve ticarî uygulamalar iş etiğine, doğruluğa, dürüstlüğe ters, aldatıcı, yanıltıcı, kandırıcı olabilir. İsviçre Kanununun gerekçesinde
ifade edildiği üzere dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticarî uygulamalar rekabetin işlevsel
kurallarını zedeler, rekabetten beklenen sonuçların alınmasını engeller. Rekabet hukukundaki
dürüstlük kuralları İsviçre öğretisinde belirtildiği gibi Türk Medenî Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrası hükmündeki dürüst davranış kuralları ile tam örtüşmeyebilir. Çünkü Türk Medenî
Kanununun 2 nci maddesi anlamında dürüstlük kuralları sözleşmesel veya ön sözleşmesel
temelde ve taraflar arasındaki ilişkide var olan güvenle ilgilidir. Rekabet hukukunda ise bu
anlamda taraf mevcut olmayabilir. Çoğu kez bir haksız fiil konumu bile söz konusu olabilir. TTK 54 kapsamında haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için;
a. Ortada bir davranış olmalı,
b. Bu davranış dürüstlük kuralına aykırı veya aldatıcı olmalı , c. Bu davranış rekabeti bozmalı, d. Dürüstlük kuralına aykırı olup rekabeti bozan bu davranış aynı zamanda
katılanların menfaatine zarar vermelidir. Dosya kapsamında davacının tanımladığı eylemler, TTK54 kapsamında haksız rekabetin
unsurlarını oluşturmakla beraber, eyleme ilişkin sunulan deliller değerlendirilerek sonuca
gitmek gereklidir.

Davacı tarafın iddialarına ilişkin, haksız rekabetin tespitine yönelik sunulan internet sayfaları
üzerinde yapılan incelemede, haksız eylemi oluşturacak bir veriye rastlanmadığı, Davacı taraf adına tescilli marka olmakla birlikte; davacı taraf marka hakkına tecavüz, tecavüzün tespiti gibi bir istemde bulunmadığı, haksız rekabete ilişkin eylemleri sıralayarak buna yönelik ihlalin tespitini ve önlenmesini dava dilekçesinde talep ettiği için taleple bağlılık ilkesi gereği haksız
rekabete yönelik inceleme yapılmakla yetinildiği, Marka hakkının ihlaline yönelik dava ve talepler
6769 sayılı yasa kapsamında değerlendirme alanı bulacağından ve ihtisas mahkemelerinin görev
alanına gireceği hususu da göz önüne alınarak, sayın mahkemenin tarafımıza tevdi ettiği görev
kapsamında inceleme ve değerlendirme yapıldığı, Davacının belirttiği eylemlerin TTK54 hükmüne göre haksız rekabetin unsurlarını
oluşturduğu; ancak iddia edilen eylemlere yönelik davalı internet sayfalarında konuya ilişkin bir veriye rastlanmadığı, bu nedenle haksız rekabeti oluşturacak bir eyleme rastlanmadığı
görüş ve kanaatinde olduğu, konuya ilişkin hukuki değerlendirmenin sayın mahkemenin
takdirinde olduğunu, kanaati bildirilmiş, davacı vekilinin itirazlarını değerlendirmek üzere bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, 24/12/2021 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Ekran görüntülerinin ve tanık beyanlarının delil niteliğine ilişkin değerlendirme Mahkemenin takdirinde olduğu,
Davalı tarafın ticaret unvanı tescilinin davacı ticaret unvanı tescilinden önceye dayanması
nedeniyle ticaret unvanı kullanımının haksız rekabet oluşturmadığı, Davacıya ait olduğu iddia olunan logo ve makinelerin davalıya ait internet sitesinde
kullanılmasına ilişkin tespit ve/veya bilirkişi incelemesine dayanmayan davacı tarafından sunulan delillerin, hukuki değerinin varlığının kabulü halinde; bir kısım tanık anlatımlarının
da birlikte TTK madde 55 “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile
karıştırılmaya yol açan önlemler almak” bendi kapsamında yer alan hüküm kapsamında
değerlendirilebileceği,
Davacıya ait olduğu iddia olunan logo ve makinelerin davalıya ait internet sitesinde
kullanılmasına ilişkin tespit ve/veya bilirkişi incelemesine dayanmayan davacı tarafından
sunulan delillerin, hukuki değeri olmadığının kabulü halinde ve tanık delilinin de tek başına
haksız rekabet iddiasını ispat için yeterli olamayacağı; hususları sayın mahkemenizin dikkatine
sunularak; delil değeri hususundaki hukuki değerlendirme ve buna bağlı olarak çıkan sonuca
yönelik hukuki değerlendirme Mahkemenin takdiri kaldığı, kanaati bildirilmiştir.
Davacı tanığı …. duruşmadaki beyanında; ” Ben davacı şirkette 2018 yılının Kasım ayından 2020 yılının sonuna kadar montaj ve satın alma bölümünde çalıştım, ben işe başladıktan sonra bizimle ilgili olmayan ürünler bizim şirkete gelmeye başladı, ben ürün getiren kişilere böyle bir siparişimiz olmadığını söylediğimde bana sipariş verenin davacı şirketin adresine verdiğini söyledi ve ürün getiren kişinin elindeki belgelere baktığımda şirketimizin logosunun kullanıldığını gördüm, daha sonra şirketin ben işe başlamadan önce devredildiğini ve şirketi devralanın isim, logonun ve müşteri portföyümüz ile makine parkurlarını kullandığını öğrendim, tanıklık ücreti istemiyorum.” demiştir.
Davacı tanığı …. duruşmadaki beyanında; ” Ben davacı şirkette 2018 yılının 8.ayı ile 2021 yılının 6.ayları arasında montajcı olarak çalıştım, davalı internet sitesine bizim logomuz ve makinalarımızı koymuştu bunları görmüştüm, ayrıca davalının keşide ettiği çeklerin ödemeleri için isim benzerliğinden ve logomuzun kullanılmasından dolayı bize geliyorlardı, tanıklık ücreti istemiyorum.” demiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 54. Maddesinde; “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yine 6102 Sayılı TTK’nun 55/1-a maddesinin 4. bendi uyarınca; Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak’ ı haksız rekabet hükmü olarak düzenlemiştir.
Somut davamızda; davacı vekili tarafından davalının, davacı şirketin logosunu kullanması, davacı şirketçe üretilen makinelerin kendi üretimi gibi lanse edilmesi, bu eylemlerin internet sitesinde bu şekilde paylaşılması, kendisini davacı şirketin iş birlikçisi olarak lanse etmesi, şirket ismini kullanması ve dilekçede belirtilen diğer eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunu iddia etmiştir. Davacı tarafça sunulan internet çıktılarında ve ticaret sicil kayıtlarında da davalının isminin davacının ismi ile karıştırılmaya müsait olduğu, davacının logosunu kullandığı, davacı şirketçe üretilen makinelerin kendi üretimi gibi lanse edildiği tespit edilmiş ve davalının bu davranışlarının TTK’nun 55. maddesi uyarınca haksız rekabet oluşturduğu kanaatine varılmıştır. Nitekim davalı tarafça dava açıldıktan sonra isminin değiştirilmesi de davacının iddialarını desteklemektedir. Davacının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğu tespit edildiğinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı şirket tarafından yargılama sırasında haksız eylemlerin internet sitesinden kaldırıldığı ve isim değişikliğine gidildiği anlaşılmakla haksız rekabetin önlenmesi talebi konusuz kaldığından bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından davalı şirketin dava dilekçesinde belirtilen eylemlerinin haksız rekabet olduğunun tespitine ilişkin açılan davanın KABULÜ İLE;
-Davalı şirketin eylemlerinin (davacı şirketin logosunu kullanması, davacı şirketçe üretilen makinelerin kendi üretimi gibi lanse edilmesi, bu eylemlerin internet sitesinde bu şekilde paylaşılması, kendisini davacı şirketin iş birlikçisi olarak lanse etmesi, şirket ismini kullanması ve dilekçede belirtilen diğer eylemler) haksız rekabet olduğunun TESPİTİNE,
-Davalı şirket tarafından yargılama sırasında haksız eylemlerin internet sitesinden kaldırıldığı ve isim değişikliğine gidildiği anlaşılmakla haksız rekabetin önlenmesi talebi konusuz kaldığından bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
-Hüküm özetinin karar kesinleştiğinde masrafları davalıya ait olmak üzere tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir defaya mahsus olmak üzere ilanına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca takdir edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından mahkememiz dosyasına yatırılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 118,60 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 878,10 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.22/02/2022

Katip ….
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.