Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/262 E. 2023/624 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/262 Esas
KARAR NO : 2023/624

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 09/12/2019
KARAR TARİHİ : 12/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalılardan …. Yapı San. ve Tic. A.Ş. arasında akdedilen Bakırköy ….. Noterliğinin 28/02/2018 tarih …. yevmiye numaralı düzenleme seklinde ön ödemeli konut satıs vaadi sözleşmesi gereğince. müvekkil şirket sözleşmeden doğan tüm yükümlülüklerini süresi içerisinde eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olmasına rağmen davalılar haksız ve kötüniyetli bir şekilde tapu tescilini yapmaktan kaçındıklarını, bu nedenle dava konusu taşınmazın müvekkili şirket adına tapuya kayıt ve tescilinin yapılmasını, taraflar arasında …. Vadisi 3. faz projesi kapsamında Bakırköy …. Noterliği’nin 28/02/2018 tarih ve …. yevmiye no lu Düzenleme Şeklinde Ön Ödemeli Konut Satış Vaadi Sözleşmesi ile müvekkili şirket İstanbul îli, …. İlçesi …. Mah. …. Vadisi … Ada … Parsel … Etap … Villa 259 numaralı bağımsız taşınmazı, 2.750.000.00 bedel ile satın almış ve sözleşmeden doğan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, müvekkili taşınmazın dekorasyon işleri için ayrıca ödeme yapmış ve halende yapmaya devam ettiğini, sözleşme koşullarına göre Aralık 2018 tarihinde teslim edilmesi gereken gayrimenkulün teslim edilmiş olmasına, iskan, harç ve masraflarının ödenmesine rağmen tapu devrinin müvekkili şirkete halen yapılmadığını, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan tüm edimlerini yerine getirdiğini, arsa malikleri ile yapılan sözleşmeye göre ve 3. kişilerle sözleşme yapma yetkisine yüklenicilerin sattığı konutun teslim edilmemesinden dolayı arsa maliklerinin müşterilere karşı müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin, anılan taşınmazı …. Vadisi 3. faz olarak gittiği satış ofisinden alırken projenin davalı …. ile davalı …. iş birliği ile yapılan bir proje olduğunu, ayrıca …. yönetimi tek bir yönetimi olup: …. Vadisi 3. fazın ayrı bir yönetimi dahi bulunmadığını, projenin bütün tanıtım mecralarında ve fiilen gidilen yerde sunumu ve tanıtımı “ …. ve ….’dan tek katlı villa konsepti” olarak yapılmakta olduğunu, müvekkilinin almış olduğu tanıtım broşürleri, ön bilgilendirme ve kendisine sunulan tapu bilgilerine istinaden her iki firmayı da kurumsal yapıda gördüğünü ve her iki firmaya da inanarak ve güvenerek iyi niyetle, …. İlçesi … Mah. …. Vadisi …. ada …. parsel olarak kayıtlı yerde …. Vadisi faz olarak bilinen projeden taşınmazı satın aldığını ve tüm edimlerini yerine getirdiğini, bu nedenlerle davalı yanın mal varlığını kaçırma ihtimali olması sebebi ile dava konusu taşınmaz üzerine, 3. kişilere devir, satış ve temlikinin önlenmesi için hmk 389 ve devamı maddeleri uyarınca öncelikle teminatsız aksi halde uygun bir bedelle ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini, davanın kabulüne, dava konusu davalılardan …. … A.Ş. adına kayıtlı İstanbul İli, …. İlçesi, … Mah. … Vadisi … ada … parsel .. etap … villa 259 numaralı bağımsız bölümün tapu iptali ile davacı müvekkilİ şirket adına tesciline, tapu senedinin müvekkile teslimine ya da terditli nitelikte açmış oldukları iş bu davada: tapu iptali ve tescilin mümkün olmaması durumunda: İstanbul İli, … İlçesi … Mah. …. ada … parsel .. etap … villa 259 numaralı bağımsız bölüm taşınmaz için müvekkili tarafından ödenen bedellerin çeşitli ekonomik etkenlerin tefe-tüfe artış oranları, altın ve döviz kurlardaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle paranın ulaşacağı alım gücünün denkleştirici adalet ilkesi gereği güncellenmiş değerinin tespiti yönünden uzman kişiden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle belirlenecek olan tazminatın (rayiç yerden az olmamak kaydıyla) dava tarihinden başlamak üzere en yüksek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Yapı Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin diğer Davalı …. ile yapmış olduğu sözleşme çerçevesinde davacıya İstanbul İli, … İlçesi, …. Köyünde Kaim, Tapuda … Ada, … Parsel olarak kayıtlı villa niteliğinde olan 259 bağımsız bölümü sattığını ve yer teslimini de davacıya yaptığını, ancak diğer davalı ….’ın yarattığı haksız ve mesnetsiz muaraza nedeni ile tapu devir işlemini gerçekleştiremediğini, TBK 19/1, sözleşmenin yorumlanması ve bu arada tipinin belirlenmesinde tarafların kullandıkları sözcüklerin değil ortak amaçlarının nazara alınması gerektiğinin hükme bağladığını, buna göre, sadece sözleşmenin lafzına bakarak sonuca gidilmesi ve sözleşmenin nitelendirilmesinde doğrudan tarafların kullandığı isimlendirmenin esas alınmasının mümkün olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme esasında gelir paylaşımlı kat karşılığı inşaat sözleşmesi esaslarına göre düzenlenmiş karma nitelikte olmakla birlikte, adi ortaklık unsuru öne çıkan bir sözleşme olduğunu, dolayısıyla sözleşme konusu ile ilgili tarafların hak ve yükümlülükleri belirlenirken adi ortaklık hükümleri çerçevesinde bakılması gerekmekte olduğunu, müvekkili şirketin huzurdaki davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, söz konusu davanın açılmasına kusurlu ve haksız mesnetsiz eylemleri neticesinde diğer davalı …. Şirketinin sebebiyet verdiğinden müvekkili şirket aleyhine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmemesi gerektiğini, bu nedenle müvekkili şirket üzerine düşen edimleri yerine getirmiş, inşaatı bitirip davacı tarafa teslim etmiş olup; davacı, dava konusu villayı kullanmakta olduğundan, müvekkili aleyhine ileri sürülen davacı taleplerinin müvekkili şirket yönünden reddine, müvekkili şirket dava açılmasına sebebiyet vermediğinden her halükarda yargılama gideri ve vekalet ücretinin müvekkil şirkete yüklenilmemesine karar verilmesini talep etmiş, ayrıca 18/09/2020 tarihli dilekçesi ile görev itirazında bulunmuştur.
Davalı …. Gayrimenkul Geliştirme Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin açıkça hukuki dayanaktan yoksun ve kabul edilemez nitelikte olduğunu, müvekkilinin İstanbul İli, …. İlçesi, …. köyünde kâin, .. Ada …Parselde kayıtlı taşınmazın maliki olduğunu, diğer davalı …. Yapı Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile ilki Kadıköy …. Noterliği’nin 19.06.2014 tarih, … yevmiye olmak üzere muhtelif Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmeleri imzaladığını, sözleşmeler ve nihayetinde Kadıköy …. Noterliği’nin 19.07.2017 tarih, … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Ek Sözleşme uyarınca, davalı …., yukarıda zikredilen taşınmazı müvekkilinden KDV bedeli hariç 51.153.312.-USD karşılığında satın almayı kabul ve taahhüt ettiğini, bu sözleşmede ödemeye dair şartların da açık bir biçimde hüküm altına alındığını, taraflar arasındaki ilişkinin Satış Vaadi Sözleşmesi kapsamında olup, davacının iddiasının aksine ortada bir adi ortaklık ilişkisi kesinlikle bulunmadığını, davacının taleplerinin kendi içinde hukuken çelişkili olduğunu, davacı bir yandan aynen ifa niteliğini taşıyacak şekilde tescil talep etmekte, diğer yandan adeta sözleşmeden dönmüş gibi, verilen bedelin iadesini talep etmekte olduğunu, davacının bu hakkını kullandığını gösterir bir beyanı da bulunmadığını, davacı ile diğer davalı …. arasında yapılan satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayan, arsa maliki müvekkilinin aleyhine cebrî tescil veya tazminat talebini içeren bir dava açılması hukuken mümkün bulunmadığını, müvekkilinin davalı sıfatı bulunmadığını, sözleşme uyarınca, müvekkilinin davalı ….’ın sözleşmenin 2., 3. ve 6. maddeleri uyarınca belirlenen satış bedellerinin tamamını ödemesi halinde davalı …. A.Ş.’ye taşınmaz devirlerini gerçekleştirmeyi taahhüt ettiğini, davalı …. A.Ş., sözleşmenin belirtilen maddelerinde düzenlenmiş olan, satış bedelinin ödenmesine yönelik edimlerini yerine getirmediği için, taraflar arasındaki sözleşme, müvekkilince Üsküdar …. Noterliğinin 25.02.2019 tarihli, …. yevmiye numaralı fesih ihbarnamesiyle haklı sebeplerle feshedildiğini, müvekkiline karşı açılan haksız davanın, gerçek dışı bir şekilde âdi ortaklık temeline dayandırılmaya çalışılmakta olduğunu, müvekkili şirket ile davalılardan …. arasında hiçbir şekilde bir adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını, bu nedenlerle müvekkilinin bu davadaki tescil ve tazminat taleplerine davalı sıfatıyla muhatap olmasının mümkün olmaması ve dava süresi de göz önüne alındığında müvekkili şirket açısından telafisi mümkün olmayacak zararlara sebebiyet verecek olması nedeniyle öncelikle ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, bu mümkün görülmezse davalıdan taşınmazın değerinin %40’ından az olmamak üzere teminat alınmasına, müvekkilinin davacı ile arasında hiçbir ticarî ve hukukî ilişkinin bulunmadığı, davacının müvekkiline karşı hiçbir talep hakkının söz konusu olmadığı nazara alınarak, davada “pasif husumet ehliyeti” bulunmayan müvekkili bakımından davanın bu sebeple reddine, neticede maddî ve hukukî dayanaktan yoksun bulunan davanın esastan reddine, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tapu iptali ve tescil, terditli olarak da ödenen bedelin iadesi talebine yöneliktir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi satıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı Kanunun 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Ancak bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici diğerinin satıcı olması gerekir.
Konut alım-satımına dair uyuşmazlıkların 6502 sayılı Kanunun kapsamında değerlendirilebilmesi için tüketicinin malı satın alma amacı çok büyük önem taşımaktadır. Yasa, nihai tüketici tarafından kullanım amacı ile alınan konut ve tatil amaçlı taşınmazlar yönünden geçerlidir. Bir mal veya hizmetin, kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek icrası, belirli bir üretimde kullanma, yatırım amaçlı alım, yeniden satış, kiraya verme, ticari olarak kullanma vs. gibi mesleki veya ticari amaçlarla satın alanların tüketici kabul edilmeyecekleri kuşkusuzdur.
Davanın her iki tarafı da ticari şirketi ise de bir işin ticari iş olması bu konudaki uyuşmazlığın da ticaret mahkemesinde görülmesine yeterli olmadığı, davacının taşınmazı satın alma amacının tesbiti gerektiği, zira tüketici gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir. Ama tüzel kişi taşınmazı yatırım amaçlı almış ise tüketici sayılamaz.
Mahkemenin 06/11/2020 tarih …. Esas …. Karar sayılı ilamı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 18/02/2021 tarih, … Esas, …. Karar sayılı kararı ile davacı şirketin faaliyet alanı da dikkate alınarak satın alma amacının araştırılması, nihai amacının yatırım mı kullanma mı, iş yeri olarak edinme mi belirlenerek sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek kaldırılmıştır. Davacı vekilinin 02/06/2021 tarihli duruşmada alınan beyanı, mahallinde bilirkişilerin tespiti ile 31/03/2022 tarihli rapor içeriği, Davacı vekilinin 18/04/2022 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve göreve ilişkin beyan dilekçesinde ve 12/07/2023 tarihli celsede ‘dava konusu taşınmazda halen şirket yetkilisinin kızının oturduğunu, konut olarak kullanıldığını, edinme amacının da konut olarak kullanım olduğunu, ileride de aynı amacın devam edeceğini, şirket faaliyetine ilişkin kullanım amacının şu an düşünülmediğini’ beyanı ile davacının belirttiği kullanım iddiasının aksi de iddia ve ispat edilemediğinden, davacı tüzel kişinin taşınmazı yetkilisinin lojman ihtiyati için özel kullanım amacıyla aldığı ve tüketici olduğunun kabulü ile davaya bakmak görevi Tüketici Mahkemesine ait olduğundan davanın görev dava şartı yokluğundan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davalı …. Gayrimenkul Geliştirme Anonim Şirketi vekilinin 14.06.2021 tarihli dilekçesi ile şirketin genel kurul kararı ile …. Gayrimenkul Geliştirme A.Ş. ile birleştiği ve sicilden terkin edildiği belirtildiğinden karar başlığında şirketin yeni unvanı ve eski unvanı belirtilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c. ve 115/2. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi olduğuna,
3-6100 Sayılı HMK nun 20. maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-6100 Sayılı HMK 331/2 maddesi gereği harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hususlarında yetkili ve görevli Mahkemece karar verilmesine, dosyanın yetkili ve görevli Mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde dosyanın resen ele alınarak bu hususlarda Mahkememizce karar verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı …. vekilinin yüzlerine karşı, davalı …. Yapı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/07/2023

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.