Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/241 E. 2022/982 K. 07.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/241 Esas
KARAR NO : 2022/982

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2021
KARAR TARİHİ : 07/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :17/11/2022
Davacı vekili tarafından açılan itirazın iptali davasının Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, Şubat 2020 tarihinde … ….. Kat:… katta bulunan 3.854 m2 ofis alanın mal sahipleri ile davalı arasında belirtilen taşınmaza ilişkin 210.000,00 TL aylık kira bedeli karşılığında kira ilişkisi kurulmasını sağladığı; söz konusu kira ilişkisinin kurulmasına istinaden hizmet bedeli 212.000,00 TL olarak belirlenmiş olduğu, hizmet bedeline ilişkin ödemelerin ise Mart 2020 ve 01 Nisan 2020 tarihinde iki eşit taksit halinde gerçekleştirileceği hususunda anlaşmaya varıldığı, işbu bedelin ilk taksiti vade tarihinde ödenmiş olmasına karşın bakiye alacak davacı şirkete ödenmediği, bunun üzerine davalı şirkete Beykoz …. Noterliğinin 21/04/2020 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 106.000,00 TL kalan bakiyenin ödenmesi hususunda ihtarname keşide edilmiş ancak müspet bir sonuç alınamadığı, davacı şirketin alacağını tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığı, yapılan itiraz sonucunda takibin durdurulduğu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığı, yukarıda kısaca izah olunan nedenlerle fazlaya ilişkin tüm haklarının saklı kalması kaydıyla; davanın kabulü ile borca itirazın iptaline, takibin devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa Ticari avans faizi işletilmesine, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıya hizmetinin karşılığı fazlası ile ödenmiş olup iddiaları haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, davalı şirket halihazırda … …..’ın kiracısı olmadığı gibi, davacıya herhangi bir borcu da bulunmadığı, davalı şirket … …..’ın Kat:…. Katta bulunan ofis alanına hiç taşınmadığı, o nedenle kira ilişkisinin kurulduğu iddiası esasen doğru olmadığı, davacıya hizmetin karşılığı fazlası ile ödenmiş olduğu, buna rağmen davacı hakkı olmayarak davalı şirkete 106.000 TL’lik fatura daha göndermiş, bunun üzerine davacı ile görüşülerek faturanın iptali talep edilmiş olduğu, davacı faturanın iptali için muhasebecisine yönlendirilmiş olup, davacının muhasebecisinin e-arşiv fatura olduğu için GİB portaldan iptal yapılamadığı beyanı üzerine de iade faturası kesilerek davacıya kargolandığı, davacının icra takibine girişmesi üzerine de haklı olarak takibe ve bora itiraz edildiği, davacı ile iddia edildiği şekilde anlaşmaya varılmadığı gibi davacı ile akdedilen bir emlak komisyon sözleşmesi de mevcut olmadığı, kira ilişkisi kurulamadığı gibi, davacıya verdiği hizmetin kat bir kat üstünde ödeme yapılmış olduğu, yukarıda açıklanan nedenler ile ayrıntılı cevap dilekçesinin kabul ile görevsiz mahkemede açılan davanın öncelikle görevsizlik nedeniyle aksi halde esasa yönelik itirazının dikkate alınarak esastan reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı tanığı … beyanında; Ben davalı şirketin İdari İşler Yöneticisiyim. Davacı taraf emlakçılık işi yapmaktadır. …. ….. da bir yer kiralamak istedik. Bunun için davacı tarafa başvurduk bize davacı taraf bir yer gösterdi ve beğendik. Davacının hizmet bedelini ödediğimizi muhasebesel kayıtlardan biliyorum ancak ne kadara anlaşıldığını ben bilmiyorum. Biz kiraladığımız yere taşınamadık çünkü araya pandemi girdi. Halende taşınmış değiliz. Davacı bize istediğimiz gibi bir ofisi gösterdi ve bunun üzerine anlaşma sağlandı. Ancak aramızda yazılı anlaşma olup olmadığı hakkında bir bilgim yok. Kiraladığımız yerin sahibi …. ….. ın kendisidir. Ofis için … ….. a ödeme yapıldı ancak ne kadar olduğunu ben bilmiyorum şeklinde beyanda bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava hizmet ilişkisine dayanan 1 adet fatura karşılığı bakiye alacağına dayalı itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf davalı aleyhine İstanbul …. İcra Dairesinin …. E. Sayılı takip dosyası ile 106.000,00 TL asıl alacak 3.234,45 TL işlemiş faiz toplamı 109.234,45TL üzerinden takip başlattığı ,davalının icra dairesinin yetkisi ve borcu olmadığı savı ile süresinde takibe itirazı üzerine iş bu itirazın iptali davasının 2004 Sayılı İİK’nun 67. Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde ve dava değeri 106.000,00 TL üzerinden açıldığı anlaşılmakla ;
Davacı davalı ile aralarında simsarlık sözleşmesi olduğunu hizmeti karşılığı 212.000,00 TL üzerinden anlaştıklarını , bakiye alacağını alamayarak icra takibine konu ettiğini ,takibe yapılan itirazın kaldırılmasını talep etmiş,
Davalı simsarlık ilişkisini kabul etmekle ,söz konusu yere Covid-19 sebebi ile taşınmayarak kiralamadan vazgeçildiğini ,davalının hizmetinin karşılığının da ödendiğini öncelikle görev yönünden aksi halde esastan davanın reddini istemiştir.
Yapılan yazışmalar uyarınca davacının tacir olduğu ,yapılan işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu , Mahkememizin görevli olduğu anlaşılmış,
Dava ve takip konusu alacak , faturaya dayalı bir miktar para alacağı olup, talep edilen borç TBK 89. maddesi uyarınca götürülecek borçlardandır. İİK 50 ve TBK 89 maddeleri gereğince, para borcunun ifa yeri alacaklının yerleşim yeri olduğundan takibin yapıldığı yer icra dairesinin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Davalı ile …. ….. arasında akdedilen kira sözleşmesi davacı tarafça dosyaya sunulmuş kira /kiralama ilişkisi davalı beyanı ile de anlaşılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde tanık deliline dayanmamış, tensiben verilen sürede sunulan delil listesinde tanık beyanları delil olarak gösterilmiştir.
Davacı taraf 18/07/2022 tarihli dilekçe ile dinlenilmesini istediği iki tanık ismi bildirmiş; Mahkememizce kurulan 20/07/2022 tarihli ara karar ile iş bu talep dava dilekçesinin kısmi ıslahı olarak nitelendirilmiş ve Yargıtay .. HD. … E. … K.sayılı ilamı doğrultusunda reddedilmiştir.
01/04/2020 tarihli davacı tarafından davalıya keşide edilen 106.200,00 TL lik fatura dosya arasına alınmış ofis kiralama bedeli açıklamasına havi olduğu görülmüştür.
HMK 266.maddesi uyarınca Çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hususlar olan alacak hesabı konusunda rapor alınmıştır.
19/04/2022 havale tarihli alınan sözleşme bilirkişi …. ;SMM bilirkişi ….,Gayrimenkul uzmanı …. raporunda özetle; dosyaya mübrez belge ve bilgi ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; dava konusunun, davacının davalı ile olan ticari ilişki kapsamında oluşan cari hesap alacağının tespitinden ibaret olduğu, davacının 2020 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacı tarafın incelenen ticari defterlerinde, davacının ticari defterlerine göre, takip tarihi 24/07/2020 (takip tarihi) itibariyle davacının davalıdan 106.200,00 TL asıl alacağı olduğu, davalının 2020 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının ticari defterlerine göre, takip tarihi 24/07/2020 (takip tarihi) itibariyle davalının davacıya borcu bulunmadığı, davacı ile davalı arasında takip tarihi 24/07/2020 itibariyle cari hesaplarında 106.200,00 TL farkın bulunduğu, bu farkın davalının davacı adına 03/04/2020 tarih EAS …. nolu, 106.200 TL lik irsaliyeli e – fatura ile iade faturasını, davalının ticari defter kayıtlarına alırken, davacının ticari defterlerinde görülen 31/12/2020 tarihli, …. nolu fiş incelendiğinde karşılığının 331 ortaklara borçlar olduğu görülmüş bu nedenle davacının, davalının 05/03/2020 tarafından hesabına gönderdiği 106.200,00 TL yi mi yoksa davalının davacı adına düzenlediği 03/04/2020 tarih EAS …. nolu iade faturası’nı mı mevcut bilgi ve belgeler doğrultusunda ticari defterlerine aldığı tarafımızca net olarak değerlendirilememiş, davacı ticari defterlerinde 31/12/2020 tarihine … nolu fişle … davalı hesabına aldığı 106.200,00 TL kaydın, davalının 05/03/2020 tarihli ödemesi olduğunu beyan etmiştir. Mahkememizin takdiri, davalının davacıya gönderdiği, yukarıda da belirtilen 08/04/2020 tarihli e postanın davacıyı ulaştığı konusunda oluşursa; davacının ilgili faturaya yasal süre içinde itirazı görülememiş, davacı ve davalının incelenen ticari defterlerine göre; takip tarihi 24/07/2020 (takip tarihi) itibariyle davalının davacıya borcu bulunmamaktadır, bununla beraber; davalının davacıya, dava konusu verilen hizmetlerden dolayı davacının kendilerine düzenlemiş olduğu faturalara, 02/03/2020 tarih GİB …. nolu irsaliyeli e-fatura ile 01/04/2020 tarih GİB … nolu irsaliyeli e- fatura ile toplam 212.400 TL’lik faturaya istinaden davalının davacıya sadece 05/03/2020 tarihli 106.200 TL lik ödemesi olduğu görülmüştür. Huzurdaki dosyada yazılı bir simsarlık sözleşmesine rastlanmamış olduğu, davalının hizmeti kabul edip ödeme yaptığı, buna karşılık davacının fazlaya ilişkin alacağı olduğunu ispatla yükümlü olduğu değerlendirilebileceği gibi nihai takdir ve değerlendirme sayın mahkemenizde olmak üzere Davacı tarafın incelenen ticari defterlerinde, davacının ticari defterlerine göre, takip tarihi 24/07/2020 (takip tarihi) itibariyle davacının davalıdan 106.200,00 TL asıl alacağı olduğu dikkate alındığında, 3095 sayılı kanuni faiz ve temerrüt faizine ilişkin kanuna göre, yıllar itibarıyla uygulanması gereken kanuni faiz oranı sözleşme ile tespit edilmemişse ve temerrüt faizi oranlarına bakıldığında 2020 yılı ve 2021 yılı için %9 oranında kanuni faiz belirlendiği, 2020 yılı için 24/07/2020 (takip tarihi) itibariyle 4.215 TL faiz, 2021 yılı 15/03/2021 dava tarihine kadar ise 1.964 TL toplam da ise 6.179 TL faiz tutarı olabileceği hesap ve tespit edildiği, taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir simsarlık sözleşmesine rastlanılmadığı, davalının hizmeti kabul edip ödeme yaptığı, buna karşılık davacının fazlaya ilişkin alacağı olduğunu ispatla yükümlü olduğu, tarafların masraf, tazminat ve benzeri diğer taleplerinin mahkemenin takdirleri içinde kaldığı, sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Dava konusu uyuşmazlık , 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 520. ve devamı maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmekle;
Davacının kendi ticari defterlerine göre dava konusu fatura tutarı 106.200,00 TL alacaklı olduğu, anılan faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı ,taraflar arasında şifai simsarlık akti kurulduğu anlaşılmış ancak sözleşme bedelinin ne kadar olduğu ,davalının davacının hizmeti karşılığı tutarı ödeyip ödemediği uyuşmazlık noktası olup ;davacı toplam hizmet bedelini mevcut delillerle ispat edememiş, davalının yaptığı ödeminin eksik olduğunu savunmuştur.İş bu noktada ispat yükü davacı tarafta olup ;davacı yana yemin delili hatırlatılmış olup davacı yan yemin deliline dayanmayacaklarını bildirmiştir. Bilindiği üzere, yemin, taraflardan birinin davanın çözümlenmesine etkili olan bir vakıanın doğru olup olmadığı hakkında kanunun belirlediği şekilde mahkeme (hakim) önünde beyanda bulunmasıdır. Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğindedir.
6100 sayılı HMK’da, hakimin yemin teklif etme müessesi “takdiri delilerle ispatın mümkün olduğu hallerde, hakimin kanaatini(tamamlayıcı) yemin ile değil, diğer delillerle tamamlaması” gerekçesi ile benimsenmemiş ve Kanuna alınmamıştır( Ejder Yılmaz ( Medeni Yargılama Hukukunda Yemin,2.Baskı, Ankara-2012, sayfa 26 ve 42 , Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku 3.Baskı, sayfa 611). Yemin davanın taraflarınca yerine getirilir, yemin teklif edecek taraf ispat yükü kendisine düşen fakat iddiasını veya savunmasını ispat edememiş olan taraftır. Taraf delillerini yemine hasretmedikçe önce diğer delilleri incelenir ve iddianın ispatlanmaması halinde son çare olarak yemin deliline başvurulur. Eğer iddia diğer delillerle ispatlanmışsa, yemin teklifine gerek yoktur ( Yılmaz Ejder, a.g.e, sayfa 116).( HGK 10.06.2015 t. 2014/13-37 E. 2015/1525 K. syl. Kararı)
Yapılan açıklamalar doğrultusunda; davacı davasını ispat edememiş davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürülükte bulunan haçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 1.264,05 TL harçtan mahsubu ile 1.183,35 TL bakiye harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 16.900,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) Davacı vekilinin ve Davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/11/2022
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır